Darbeleri
mazur gören veya gösteren herkesi kınıyor, darbecileri lanetliyoruz
TÜRKİYE’NİN
KIRILMA ANI VEYA ‘DARBE TEŞEBBÜSÜ’NDEN KİM SORUMLU?
Martin
Berger (Serbest gazeteci ve jeopolitik uzmanı)
New
Eastern Outlook, 17.7.2016
Tercümeler:
Zahide Tuba Kor
(…)
Hükümet
hemencecik Albay Muharrem Köse ve Türk askeri ataşeliklerine bağlı bir dizi
subayın darbenin arkasında olduğunu tespit ediverdi. Böylece yabancı ülkelerle
askeri anlaşmalara imza atmakla görevli subayların işin başında olduğunu iddia
etti; yani onlara göre darbe, sürgündeki vaiz Fethullah Gülen’le ittifak
halindeki yıkıcı güçler tarafından tetiklendi. (…) Unutulmamalı ki Gülen,
gönüllü olarak sürgün yaşadığı ABD’deki bürosundan idare edilen 20 milyar dolar
değerindeki bir iktisadi imparatorluğun kontrolünde.
(…)
Erdoğan,
Osmanlı İmparatorluğu nostaljisiyle ve Türkiye’yi “Müslüman dünya”nın başına
geçirme hülyasıyla tükendi. Kendi inşa ettirdiği Beyaz Saray’ında öyle
sessizce oturamaz.
Mutlak
despotluğunun önündeki tek problem, Kemalist cumhuriyetin son müdafii Türk
ordusu.
(…)
Bütün
bunların ışında aşağıdaki sonuca ulaşmak mümkün:
o
“Başarısız darbe teşebbüsü”
bizzat Erdoğan’ın kendisi tarafından sahneye kondu.
o
Erdoğan’ın sözde “terörist
kart”ı gibi oyunları bir kez daha kullandığına şahit oluyoruz.
o
Erdoğan’ın bu atılımının
amacı, cumhurbaşkanına sınırsız yetkiler bahşetmek için anayasayı değiştirmek
gerektiğine halkı ikna etmek.
o
Erdoğan’ın despotça
arzularına karşı aktif muhalefetin ordudan geldiği dikkate alındığında, bu
provokasyonu tertipleme rolünün en üst komuta kademesine değil de ordudan
seçilmiş temsilcilere verilmesi hiç de sürpriz değil.
o
Son gelişmelerde “ordunun
hatası”, askeri idarenin yetkisini baltalamak için tabii ki Erdoğan tarafından
–anayasada kendi çıkarlarına uygun yeni düzenlemeler talep ederek-bilfiil bunu
kullanılacak olmasını görememesi.
Devlet
kontrolündeki Türk medyasının bütün bu durumu Erdoğan’ın planlarına uyacak
şekilde ne kadar da dakikçe eğip büktükleri gerçekten önemli. Tabii ki bu,
Ukrayna’da eğitilen sözde Türk “enformasyon gücü”nün kurulmasında Washington’ın
Türkiye’ye sağladığı yardıma hamledilebilir. Bu projenin sunumunda Genelkurmay Başkanı
Hulusi Akar’ın belirttiği gibi, “enformasyon gücü” Türkiye içindeki “her türlü
tehdidi ve meydan okumayı” etkisizleştirmek için kullanılacaktı.
Bu
“başarısız darbe teşebbüsü”nde yer alanların sert bir şekilde
cezalandırılmasına gelince, Erdoğan’ın zalimliği onun müttefikleri tarafından
dahi görüldü ve şüphe yok ki bu da aynı provokasyonun bir parçası, her ne kadar
Türk medyası aksini söyleyip dursa da...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder