Darbeleri mazur gören
veya gösteren herkesi kınıyor, darbecileri lanetliyoruz
TÜRKİYE’DEKİ DARBE, SAM AMCA’NIN “ASYA’YA KAYIŞ” PLANINA ÇOMAK SOKTU
Mike Whitney (Washington’da yaşayan serbest
yazar)
UNZ, 20.7.2016
(UNZ internet sitesi, ana akım Amerikan medyası dışında kalan
alternatif bir platform)
Tercüme: Zahide Tuba Kor
Türkiye’deki başarısız darbe teşebbüsü bir gecede jeopolitik denklemi
değiştirdi; Ankara, Moskova eksenine kaymaya başladı ve Washington’ın
Ortadoğu’nun haritasını yeniden çizme planını darmadağınık etti. Daha büyük
plan içinden resme bakıldığında Türkiye’nin tek adamı Erdoğan’ın bu darbeyi
sahneye koyup koymadığının herhangi bir önemi yok. Vakıa şu ki bu olay, içeride
Erdoğan’ın gücünü konsolide etmesini sağlarken Washington’ın Katar’dan
Avrupa’ya kritik yeraltı kaynaklarını ve boru hatlarını kontrol etme planını
raydan çıkardı [Z.T.K. Uluslararası ve bölgesel statükonun bozulduğu ve
Soğuk Savaş sonrası kurulan sistemin tam bir kriz içinde olduğu bir süreçteyiz.
Hal böyleyken her şeyi tutup da sadece boru hatlarına bağlamanın resmin
bütününü ve krizin derinliğini görmemize engel olduğu kanaatindeyim. Boru
hatları önemli bir unsur olmakla birlikte tek unsur değil. Bölgede işler salt
boru hatlarıyla açıklanamayacak kadar karmaşık.] Obama yönetiminin
müttefiklerinin milli güvenlik menfaatlerini göz ardı etmesi, Türkiye
Cumhurbaşkanını Moskova eksenine doğru kaydırdı ve bu da yeni yüzyılda
Washington’ın küresel hegemonyasını sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğu Avrupa
ile Asya’yı birleştiren hayati kara köprüsünü ortadan kaldırdı. Washington’ın
Rusya’yı çevreleyip parçalamaya, Çin’in büyümesini kontrol etmeye ve küresel
güç olarak demir yumruğunu sürdürmeye dayalı “Asya’ya kayış” planı şimdi artık
darmadağınık oldu. Son birkaç gündür yaşananlar her şeyi bir anda değiştiriverdi.
(...) Şu anda açığa çıkmakta olan fiyasko/ani çöküşten dolayı [Obama] sadece
ve sadece kendini suçlamalı. Zira Erdoğan, Kürt milislerin Fırat’ın batısına
geçmesini ve Türk sınırı boyunca Suriye’de bir Kürt devleti kurulmasını
engellemek başta olmak üzere Türkiye’nin kırmızı çizgileri konusunda son derece
netti. (...)
Obama, Erdoğan’ın güvenlik kaygılarını dikkate almak yerine, sonunda Katar
ile AB arasında boru hatlarının rotasına dönüşecek şekilde Doğu Suriye’den
toprak alıp üsler kurma hedefini gerçekleştirmek için Erdoğan’ı bir kenara
itmeye kalkıştı. Doğal olarak Erdoğan da aynı türden bir karşılık vererek, eski
hasımları olan Rusya, Suriye ve İsrail’le ittifaklar kurmak suretiyle Türk dış
politikasını yeniden kurmaya ve giderek büyüyen bir tehdide dönüşen güneydeki
Kürt oluşumuna karşı koymaya çalıştı. Unutmayın ki Türkiye ABD’nin yeni vekil
gücü YPG’nin (...) PKK’yla bağlantısı olduğuna inanıyor. Eğer ki Obama, YPG’yi
kullanmak yerine Amerikan birliklerini savaşa soksaydı Erdoğan kesinlikle böyle
bir tepki vermezdi. Ama Obama’nın Türkiye’nin geleneksel rakiplerini batıya
doğru ilerleyişlerinde bile isteye destekleyip güçlendirmesi Erdoğan’ın artık
tahammül edemeyeceği bir hale gelmişti.
Erdoğan özür diledi
Haziran ayı sonunda Erdoğan, Rusya lideri Putin’den Rus pilotun ölümünden
dolayı özür diledi. (...)
Beyaz Saray, bölgedeki Amerikan planlarına yönelik aleni bir risk oluşturan
Türk-Rus ilişkilerindeki buzun erimesi konusunda açıkça hiçbir zaman yorum
yapmadı.
Niçin?
Ardından, bundan sadece iki hafta evvel Erdoğan’ın Suriye Cumhurbaşkanı
Esed’le ilişkileri normalleştirmeye çalıştığı haberleri geldi. Bu konu Batılı
medya organlarının çoğunda haber dahi olmadı. (...)
(...)
Ankara’nın Şam’la ilişkilerini normalleştirmek istemesinin Beyaz Saray’da
alarm zillerini çaldıracağını düşünebilirsiniz. (...)
Ama Obama ekibi bu konuya herhangi bir ilgi göstermedi. (...)
Ardından da askeri darbe geldi. Bu arada Türkiye’de güçlü bir varlık
gösteren Rus istihbaratçılar tarafından Erdoğan önceden uyarılmış olabilir.
Darbe konusunda uyarmak suretiyle Putin, Erdoğan’ın kendisine döneceğini ve
NATO’nun Rusya’yı daha da çevreleyip tehdit edecek şekilde Karadeniz’de sürekli
donanma bulundurma planını engelleyebileceğini ümit etmiş olabilir. (Evet,
Putin Erdoğan’ın acımasız bir otokrat ve terör örgütlerinin destekçisi olduğunu
biliyor; ama aynı zamanda NATO, Rusya’yı çevreleyip zarar verme konusunda her
türlü çabayı sarf ederken öyle “fazla seçici” de davranamaz. Putin bulabildiği
her arkadaşa tutunmak durumunda. Öte yandan bazı analistler, Putin’in yeni
ittifakın bir önşartı olarak Erdoğan’ı Suriye’de cihatçıları desteklemekten
vazgeçmek zorunda bırakacağını da iddia ediyor.)
Her halükarda Putin ile Erdoğan ihtilafları bir kenara bırakıp ağustos ayı
başında buluşma kararı aldılar. Diğer bir deyişle, Erdoğan’ın darbeden sonra
ilk buluşmayı planladığı dünya lideri, yeni arkadaşı Putin. Acaba Erdoğan bu
şekilde Batı’ya bir mesaj mı vermeye çalışıyor? (...)
(...)
Acaba bu, Türkiye’nin Washington’ın yörüngesinden kayıp kendi menfaatlerine
saygı duyacak daha güvenilir arkadaşlara gideceği anlamına mı geliyor?
Bu ani yakınlaşmanın ABD’nin Ortadoğu politikası için felaketvari sonuçları
olabilir. Unutmayın ki ABD, sadece Suriye’de yürüttüğü hava operasyonları için
İncirlik Hava Üssü’ne bağımlı değil, aynı zamanda aynı tesis “tahminen 90 tane
Amerikan taktik nükleer silahı”na da evsahipliği yapıyor. Ya Erdoğan,
İncirlik’i ABD’ye açmış olmanın Türkiye’nin çıkarına artık hizmet etmediğine
veyahut üssü Rus uçaklarına açmaya bir anda karar verirse ne olacak? (Bazı
haberlere göre böyle bir ihtimal de sözkonusu). Daha da önemlisi, eğer ki
Avrupa’yı Asya’ya bağlayan hayati kara köprüsü (Türkiye), Washington’la bozuşup
da Sam Amca’nın boğucu pençesinden kurtulup yeni bir serbest ticaret bölgesi
kurmaya çalışan Orta Asya devletleri koalisyonuna katılırsa bu durumda ABD’nin
Asya’ya Kayış planına ne olacak?
Bir de işin Rusya’yla Türk Akımı projesi boyutu var (...)
(...)
Bu büyük bir şey. Erdoğan şu anda Obama ekibinin çok sert bir şekilde
kapatmaya çalıştığı kapıyı yeniden açıyor. Bu, Washington’ın Asya’dan Avrupa’ya
akan hayati yeraltı kaynaklarını kontrol etme ve [petrol ve doğalgaz piyasasında]
dolar cinsinden satışların sürdürülmesini garanti altına alma planına indirilen
büyük bir darbe. Eğer ki anlaşma başarıya ulaşırsa Putin, güçlü AB pazarına
güney koridor üzerinden ulaşabilecek ve bu da Avrupa ile Asya kıtası arasındaki
bağları güçlendirecek, enerji alışverişinde avro ve rublenin kullanımını
yaygınlaştıracak ve Lizbon’dan [Z.T.K. Rusya’nın Çin ve Kuzey Kore sınırına
yakın Büyük Okyanus kıyısındaki en büyük şehri olan] Vladivostok’a uzanan
bir serbest ticaret bölgesi oluşturacaktır. Bu arada Sam Amca da kenardan
kenardan seyrediyor olacaktır.
Velhasıl Washington’ın “Asya’ya Kayış” planı [Türkiye’deki başarısız
darbe teşebbüsüyle birlikte] bir
anda ciddi bir sıkıntıya düşmüş gibi görünüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder