10 Ağustos 2016 Çarşamba

M.WHITNEY: DARBE, ABD’NİN “ASYA’YA KAYIŞ” PLANINA ÇOMAK SOKTU


Darbeleri mazur gören veya gösteren herkesi kınıyor, darbecileri lanetliyoruz

TÜRKİYE’DEKİ DARBE, SAM AMCA’NIN “ASYA’YA KAYIŞ” PLANINA ÇOMAK SOKTU

Mike Whitney (Washington’da yaşayan serbest yazar)
UNZ, 20.7.2016  (UNZ internet sitesi, ana akım Amerikan medyası dışında kalan alternatif bir platform)

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Türkiye’deki başarısız darbe teşebbüsü bir gecede jeopolitik denklemi değiştirdi; Ankara, Moskova eksenine kaymaya başladı ve Washington’ın Ortadoğu’nun haritasını yeniden çizme planını darmadağınık etti. Daha büyük plan içinden resme bakıldığında Türkiye’nin tek adamı Erdoğan’ın bu darbeyi sahneye koyup koymadığının herhangi bir önemi yok. Vakıa şu ki bu olay, içeride Erdoğan’ın gücünü konsolide etmesini sağlarken Washington’ın Katar’dan Avrupa’ya kritik yeraltı kaynaklarını ve boru hatlarını kontrol etme planını raydan çıkardı [Z.T.K. Uluslararası ve bölgesel statükonun bozulduğu ve Soğuk Savaş sonrası kurulan sistemin tam bir kriz içinde olduğu bir süreçteyiz. Hal böyleyken her şeyi tutup da sadece boru hatlarına bağlamanın resmin bütününü ve krizin derinliğini görmemize engel olduğu kanaatindeyim. Boru hatları önemli bir unsur olmakla birlikte tek unsur değil. Bölgede işler salt boru hatlarıyla açıklanamayacak kadar karmaşık.] Obama yönetiminin müttefiklerinin milli güvenlik menfaatlerini göz ardı etmesi, Türkiye Cumhurbaşkanını Moskova eksenine doğru kaydırdı ve bu da yeni yüzyılda Washington’ın küresel hegemonyasını sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğu Avrupa ile Asya’yı birleştiren hayati kara köprüsünü ortadan kaldırdı. Washington’ın Rusya’yı çevreleyip parçalamaya, Çin’in büyümesini kontrol etmeye ve küresel güç olarak demir yumruğunu sürdürmeye dayalı “Asya’ya kayış” planı şimdi artık darmadağınık oldu. Son birkaç gündür yaşananlar her şeyi bir anda değiştiriverdi.
(...) Şu anda açığa çıkmakta olan fiyasko/ani çöküşten dolayı [Obama] sadece ve sadece kendini suçlamalı. Zira Erdoğan, Kürt milislerin Fırat’ın batısına geçmesini ve Türk sınırı boyunca Suriye’de bir Kürt devleti kurulmasını engellemek başta olmak üzere Türkiye’nin kırmızı çizgileri konusunda son derece netti. (...)
Obama, Erdoğan’ın güvenlik kaygılarını dikkate almak yerine, sonunda Katar ile AB arasında boru hatlarının rotasına dönüşecek şekilde Doğu Suriye’den toprak alıp üsler kurma hedefini gerçekleştirmek için Erdoğan’ı bir kenara itmeye kalkıştı. Doğal olarak Erdoğan da aynı türden bir karşılık vererek, eski hasımları olan Rusya, Suriye ve İsrail’le ittifaklar kurmak suretiyle Türk dış politikasını yeniden kurmaya ve giderek büyüyen bir tehdide dönüşen güneydeki Kürt oluşumuna karşı koymaya çalıştı. Unutmayın ki Türkiye ABD’nin yeni vekil gücü YPG’nin (...) PKK’yla bağlantısı olduğuna inanıyor. Eğer ki Obama, YPG’yi kullanmak yerine Amerikan birliklerini savaşa soksaydı Erdoğan kesinlikle böyle bir tepki vermezdi. Ama Obama’nın Türkiye’nin geleneksel rakiplerini batıya doğru ilerleyişlerinde bile isteye destekleyip güçlendirmesi Erdoğan’ın artık tahammül edemeyeceği bir hale gelmişti.

Erdoğan özür diledi
Haziran ayı sonunda Erdoğan, Rusya lideri Putin’den Rus pilotun ölümünden dolayı özür diledi. (...)
Beyaz Saray, bölgedeki Amerikan planlarına yönelik aleni bir risk oluşturan Türk-Rus ilişkilerindeki buzun erimesi konusunda açıkça hiçbir zaman yorum yapmadı.
Niçin?
Ardından, bundan sadece iki hafta evvel Erdoğan’ın Suriye Cumhurbaşkanı Esed’le ilişkileri normalleştirmeye çalıştığı haberleri geldi. Bu konu Batılı medya organlarının çoğunda haber dahi olmadı. (...)
(...)
Ankara’nın Şam’la ilişkilerini normalleştirmek istemesinin Beyaz Saray’da alarm zillerini çaldıracağını düşünebilirsiniz. (...)
Ama Obama ekibi bu konuya herhangi bir ilgi göstermedi. (...)
Ardından da askeri darbe geldi. Bu arada Türkiye’de güçlü bir varlık gösteren Rus istihbaratçılar tarafından Erdoğan önceden uyarılmış olabilir. Darbe konusunda uyarmak suretiyle Putin, Erdoğan’ın kendisine döneceğini ve NATO’nun Rusya’yı daha da çevreleyip tehdit edecek şekilde Karadeniz’de sürekli donanma bulundurma planını engelleyebileceğini ümit etmiş olabilir. (Evet, Putin Erdoğan’ın acımasız bir otokrat ve terör örgütlerinin destekçisi olduğunu biliyor; ama aynı zamanda NATO, Rusya’yı çevreleyip zarar verme konusunda her türlü çabayı sarf ederken öyle “fazla seçici” de davranamaz. Putin bulabildiği her arkadaşa tutunmak durumunda. Öte yandan bazı analistler, Putin’in yeni ittifakın bir önşartı olarak Erdoğan’ı Suriye’de cihatçıları desteklemekten vazgeçmek zorunda bırakacağını da iddia ediyor.)
Her halükarda Putin ile Erdoğan ihtilafları bir kenara bırakıp ağustos ayı başında buluşma kararı aldılar. Diğer bir deyişle, Erdoğan’ın darbeden sonra ilk buluşmayı planladığı dünya lideri, yeni arkadaşı Putin. Acaba Erdoğan bu şekilde Batı’ya bir mesaj mı vermeye çalışıyor? (...)
(...)
Acaba bu, Türkiye’nin Washington’ın yörüngesinden kayıp kendi menfaatlerine saygı duyacak daha güvenilir arkadaşlara gideceği anlamına mı geliyor?
Bu ani yakınlaşmanın ABD’nin Ortadoğu politikası için felaketvari sonuçları olabilir. Unutmayın ki ABD, sadece Suriye’de yürüttüğü hava operasyonları için İncirlik Hava Üssü’ne bağımlı değil, aynı zamanda aynı tesis “tahminen 90 tane Amerikan taktik nükleer silahı”na da evsahipliği yapıyor. Ya Erdoğan, İncirlik’i ABD’ye açmış olmanın Türkiye’nin çıkarına artık hizmet etmediğine veyahut üssü Rus uçaklarına açmaya bir anda karar verirse ne olacak? (Bazı haberlere göre böyle bir ihtimal de sözkonusu). Daha da önemlisi, eğer ki Avrupa’yı Asya’ya bağlayan hayati kara köprüsü (Türkiye), Washington’la bozuşup da Sam Amca’nın boğucu pençesinden kurtulup yeni bir serbest ticaret bölgesi kurmaya çalışan Orta Asya devletleri koalisyonuna katılırsa bu durumda ABD’nin Asya’ya Kayış planına ne olacak?
Bir de işin Rusya’yla Türk Akımı projesi boyutu var (...)
(...)
Bu büyük bir şey. Erdoğan şu anda Obama ekibinin çok sert bir şekilde kapatmaya çalıştığı kapıyı yeniden açıyor. Bu, Washington’ın Asya’dan Avrupa’ya akan hayati yeraltı kaynaklarını kontrol etme ve [petrol ve doğalgaz piyasasında] dolar cinsinden satışların sürdürülmesini garanti altına alma planına indirilen büyük bir darbe. Eğer ki anlaşma başarıya ulaşırsa Putin, güçlü AB pazarına güney koridor üzerinden ulaşabilecek ve bu da Avrupa ile Asya kıtası arasındaki bağları güçlendirecek, enerji alışverişinde avro ve rublenin kullanımını yaygınlaştıracak ve Lizbon’dan [Z.T.K. Rusya’nın Çin ve Kuzey Kore sınırına yakın Büyük Okyanus kıyısındaki en büyük şehri olan] Vladivostok’a uzanan bir serbest ticaret bölgesi oluşturacaktır. Bu arada Sam Amca da kenardan kenardan seyrediyor olacaktır.

Velhasıl Washington’ın “Asya’ya Kayış” planı [Türkiye’deki başarısız darbe teşebbüsüyle birlikte]  bir anda ciddi bir sıkıntıya düşmüş gibi görünüyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder