Darbeleri
mazur gören veya gösteren herkesi kınıyor, darbecileri lanetliyoruz
ERDOĞAN
DARBEDEN NASIL KURTULDU VE BİZİM ONA NİÇİN İHTİYACIMIZ VAR?
Dr.
Yaron Friedman
Ynetnews,
18.7.2016 (Ynetnews,
İsrail Yediot Ahranot gazetesinin internet sitesi)
Tercüme:
Zahide Tuba Kor
Özet: Türkiye’de hafta sonu
yaşanan darbe teşebbüsü ile üç sene evvel Mısır’da Müslüman Kardeşler’in askeri
darbeyle devrilmesi arasında çarpıcı benzerlikler sözkonusu. Ancak halkın
desteği, ordunun beceriksizliği ve ekonomik durum sayesinde Erdoğan bu badireyi
atlatabildi.
Mısır’daki
medya mensupları, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikinci Muhammed Mursi’ye
dönüşeceğini düşündüler. Kahire’deki birçok televizyon spikeri darbe
teşebbüsünün olduğu gece “Erdoğan’ın düşüşü”nü hemen kutlamaya başladılar ve
Müslüman Kardeşler’in patronunun devrildiğini ilan ettiler.
Hizbullah
da Suriye’deki Sünni isyancıların ana destekçisinin düşüşünü kutlamakta aceleci
davrananlardandı. Suriye’deki Esed rejiminin destekçileri “Osmanlı sultanının
tahtı el altından çökertildi” diye dalga geçtiler.
Ancak
darbe başarılı olamayacak kadar zayıftı. Peki, niye böyle bir teşebbüs oldu?
Niye Mısır’da Müslüman Kardeşler’e yönelik darbe başarılı olurken Türkiye’deki
başarısızlığa uğradı? Darbenin başarısızlığa uğraması İsrail için ne anlam
ifade ediyor?
Erdoğan
Mursi olmaktan korkuyor
Dünya
Türkiye’den gelen görüntüleri şok içinde izledi: Havada saldırı helikopterleri
ve yerde tanklar, ardından zırhlı personel taşıyıcıları durdurmak için
sokaklara dökülen insanlar ve en sonunda hem askerlere hem de hâkimlere yönelik
tutuklama üstüne tutuklama dalgası.
Bir
an için Türkiye, sanki üç sene evvel tamı tamına aynı şeyleri yaşayan Mısır
olma yolunda ilerliyordu. (…) Türkiye’de de üst rütbeli subaylar, AKP’yi
iktidardan düşürüp Mursi’nin dostu olan Erdoğan’ı tutuklamaya çalıştılar.
Her
iki durumda da laik ordular, ülkenin
yönelimini belirlemeye dönük ideolojik savaşın bir sonucu olarak İslamcı siyasi partilere karşı
koydular.
İktidara
geldiği 2003’ten beri ordu Erdoğan’ı tehdit ediyor. (…) Ordu daha evvel Refah
Partisi’nin de devletin laik karakterini bozmasına izin vermemiş ve ardından
1998’de parti lideri Erbakan’a siyaset yasağı getirmişti.
Erdoğan
2013’te Mısır’da yaşanan askeri darbe esnasında gördüklerinden dehşete düştü ve
Türkiye’de de benzer bir darbe yaşanmasından iyice endişelenmeye başladı.
Dünyanın demokratik yollarla seçilmiş bir yönetime el koyan Sisi rejimini nasıl
da kolayca tanıdığını korku içinde müşahede etti. Suudi Arabistan öncülüğünde
birçok ülke Mısır’da Müslüman Kardeşler yönetiminin devrilmesinden duydukları
memnuniyeti açıkça dile getirdiler. İşte bu, Erdoğan’ın kabusu ve Sisi
yönetimini hiçbir zaman tanımamasının da temel nedenlerinden biri oldu.
Birçok
ülke Türkiye’deki darbe teşebbüsünün sonucunu bekledi. Katar, darbenin
başarısızlığa uğramasından dolayı Erdoğan’ı tebrik eden tek ülkeydi. Mısır ve
Suudi Arabistan sessiz kaldı, diğer darbeye yönelik kınamalar da zayıf kaldı.
Laik
ordu niçin Türkiye’de başarısız oldu da Mısır’da başardı?
Mısır’daki
darbenin başındaki kişi Genelkurmay Başkanı Sisi idi; Ankara ve İstanbul’daki
darbe teşebbüsünün başındakiler ise daha alt rütbeli askerlerdi ve darbeye az
sayıda helikopter ve tank katıldı. Türk ordusunun çoğunluğu ise katılmadı.
(…)
Mısır’da bilhassa Kahire’de General Sisi’nin çok geniş bir destek tabanı vardı
ve laik milliyetçi protesto eşliğinde bu darbe gerçekleştirildi.
(…)
Müslüman
Kardeşler ülkeyi sadece bir sene yönetmiş ve ekonomik istikrar getirmekte
başarısız olmuştu. Erdoğan ise ülkeye daha evvel görülmemiş bir iktisadi büyüme
getirdi. Ekonomik başarıları (…) ve aynı zamanda ordunun fazla güçlenmesini
engelleme çabaları da iktidarda kalmasının teminatı oldu.
Niye
şimdi?
(…)
darbe teşebbüsünün zamanlaması tesadüf değildi. Birçok ordu mensubu, Erdoğan’ın
Suriye ve isyancılara yönelik siyasetini bir başarısızlık olarak görüyor ve
bunun bir bedeli olması gerektiğine inanıyorlar. Öyle görünüyor ki Erdoğan’ın
Suriye’de tutarlı bir politikası yoktu ve bu yüzden ardı ardına
başarısızlıklara uğradı.
Türkiye,
2011’de Suriye ordusundan saf değiştirenlerden oluşan Özgür Suriye Ordusu’nun
patronuydu. Daha sonra İslamcı hareketlere destek vermeye başladı, ki bu
gruplar Türk hükümetinin İslamcı ideolojisiyle daha uyumluydu.
Son
olarak IŞİD gönüllülerinin kendi topraklarından Suriye’ye sınırsız geçişine
müsaade etmeye başladı, ki böylece örgüt Suriye’nin doğusundaki isyancıları
katledebilir hale geldi ve Esed rejiminin güçlenmesine yardımcı oldu.
Kürtleri
IŞİD aracılığıyla alt etme girişimde de başarısızlığa uğradı. Hatta tam aksi
oldu; “IŞİD kanseri”ne karşı verdiği savaşla Kürtler dünyanın sempatisini
toplamayı başardı. ABD Erdoğan’ın burnunun dibinde Kürlere yardım ediyor. Bu da
Türkiye’nin en kötü kabusunun gerçekleşmesine yol açmakta: Rojova’da
Türkiye’nin tüm güney sınırı boyunca bir Kürt özerk bölgesinin oluşumu.
Bunun
üzerine Erdoğan siyasetini bir kez daha değiştirdi ve bir sene evvel IŞİD’i
vurması için ABD’ye üslerini açtı ve hatta Türk birlikleri Suriye’de IŞİD’i
vuran koalisyona katıldı. Buna karşı IŞİD de Türkiye’yi intihar saldırılarıyla
vurmaya başladı. Türkiye bir yandan Türk vatandaşlarına yönelik IŞİD
saldırıları, diğer yandan güvenlik güçlerine yönelik Kürt saldırılarına maruz
kalıyor.
Bu
İsrail için iyi mi kötü mü?
Nazari
olarak, Erdoğan rejimi düşüp de yerine laik bir askeri rejim geçse
Türkiye-İsrail ilişkileri çok daha iyi bir konuma gelir ve Erdoğan’ın 2003’te
iktidara gelmesinden evvelki seviyeye çıkardı. Ancak gerçekte askeri yönetimle
İsrail arasındaki ilişkilerin nasıl olacağı bilinemez. Acaba Pensilvanya’da
yaşayan İslam alimi Fethullah Gülen İsrail’e yönelik Erdoğan’dan daha ılımlı
bir yaklaşım mı sergilerdi?
Türkiye’deki
mevcut duruma bakıldığında, hele de Erdoğan’a yönelik kitlesel desteğin ışında
diyebiliriz ki, eğer darbe başarılı olsaydı Türkiye bir anda laik bir ülkeye
dönüşmeyecekti ve muhtemelen rejime karşı olanlarla destekleyen ordu
mensupları, dindar insanlarla laikler ve Türkiye’nin doğusuyla batısı arasında
bir iç savaşa yol açacaktı.
Ortadoğu’nun
yanmakta olduğunu ve Türkiye’nin güney sınırlarındaki isyanların anarşiye yol
açtığını dikkate alan Türk muhalefeti kanlı bir darbeye karşı olduğunu ifade
etti. Hükümet de muhalefet de biliyor ki IŞİD, Türkiye’yi istila edebilmek için
hükümetin altını oyabileceği ve sınırları aşabileceği anı kolluyor. Bu yüzden
Türk muhalefeti, Erdoğan’ı demokratik yollardan devirmeyi tercih ediyor.
Hamas,
kendisinin sponsoru olan Erdoğan’ın ayakta kalmasını kutladı. Ancak bu demek
değil ki İsrail otomatikman Erdoğan’ın düşüşünü desteklemeli. İsrail’le uzlaşı
anlaşmasını kotaranın ve ilişkilerin normalleştirilmesinden çıkarı olanın
Erdoğan olduğunu unutmamak gerekir.
Türkiye’nin
-tıpkı Katar gibi- Gazze’nin yeniden inşasını desteklemekten ve bölgeye
yiyecek, giyecek ve inşaat malzemesi yollamaktan çıkarları var ve gayet iyi
biliyor ki Gazze’den roketlerin fırlatılması buradaki yatırımlarını yok
edecektir. Bu yüzden Sünni Türkiye’nin (ve Katar’ın) Gazze’ye iktisadi desteği,
alternatifinden (yani Şii İran ve Hizbullah’ın patlayıcı malzemesi, roket ve
diğer silahları yollamasından) çok daha tercih edilir.
Erdoğan
bir İsrail sevdalısına dönüşmeyecek; ama darbeden sonra başa geçecek hükümetin
mevcut hükümetten daha ehven-i şer olup olmayacağı da bilinmiyor. Hiç hoşlanmadığı halde İsrail’in bir turizm ve
ticaret ortağı olması Türkiye’nin çıkarına. Zira Türk ekonomisinin başarısı,
hem hükümetin istikrarının başlıca faktörü hem de darbe teşebbüsünden kurtaran
temel saik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder