Darbeleri mazur
gören veya gösteren herkesi kınıyor, darbecileri lanetliyoruz
BİR iPHONE NASIL
TANKLARI MAĞLUP ETTİ
David Hearst (Middle East Eye internet sitesi baş editörü; eski
İngiliz Guardian gazetesi dış politika başyazarı)
Middle East Eye,
16.7.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
(…)
Bütün bunlar
gösteriyor ki Türkiye’de dün gece yaşananlar hiç şüpheye mahal bırakmayacak bir
şekilde askeri bir darbeydi. Ancak Ankara’daki Amerikan büyükelçiliği Amerikan
vatandaşlarına ilettiği acil mesajda buna bir “kalkışma” diyordu.
Bu süreçte Geopolitical
Futures internet sitesinde darbenin başarılı olduğuna dair bir analiz
yayınlandı [Z.T.K. Geopolitical Futures’ın sözkonusu darbe analizlerine http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2016/08/geopolitical-futurestan-3-darbe-yazisi.html
linkinden ulaşabilirsiniz]. BBC Arapça, Sky News Arapça, el-Arabiya
TV, ITN diplomatik editör ve Amerikan kanallarının hepsi Erdoğan’ın
artık bittiğine veya Almanya’ya kaçtığına dair yorumlarla doluydu. Guardian
gazetesinin daha sonra değiştirilse de ilk manşeti (…) “Recep Tayyip Erdoğan
Türkiye’de gerilimi nasıl alevlendirdi” şeklindeydi.
Türk halkı geleceği
için mücadele verirken marka imajı demokrasi olan Batılı liderler arasında
soğuk bir sessizlik hakimdi. Fransız Konsolosluğu iki gündür kapalıydı. Yoksa
Türkiye’yle ilgili bir şeyler mi duymuşlardı?
Amerikan Dışişleri
Bakanı Kerry, ilk açıklamasında “D” harfiyle başlayan o ürkütücü kelime dışında
[Z.T.K. “demokrasi” kelimesini kastediyor] her kelimeyi kullandı.
Türkiye’de “istikrar, barış ve devamlılık” temennisinde bulundu. Meşru yollarla
seçilmiş cumhurbaşkanı ve meşru yollarla seçilmiş meclisi destekleyici hiçbir
şey söylemedi (…) ta ki darbenin başarısızlığa uğradığı netleşene kadar.
Eğer ki Avrupa ve
ABD’nin niçin Ortadoğu’da suçüstü yakalanarak renkten renge girdiğini, niçin
her türlü ahlaki otoritesini ve aslında her türlü otoritesini kaybettiğini ve
artık demokratik değişimin feneri olmadığını bilmek istiyorsanız, öyle çok
ötelere değil, İstanbul ve Ankara’da rüzgarın hangi yöne estiğini görmek için
bekledikleri sadece o üç saatlik sessizliklerine bakmanız yeterli.
Suudiler Erdoğan’a
desteklerini bildirmek için tam 15 saat beklediler. Birleşik Arap Emirlikleri
ve ona bağlı medya kuruluşları Erdoğan’ın ülkesini terk ettiği mesajını her
yere yaydılar. [Z.T.K. BAE'nin darbe teşebbüsündeki rolüne dair yazılara şu 2 linkten ulaşabilirsiniz: http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2016/08/birlesik-arap-emirliklerinin-darbedeki.html ve http://ortadogugunlugu.blogspot.com.tr/2016/08/darbeleri-mazurgoren-veya-gosteren.html]
Oysa tam aksi doğruydu.
Erdoğan F16’ların havada olduğunu ve Atatürk Havalimanı’nın kapalı
olabileceğini bildiği halde uçağa atlayıp İstanbul’a doğru gitme yiğitliğini
gösterdi.
İlk baştan itibaren
Erdoğan’ı destekleyen sadece üç ülke vardı: Fas, Katar ve Sudan.
Asıl etkileyici
olan ise Erdoğan’ın devrilmesini istemek için aslında her türlü gerekçeye sahip
olan ve yine bizzat Erdoğan tarafından yerinden edilmiş Türk siyasetçilerin
açıklamalarıydı. Ana muhalefet partisi CHP’nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu (…)
hemen darbeye karşı tweetler attı. (…) AK Parti’nin liberal kanadından iki
lider Erdoğan’a destek açıklamaları yaptı; darbeye karşı çıkan eski
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül CNNTürk’e (…) ve eski Başbakan Ahmet
Davutoglu el-Cezire’ye (…) dedi.
Bütün bu kişiler
Batı’nın Erdoğan aleyhindeki uzlaşmasının gerçekleşmeyeceğini görebilmişti. Bu
süreç tek bir kişiden çok daha önemliydi. İster inanın ister inanmayın Türkler,
seçilmiş cumhurbaşkanının meşru hakları uğruna mücadele edip canlarını bile
feda edecekti, her ne kadar birçoğu onun başkanlık gücünü elde etmesini
istemese de.
Türkiye’nin dün
akşam darbeye karşı gösterdiği tepki olgun bir demokrasi örneğiydi. Batı’nınki
ise otokrasiye verdiği askeri ve siyasi destekle ölümcül derecede zehirlenen
yozlaşmış bir demokrasi...
Türkiye’de dün
akşamki ahlaki oyunda dönüm noktası, Erdoğan’ın iPhone’undan halka
seslenirkenki fotoğrafının yayınlanıp sosyal medyada hızla yayılması oldu.
Erdoğan’ın halkı sokağa çıkmaya davet ettiği o ana kadar darbe başarılı olmuş
gibi görünüyordu. Ve halk kendi hayatı pahasına da olsa bu çağrıya kulak verdi.
Tek bir iPhone tankları mağlup etti.
Türkiye Mısır
olmadığını ispatladı. Eğer Ortadoğu’da demokrasinin bu karanlık günlerinde
alınacak bir ders varsa onu alması gereken, Akdeniz’in karşı tarafında yaşayan
ve ülkesi, bir zamanlar “ikinci devrim” diye göklere çıkarılan [Z.T.K. 3
Temmuz 2013’teki askeri darbeyi kastediyor] askeri diktatörlükten bugün kan
ağlayan Mısır halkıdır.
2011’den bu yana
ilk kez olmasa da bugün bir kez daha bölge çapında diktatörler tir tir titriyor
olmalılar. Askerlerin silahlarını ellerinden alıp etkisiz hale getiren
demokratik güçler onları da silahlarından arındırıp etkisiz hale
getireceklerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder