10 Ağustos 2016 Çarşamba

J.L.SHAPIRO: TÜRKİYE’DE DİN İLE LAİKLİK ARASINDAKİ BULANIK ÇİZGİ


Darbeleri mazur gören veya gösteren herkesi kınıyor, darbecileri lanetliyoruz


TÜRKİYE’DE DİN İLE LAİKLİK ARASINDAKİ BULANIK ÇİZGİ

Jacob L. Shapiro (Geopolitical Futures Analiz Direktörü)
Geopolitical Futures, 19.7.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Uçağı darbecilerin F16 jetlerinin hedefi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yürek burkucu yolculuğunun ardından güven içinde İstanbul’a indiğinde tuhaf bir şey yaptı. Fethullah Gülen’i ve destekçilerini darbenin arkasında olmakla suçladı.
Tuhaf olan, sadece ithamın kendisi değil, aynı zamanda son birkaç gündür yaşananların Türk siyasetini din-laiklik ayrımı üzerinden okumanın artık ne denli köhneleştiğini göstermesiydi. (…)
(…) AKP ile Gülen Hareketi birbirine rakip İslamcı kamplar değil, daha ziyade dine sivil toplumda bir alan açan post Kemalist Türk laikliğinin entelektüel liderliği konusunda aralarında bir rekabet söz konusu.
(…)
Laik CHP’nin darbeye karşı durması bunun bir göstergesi (…)
Ayrıca Türkiye’de katı laikliğin kalesi zannedilen ordu, darbe teşebbüsünde büyük ölçüde kenarda kaldı. Ordu içinden bir grubun Erdoğan’ı iktidardan düşürecek darbeyi planlayıp yürüttüğü doğru. Ama eğer ki Birinci Ordu Komutanı Ümit Dündar Erdoğan’a sadakatini açıklamasaydı o gece cumhurbaşkanı hayatta kalamayabilirdi. Erdoğan ordudaki darbeye karşı çıkan birçok komutanın ve generalin ve aynı zamanda gösterilere katılan laiklerin de desteğini aldı. O yüzden Türkiye’de yaşananları anlayabilmek ve bunun Türkiye’nin geleceğini nasıl etkileyebileceğini analiz etmek için daha iyi bir çerçeveye ihtiyacımız var.
(…)
(…) AKP’nin yükselişi İslam’ın kamusal alanda ifade edilebilir hale gelmesini sağladı. Ancak din AKP’nin yükselişinde tek belirleyici etken değil. (…)
(…)
Türklerin genelinin laik devlet arzusunu da değiştirmedi. 2007’de yayınlanan TESEV araştırmasına göre Türklerin üçte ikisi kendini dindar, üçte biri laik olarak tanımlıyor. Müslüman ülkelerde yapılan 2015 Pew araştırmasına göre Türklerin sadece %12’si şeriatın resmen hukuk sistemine dönüşmesini destekliyor.
Günümüz Türkiye’sini anlamak için şunu kabul etmelisiniz ki Türkler genel olarak dinlerinden gurur duyarlar ve ülkelerinin dayandığı laik prensiplere de derinden değer verirler.
Batılıların bunu anlayabilmeleri zor; zira Erdoğan’ı bir İslamcı ve orduyu da laik milliyetçi olarak sınıflandırmak ikisini birbirinden ayırmanın basit yolu. Ama geçtiğimiz hafta yaşananların da gösterdiği üzere, şu anda Türkiye’de neler olup bittiğini anlamak için bu yanlış kavramsallaştırmanın kullanılması bir problem.
Birinci Dünya Savaşı hezimetinden sonra ayakta kalabilmek için Türkiye, İstanbul’da belirgin bir güç merkezi ile yeterince temsil edilmeyen Anadolu’da zayıf ve fakir bir çevre üzerine inşa edildi. Bu uçurum kapandıkça ve Türk halkı birbirine kaynaştıkça Türkiye kendinden çok daha emin ve uzun vadede daha güçlü bir ülke hale gelecektir. Kısa vadede ise kaotik bir görüntü arz edeceği ve zaman zaman da şiddetin olabileceğine hiç şüphem yok. Türkiye’nin bir demokrasi olarak mı kalacağı, yoksa Erdoğan’ın ülkenin kontrolünü elinde tutmaya devam mı edeceği konusunda emin değilim; nihayetinde buna Türkler karar verecek. Ama oyunda devrede olan dinamikler bunlar. (…)
Bu arada Türkiye’de olan biteni salt dindar-laik çatışmasına indirgememek önemli olduğu gibi, abartılı olan bu ayrımı tamamen gözden çıkarmak da doğru değil. Türkiye bu ayrımı asla unutamaz. (…) Türkiye’deki iç çatışma öyle basitçe bir akıl-vahiy çatışması değil, aslında iktidar mücadelesidir. Kalanı göz boyamadan ibarettir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder