TÜRKİYE VE IRAK MUSUL’DA SAVAŞA MI SÜRÜKLENİYOR?
Zalmay Khalilzad (ABD’nin eski Afganistan, Irak
ve BM Büyükelçisi)
The National Interest, 20.10.2016
Tercüme: Zahide Tuba Kor
Musul’u kurtarma operasyonu başladı (…). Birçok meydan okumayla
yüzleşilebilir. Bunların en önemlilerinden biri, Başika Üssündeki Türk
birliklerinin varlığıyla ilgili Ankara-Bağdat arasında yaşanan anlaşmazlık.
Eğer ki çabucak çözülmezse Musul’u geri alma ve istikrara kavuşturma beklentilerine
zarar verebilecek şekilde bir savaş içinde savaş tehlikesi var.
Bağdat’la Ankara IŞİD’den kurtulma hedefinde mutabıklar, ama diğer
konuların çoğunda değiller. Geçen haftaki Türkiye ve Kürdistan ziyaretlerimde
yapığım görüşmelere dayanarak ihtilafların beş kilit unsuru olduğunu
söyleyebilirim.
Birincisi, Suriye ve Irak’taki birbiriyle bağlantılı iç savaşlar, aslında
komşularının etnik ve mezhebî fay hatlarını istismar eden kilit oyuncular olan
Türkiye ile İran’ın bölgesel jeopolitik mücadelesinin bir ürünü. Suriye’deki
Kürt rolü de dâhil çeşitli konularda ve Türkiye-İran ikili ilişkilerinde
gelişen bir işbirliği sözkonusu olsa da Irak’ta ve Suriye’de nüfuz rekabeti
içindeler. Ankara’ya göre, Başika’daki Türk varlığına ilişkin ihtilaf, aslında
Türkiye-Irak değil, Türkiye ile Şii hâkimiyetindeki İran’a meyyal Bağdat
yönetimi arasında bir ihtilaf. Ayrıca Ankara, Irak hükümetinin meşruiyetinin
zaten yıllardır süren iç savaşla ve Iraklı Sünnilere ve Sünni Türkmenlere
zulmedip Kürtleri yabancılaştıran mezhepçi politikalarla aşınmış olduğu
kanaatinde.
İkincisi, Ankara sadece Musul’dan değil, aynı zamanda –İran’ın Irak, Suriye
ve Türkiye’nin Kürt bölgelerinin kesişim noktasına bir ileri karakol kurmak
istediği– Musul’un çevre bölgelerinden de endişe içinde. İran’ın bu bölgenin
kontrolünü ele geçirmesi, Tahran yönetiminin Suriye’deki Esed rejimi adına
–doğrudan veya vekilleri üzerinden– gücünü daha da yaymasına imkân verecektir.
Ayrıca bu, İran’a Irak’taki Kürt Bölgesel Yönetimi’ni taciz etme imkânı da
sunacaktır. Türkler, İran’ın Suriye’nin Akdeniz sahillerine ve Lübnan’a uzanan
bir kara koridoru arayışında olduğuna ve en kestirme güzergâhın Musul üzerinden
geçeceğine inanıyor ve bunu engellemeye çalışıyorlar.
Üçüncüsü, Türkiye’nin Musul’la ve buradaki Sünni Arap ve Sünni Türkmen
nüfuslarla tarihi ve kültürel bağları var. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
başdanışmanı İlnur Çevik’in ifade ettiği üzere, Suriye’nin kuzeyine kadar
uzanan bu bölge Birinci Dünya Savaşı’nın ardından asla bırakılmamalıydı kanaati
Türk liderler arasında yaygın. Musul’daki önemli Arap liderler de ortak tarihe
ilişkin benzer bir değerlendirmeye sahipler ve Türkiye’yle güçlü ilişkileri,
Şii milislerin ve İran’ın tehdidiyle baş etmede kritik bir denge unsuru olarak
görüyorlar. Türkiye, bölgedeki Sünni Türkmen nüfusun özellikle saldırılara açık
ve zayıf bir pozisyonda olduğuna inanıyor ve İran ile mezhepçi milislerin Musul
çevresindeki Telafer gibi bölgelerden Sünni Türkmen nüfusu çıkararak
demografiyi değiştirme planı olabileceği endişesini taşıyor.
Dördüncüsü, Ankara Barzani’nin KDP’siyle stratejik ilişkiler geliştirdi ve
bu bağlamda Erbil’e tehditlere karşı savunmasına yardımcı olma taahhüdünden
bulundu, buna Bağdat’tan yükselecek tehditler de dâhil. Ankara’nın zaten
yıllardır Kürt bölgesinde askeri bir varlığı sözkonusu.
Beşincisi, Türkiye (…) PKK’nın Kuzey Irak’taki yayılmasını durdurmak
istiyor. PKK geçen sonbaharda IŞİD’den geri alınmasına yardımcı olduğu Sincar’a
yerleşmişti ve dolayısıyla Türkiye Musul operasyonuna PKK’nın katılmasına karşı
çıkıyor.
ABD bu karmaşık mücadelenin ortasında kalakaldı. Washington, IŞİD’e karşı
savaşta Bağdat yönetiminin kritik önemini dikkate alarak ve Başbakan Haydar
el-İbadi’ye yardımcı olma ve böylelikle İran’a olan bağımlılığını azaltma
arzusuyla Bağdat’ın pozisyonuna yakın duruyor. Washington ayrıca Türkiye’nin
diklenmesini faydasız ve muhtemel adımlarını da beklenmedik durum olarak
değerlendiriyor. ABD, Türklerin birliklerini Başika’dan çekmesini istemesi için
Irak Kürt liderliğine baskı dahi yaptı. Ancak beklendiği üzere bunu başaramadı.
Ancak Washington, Türkiye’nin İran’ın büyük arzularından ve Şii milislerin
de (…) Musul’da mezhepçi katliamlar yapması tehlikesinden duyduğu endişeleri
paylaşıyor.
ABD’nin Bağdat-Ankara kavgasında taraf tutmaktan ziyade Musul’da IŞİD’e
karşı operasyonu kolaylaştıracak, İran’ın buradaki hedeflerini mat edecek,
İbadi’yi sıkıntıya düşürmeyecek veya İran’a bağımlılığını artırmayacak ve
Irak’la Türk birlikleri arasında muhtemel bir çatışmanın önüne geçecek bir
uzlaşmaya varılması için diplomasiyi kullanması gerekir.
Üst düzey Irak ve Türk milli güvenlik yetkilileri birkaç hafta evvel
İstanbul’da bir araya geldi ve Başika Üssünün (…) bir Koalisyon üssü olarak
kullanımı konusunda prensipte bir anlaşmaya vardı. ABD, bu fikrin hayata
geçmesi için, yani Türk birliklerinin ve Iraklı Sünni Arap gönüllülerin
yanısıra diğer Koalisyon üyelerinin de birliklerini buraya yerleştirebileceği
şekilde bir inisiyatif alması gerekir. Bu, birçok olumlu sonuç da doğuracaktır:
Şii milislere ve Musul çevresindeki hareketliliklerine karşı ABD’nin eline bir
koz verecek, Bağdat’la Ankara ilişkilerinin daha da bozulmasını önleyecek ve
Musul harekâtı esnasında bir savaş içinde savaşın patlak vermesinin önüne
geçecektir.
Askerî birliklerinin Başika’da kalmasını sağlamak için Türklerin başvurduğu
sert taktikler işleri daha da karmaşıklaştırıyor. İbadi’nin şahsına yönelik
saldırılar ve Bağdat meclisiyle ilgili diplomatik olmayan yorumlar Irak
Başbakanını zayıf ve kırılgan bir görüntüye sokuyor. Ve bu, amaca zarar veren ters
bir etki doğuruyor. Şii milislerin Bağdat hükümetinin zayıf olduğu ve Irak
topraklarını yabancıların müdahalesine karşı savunmak için Musul’da bulunmaları
gerektiği yönündeki argümanını güçlendiriyor. Türkiye’nin bu buyurgan tavrı,
İyad Allavi gibi İran karşıtı ve geleneksel Türk dostu olan siyasetçilerin dahi
önünde Türk birliklerinin geri çekilmesini istemekten başka bir seçenek
bırakmıyor. Bazı Türkmen temsilciler dahi Türkiye’nin yaklaşımını eleştiriyor
ve bunun yol açacağı karşı-tepkiye yine Türkmenlerin katlanmak durumundan
kalacağını söylüyor.
Başika’daki Türk birliklerini bir an evvel Koalisyon şemsiyesi altına
sokmak, gerginliklerin kontrol altına alınmasına yardımcı olacak ve Musul’u
kurtarma operasyonunun olumsuz yönde etkilemesinin önüne geçecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder