TILLERSON’IN GİDİŞİ, TRUMP’IN
FEVRİLİĞİ ÖNÜNDEKİ BİR ENGELİ DAHA ORTADAN KALDIRIYOR
David Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok
satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post, 13.3.2018
Tercüme: Zahide Tuba Kor
NOT: Lütfen kaynak göstermeden tercümenin
bir kısmını veya tamamını kullanmayınız, alıntılamayınız, yayınlamayınız.
(…)
Girişken
ve risk alan Mike Pompeo, daha dikkatli ve ketum olan Tillerson’ın aksine,
Trump’la daha kolay anlaşıyor. (…)
Trump’ın
görev değişimini ilan ederkenki tonu, adeta “savaş kabinesi”ni toplayan kabına
sığmayan bir komutan gibiydi, her ne kadar şimdilik meydan okumalar diplomatik
nitelikli olsa da. (…)
(…)
Tehlike şu ki Trump’la kafadar olan Pompeo, Başkan’ın yıkıcı
içgüdülerini zaman zaman yumuşatan perdeyi kaldıracak.
Tillerson katı ve geleneksel dış politika tavsiyeleri verdi. İran’la
nükleer anlaşmanın yırtılıp atılmasına, ticaret savaşı başlatmaya, Amerikan
büyükelçiliğini Kudüs’e taşımaya ve diğer adımlara karşı çıktı. Savunma Bakanı
Jim Mattis’le eşgüdüm içinde çalıştı. Şu an temkinli eksen kırılıyor ve
muhtemelen yönetim içinde Mattis’in konumu zayıflayacak.
İstihbarat başkanlığının yanısıra sanki bir siyasi danışmanmış gibi hareket
eden Pompeo modern tarihin en siyasal CIA başkanları arasındaydı. CIA
çalışanları onun şevkli aktivizmini beğeniyordu; ama analizciler konuya daha
temkinli yaklaşıp Pompeo’nın teşkilatın bağımsızlığını sulandıracağından
korkuyorlardı. Kamuoyu önünde Trump yönetimini savunan ve hatta onun için
mücadele eden bir portre çizdi ve hiç şüphesiz bu da Trump’ı memnun etti. Ancak
bu aynı zamanda Pompeo’yu diğer CIA başkanlarına kıyasla çok daha taraflı hale
getirdi.
Pompeo iletişimi düzgün bir kişi ve Dışişleri Bakanlığındaki bazı
problemleri çözebilir. Basınla ve Dışişleri çalışanlarıyla daha fazla konuşup
muhatap olacaktır ki ketum Tillerson’dan sonra her iki kesim de [yeni dışişleri bakanıyla] temas kurmaya
aşırı istekli. İş arkadaşları Pompeo’yu boş kalan büyükelçilikleri kariyer
sahibi diplomatlarla doldurmaya teşvik ediyor; bu durum Dışişlerindeki
memurların morallerini de düzeltecektir. [Z.T.K.
ABD’nin dünyada boş kalan büyükelçilikleriyle ilgili daha evvel yaptığım Jamie
Merrill’e ait “Eleman Aranıyor: Trump, Bin Selman’ın Ziyareti Öncesi Suudi Büyükelçiliğini
Boş Bırakıyor” başlıklı yazısının tercümesini okumak için TIKLAYINIZ]
Tillerson’ın en büyük hatası kendi kurumunu küçük görüyor izlenimi
vermesiydi. (…) Tillerson görev süresi
boyunca, yetenekli kişilerin neredeyse her hafta görevlerini bırakması
nedeniyle, Dışişlerinde gerçek bir manevi krize yol açtı.
Trump, mesleki başarısıyla temayüz eden bir CIA görevlisi olan başkan
yardımcısı Gina Haspel’i Pompeo’ya halef olarak belirledi. Teşkilattaki
meslektaşları arasında popüler olmakla birlikte CIA’in gizli gözaltı ve
sorgulama programlarına iştiraki nedeniyle atanması tartışmalı olacaktır. Ama
Obama yönetiminin istihbarat görevlileri dahi ondan sitayişle bahsediyor; bu da
Demokratların eleştirilerini törpüleyecektir. Haspel’ın alternatifi olan
-muhafazakâr provokatör- Senatör Tom Cotton ise CIA’e Pompeo’dan çok daha
tarafgir bir görüntü vererek daha fazla tartışma yaratırdı.
Amerikan dış politikasında dayanak noktası Mattis ve Tillerson’dı. Şimdi
ise ağırlık merkezi Trump ve Pompeo’ya doğru kayıyor. Başkanın zihnini bilen
(ve şekillendiren) bir baş diplomatla politika üretme süreci çok daha pürüzsüz
işleyecektir.
Ancak Tillerson’ın çöküşü, Başkan’ın zaman zaman baş gösteren fevri
davranışları önündeki freni kaldıracaktır. Kapalı kapılar ardında hakkında
“moron” diyen bir adamdan akıl almak Trump’ın ağırına gidiyordu; ama
Tillerson’ın İran, Rusya, Çin ve Kuzey Kore’ye ilişkin Başkan’a yaptığı
tavsiyeler makul ve genel olarak doğruydu.
Artık Dışişlerinde Trump’ın bir kafa dengi var ve -iyi ya da kötü- Beyaz
Saray ile Dışişleri aynı doğrultuda ilerleyecek. Pompeo üst düzey diplomasinin
şekillenmesine yardımcı olacak. Trump’ın frene ihtiyacı varken Pompeo’nun gaz
pedalı olmasından endişe duyuluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder