Darbeleri mazur gören veya gösteren herkesi kınıyor, darbecileri lanetliyoruz
DARBE GİRİŞİMİ GERGİN ABD-TÜRKİYE İLİŞKİLERİNE YENİ BİR DARBE VURDU
David Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post, 18.7.2016
Tercüme: Zahide Tuba Kor
Türkiye’deki askeri darbe girişiminin curcunasında Washington ile Ankara arasındaki zaten fena halde gergin olan ilişkiler yeni bir zorlu döneme doğru gidiyor gibi görünüyor.
İlk imtihan, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın darbeyle suçladığı sürgündeki Türk Müslüman lider Fethullah Gülen’in iade talebi olacak. Obama yönetiminden yetkililer, Türkiye’yle mevcut suçluların iadesi anlaşması çerçevesinde bu talebi düşüneceklerini söylüyorlar. Ama Erdoğan’ın insan hakları siciline dair geçmişteki Amerikan ve Avrupa eleştirileri dikkate alındığında bu, hassas bir konu olacak.
Gülen’in ABD’de yaşamasından Türklerin duyduğu öfkeyi Egemen Bağış (…) dillendirdi. (…)
Hatta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, ABD’nin darbe girişiminin arkasında olduğunu iddia etti. (…)
Gülen bu konuda herhangi bir rolü olduğunu yalanladı ve kendi hareketini ezme amacıyla “sahneye konmuş bir darbe olabileceği”ni iddia etti. Bu iddiayı destekleyecek hiçbir kanıt yok. Darbe tezgahlayanlara karşı öfkeyi Kürtlerin partisi HDP de dahil tüm büyük siyasi partiler paylaşıyor. Önde gelen Kürt aktivistlerden biri pazartesi günü darbeyi kınayarak bana şunu söyledi: “En kötü siyasetçi en iyi generalden daha yeğdir.”
Türk-Amerikan ilişkilerindeki gerginlik Gülen’in darbedeki iddia edilen rolü ve onun geri iadesi talebinden çok daha derinlere gidiyor. İki ülke Suriye’de İslam Devleti’yle mücadele stratejisinde keskin bir şekilde ayrışmış durumda. Erdoğan hükümeti ABD’nin –Türklerin terör örgütü dedikleri- PKK’yla bağları olan Suriyeli Kürt grup YPG’yle müttefik olduğu iddiasında.
Pazartesi günü Ankara’dan telefonla gerçekleştirilen bir mülakatta Washington’daki Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’ndeki en önemli Türkiye analisti olan Bülent Alirıza, “ABD-Türkiye ilişkilerinin ciddi bir kriz içinde” olduğunu savundu. Suriye politikasındaki keskin ihtilaf yüzünden ilişkilerin “darbeden evvel dahi sıkıntıda olduğu”na dikkat çekti.
Türkiye bir NATO müttefiki olduğundan Washington’daki birçokları Ankara’nın ABD öncülüğündeki İslam Devleti stratejisinde işbirliği yapacağını varsaymıştı. Ancak Alirıza, “ABD daha evvel de Erdoğan’ın 2003’teki Irak işgalinde Türkiye topraklarını bir üs olarak kullanmasına izin vereceğini zannetmişti” diye hatırlatıyor ve uyarıyor: “YPG üzerinden ABD-Türkiye ihtilafı, potansiyel olarak Irak kararından çok çok daha derin.”
Darbe sonrası ilişkilerdeki bozulmanın işaretleri, Türkiye’nin İncirlik Üssü’nden İslam Devleti’ne karşı bombardıman harekatını kesintiye uğratmasıyla geldi. Bir sene evvel (…) İncirlik konusundaki anlaşma, on yıllık gergin ilişkilerin ardından iki ülke orduları arasında yenilenen işbirliğinin bir göstergesiydi ve gerek Amerikalı gerekse Türk analistlere göre, on yıldır giderek artan siyasi kontrolün ardından Türk ordusunu işte bu cesaretlendirmişti.
Ordunun herhangi bir bağımsız rolü Cuma günkü acemice darbeyle birlikte tamamen yerle bir oldu. Bazı Türk analistler açıkça Türk Hava Kuvvetlerinden -aralarında İncirlik’te kullanılan jetlerin de olduğu iddia edilen- bazı unsurların darbe girişiminin parçası olduğuna dikkat çekiyor. İncirlik’teki Amerikan garnizonundan sığınma isteyen Türk Hava Kuvvetlerinden bir general oradaki Amerikalılar tarafından iade edildi.
Amerikan-Türk ilişkilerinin yakın dönem tarihi bir dostluğun nasıl çözülebileceğine dair bir ders veriyor. 2011’e geri gidersek, sözümona “Arap Baharı”nda Tunus, Mısır ve Libya’da otoriter liderlerin devrilmesinin ardından Amerikan Başkanı Obama, Erdoğan’la siyasi bir ortaklık geliştirmişti. Beyaz Saray, Erdoğan’ın AKP’sinin İslamcı partilerin demokrasi ve serbest pazarla bir arada nasıl yaşayabileceğinin bir modeli olduğuna inanmıştı.
Ancak ilişkiler son iki yıldır Erdoğan’ın Türk basını ve yargısı üzerindeki siyasi denetimini sıkılaştırmasıyla ve İslam Devleti’yle mücadele stratejisine ayak diretmesiyle birlikte limonileşti. Obama, gazetecilere yönelik son dönemdeki baskılarının “Türkiye’nin başını iyice derde sokabileceği”ni söyleyerek Erdoğan’ı Beyaz Saray ziyaretinin ardından açıkça eleştirdi. (…)
Erdoğan Türkiye’nin yalnızlaşmasından endişe duyarak bu yaz İsrail ve Rusya’yla ilişkileri yeniden inşa etmeye yöneldi. Ankara’nın Washington’la ilişkileri, her iki ülke için de çok daha önemli, ama ilişkilerin tamiri hiç de kolay olmayacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder