16 AYI KALAN OBAMA’NIN
SURİYE’DE YAPMASI GEREKENLER
David Ignatius (Ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer
alan casusluk romanı yazarı. Aynı zamanda 25 senedir Ortadoğu’yu ve CIA’yi
yakından takip eden Washington Post gazetesi köşe yazarı)
Washington Post, 8.10.2015
Tercüme: Zahide Tuba Kor
(…)
Obama yönetimi Suriye ve Irak’ta
kararsız bir stratejiyle hareket etti. Washington Esed’in gitmesi gerektiğini
söyledi, ama onun gitmesini sağlayacak fırsatları da kaçırdı. İslam Devleti’nin
ele geçirdiği toprakları geri almak için Irak’ta -Sünnilerin işe yaramayacağını
Washington’a söylemelerine rağmen- ekseriyeti Şii olan güvenlik güçlerinin
becerisi üzerine bahis oynadı.
(…) Rus lider Putin, geçen ay Suriye’ye müdahale
ederek stratejik düzensizliği –[yani] Amerikan politikasının
çelişkilerini ve realist olmayan beklentilerini- açığa vurdu. Peki, Washington
politikasını daha realist hedeflere nasıl çekebilir?
Bazı tahminlerde bulunalım: Birincisi,
Putin, Esed ve İran’daki dostları Suriye’de askeri bir çözümü dayatamaz. Bu
ittifak, Sünni dünyada onlara karşı cihadı daha da derinleştirecek ve
muhtemelen Avrupa’ya yönelik terör ve mülteci tehdidini artıracaktır. Onlar
“kazanamazlar”. İkincisi, herkes İslam Devleti’ni kontrol altına almak (ve
sonunda ezmek) istiyor. Bu, Rusya, ABD, İran ve Suudi Arabistan’ı birleştiren
bir hedef. (…)
Kalan 16 ayında Obama, kendisinden
sonraki yönetim(ler)in de sürdürebileceği bir strateji oluşturmak için ne
yapmalı?
ABD’nin öncelikle bu savaş alanıyla
ilgili daha iyi istihbarat toplaması lazım. Çok defalar gafil avlandık. Milli
İstihbarat Başkanı James Clapper’e göre, Haziran 2014’te Musul’u ele
geçirmesinden önce örgütü “hafife aldık”. Bir yıl sonra Ramadi’yi ele
geçirmeden evvel cihatçıları yine hafife aldık. Pentagon’un Suriyeli
isyancıları “eğit-donat” gücünün vahim zafiyetini de göremedik; temmuz ayında
pusuya düşürülmeleri kısmen kötü istihbarat yüzündendi. Ve nihayet Rus askeri
müdahalesinin gelmekte olduğunu da göremedik.
Amerikalı komutanlar çok sıklıkla
kendilerini, -kör adamların filin farklı yerlerine dokunarak bir filin ne
olduğunu anlamaya çalıştıkları- Hint hikâyesinin içindeymiş gibi hissetiler.
Ordumuzun Suriye ve Irak’taki “sahadaki gerçekler”e ihtiyacı var ki bu da sadece
güvenilir, uzun vadeli istihbarat kaynaklarından gelebilir. Amerika’nın
Irak’tan 2011’de aşırı hızlı çekilmesi ve Suriye’ye yönelik zayıf politikamız
gelişmelere bu şekilde ket vurdu. Ama doğru şeyleri yapmak için vakit çok da
geç değil.
İstihbarat yetersizliğinin en başta
gelen örneği olan eğit-donat programının (…) niye bu derece kötü bir şekilde
başarısızlığa uğrağını ve revize edilip edilemeyeceğini Pentagon bir an evvel
değerlendirmeli. (…)
Kuzey ve güney Suriye’deki güvenli
bölgeye gelince bu hala iyi bir fikir gibi görünüyor, tabii eğer isyancılara
yardım için silahlı Amerikan veya Türk askeri müdahalesi şeklinde değil de,
insani yardım ve kamu hizmetlerinin ihyasına dönük koridorlar açılması amacıyla
kurulursa. Bunun için de ABD’nin yine daha iyi bir istihbarata sahip olması
lazım. Çok sayıda Suriyeli, temel ihtiyaç malzemelerini götürmek ve başta su
olmak üzere diğer temel hizmetlerin işlemesini sağlamak üzere her gün Türkiye
ve Ürdün sınırından girip çıkıyor. Onlarla görüşün! Belki bu bölgeler Esed
sonrası hükümete geçişin başlangıç noktaları olabilir.
ABD Esed’in gidişini müzakerelerin bir
önşartı yapma şansını artık kaybetti. Ama Washington onun önünde sonunda
gitmesi gerektiği konusunda ısrarcı olmalı. Yoksa hiçbir siyasi anlaşma
yürümez. Başkan Obama şimdiye kadar Putin’i Cenevre müzakereleri sürecinin
yeniden başlaması için teşvik etmeliydi.
Irak’ta ise arazinin gerçeği şu:
Sünniler kesin olarak Şii hükümete, Şiiler de Sünnilere karşı güvensiz.
Maalesef bu durum bir nesil boyu değişmeyecektir. Artık Washington’un federal
bir Irak konusunda ısrarcı olma ve -eğer (İran’ın baskısıyla) Bağdat direnmeye
devam ederse- Sünniler ile Kürtleri tek taraflı olarak silahlandırma zamanı
geldi.
Putin’in belki de farkına bile varmadan
yaptığı şey, Suriye ve Irak’a yayılan savaşın mezhepsel karakterini
derinleştirmesi oldu. Şii takıma (Rusya, İran, Suriye Alevileri, Irak Şiileri)
karşı Sünni takım (ABD, Türkiye, Suudi Arabistan ve Sünni isyancılar). Böyle
bir savaş herkes için feci bir hata olur. ABD’nin, mezhepsel şiddeti
körükleyecek değil, sınırlayacak bir stratejiye ihtiyacı var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder