Darbeleri mazur gören
veya gösteren herkesi kınıyor, darbecileri lanetliyoruz
TÜRKİYE KONUSUNDA NATO JEOPOLİTİĞE YENİK DÜŞMÜŞ DURUMDA
Robbie Gramer (Atlantik Konseyi Transatlantik
Güvenlik İnisiyatifi başkan yardımcısı)
Real Clear World, 21.7.2016
Tercüme: Zahide Tuba Kor
Türkiye’deki darbe teşebbüsü NATO ittifakına üye ülkelerin liderlerini şoke
etti. (...)
(...)
Türkiye NATO için ne anlam ifade ediyor?
Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana Avrupa’nın en meydan okuyucu
güvenlik ortamıyla karşı karşıya olduğu bu dönemde transatlantik grubunun
Türkiye’nin yardımına ihtiyacı var ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da bunun
bilincinde. Türkiye’nin IŞİD’e karşı askeri mücadeleye değerli katkıları var;
hem IŞİD’e karşı koalisyonun hava saldırılarını yürüttüğü hem de Irak ve
Suriye’deki IŞİD karşıtı grupların eğitildiği başlıca üs konumunda. (...)
Ayrıca yaklaşık 50 nükleer silahla İncirlik Üssü, ABD’nin geniş Ortadoğu’daki
caydırıcı pozisyonunun bütüncül bir parçası. Darbeyi müteakip İncirlik’teki
elektriklerin kesilmesi, bu stratejik varlığın Türkiye’deki iç siyasi
kavgalardan ne denli etkilenebileceğini gösterdi.
IŞİD’le mücadelenin yanı sıra NATO, Karadeniz’de askeri pozisyonunu güçlendirmek
için de Türkiye’ye ihtiyaç duyuyor. Moskova’nın Ukrayna Krizi’nin başlarında
Kırım Yarımadası’nı ilhakı, NATO’nun Rusya’yla ilişkilerini dramatik bir
şekilde dönüştürdü. Baltıklardan Karadeniz’e kadar uzanan bölgede NATO, hem
Rusya’nın askeri rövanşizmiyle boğuşmak hem de doğu kanadında yer alan tehlike
altındaki müttefiklerini korumak üzere güçlü bir askeri ve caydırıcı tutum
sergilemek için cebelleşiyor. Karadeniz bölgesi NATO için stratejik açıdan
önemli bir hale geldi. Rusya Kırım’ı hava savunma sistemiyle donattı, eskiyen
Karadeniz donanmasını yenilemeye başladı ve hatta –NATO’nun güneydoğu kanadını
tehlikeye atacak şekilde- yarımadaya nükleer silahlar konuşlandırma konusunu
dillendirmeye başladı. Türkiye Karadeniz’deki hakim aktör. Boğazlardan Karadeniz’e
geçişi tamamen kontrol altında tutuyor ve Karadeniz’deki en güçlü donanmaya
sahip. NATO Türkiye olmaksızın Karadeniz’deki konumunu güçlendiremez.
Ve son olarak Türkiye, Avrupa’ya göçmen krizini tamamen durduramasa da
yatıştırılmasında kilit bir rol oynuyor. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan Avrupa’ya
mülteci ve göçmen akışı, AB ülkelerinin toplumsal dokusunu gererek, yerliliği
savunan sistem dışı siyasi partilerin yükselişini hızlandırarak, Birliğin
başarısız mülteci politikasına karşı halkın öfkesini alevlendirerek ve
Avrupa’yı yeni terör tehditlerine maruz bırakarak AB içinde neredeyse
varoluşsal bir siyasi krizi tetikledi. Buna karşı AB Ankara’yla (…) içeren bir
anlaşma imzaladı.
Eğer ki NATO, Türkiye’yi ittifaktan çıkmaya zorlarsa IŞİD karşıtı koalisyon
da, Türkiye’deki stratejik önemi haiz Amerikan ve NATO üsleri de, NATO’nun
Rusya’ya karşı pozisyonu da, AB’nin mülteci anlaşması da tehlikeye girecektir.
İttifakın karşı karşıya olduğu tehditler dizisi dikkate alındığında NATO
bunların hiçbirisini tehlikeye atmayı göze alamaz.
Ayrıca NATO’nun hiçbir üyesini, ister gönüllü olsun isterse zorla,
ittifaktan çıkarma sistemi yok. Eğer ki işler bu noktaya kadar varırsa NATO’nun
böyle bir prosedürü şekillendirmesi de imkansız değil. Ama böyle bir süreç uzunca,
zorlu ve zaten bütünlük mücadelesi vermekte ve karmaşık güvenlik meydan
okumalarıyla yüzleşmekte olan ittifak için siyaseten de travmatik olacaktır.
Öte yandan NATO’nun Türkiye’yle ilişkilerinin böyle bir noktaya varması çok
uzak bir ihtimal, hele de jeopolitik ve askeri açıdan önem arz eden rolü
dikkate alındığında.
(…)
(…) NATO üyeliğini veya Türkiye’nin AB’yle ilişkilerini yeniden gözden
geçirme yönündeki sözlü tehditler Erdoğan’ın fikrini veya siyasi hesaplarını
değiştirmekte pek de bir işe yaramayacaktır. Eğer ki Erdoğan iktidarın
dizginlerini ele geçirmeye var gücüyle devam ederse NATO, iki temel taahhüdü
olan ortak demokratik değerler ile ortak güvenlik arasında oldukça tatsız bir
çatışmayla karşı karşıya kalacaktır. Türkiye bu ikisinin her daim birlikte var
olmadığını ispatlıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder