SURİYE ÇATIŞMASI NASIL DAHA BÜYÜK VE KANLI HALE GELEBİLİR
David Ignatius (Ödüllü gazeteci ve kitapları en çok
satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı. Aynı zamanda 25 senedir
Ortadoğu’yu ve CIA’yi yakından takip eden Washington Post gazetesi köşe yazarı)
Washington Post, 3.11.2015
Tercüme: Zahide Tuba Kor
Başkan Obama Suriye çatışmasının bir vekâlet savaşına dönüşmesini
istemediğini söyledi. İslam Devleti’ne karşı savaşa giren tarafların birbirine
zıt düşen, radikal bir şekilde farklı gündemleriyle maalesef bu çoktan
gerçekleşmiş durumda.
Çatışmanın kafa karıştırıcı düzenine bir göz atalım: ABD İslam
Devletine karşı en güçlü müttefikinin YPG güçleri olduğuna karar verdi. Ancak
bizim sözde NATO müttefikimiz Türkiye, YPG’nin Kürt terörist grup olduğunu
iddia ettiği PKK’yla bağlantısı olduğunu söylüyor. Peki bu problem nasıl
halledilecek? Henüz bir cevap yok.
Bu arada Rusya, Suriye Cumhurbaşkanı Esed’e bağlı birliklerle İslam
Devleti’ne karşı savaştığı iddiasında. Ama Rus savaş uçakları ABD, Türkiye ve
Ürdün tarafından el altından desteklenen İslamcı isyancı grupları bombalıyor ve
bu tugaylar var güçleriyle direniyor. İsyancılar Amerikan antitank füzeleriyle
kaydettikleri başarıların videosunu yollayarak övünüyorlar. Savaş ürpertici bir
şekilde Rusya’nın Afganistan’daki savaşının ilk evresine benziyor. Peki gidişat
nereye? Buna da henüz bir cevap yok.
Suud ve İran yaklaşık 4 yıldır Suriye’de vekâlet savaşı veriyor. Bu
belki de tüm çatışmaların en zehirlisi; zira Ortadoğu’yu yakarak bitiren
Sünni-Şii mezhepsel ateşini besliyor.
Paramparça olan Suriye haritasına bir bakın, birbiriyle çatışan
koalisyonları ve ittifakları görürsünüz. Aynı alanda çok fazla sayıda güçlü
askeri kuvvetin bir araya gelmesi sebebiyle kaza ve hesap hatası tehlikesi
büyük.
Peki, bir yandan dış güçler çatışmayı çözmek için diplomatik müzakere
yürütürken niye bu vekâlet savaşı giderek tırmanıyor? (…) Viyana toplantısının
sonucu hiç de ümit verici değildi: [sahada] çatışan hiçbir grup
katılmadı ve dış güçler arasında da geçiş döneminin nasıl olması gerektiği
konusunda herhangi bir fikir birliği yoktu.
“Savaş ve görüş” Ortadoğu çatışmalarının tekerrür eden bir
döngüsüdür. Belki de bu yüzden mevcut askeri tırmanma, ciddi görüşmeler başlamadan
evvel her bir tarafın elindeki toprağı genişleterek pazarlık gücünü artırmaya
çalışmasından dolayı, diplomatik müzakerelerin de bir başlangıcı olabilir. Çok
şanslı olmalıyız. Ama Esed de isyancılar da her zamanki gibi tavize hazır
görünmüyor.
İstenmedik bir felaketi önlemek üzere Suriye’yi kuzeyden güneye
çalışarak “çakışmayı önlemek (deconfliction)” gerekli. [Z.T.K. Başta
Rus ve Amerikan güçleri olmak üzere savaşa müdahil olan tarafların aynı alanda
karşı karşıya gelmesini önlemeyi kastediyor.]
Kuzey cephesinde, Suriye Kürtlerine ve onların Arap müttefiklerine
yardımlarını artıran ABD’nin Türkiye’yle istişarelerini daha da derinleştirmesi
gerekiyor. Başkan Obama Suriye’ye 50 kişiden az bir Özel Harekât birliği
yolluyor; yanlış anlamayın, bu önemli bir taahhüt. Amerikan birliklerinin hava
desteğine de ihtiyacı var, sadece İslam Devletini bombalamak için değil, aynı
zamanda ikmal, başları derde girdiğinde kurtarma ve belki de Irak’ta son derece
tahripkâr olan istihbarata dayalı “gece baskınları” yapabilmek için.
Peki, Türkiye, sınırlarında artan Amerikan rolü hakkında ne
düşünüyor, hele de Kürdofobik Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pazar günkü nihai seçim
zaferinden sonra? Pentagon’daki yetkililer Türklerle güven tazelemek
gerektiğini söylüyorlar; zira ABD artık 25.000 YPG savaşçısına daha fazla
nezaret edecek ki [böylece onlara verilen] teçhizatın Türkiye’nin
terörist örgüt olarak gördüğü PKK’nın eline geçmesini önleyebilir. Bu mantıklı;
ancak Ankara’nın rızası gerekiyor.
Suriye’nin Ürdün’le olan güney sınırında ABD, Güney Cephesi olarak
bilinen -54 tugaydan müteşekkil 35.000 savaşçının bulunduğu- bir isyancı
koalisyonun eğitimine sessiz sedasız yardımcı oldu. Geçen hafta Rus savaş
uçakları, Suriye’nin güneybatısındaki el-Harra’da bulunan Amerikan destekli birliklerin
bir kısmına saldırdı ki daha önce Rus muharebe elektronik istihbarat merkezinin
bulunduğu bu bölgeyi isyancılar ele geçirmişlerdi. Bu çılgınlık. Moskova ve
Washington yangına körükle gitmek yerine durumu yatıştırmaya çalışmalılar.
Ama Suriye çatışmasının insafsız mantığında daha da kötüsü önümüzde
duruyor. Güney Cephesinin sözcüsü Binbaşı Essam al-Rayes, Salı günü telefonla
gerçekleştirdiğim röportajda bu hafta içinde Şam’ın güneyindeki bölgeleri
yeniden ele geçirmek üzere Rusya’nın desteğinde yeni bir Suriye saldırısı
beklediklerini söyledi. “Zafer” peşinde koşmak ancak radikallere yardımcı olur.
Dış güçler çatışmayı yatıştırmak için bir yol bulamazsa bölgeyi ne
bekliyor? İşte size tatsız bir ipucu: İran ve Suriye’deki Kürt siyasi
hareketlerinin liderleri haftalar evvel beni ziyaret ettiler, hepsi de Büyük
Kürdistan’ın dört ülkenin sınırlarını yok edeceği günün hayaliyle
yaşıyorlar.
Eğer Rusya, İran, Türkiye ve diğer vekâlet savaşçıları el bombasının
pimini eski yerine sokmazlarsa bölgeyi saracak çok daha yıkıcı bir patlama
önümüzde duruyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder