ABD’NİN SURİYE’DEKİ
SÜRPRİZ MÜTTEFİKLERİ
David Ignatius (Ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer
alan casusluk romanı yazarı. Aynı zamanda 25 senedir Ortadoğu’yu ve CIA’yi
yakından takip eden Washington Post gazetesi köşe yazarı)
Washington Post,
15.10.2015
Tercüme: Zahide Tuba Kor
Amerikalı komutanlar tarafından
başlangıçta bir yedek güç gibi görülen YPG, -eğit-donat planının çökmesinin
ardından- artık IŞİD’e karşı Amerikan destekli en güçlü askeri kuvvet haline
geldi.
Amerikalı komutanlar artık, -İslam
Devleti’nin başkenti Rakka’ya doğru yavaş yavaş ilerleyecek- Kürt savaşçılara
ve küçük bir Arap birliğine dayanan “öncelik Suriye” stratejisini salık
veriyorlar. Rakka için nihai savaş ilkbaharda başlayabilir. Irak’ta ve
Suriye’nin diğer bölgelerinde köşeye sıkışan seferberlik ise daha sonraki bir
tarihe bırakılacak.
(…)
Rus askeri müdahalesi, filizlenmekte
olan Amerika’nın Kürtlerle ve onların Arap müttefikleriyle ortaklığını zorlaştırdı.
Son birkaç gündür Haseke’de görüldüğü haberleri gelen Rus teknisyenlerin
Kürtlerle muhtemel askeri ittifakı konuşuluyor. Rusların ABD’nin favori
savaşçılarıyla görüşme cesareti, radikallere karşı savaşta Moskova’nın
liderliği ele geçirmeye çalıştığının diğer bir işareti.
Kürt stratejisini zorlaştıran diğer
bir konu ise Türkiye; Ankara, Amerikan yardımının YPG’nin müttefiki
-Türkiye’nin terör örgütü olarak gördüğü- PKK’yı yüreklendirmesinden korkuyor.
ABD’nin bu gruplara havadan yardımının ardından Türk dışişleri bakanı
Ankara’daki Amerikan büyükelçisine fırça çekti.
Ancak yeni Kürt-Arap ittifakı zafer
törenine başlamadan evvel, daha önceki ılımlı muhaliflerden askeri bir kuvvet
kurma misyonunun başarısızlıklarından “öğrenilen dersleri” değerlendirmek
önemli. Söz konusu kuvvet bu yaz çeşitli sebeplerle elde patladı:
● Amerikan güvenlik incelemesi oldukça
sıkıydı. Silahaltına alınacak her bir kişinin sadece ve sadece IŞİD’le
savaşacağı konusunda söz vermesi istendi. Bu yüzden binlerce kişi kabul edilmedi.
Yeni Kürt-Arap kuvvetinde ise sadece liderler güvenlik incelemesinden
geçiyorlar; ağustos ayında Irak Kürdistan’ına götürülen 20 Arap komutan yoğun
değerlendirmelerden geçti.
● ABD’nin kuzeydeki hâkim kuvvet olan
el-Kaide’ye bağlı Nusra Cephesi hakkındaki istihbaratı çok azdı. Nusra
savaşçılarından bir saldırı beklenmediği için ılımlı isyancılar temmuz ayı
sonlarında tuzağa düşürüldüler. Hâlbuki böyle bir saldırı beklenmeliydi; bu
gözde grup [yani Nusra] uzun vadede ABD için İslam Devletine kıyasla daha
büyük bir problem olabilir.
● ABD –Türkiye, Katar ve Suud gibi-
diğer güçleri, Suriye’de -ılımlı muhalefetin belini büken- kendi bencilce
vekalet savaşlarını sürdürmeleri karşısında bastıramadı. Bu problem şimdi Rus
askeri müdahalesiyle birlikte daha da içinden çıkılmaz bir hal alacak.
● Eğitim [eğit-donatı kastediyor],
yerel savaşçıların Türkiye ve Ürdün’deki kamplara gitmelerini gerektiriyor;
birçok savaşçı ise muhasara altındaki Suriye köylerinde yaşayan ailelerini
yalnız bırakmaktan korkuyordu. Bu, kendi mahallesinde savaştığını ve
dolayısıyla savaşa hazır olduğunu söyleyen Kürtler ve Araplar için pek de bir
problem teşkil etmeyecektir.
ABD’nin Suriyeli Kürtlerle ittifakı,
üzerinde düşünülüp taşınılmış bir plandan ziyade, büyük ölçüde bir tesadüfün eseri
olduğundan olağandışı bir durum. Başta bu, gecikmiş bir adım olarak görüldü;
zira ABD daha geniş bir “eğit donat” gücü kuracağı beklentisindeydi.
[Ama] Hayatın gerçeği, bu Durum Odası planını [eğit-donatı kastediyor] inkıtaya
uğrattı. Bir yıl evvel Kürtler Türkiye sınırında bulunan Kobani’nin
kurtarılması için Amerikan hava saldırısı talebinde bulundular. Bu savaşta
İslam Devleti 3000 ila 4000 savaşçısını kaybetti. Ardından Kürt kuvvetleri Tel
Hamis ve Tel Abyad’da hızla ilerleyerek yaklaşık 17.000 km2’lik bir alanı ele
geçirdi. Bu neredeyse tesadüfi bir zaferdi.
ABD’nin YPG’yle tanışması, -İran’la
yakın ilişkileri bulunan- Irak Kürt partisi KYB sayesinde oldu (ki bu durum [yani
KYB’nin İran’la yakınlığı] işleri daha da karmaşıklaştırıyor). ABD, KYB’nin
ana merkezinin bulunduğu Irak Kürdistanı’nın Süleymaniye bölgesindeki kontrol
odası üzerinden YPG’ye hava desteğini koordine ediyor.
Amerikan stratejisindeki bu ani
değişime baktığında iyimser olanlar, Rolling Stones’un şu şarkısını
alıntılayabilir: “you can’t always get what you want,” but sometimes “you get
what you need.” Kötümser olanlar ise [şu şarkıyla] geçmişe hayıflanır:
“Gimme shelter”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder