“TESLİM OL Kİ TEKRAR YEMEK YİYEBİLESİN”: HALEP UÇURUMUN EŞİĞİNDE
David Ignatius (Washington Post gazetesi köşe
yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan
casusluk romanı yazarı)
Washington Post, 4.10.2016
Tercüme: Zahide Tuba Kor
Vahşi bir Rus bombardıman hamlesinin Halep’i neredeyse teslim olma
noktasına getirdiği Suriye’deki son gelişmeleri özel görüşmelerde
değerlendirirken birçok Amerikalı yetkili “Felaketvari” kelimesini kullanıyor.
Obama yönetiminden yetkililer bu dehşeti itiraf etseler dahi sözkonusu şiddetli
hamleye karşı koyabilecek seçeneklerden hala sakınıyorlar.
Amerikalı yetkililer, Suriye hakkında başka her ne söylerlerse söylesinler,
bir şehrin ve insanlarının yok olmasına seyirci kalarak bizim gerek bireyler
gerekse millet olarak alçaldığımızı kabullenerek sözlerine başlamalılar. Rusya
bir askeri bataklığa daha saplanıyor olabilir; ancak ABD de derin bir ahlaki
bataklık içinde. Suriye lekesi ulusal bilincimizden daha uzun yıllar
çıkmayacak.
Amerikalı istihbarat yetkilileri Suriye muhalefetinin iradesini kırma
amaçlı Rus harekâtını ABD ve müttefiklerinin İkinci Dünya Savaşı sırasında
Alman ve Japon şehirlerine yönelik kullandıkları yangın bombalarına
benzetiyorlar. Bugün Rusların kullandığı silahlar ise termobarik bombalar,
yangın çıkaran mühimmatlar, misket bombaları ve sığınak deliciler. Halep’i diri
diri yakmaya kalkıştılar.
Ateşkes müzakereleri iki hafta evvel çökerken Ruslar hastaneleri, ekmek
fırınları önündeki kuyrukları ve sivil yerleşimleri vurdu. Amerikalı bir uzmana
göre mesaj açık: “Teslim ol ki tekrar yemek yiyebilesin”.
Bir Amerikalı istihbarat yetkilisinin tüyler ürpertici değerlendirmesi şu:
“Suriye rejimi ve Rus destekçileri, bir savaş silahı olarak, Halep’teki vahim
insani durumu daha da şiddetlendirmeye dönük önceden hesaplanmış bir yaklaşımı
benimsedi. Hedefleri apaçık: Şehirdeki hayat şartlarını o denli dayanılmaz bir
hale sokacaklar ki muhalefetin silah bırakıp teslim olmaktan başka bir şansı
kalmayacak.”
Şu yavan analitik kelimeleri yeniden bir düşünün: Ruslar sivillerin
ızdırabını “bir savaş silahı” haline getirdi.
Amerikalı uzmanlar, savaşta çok önemli bir dönüm noktası olacak şekilde
Halep’in birkaç hafta içinde düşmesinden korkuyorlar. Uzmanlar, şehir
sakinlerinin direncini dikkate alarak Halep’in daha aylarca dayanabileceğine
dikkat çekiyorlar. Tam dört sene evvel ekim ayında, daha henüz rejim tarafından
top ateşiyle dövüldüğü sıralarda Halep’i ziyaret ettiğimde bu ruha bizzat şahit
olmuştum. Sadece birkaç saat kalmıştım. Halep’in Suriyeli sakinleri ise tam 48
aydır orada.
Eğer Halep düşerse sıra neye gelecek? Cevap daha derin ve rezil bir iç
savaş. Amerikalı bir istihbarat yetkilisi bunu şöyle açıklıyor: “Rejim Halep’te
zar zor bir zafer kazanabilir belki ama muhalefet öyle kolayca yenilgiye
uğratılamaz. Sayıları tam anlamıyla yenebilmek için çok çok fazla.” Uzmanın
tahminlerine göre, muhalif güçlerin toplam sayısı el-Kaide bağlantılı Nusra
Cephesi de dahil yaklaşık 100.000.
Amerikalı yetkililer Halep’in teslim olması halinde ufukta iki ihtimal
görüyorlar: Muhalif savaşçılar dağılıp cephe hatlarının arkasından Suriye ve
Rus birliklerini taciz edebilir veyahut muhalefetin zaten güçlü olduğu İdlib,
Hama, Humus ve Daraa gibi şehirlerin kırsal kesimlerine birliklerini
konuşlandırabilir. ABD ve –Türkiye, Ürdün, Suudi Arabistan gibi- koalisyon
ortakları da bu savaşçılara örtülü askeri desteklerini arttırabilir.
Muhalifleri desteklemek alengirli bir problem. Bir Amerikalı yetkiliye
göre, Rusların şiddetli saldırılarından şimdiye kadar “asıl istifade eden”
taraf (Esed rejiminin yanısıra) Nusra Cephesi. “Moskova hastaneleri ve yardım
çalışanlarını bombalamayı durdurana değin Nusra bu durumu istismar etmeyi... ve
kendisini Suriye halkının savunucusu olarak sunmayı sürdürecektir.”
Bir uzmanın tahminine göre “bir sonraki adım rejimin kontrolü değil,
gerilla savaşı olacak”. Rusya için bu hiç de iç açıcı bir durum değil. İşte bu
yüzden Amerikalı yetkililer Rusya’nın masaya dönmesi için kapıları açık
tutuyorlar; tabii ki bu hafta askıya alındığı şekliyle ABD’yle ikili
müzakereler formatında değil, İran ve Suudi Arabistan’ı da içerecek şekilde
çoktaraflı bir forum olarak.
Beyaz Saray’ın askeri seçenekler konusundaki temkinli tavrı Pentagon
tarafından da destekleniyor, tıpkı Suriye çatışmasının başından bu yana olduğu
gibi. Pentagon yetkilileri hala dönemin Genelkurmay Başkanı General Martin
Dempsey’nin 2013’teki bir mektubuna atıfta bulunuyorlar. Dampsey, mektubunda
sivilleri koruma maksatlı bir uçuşa yasak bölgenin başlangıçta 500 milyon
dolara, bir ay sonra 1 milyar dolara mâl olacağı ve “yüzlerce savaş uçağının
karaya ve denize konuşlanması gerektiği” konusunda Kongre’yi uyarmıştı.
Yönetimin temkinli tavrı Rusya’nın geçen seneki müdahalesiyle birlikte daha da
derinleşti.
Eğer ki askeri seçenekler Halep’te riskliyse insani yardımlar ne durumda?
Bu noktada ABD’nin daha cesur olma şansı var. (...)
Türkiye, Ürdün ve Lübnan sınırından insani yardım konvoylarını yollayarak
Ruslara meydan okuyun. Muhasara altındaki çaresiz şehre havadan yardım
yollayın. Rusya’nın acımasız siyasetinin neye yol açtığını dünyanın görmesini
sağlayın. Bunlar tabii ki yetersiz ve eksik seçenekler; ama emin olun ki hiçbir
şey yapmamaktan çok daha iyi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder