David Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok
satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post, 25.2.2018
Tercüme: Zahide Tuba Kor
NOT: Lütfen kaynak göstermeden tercümenin
bir kısmını veya tamamını kullanmayınız, alıntılamayınız, yayınlamayınız
Trump yönetimi, Suriye konusunda Rusya’yla ve Ortadoğu’daki tüm bölgesel
güçlerle aynı nihai hedefi paylaşıyor: ülkenin dört bir yanında egemenliği
yeniden tesis edebilecek yeni bir adem-i merkeziyetçi yönetim kuran bir siyasi
geçiş.
Savaş kâbusunun ve 7 yıllık girift diplomasinin de gösterdiği üzere temel
problem bu hedefe nasıl varılacağı. Cuma günkü son yazımda bu geçiş sürecinin
ne denli karmaşık olabileceğini (…) vurgulamıştım. [“Suriye Bir Kez Daha Ürkütücü Bir Mücadele Alanına Dönüştü” başlıklı sözkonusu yazıyı okumak için TIKLAYINIZ]
Suriye’nin nasıl istikrara kavuşturulacağına dair “tartışmalı yeni bir
eğilim”in “bazı Amerikalı ve İsrailli yetkililerce sessiz sedasız
tartışıldığı”nı belirtmiştim. Kafa karıştırıcı sorun, hâlihazırda Amerikan Özel
Harekât birlikleri ve onların Suriyeli Kürt müttefiklerinin kontrolünde bulunan
Fırat’ın doğusundaki topraklarda “Suriye yönetiminin yetkisini nasıl yavaş
yavaş geri getirmek gerektiği” idi. ABD ve İsrail’de henüz istikşafi [düzeyde
tartışılan] bu düşünceyi konuyu yakından bilen birçok kaynağın
açıklamalarına dayandırmıştım.
Suriye’ye ilişkin hemen her şeyin
hassasiyeti dikkate alındığında Amerikan politikasında şimdiye kadar fiili
herhangi bir değişimin olmadığını belirtmek önemli. Trump yönetimi, İslam
Devleti tamamen yenilgiye uğratılana ve -terör örgütünün geri dönüşünü
engellemek için- bölge yeterince istikrara kavuşturulana kadar Amerikan
birliklerinin Suriye’nin kuzeydoğusunda kalacağını söylüyor. Cumartesi günü üst
düzey bir yetkili bana alternatif seçeneklerle ilgili Washington’da kurumlar
arası veya İsrail’le herhangi bir müzakere olmadığını belirtti.
Önceki yazımda bazı yetkililerin nihai hedefi şöyle gördüğüne dikkat
çekmiştim: “Rejimin değil, devletin geri dönüşü”. “Ancak bu yaklaşım, halkına
karşı işlediği katliamları milyonlarca Suriyelinin affetmeyeceği Cumhurbaşkanı
Beşşar Esed’in iktidarını yeniden tesis etmesi anlamına gelmez.”
“Devletin geri dönüşü” ifadesiyle uzmanların düşündüğü şey öğretmen
maaşlarını ödemek, barajları ve diğer elektrik santrallerini tamir etmek ve
gıda ikmalini kolaylaştırmak gibi basit temel adımlar. Bu tür adımları
düşünürken Cenevre sürecini pas geçmeyi ima etmiyorlar. Yönetimden yetkililer
başlangıç düzeyindeki bu adımların dahi henüz ABD’nin onayını almadığına dikkat
çekiyorlar.
Suriye’de nihai oyunun bir açmazı var: Amerikan birlikleri ve onların
müttefikleri ülkenin doğudaki üçte birini, Rusya ile onun Suriyeli ve İranlı
müttefikleri ise batıdaki üçte ikisini kontrol ediyor. Ne ABD ne de Rusya
Suriye’de ilelebet büyük birer savaşçı kuvvet tutmak istiyor ve tüm taraflar
enkazdan yükselen bütüncül bir Suriye istediklerini söylüyor. Ancak tökezleyen
Cenevre sürecinde kendi baskı gücünü muhafaza etmek için her taraf kendi vekil
gücünü destekliyor ve kendi kontrol alanlarını sürdürmeye veya genişletmeye
çalışıyor – ve bu sırada kanlı çatışmalar devam edip gidiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder