10 Ağustos 2016 Çarşamba

Y.FRIEDMAN: ERDOĞAN DARBEDEN NASIL KURTULDU, İSRAİL'İN İHTİYACI

Darbeleri mazur gören veya gösteren herkesi kınıyor, darbecileri lanetliyoruz


ERDOĞAN DARBEDEN NASIL KURTULDU VE BİZİM ONA NİÇİN İHTİYACIMIZ VAR?
Dr. Yaron Friedman
Ynetnews, 18.7.2016 (Ynetnews, İsrail Yediot Ahranot gazetesinin internet sitesi)

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Özet: Türkiye’de hafta sonu yaşanan darbe teşebbüsü ile üç sene evvel Mısır’da Müslüman Kardeşler’in askeri darbeyle devrilmesi arasında çarpıcı benzerlikler sözkonusu. Ancak halkın desteği, ordunun beceriksizliği ve ekonomik durum sayesinde Erdoğan bu badireyi atlatabildi.

Mısır’daki medya mensupları, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikinci Muhammed Mursi’ye dönüşeceğini düşündüler. Kahire’deki birçok televizyon spikeri darbe teşebbüsünün olduğu gece “Erdoğan’ın düşüşü”nü hemen kutlamaya başladılar ve Müslüman Kardeşler’in patronunun devrildiğini ilan ettiler.
Hizbullah da Suriye’deki Sünni isyancıların ana destekçisinin düşüşünü kutlamakta aceleci davrananlardandı. Suriye’deki Esed rejiminin destekçileri “Osmanlı sultanının tahtı el altından çökertildi” diye dalga geçtiler.
Ancak darbe başarılı olamayacak kadar zayıftı. Peki, niye böyle bir teşebbüs oldu? Niye Mısır’da Müslüman Kardeşler’e yönelik darbe başarılı olurken Türkiye’deki başarısızlığa uğradı? Darbenin başarısızlığa uğraması İsrail için ne anlam ifade ediyor?

Erdoğan Mursi olmaktan korkuyor
Dünya Türkiye’den gelen görüntüleri şok içinde izledi: Havada saldırı helikopterleri ve yerde tanklar, ardından zırhlı personel taşıyıcıları durdurmak için sokaklara dökülen insanlar ve en sonunda hem askerlere hem de hâkimlere yönelik tutuklama üstüne tutuklama dalgası.
Bir an için Türkiye, sanki üç sene evvel tamı tamına aynı şeyleri yaşayan Mısır olma yolunda ilerliyordu. (…) Türkiye’de de üst rütbeli subaylar, AKP’yi iktidardan düşürüp Mursi’nin dostu olan Erdoğan’ı tutuklamaya çalıştılar.
Her iki durumda da laik ordular, ülkenin yönelimini belirlemeye dönük ideolojik savaşın bir sonucu olarak İslamcı siyasi partilere karşı koydular.
İktidara geldiği 2003’ten beri ordu Erdoğan’ı tehdit ediyor. (…) Ordu daha evvel Refah Partisi’nin de devletin laik karakterini bozmasına izin vermemiş ve ardından 1998’de parti lideri Erbakan’a siyaset yasağı getirmişti.
Erdoğan 2013’te Mısır’da yaşanan askeri darbe esnasında gördüklerinden dehşete düştü ve Türkiye’de de benzer bir darbe yaşanmasından iyice endişelenmeye başladı. Dünyanın demokratik yollarla seçilmiş bir yönetime el koyan Sisi rejimini nasıl da kolayca tanıdığını korku içinde müşahede etti. Suudi Arabistan öncülüğünde birçok ülke Mısır’da Müslüman Kardeşler yönetiminin devrilmesinden duydukları memnuniyeti açıkça dile getirdiler. İşte bu, Erdoğan’ın kabusu ve Sisi yönetimini hiçbir zaman tanımamasının da temel nedenlerinden biri oldu.
Birçok ülke Türkiye’deki darbe teşebbüsünün sonucunu bekledi. Katar, darbenin başarısızlığa uğramasından dolayı Erdoğan’ı tebrik eden tek ülkeydi. Mısır ve Suudi Arabistan sessiz kaldı, diğer darbeye yönelik kınamalar da zayıf kaldı.

Laik ordu niçin Türkiye’de başarısız oldu da Mısır’da başardı?
Mısır’daki darbenin başındaki kişi Genelkurmay Başkanı Sisi idi; Ankara ve İstanbul’daki darbe teşebbüsünün başındakiler ise daha alt rütbeli askerlerdi ve darbeye az sayıda helikopter ve tank katıldı. Türk ordusunun çoğunluğu ise katılmadı.
(…) Mısır’da bilhassa Kahire’de General Sisi’nin çok geniş bir destek tabanı vardı ve laik milliyetçi protesto eşliğinde bu darbe gerçekleştirildi.
(…)
Müslüman Kardeşler ülkeyi sadece bir sene yönetmiş ve ekonomik istikrar getirmekte başarısız olmuştu. Erdoğan ise ülkeye daha evvel görülmemiş bir iktisadi büyüme getirdi. Ekonomik başarıları (…) ve aynı zamanda ordunun fazla güçlenmesini engelleme çabaları da iktidarda kalmasının teminatı oldu.

Niye şimdi?
(…) darbe teşebbüsünün zamanlaması tesadüf değildi. Birçok ordu mensubu, Erdoğan’ın Suriye ve isyancılara yönelik siyasetini bir başarısızlık olarak görüyor ve bunun bir bedeli olması gerektiğine inanıyorlar. Öyle görünüyor ki Erdoğan’ın Suriye’de tutarlı bir politikası yoktu ve bu yüzden ardı ardına başarısızlıklara uğradı.
Türkiye, 2011’de Suriye ordusundan saf değiştirenlerden oluşan Özgür Suriye Ordusu’nun patronuydu. Daha sonra İslamcı hareketlere destek vermeye başladı, ki bu gruplar Türk hükümetinin İslamcı ideolojisiyle daha uyumluydu.
Son olarak IŞİD gönüllülerinin kendi topraklarından Suriye’ye sınırsız geçişine müsaade etmeye başladı, ki böylece örgüt Suriye’nin doğusundaki isyancıları katledebilir hale geldi ve Esed rejiminin güçlenmesine yardımcı oldu.
Kürtleri IŞİD aracılığıyla alt etme girişimde de başarısızlığa uğradı. Hatta tam aksi oldu; “IŞİD kanseri”ne karşı verdiği savaşla Kürtler dünyanın sempatisini toplamayı başardı. ABD Erdoğan’ın burnunun dibinde Kürlere yardım ediyor. Bu da Türkiye’nin en kötü kabusunun gerçekleşmesine yol açmakta: Rojova’da Türkiye’nin tüm güney sınırı boyunca bir Kürt özerk bölgesinin oluşumu.
Bunun üzerine Erdoğan siyasetini bir kez daha değiştirdi ve bir sene evvel IŞİD’i vurması için ABD’ye üslerini açtı ve hatta Türk birlikleri Suriye’de IŞİD’i vuran koalisyona katıldı. Buna karşı IŞİD de Türkiye’yi intihar saldırılarıyla vurmaya başladı. Türkiye bir yandan Türk vatandaşlarına yönelik IŞİD saldırıları, diğer yandan güvenlik güçlerine yönelik Kürt saldırılarına maruz kalıyor.

Bu İsrail için iyi mi kötü mü?
Nazari olarak, Erdoğan rejimi düşüp de yerine laik bir askeri rejim geçse Türkiye-İsrail ilişkileri çok daha iyi bir konuma gelir ve Erdoğan’ın 2003’te iktidara gelmesinden evvelki seviyeye çıkardı. Ancak gerçekte askeri yönetimle İsrail arasındaki ilişkilerin nasıl olacağı bilinemez. Acaba Pensilvanya’da yaşayan İslam alimi Fethullah Gülen İsrail’e yönelik Erdoğan’dan daha ılımlı bir yaklaşım mı sergilerdi?
Türkiye’deki mevcut duruma bakıldığında, hele de Erdoğan’a yönelik kitlesel desteğin ışında diyebiliriz ki, eğer darbe başarılı olsaydı Türkiye bir anda laik bir ülkeye dönüşmeyecekti ve muhtemelen rejime karşı olanlarla destekleyen ordu mensupları, dindar insanlarla laikler ve Türkiye’nin doğusuyla batısı arasında bir iç savaşa yol açacaktı.
Ortadoğu’nun yanmakta olduğunu ve Türkiye’nin güney sınırlarındaki isyanların anarşiye yol açtığını dikkate alan Türk muhalefeti kanlı bir darbeye karşı olduğunu ifade etti. Hükümet de muhalefet de biliyor ki IŞİD, Türkiye’yi istila edebilmek için hükümetin altını oyabileceği ve sınırları aşabileceği anı kolluyor. Bu yüzden Türk muhalefeti, Erdoğan’ı demokratik yollardan devirmeyi tercih ediyor.
Hamas, kendisinin sponsoru olan Erdoğan’ın ayakta kalmasını kutladı. Ancak bu demek değil ki İsrail otomatikman Erdoğan’ın düşüşünü desteklemeli. İsrail’le uzlaşı anlaşmasını kotaranın ve ilişkilerin normalleştirilmesinden çıkarı olanın Erdoğan olduğunu unutmamak gerekir.
Türkiye’nin -tıpkı Katar gibi- Gazze’nin yeniden inşasını desteklemekten ve bölgeye yiyecek, giyecek ve inşaat malzemesi yollamaktan çıkarları var ve gayet iyi biliyor ki Gazze’den roketlerin fırlatılması buradaki yatırımlarını yok edecektir. Bu yüzden Sünni Türkiye’nin (ve Katar’ın) Gazze’ye iktisadi desteği, alternatifinden (yani Şii İran ve Hizbullah’ın patlayıcı malzemesi, roket ve diğer silahları yollamasından) çok daha tercih edilir.
Erdoğan bir İsrail sevdalısına dönüşmeyecek; ama darbeden sonra başa geçecek hükümetin mevcut hükümetten daha ehven-i şer olup olmayacağı da bilinmiyor. Hiç hoşlanmadığı halde İsrail’in bir turizm ve ticaret ortağı olması Türkiye’nin çıkarına. Zira Türk ekonomisinin başarısı, hem hükümetin istikrarının başlıca faktörü hem de darbe teşebbüsünden kurtaran temel saik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder