30 Ekim 2016 Pazar

D.IGNATIUS: 2006 IRAK RAPORU YENİDEN OKUNMALI


2006 IRAK RAPORU YENİDEN OKUNMAYI HAK EDİYOR

David Ignatius (Ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı. Aynı zamanda 25 senedir Ortadoğu’yu ve CIA’yi yakından takip eden Washington Post gazetesi köşe yazarı)
Washington Post, 23.6.2015

Tercüme: Zahide Tuba Kor

[Z.T.K. Yazıda Amerikan yönetiminin, bugün Irak ve Suriye stratejisini oluştururken 2006’da eski Amerikan Dışişleri Bakanı James Baker ile eski Senatör Lee Humilton’ın hazırladığı Irak Çalışma Grubu Raporunu yeniden incelemesi gerektiğini anlatıyor.]

(…) Raporun iki temel iddiası vardı: Mezhepsel çatışmayı çözmek üzere (i) içeride tarafların uzlaşması için baskı yapmak, (ii) dışarıda da yeni bir diplomatik atak başlatmak.

Ancak Başkan George W. Bush, bu raporun teslimiyet anlamına geldiğini düşünerek cesur bir adımla yeni bir yola başvurmuştu. Irak’a General David Petraus komutasında ilave birliklerin sevk edilmesi kararı almıştı; zira ona göre uzlaşmanın önşartı şiddetin azaltılmasıydı. Bu, bir müddet işe yaradı; ancak yıkıcı mezhepsel nefret devam etti ve Amerikan birliklerinin çekilmesi ve Suriye krizinin kaynamasıyla birlikte yıkıcı bir şekilde yeniden canlandı. Şu anda Irak ve Suriye’nin bir kısmı İslam Devleti bayrağı altında. 

Bush’un 2007’de Irak’a büyük çaplı askerî birlik kaydırmasının savunucuları bile bugün benzer bir büyük çaplı Amerikan askeri müdahalesini seçenek olarak görmüyor. Amerikan birlikleri Irak birliklerini eğitebilir ve onlara danışmanlık yapabilir. (Ve Başkan Obama, Amerikalı danışmanların savaşta Irak birliklerine eşlik etmesine izin vermelidir.) Bush’un ulusal güvenlik danışmanı olarak söz konusu birlik yığma stratejisinin hayata geçmesine yardımcı olan Stephen Hadley’e göre “Obama yönetimi, bizzat sahada savaşması gerekenlerin Iraklılar olduğu konusunda haklı”.

Hedley bu defa siyasi süreçte ısrarlı. Ona göre Irak’ın ihtiyacı olan şey, “ulusal düzeyde kucaklayıcı bir hükümet” ve “gücün vilayet yönetimleri arasında dağılımı [yani adem-i merkeziyetçilik].” Verdiği bir mülakatta Hadley, bölgedeki yönetimlerin –Türkiye, Suudi Arabistan, Ürdün ve evet İran- desteği olmaksızın bu siyasi geçişin sağlanamayacağına vurgu yapıyor.

Peki, daha evvel Irak’ta defalarca başarısızlığa uğrayan ulusal diyalog hedefi şimdi nasıl başarılı olabilir? Irak’ın ihtiyacı olan şey, Sünni, Şii ve Kürt gruplardan ilgili gerçek tarafların dahil olduğu bir güç paylaşımı. ABD’nin 2003 işgalinde yukarıdan aşağı doğru dayatmaya kalkıştığı sistem başarısız oldu ve şimdi aşağıdan yukarı doğru yeniden yapılanma vakti (...)

Irak’ın Washington büyükelçisi Lukman Faily böyle bir süreci destekliyor. Uzlaşma konusundaki fikrini sorduğumda bana şöyle dedi: “Nerede olduğumuz konusunda durum değerlendirmesi yapmalıyız. Adem-i merkeziyetçiliği devlet yapısına ve anayasaya taşımalı, sınırları muhafaza ederek ve ülke bütünlüğünü koruyarak toplumsal uyumu sağlamalıyız.”
Irak eski başbakan yardımcısı Berham Salih’e göre 2003 Irak Projesi tamamen bitmiş durumda. Vakit, mevcut düzenin başarısızlığını kabullenip alternatiflerinin tartışılacağı (federal veya konfederal Irak gibi) ciddi bir ulusal diyalog vakti.”

İhtiyaç duyulan şey, İsrail-Filistin arasındaki 1993 Oslo Anlaşması, Balkan devletleri arasındaki 1995 Dayton Anlaşması veya Kuzey İrlanda’ya barışı getiren 1998 Hayırlı Cuma Anlaşması gibi bir esaslı diyalog süreci.

Böyle bir kapsayıcı diyalogu kim derhal başlatabilir? Aşiretler ve etnik gruplarla temasları iyi olan ve arabuluculuk tecrübesi bulunan bir organizasyona ihtiyaç var. (…)

Suriye için de en iyi çözüm, dış diplomatik destek eşliğinde benzer bir iç diyalog sürecidir. Dışişleri Bakanı Kerry –içinde ABD, Rusya, Suudi Arabistan ve nihayetinde İran’ın yer alacağı- böyle bir Suriye temas grubu için çalışmakta.

Suriye meselesi İslam Devletinin ve el-Kaide’ye bağlı Nursa Cephesinin zehirli yayılmasıyla karışmış durumda. Bu radikaller Cumhurbaşkanı Beşşar Esed’in düşmesi halinde hemen boşluğu dolduracaklardır.

Suriye’deki bu güç boşluğunu cihatçıların doldurmasından duyulan korku, CIA’in ılımlı isyancılara gizli eğitim programı için 1 milyar dolar daha istemesinin nedenlerinden biri - ki bu ek tahsisat sayesinde eğitim verilenlerin sayısı yaklaşık ikiye katlanacaktı. Ancak Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi bu konuda şüpheli ve bu nedenle böyle büyük bir artışı reddetti. Komite şunu tekrar düşünmeli: tüm hatalarına rağmen söz konusu program Suriye muhalefetinin tamamen cihatçıların kontrolüne girmesine karşı birkaç fren mekanizmasından biri. 


2006 raporu “Irak’ın problemlerini çözmek için sihirli bir formül yok” diyordu ki aynısı Suriye için de geçerli. Ama Baker-Humilton raporu bir kere daha incelenmeye değer.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder