Darbeleri mazur
gören veya gösteren herkesi kınıyor, darbecileri lanetliyoruz
TÜRKİYE’DEKİ
ASKERİ DARBE
MI6 Community
(The Home of James Bond 007), 15.7.2016 ve 16.7.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
Z.T.K. Darbe
teşebbüsünün ilk anlarında başlayıp ertesi günü başarısızlığa uğradığı
netleşene kadar yazışan Avrupa’dan bir grup. Başta Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın
devrileceğine dönük besledikleri büyük ümitten giderek ümitsizliğe düşmeleri,
sonuna doğru darbenin gerçekliğinden şüphe duyar hale gelmeleri ve en son tercüme
etme gereği duymadığım kısımda da birbirlerine düşüp AB’yi ve Merkel’i
eleştirmeye başlamaları… Anbean Avrupalı bir ekibin duygu ve düşüncelerini tüm
çıplaklığıyla ortaya döktüğü için diyaloglardan dikkat çekici olanları tercüme etme
ihtiyacı hissettim. Topluluk James Bond meraklısı bir grup. Adları, İngiliz
istihbaratından ilhamla “MI6 Community”. İstihbaratçılık tarafları var mı
bilmiyorum. Darbe gecesi birçok Batılının duygu ve düşüncelerine tercüman olduklarını
düşünüyorum; zira Batı basını örtülü veya açık benzer duygu ve düşüncelerle
dolu. Batı zihniyetini anlama babından okunmaya değer diyaloglar…
Eğer bu doğruysa
onların [Z.T.K. darbecileri kastediyor] başarılı ve Erdoğan’ın tarih
olması için dua etmeliyiz.
Eğer ki başarılı
olamazlarsa Erdoğan, Türkiye’yi bir diktatörlüğe dönüştürmek için gerekli
meşruiyete sahip olacaktır. Çok daha fazla güçlenip onlarca yıl ülkeyi
yönetecektir.
Ümit ederim ki
ordu ne yaptığını biliyordur. Eğer ki Erdoğan darbeden sağ salim çıkarsa bu,
Avrupa’nın tarihinin en kötü dönüm noktası olabilir.
Dürüstçe
söylemem gerekirse, eğer ki Türk ordusu başarılı olursa bu, Avrupa kıtası için
iyi, Rusya için kötü olacaktır.
İnsanlar
Atatürk’ün Türk toplumundaki nüfuzunu küçümsedi. Erdoğan onun başarılarını
hızla tahrip etti. Bunlardan biri de Atatürk’ün tasavvur ettiği ülkenin katı
laik ve demokratik karakteri (...) Erdoğan geçtiğimiz yıllarda bunu fiilen
tahrip etti ve siyasi alana İslam’ı çok daha güçlü bir şekilde geri döndürttü.
Yine Erdoğan
iktidarında terör, özellikle de PKK terörü hızla arttı. Öyle görünüyor ki
Erdoğan, terörü yatıştıran değil, azdıran bir güç.
Türk ordusu şu
anda bizim geleceğimizle oynuyor. Oynanan böyle bir kumarla risk almaya değer
mi, hiç emin değilim.
Eğer Erdoğan bu
badireyi siyaseten atlatırsa, gazabı yıkıcı olacak ve Avrupa çapında
hissedilecektir. Erdoğan Avrupa kıtasının en tehlikeli adamı haline gelebilir.
Ve zayıf AB
yönetimleri her zamanki gibi “diplomasi” adına hiçbir şey yapmayacaktır.
Erdoğan
insanları protestoya çağırıyor, ama zannedersem bu görüntü [Z.T.K. Cumhurbaşkanımızın
CNN Türk’ten Hande Fırat’a telefonla bağlanma görüntüsü] onun bir nevi
kaderini pazarlıyor.
Bu, Erdoğan’ın
iktidarı bırakmak yerine Türkiye’de bir iç savaşa yol açacağı anlamına gelir.
İnanamıyorum, BBC
News köprüde insanların öldürüldüğünü canlı yayında veriyor. Görünen o ki
bazı yerlerde siviller kontrolü yeniden ele alıyor.
Bu darbeye tam
olarak neyin yol açtığından emin değilim, ama gerçekten son derece tedirgin
edici. Acaba son dönemdeki [Rusya’yla vs.] yakınlaşmaların darbeyle bir
bağlantısı var mı, merak ediyorum doğrusu. Ve –tıpkı daha evvel Mısır’da olduğu
gibi- bu darbe de acaba başkaları tarafından kışkırtılmış olabilir mi, bunun da
merak ediyorum.
Erdoğan
tehlikeli bir adam; tek ümidimiz, bu darbe başarılı olup da onun denklemden
çıkarılması. Yoksa Türkiye, hiç beklemediğimiz şekilde yeni bir barut fıçısına
dönüşebilir.
Öyle görünüyor
ki darbeyi başlatan Türk ordusu sosyal medyayı biraz küçümsemiş. (...)
Ordunun kendi
halkını öldürmesi kötü bir oyun.
ABD/AB tepkisine
bakın, hele de halk öldürülürken. Bu bize bütün bunların neden olduğuna dair
bir ipucu verecektir.
Ordunun mevcut
despot iktidarı hafife almış olduğunu hiç zannetmiyorum; öyle görünüyor ki
darbe, akşamın erken saatlerinde zannettiğimiz gibi öyle çabucak ilerlemeyecek.
Endişelendiğim
şey, eğer ki ordu başarısız olursa Erdoğan’ın bütün yetkisini ne zaman fiilen
geri alacağı. O vakit geldiğinde çok daha kızgın ve hatta çok daha otokrat bir
Erdoğan’ın ortaya çıkmasından çok daha fazla korkmalıyız.
(...)
İşler iyice
bulanıklaşıyor. Bir kanat, yani ordu, gerçek demokrasiyi yeniden tesis için
otokrat lideri devirmek istediğini söylüyor, diğer kanat ise bizzat
demokrasinin kurumları tarafından seçildiklerini iddia ediyor.
İşler iyice
çirkinleşiyor. Ben tıpkı 1980’de olduğu gibi Türkiye’de hızlı ve temiz bir
darbe olacağını umuyordum.
Bu, Avrupa için
kaybet-kaybet durumu. Bu belki de hayatımızın en kara günü. Avrupa’yı kaosa
sürükleyebilir.
Türkiye bir NATO
üyesi ve ABD ile Almanya için en önemli askeri üs konumunda. Eğer ki Erdoğan
bundan siyaseten kurtulursa anayasayı askıya alacak ve Türkiye’yi kendi
krallığına dönüştürüp bir diktatör gibi yönetecektir. Bunu durdurmak içinse
zayıf düşmüş aptal AB hiçbir şey yapmayacaktır.
Eğer ki
Türkiye’de bir iç savaş çıkarsa bu Avrupa’yı istikrarsızlaştıracaktır. AB
yönetiminin beceriksiz ve zayıf olduğunu biliyoruz. Hiçbir şey yapmayacaklar.
Sonunda
Avrupa’da düzeni yeniden tesis eden -bir kez daha- ABD olacaktır. Umarım böyle
olur.
(...)
Bizim
başkalarını suçlamaya başlamamız bence hiç duyulmamış bir şey. Bu darbe tamamen
bir iç mesele. Bence biz en başta Türkiye’yi eleştirmeliyiz; liderleri geçmiş
yıllarda nasıl bu denli bir bölücülük ve baskı ortamı yaratabildi?
Bu arada darbe
çözülme emareleri gösteriyor. Ordunun bir kısmı pes edip Erdoğan’ın yanında saf
tutmaya başladı.
Bence bugün Türkiye’de demokrasinin kaybettiği gündür;
sadece darbenin doğası antidemokratik olduğu için değil, bizzat Erdoğan bundan
böyle çok daha hızla bir diktatör olmaya doğru gideceği için… Erdoğan, darbe
tertipçilerinin tamamının Gülen Hareketi’nden olduğunu söyleyerek çoktan
kendisini kurbanlaştırdı bile.
Daha da önemlisi Erdoğan, destekçilerini büyük bir isyana
çağırarak olayları bizzat tırmandırdı. Bunu nasıl yapabilir? Nasıl kendi
halkını bu şekilde ateşe atabilir? Onun yüzünden baksanıza şimdiye kadar 70
kişi hayatını kaybetti.
Bundan sonra Türkiye’de hayat çok daha gergin, çok daha
bölünmüş, çok daha korkutucu olacak ve Erdoğan bunu istismar edecektir. Bu,
Atatürk’ün hareketi ve özellikle de Türk demokrasisi için çok ama çok kötü bir
gün.
(...)
Erdoğan Türk
milliyetçiliğini çok fazla coşturmuşa benziyor, ben bu durumdan nefret
ediyorum. Milliyetçi liderler bu işi daha sıkı tutmalılar. Erdoğan’ın gücünün
Türkiye hudutları dışında durdurulması lazım.
(...) Bu darbe
Türk halkının nasıl bölünmüş olduğunu ve Erdoğan’ın gücünün nasıl gözü
kara/pervasız hale geldiğini gözler önüne seriyor. (...)
Ordu dün gece Avrupa’nın
kaderiyle bir kumar oynadı ve kaybetti.
Bunun Avrupa’da
yaşayan hepimiz için çok tehlikeli sonuçları olacaktır. Erdoğan hiç vakit
kaybetmeden diktatörlüğünü kuracaktır. (...)
Hayatımızın en
tehlikeli adamıyla artık karşı karşıyayız, hem de Avrupa’nın en büyük
ülkelerinden birini yöneten bir adam bu...
Ve Avrupa hiç
şüphesiz hiç bir şey yapmayacak. Hatta tutup da onu destekleyecekler bile.
ABD Türkiye’deki
askeri üslere muhtaç olduğu için hiçbir şey yapmayacak.
Bu Erdoğan için
olabilecek en iyi şey.
265 kişi öldü.
İnanılmaz. Bugün Türkiye dünyanın maskarasına dönüşmüş gibi görünüyor. Bunu kim
yapabilir... Erdoğan ve liderliğinde kökten hatalar var.
Bugün olan
bitenler bize Erdoğan’ın ne denli zalim, sorumsuz ve tehlikeli bir adam
olduğunu gösterdi. Duyduğuma göre Başbakan Yıldırım sadece hükümetin yanında
saf tutup da hayatını kaybedenleri can kayıpları arasında saydı ve
muhaliflerden hayatını kaybedenleri (darbeyi örgütleyenleri, askerleri ve
laikliğin destekçilerini) ise kasıtlı olarak hiç dikkate bile almadı.
Niye AB sürekli
suçlanıyor. Çoğunluk AB’nin yıkılışını görmek isterken, kahrolası bu insanlar
AB’den ne yapmasını bekliyorlar ki? AB son dönemde her şeyin günah keçisi.
Göçmen krizini Türkiye’nin yardımıyla çözmek istedi, belasını buldu. Demokratik
yollardan seçilmiş bir cumhurbaşkanını destekledi, yine belasını buldu. Kimse
böyle bir darbeyi öngöremezdi. Ben bile tamamen şaşkına dönmüş durumdayım.
AB’yi değil, Türkiye’yi suçlayın!
İnsanlar zaman
zaman bunun ne denli bir lanet karmaşa olduğunu unutuyorlar. Eğer ki Obama,
Merkel, ABD ve AB darbeyi tertipleyen Türk ordusuna destek verse sonuç ne
olurdu hiç bu soruyu soran var mı? Biz soruyor muyuz?
Eğer bu olsaydı
Erdoğan’ı Putin’in ve Çin’in ellerine düşürmüş olurduk. Eğer ki bu tür şeyleri
söylersen, darbeye destek verirsen, savaşa girersin! Bu kadar basit. Birisi
çıkıp da siz darbeyi desteklediniz diyebilir; ama bu öyle zayıf bir destek
değil. Türkiye bir NATO üyesi olduğundan bu, darbeye tam destek anlamına gelir.
Ve eğer ki ABD ile Avrupa içinden bazı ülkeler darbeye destek vermek için
Türkiye’ye bir savaş açsaydı bu, çatışmanın tırmanması anlamına gelecekti. Bu
da 1963 Küba Füze Krizi’nden bu yana hiç şahit olmadığımız bir tırmanma
olacaktı.
O halde lütfen
biraz sakinleşin. Ben de Erdoğan’dan nefret ediyorum. (...) Bütün genlerimle
Erdoğan ve şürekasına karşı mücadele edeceğim.
Ama benim
mesajım şu: Her şey çok ama çok daha kötü olabilirdi. AB ve ABD’de biz barış
içinde yaşadığımız sürece bırakın Türkiye’yi nasıl istiyorsa öyle olsun. Buna [kendi
ülkelerinin barışına] öncelik verip duygularına yenik düşmedikleri için ben
Obama ve Merkel’e müteşekkirim.
Erdoğan
Türkiye’nin başında ve AB’nin Türkiye’ye ihtiyacı var; o halde Erdoğan ne
isterse yapsın!
Erdoğan’a
yönelik kayıtsızlıklarından dolayı ben AB’yi suçluyorum. Ben de darbe asla
olmamalıydı diye düşünüyorum, ama Erdoğan’ın otokratlığının da bir mazereti
olamaz.
Merak ediyorum
acaba bütün her şey bir kurgu muydu?
Geriye doğru
baktığımda darbenin çok kötü planlandığını ve tatbikinin daha da beter olduğunu
görüyorum. (...) bununla birlikte, herhangi bir çatışma ülkeyi sosyal ve
ekonomik açıdan sıkıntıya sokacaktır, bu yüzden böyle bir kurguyu Erdoğan
tercih eder mi, emin değilim. (...)
Görünen o ki
Erdoğan ABD’den Fethullah Gülen’in iadesini istiyor. Bu adam aklını kaçırmış
olmalı.
Türkiye’deki bu
sözde “drabe”de gözle görünenden çok daha fazlası olduğu aşikar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder