2006 IRAK RAPORU YENİDEN OKUNMAYI HAK EDİYOR
David Ignatius (Ödüllü gazeteci ve kitapları en çok
satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı. Aynı zamanda 25 senedir
Ortadoğu’yu ve CIA’yi yakından takip eden Washington Post gazetesi köşe yazarı)
Washington Post, 23.6.2015
Tercüme: Zahide Tuba Kor
[Z.T.K. Yazıda
Amerikan yönetiminin, bugün Irak ve Suriye stratejisini oluştururken 2006’da
eski Amerikan Dışişleri Bakanı James Baker ile eski Senatör Lee Humilton’ın
hazırladığı Irak Çalışma Grubu Raporunu yeniden incelemesi gerektiğini
anlatıyor.]
(…) Raporun iki temel iddiası vardı:
Mezhepsel çatışmayı çözmek üzere (i) içeride tarafların uzlaşması için baskı
yapmak, (ii) dışarıda da yeni bir diplomatik atak başlatmak.
Ancak Başkan George W. Bush, bu
raporun teslimiyet anlamına geldiğini düşünerek cesur bir adımla yeni bir yola
başvurmuştu. Irak’a General David Petraus komutasında ilave birliklerin sevk
edilmesi kararı almıştı; zira ona göre uzlaşmanın önşartı şiddetin
azaltılmasıydı. Bu, bir müddet işe yaradı; ancak yıkıcı mezhepsel nefret devam
etti ve Amerikan birliklerinin çekilmesi ve Suriye krizinin kaynamasıyla
birlikte yıkıcı bir şekilde yeniden canlandı. Şu anda Irak ve Suriye’nin bir
kısmı İslam Devleti bayrağı altında.
Bush’un 2007’de Irak’a büyük çaplı
askerî birlik kaydırmasının savunucuları bile bugün benzer bir büyük çaplı
Amerikan askeri müdahalesini seçenek olarak görmüyor. Amerikan birlikleri Irak
birliklerini eğitebilir ve onlara danışmanlık yapabilir. (Ve Başkan Obama,
Amerikalı danışmanların savaşta Irak birliklerine eşlik etmesine izin
vermelidir.) Bush’un ulusal güvenlik danışmanı olarak söz konusu birlik yığma
stratejisinin hayata geçmesine yardımcı olan Stephen Hadley’e göre “Obama
yönetimi, bizzat sahada savaşması gerekenlerin Iraklılar olduğu konusunda
haklı”.
Hedley bu defa siyasi süreçte ısrarlı.
Ona göre Irak’ın ihtiyacı olan şey, “ulusal düzeyde kucaklayıcı bir hükümet” ve
“gücün vilayet yönetimleri arasında dağılımı [yani adem-i merkeziyetçilik].”
Verdiği bir mülakatta Hadley, bölgedeki yönetimlerin –Türkiye, Suudi Arabistan,
Ürdün ve evet İran- desteği olmaksızın bu siyasi geçişin sağlanamayacağına
vurgu yapıyor.
Peki, daha evvel Irak’ta defalarca
başarısızlığa uğrayan ulusal diyalog hedefi şimdi nasıl başarılı olabilir?
Irak’ın ihtiyacı olan şey, Sünni, Şii ve Kürt gruplardan ilgili gerçek
tarafların dahil olduğu bir güç paylaşımı. ABD’nin 2003 işgalinde yukarıdan
aşağı doğru dayatmaya kalkıştığı sistem başarısız oldu ve şimdi aşağıdan yukarı
doğru yeniden yapılanma vakti (...)
Irak’ın Washington büyükelçisi Lukman
Faily böyle bir süreci destekliyor. Uzlaşma konusundaki fikrini sorduğumda bana
şöyle dedi: “Nerede olduğumuz konusunda durum değerlendirmesi yapmalıyız.
Adem-i merkeziyetçiliği devlet yapısına ve anayasaya taşımalı, sınırları
muhafaza ederek ve ülke bütünlüğünü koruyarak toplumsal uyumu sağlamalıyız.”
Irak eski başbakan yardımcısı Berham
Salih’e göre 2003 Irak Projesi tamamen bitmiş durumda. Vakit, mevcut düzenin
başarısızlığını kabullenip alternatiflerinin tartışılacağı (federal veya
konfederal Irak gibi) ciddi bir ulusal diyalog vakti.”
İhtiyaç duyulan şey, İsrail-Filistin
arasındaki 1993 Oslo Anlaşması, Balkan devletleri arasındaki 1995 Dayton
Anlaşması veya Kuzey İrlanda’ya barışı getiren 1998 Hayırlı Cuma Anlaşması gibi
bir esaslı diyalog süreci.
Böyle bir kapsayıcı diyalogu kim
derhal başlatabilir? Aşiretler ve etnik gruplarla temasları iyi olan ve
arabuluculuk tecrübesi bulunan bir organizasyona ihtiyaç var. (…)
Suriye için de en iyi çözüm, dış
diplomatik destek eşliğinde benzer bir iç diyalog sürecidir. Dışişleri Bakanı
Kerry –içinde ABD, Rusya, Suudi Arabistan ve nihayetinde İran’ın yer alacağı-
böyle bir Suriye temas grubu için çalışmakta.
Suriye meselesi İslam Devletinin ve
el-Kaide’ye bağlı Nursa Cephesinin zehirli yayılmasıyla karışmış durumda. Bu
radikaller Cumhurbaşkanı Beşşar Esed’in düşmesi halinde hemen boşluğu
dolduracaklardır.
Suriye’deki bu güç boşluğunu
cihatçıların doldurmasından duyulan korku, CIA’in ılımlı isyancılara gizli
eğitim programı için 1 milyar dolar daha istemesinin nedenlerinden biri - ki bu
ek tahsisat sayesinde eğitim verilenlerin sayısı yaklaşık ikiye katlanacaktı.
Ancak Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi bu konuda şüpheli ve bu nedenle
böyle büyük bir artışı reddetti. Komite şunu tekrar düşünmeli: tüm hatalarına
rağmen söz konusu program Suriye muhalefetinin tamamen cihatçıların kontrolüne
girmesine karşı birkaç fren mekanizmasından biri.
2006 raporu “Irak’ın problemlerini
çözmek için sihirli bir formül yok” diyordu ki aynısı Suriye için de geçerli.
Ama Baker-Humilton raporu bir kere daha incelenmeye değer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder