30 Ekim 2016 Pazar

D.IGNATIUS: 16 AYI KALAN OBAMA’NIN SURİYE’DE YAPMASI GEREKENLER



16 AYI KALAN OBAMA’NIN SURİYE’DE YAPMASI GEREKENLER

David Ignatius (Ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı. Aynı zamanda 25 senedir Ortadoğu’yu ve CIA’yi yakından takip eden Washington Post gazetesi köşe yazarı)
Washington Post, 8.10.2015

Tercüme: Zahide Tuba Kor

(…)
Obama yönetimi Suriye ve Irak’ta kararsız bir stratejiyle hareket etti. Washington Esed’in gitmesi gerektiğini söyledi, ama onun gitmesini sağlayacak fırsatları da kaçırdı. İslam Devleti’nin ele geçirdiği toprakları geri almak için Irak’ta -Sünnilerin işe yaramayacağını Washington’a söylemelerine rağmen- ekseriyeti Şii olan güvenlik güçlerinin becerisi üzerine bahis oynadı.

(…) Rus lider Putin, geçen ay Suriye’ye müdahale ederek stratejik düzensizliği –[yani] Amerikan politikasının çelişkilerini ve realist olmayan beklentilerini- açığa vurdu. Peki, Washington politikasını daha realist hedeflere nasıl çekebilir?

Bazı tahminlerde bulunalım: Birincisi, Putin, Esed ve İran’daki dostları Suriye’de askeri bir çözümü dayatamaz. Bu ittifak, Sünni dünyada onlara karşı cihadı daha da derinleştirecek ve muhtemelen Avrupa’ya yönelik terör ve mülteci tehdidini artıracaktır. Onlar “kazanamazlar”. İkincisi, herkes İslam Devleti’ni kontrol altına almak (ve sonunda ezmek) istiyor. Bu, Rusya, ABD, İran ve Suudi Arabistan’ı birleştiren bir hedef. (…)

Kalan 16 ayında Obama, kendisinden sonraki yönetim(ler)in de sürdürebileceği bir strateji oluşturmak için ne yapmalı?

ABD’nin öncelikle bu savaş alanıyla ilgili daha iyi istihbarat toplaması lazım. Çok defalar gafil avlandık. Milli İstihbarat Başkanı James Clapper’e göre, Haziran 2014’te Musul’u ele geçirmesinden önce örgütü “hafife aldık”. Bir yıl sonra Ramadi’yi ele geçirmeden evvel cihatçıları yine hafife aldık. Pentagon’un Suriyeli isyancıları “eğit-donat” gücünün vahim zafiyetini de göremedik; temmuz ayında pusuya düşürülmeleri kısmen kötü istihbarat yüzündendi. Ve nihayet Rus askeri müdahalesinin gelmekte olduğunu da göremedik.

Amerikalı komutanlar çok sıklıkla kendilerini, -kör adamların filin farklı yerlerine dokunarak bir filin ne olduğunu anlamaya çalıştıkları- Hint hikâyesinin içindeymiş gibi hissetiler. Ordumuzun Suriye ve Irak’taki “sahadaki gerçekler”e ihtiyacı var ki bu da sadece güvenilir, uzun vadeli istihbarat kaynaklarından gelebilir. Amerika’nın Irak’tan 2011’de aşırı hızlı çekilmesi ve Suriye’ye yönelik zayıf politikamız gelişmelere bu şekilde ket vurdu. Ama doğru şeyleri yapmak için vakit çok da geç değil.

İstihbarat yetersizliğinin en başta gelen örneği olan eğit-donat programının (…) niye bu derece kötü bir şekilde başarısızlığa uğrağını ve revize edilip edilemeyeceğini Pentagon bir an evvel değerlendirmeli. (…)

Kuzey ve güney Suriye’deki güvenli bölgeye gelince bu hala iyi bir fikir gibi görünüyor, tabii eğer isyancılara yardım için silahlı Amerikan veya Türk askeri müdahalesi şeklinde değil de, insani yardım ve kamu hizmetlerinin ihyasına dönük koridorlar açılması amacıyla kurulursa. Bunun için de ABD’nin yine daha iyi bir istihbarata sahip olması lazım. Çok sayıda Suriyeli, temel ihtiyaç malzemelerini götürmek ve başta su olmak üzere diğer temel hizmetlerin işlemesini sağlamak üzere her gün Türkiye ve Ürdün sınırından girip çıkıyor. Onlarla görüşün! Belki bu bölgeler Esed sonrası hükümete geçişin başlangıç noktaları olabilir.

ABD Esed’in gidişini müzakerelerin bir önşartı yapma şansını artık kaybetti. Ama Washington onun önünde sonunda gitmesi gerektiği konusunda ısrarcı olmalı. Yoksa hiçbir siyasi anlaşma yürümez. Başkan Obama şimdiye kadar Putin’i Cenevre müzakereleri sürecinin yeniden başlaması için teşvik etmeliydi.

Irak’ta ise arazinin gerçeği şu: Sünniler kesin olarak Şii hükümete, Şiiler de Sünnilere karşı güvensiz. Maalesef bu durum bir nesil boyu değişmeyecektir. Artık Washington’un federal bir Irak konusunda ısrarcı olma ve -eğer (İran’ın baskısıyla) Bağdat direnmeye devam ederse- Sünniler ile Kürtleri tek taraflı olarak silahlandırma zamanı geldi.

Putin’in belki de farkına bile varmadan yaptığı şey, Suriye ve Irak’a yayılan savaşın mezhepsel karakterini derinleştirmesi oldu. Şii takıma (Rusya, İran, Suriye Alevileri, Irak Şiileri) karşı Sünni takım (ABD, Türkiye, Suudi Arabistan ve Sünni isyancılar). Böyle bir savaş herkes için feci bir hata olur. ABD’nin, mezhepsel şiddeti körükleyecek değil, sınırlayacak bir stratejiye ihtiyacı var.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder