Darbeleri
mazur gören veya gösteren herkesi kınıyor, darbecileri lanetliyoruz
TÜRKİYE’DEKİ
KARGAŞA İSRAİL İÇİN NE ANLAM İFADE EDİYOR?
Michael J. Koplow (Israel Policy Forum politika direktörü, Türkiye ve İsrail uzmanı)
Israel Policy
Forum, 21.7.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
(…) Türkiye’deki
darbe teşebbüsü İsrailli yetkilileri endişelendirdi. Daha yeni ilan edilen
mutabakat her iki hükümet tarafından da [iç kamuoylarına] pazarlanmıştı.
Üstelik Mısır’daki askeri darbe, (…) Mısır-İsrail ilişkileri için büyük bir
nimet olsa da Türkiye’de askeri bir yönetimin beraberinde neler getireceğini
bilmek mümkün değildi. Sonunda İsrail, sessizliğini bozdu ve mutabakatın devam
etmesi beklentisini dile getirerek “Türkiye’deki demokratik sürece” destek
verdi. Ancak başarısız darbe, zaman zaman bariz, zaman zaman da örtülü bir
şekilde İsrail’i farklı şekillerde etkileyecek.
(…)
Bazı açılardan
geçen haftaki olaylar İsrail-Türkiye siyasi ilişkilerini daha da
güçlendirebilir. Erdoğan şu anda ülke içinde daha evvel hiç olmadığı kadar
güçlü hale gelmek için zemin hazırlıyor. Darbeyi bu yolda bir bahane olarak
kullanıyor. (…) Erdoğan, içeride her ne zaman bir meydan okumayla karşılaşsa
veya Türkiye’nin hastalıklarından sorumlu tutacağı daha uygun bir odak bulamasa
hemen İsrail’i bir kum torbası gibi kullanıverdi. Gülen Hareketine karşı
başlattığı topyekun savaş, Erdoğan’ın kendisini tam anlamıyla bir modern dönem
sultanına dönüştürmek üzere olduğu gerçeğiyle birlikte ele alındığında,
cumhurbaşkanı kısa vadeli çıkarları için İsrail’i milliyetçi veya popülist
amaçlarla kullanmaya kalkışmayacak anlamına geliyor. (…) Türk iç siyasetinde
İsrail’in bir günah keçisi olarak kullanımı bağlamında, İsrail için güçlü bir
Erdoğan zayıf bir Erdoğan’a tercih edilir.
Öte yandan aleni
sebeplerden ötürü işin askeri tarafı çok daha dikenli olacak. İsrail-Türkiye
ilişkilerinin 1990’lardaki altın çağının arkasında iki ülke orduları vardı. Son
altı senedir ilişkilerin donmuş olması bir bakıma İsrail için bir şans olarak
da görülebilir; zira bu sayede Türkiye’de darbeden İsrail ordusunu sorumlu
tutanların sayısı çok az olacak, her ne kadar İsrail’de görev yapan eski askeri
ataşelerden biri darbenin [Z.T.K. Akın Öztürk’ü kastediyor] elebaşı olsa da. Darbe teşebbüsünün
akabinde TSK’daki temizlik harekatı hiç vakit kaybetmeden başladı ve Türk
tarihi boyunca hiç görülmemiş bir ölçüde devam edecek gibi görünüyor. Bu da
demek oluyor ki İsrailli subaylarla Türk mevkidaşları arasındaki herhangi bir
güçlü ilişki bundan böyle tamamen ortadan kalkabilir. Ayrıca darbe teşebbüsü,
-İsrail Hava Kuvvetlerinin düzenli olarak her üç ayda bir Türkiye’de eğitim
tatbikatı yapması nedeniyle- tarihsel olarak TSK içinde İsrail ordusuyla en
yakın bağları bulunan Türk Hava Kuvvetleri etrafında şekillendi. Bu nedenle
darbe teşebbüsünün akabinde hava kuvvetleri ciddi bir iç temizlikten
geçtiğinden iki ordu arasında geriye kalan mevcut kurumsal ilişkiler de
sıkıntıya girmeye mahkum.
Beklenmedik
gelişmelerden biri Türk-Amerikan ilişkilerinin hızla bozulması oldu. (…) ABD’ye
karşı Türklerin kışkırtıcı söylemi daha da sertleşiyor ve buna karşı Obama
yönetiminin mukabelesi, Türkiye’ye demokratik normları sürdürme uyarısı ve
NATO’daki statüsü konusunda üstü örtülü tehdit oldu. Dolayısıyla önümüzdeki
dönemde ilişkilerin daha da kötüleşmesi muhtemel. ABD, en yakın iki
müttefikinin kavgalı halde kalmasını istemediğinden İsrail-Türkiye uzlaşmasını
aktif olarak teşvik etti; ama iki NATO müttefiki arasında ciddi bir bozuşma
yaşanırsa İsrail’in Türkiye’yle daha yakın ilişkiye geçmesi ABD nezdinde puan
toplamayacak. Herhangi bir Amerikan yönetiminin İsrail’e Türkiye’yle ilişkileri
soğutmasını salık vereceğini düşünmek zor olsa da tabii ki Kudüs, ABD
Türkiye’den uzaklaşırken kendisinin yakınlaşmasından ne ölçüde fayda
sağlayacağını hiç şüphesiz hesaba katacaktır.
Son olarak,
Türkiye’deki kalkışma ve buna mukabele, İsrail’deki gerek askeri gerekse siyasi
yapı için aklını başına getirtici bir ders ve bir uyarı işareti oldu. (…)
İsrail ordusu, başta İran’ın nükleer tesislerini bombalayıp bombalamama
meselesi olmak üzere çeşitli konularda çoğunlukla siyasileri frenleyici bir rol
üstlenegeldi; ama bu asla zorlayıcı bir tarzda olmayıp sivil idarenin üstünlüğü
de hiç sorgulanmadı. Ancak bundan böyle İsrail, asker-sivil ilişkilerinde zorlu
bir döneme giriyor ve bu da bir gecede gerçekleşen bir şey değil. Türkiye’deki
başarısız darbe teşebbüsü de bir yığın faktörün bir sonucu; ama asıl önemli
faktör, hükümetin kendilerini haksız bir şekilde kışkırttığını, siyasi bir araç
olarak kullandığını ve daha büyük çatışmalarda piyon muamelesi yaptığını
hisseden subayların yıllardır biriktirdikleri nefret diyebiliriz. İsrail, işte
bundan bir ders alarak, uyumlu ve karşılıklı olarak birbirine fayda sağlayıcı
bir sivil-asker ilişkileri sistemini güçlendirmenin ve siyasetin üzerinde bir
orduya sahip olmanın zaruretinin farkında olan bir akla sahip.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder