SOROS’UN KÜRESEL KAOS SEFERBERLİĞİ
Caroline B. Glick (ABD’de
siyaset bilimi eğitiminin ardından 90’lı yıllarda İsrail ordusunda beş yıl
subaylık yaptı, Başbakan Netanyahu’nun dış politika danışmanlığını yürüttü.
2000’li yıllarda İsrail’in “Makor Rishon”, “The Jerusalem Post” gibi
gazetelerinde yazarlık, dış politika yorumculuğu ve sorumlu yazı işleri müdür
yardımcılığı vs. yaptı. Şu anda Washington merkezli Güvenlik Politikaları
Merkezi’nde Ortadoğu kıdemli uzmanı. Amerikalı üst düzey yetkililere ve Kongre
üyelerine İsrail ile ABD’nin ortak kaygısı olan meselelerde brifing vermek
üzere yılda birkaç defa ABD’ye gidiyor.)
The Jarusalem Post, 22.8.2016
Tercüme: Zahide Tuba Kor
NOT: Aşağıdaki yazıda problemli yerler ve
hatta bariz bilgi hataları/çarpıtmalar olsa dahi İsrail, ABD ve AB Sağının,
hatta aşırı Sağının duygularını başarılı bir şekilde yansıtmakta. Daha da
önemlisi, İsrail’e göçmüş, Yahudi milliyetçisi bir Amerikalı olan yazar, Soros’u ve
fonladığı kuruluşları sıkı bir eleştiriden geçiriyor. Ezberlerimizi bozan bir yazı...
ABD’deki büyük medya kuruluşları, milyarder
George Soros’un Açık Toplum Vakfı’na ait binlerce e-postanın aktivist
bilgisayar korsanı grubu DCLeaks tarafından sızdırılmasını görmezden geldi.
Oysaki Açık Toplum Vakfı, Soros’un son yirmi yıldır gerek ABD’deki gerekse
dünyanın dört bir yanındaki kâr amacı gütmeyen kuruluşlara milyarlarca dolar
akıttığı bir araç.
Sızdırılan belgelere göre Soros, kasım
ayındaki seçimler için Hillary Clinton adına çalışan gruplara verdiği 30 milyon
dolarla en büyük bağışçı oldu. (…)
(…) Soros’un ABD’deki ve dünyanın dört bir
yanındaki aşırı sol gruplara sağladığı büyük finansman on küsur yıl evvel zaten
belgelenmişti.
Ancak birçok ayrıntı zaten bilindiğinden daha
geniş çaplı hikâyenin önemini görememek ağaçlara odaklanıp ormanı kaçırmak gibi
bir şey. DCLeaks denilen belge sızıntısı, büyük bir hikâye; zira Soros’un
finansman ağı ormanını ortaya döküyor.
Görünen ilk boyut, Soros’un hayırsever
projelerinin megalomanca tabiatı. Yerkürenin hiçbir köşesi yok ki onun
çabalarından etkilenmemiş olarak kalsın. Hiçbir siyaset alanı yok ki onun
dokunuşundan nasibini almasın.
Destek verdiği devasa sayıdaki gruplar ve
insanlar görünüşte birbiriyle alakasız duruyor. Mesela iklim değişikliğinin
İsrail’e kaçak Afrikalı göçüyle ne alakası var? Keza Wall Street’i İşgal Et
eylemlerinin Yunan göç politikalarıyla bağlantısı ne? Gerçekte ise Soros
destekli projeler ortak bazı temel özelliklere sahip.
Bunların tamamı, Batı demokrasilerindeki
milli ve yerel otoritelerin kendi milletlerinin ve toplumlarının değerlerini ve
kanunlarını idame ettirme kabiliyetlerini zayıflatma işlevi görüyor. Bunların
tümü, sözkonusu piyasalar ister mali ister ideolojik ister siyasi isterse
bilimsel olsun, serbest piyasaları engellemek üzere iş tutuyor. Demokrasi,
insan hakları, iktisadi, ırki ve cinsel adalet ve diğer ulvi kavramlar adına
bütün bunlar yapılıyor. Diğer bir deyişle bunların hedefleri, Batılı
demokrasileri çökertmek ve hükümetlerin düzeni sürdürmelerini veya toplumların
kendilerine özgü kimliklerini ve değerlerini korumalarını imkansızlaştırmaktır.
Geçtiğimiz sene Soros’un kontrolündeki
gruplardan 650 bin dolar alan Siyahların Hayatı Değerlidir (SHD) hareketi bu
çabaların klasik bir örneği. Yakın döneme kadar Amerikan polisi, ordunun
içerideki muadili olarak herkesin hayranlığını uyandırırdı. SHD, polise desteği
siyasallaştırmaya kararlı bir toplumsal güç olarak ortaya çıktı.
Temel görüşü şu: ABD’de hukuku ve düzeni
koruyarak toplumun düzgün bir şekilde işlemesini sağlayan polis teşkilatı,
aslında iyi bir kuvvet değildir, beyazların siyahlara baskısının bir aracıdır.
Özellikle Afro-Amerikan topluluklarında hukukun tesisi özü itibarıyla ırkçı [bir
olgudur anlayışıyla polis] saldırı altında.
Birçok Amerikan şehrinde polislerin
öldürülmesini kışkırtmakla itham edilen SHD ajitasyonu polis teşkilatında iki
tür karşılık buldu: (…) polislerin morallerini bozdu ve (…) kuvvet kullanma
istekliliklerini azalttı. Bir yandan cezai kovuşturmaya uğramaktan diğer yandan
kamuoyundan yükselen “ırkçı” damgasını yemekten duydukları korku, polislerin
hareket geçmeleri gereken durumlarda eylemsizliği tercih etmelerine yol açtı.
Bu durumda şiddet içeren suç oranlarının artması kuvvetle muhtemeldir.
Yine Soros’un yasadışı göçle ilgili
çalışmaları var. Soros, ABD’den Avrupa’ya ve İsrail’e kadar Batılı
demokrasilerin milli kimliklerini ve nüfus yapılarını bozmak için göçü dünya
çapında kullanıyor. Sızan e-postalar, Soros’un desteklediği grupların Arap
dünyasından gelen göçmenler için açık sınır politikasına destek veren
siyasetçilerin seçilmesi amacıyla Avrupa seçimlerine müdahale ettiğini ve
göçmenlere sempati duyan yazılar kaleme alan gazetecilere mali destek verdiğini
gösteriyor.
Soros’a bağlı gruplar, sahada yasadışı
göçmenlerin ABD ve Avrupa’ya girişine yardımcı oluyor. Mesela Amerikan Anayasa
Mahkemesi’nden çıkan Meksika’dan yasadışı göçmenlerle ilgili kararı etkilemeye
çabaladılar. Açık sınırlara karşı çıkan Amerikalı ve Avrupalıları
şeytanlaştırmak için Müslümanlarla ve diğer gruplarla birlikte çalıştılar.
Soros, İsrail hükümetinin Afrika’dan yasadışı
göçmen akışını durdurma çabalarına da karşı çıkıyor. Kontrolsüz göçü
meşrulaştırma çabasının özünde yatan düşünce, devletlerin milli kimliklerini
koruyamaz hale gelmeleri.
(…)
Bu çabalara paralel olarak iş, Batılı
demokrasilerin köklü toplumsal normlarını idame ettirme hakkını reddetmeye
kadar gidiyor. Soros destekli grupların eşcinsel evlilikleri vs. savunmasının
ardında da bu yatıyor. (…) Diğer bir deyişle bu gruplar, Batılı demokrasilerin
vatandaşlarının Soros’un reddettiği en mahrem değerlere karşı aralarındaki
mesafeyi koruma haklarının inkarına yönelik çabaları destekliyor.
İsrail sözkonusu olduğunda Soros destekli
gruplar, İsrail toplumunun her yönünü ırkçılıkla ve hukuka aykırılıkla
yaftalayarak meşruiyetini sarsmaya çalışıyor. Filistinliler Soros’un
saldırılarının odak noktasında. İsrail’in ırkçı bir devlet olduğunu iddia etmek
için Filistinlileri kullanıyor. Soros ılımlı solcu grupları, radikal solcuları,
İsrailli Arapları ve Filistinli grupları fonluyor. Farklı ama birbirini tamamlayıcı
şekilde bu gruplar, hedef kitlelerine İsrail’in kendisini koruma veya Yahudi
olmayan vatandaşlarına karşı kanunları uygulama hakkı olmadığını söylüyor.
ABD’de SHD’den tutun J Street’e kadar Soros
destekli gruplar, İsrail’e muhalefeti toplumsal ve siyasal açıdan kabul
edilebilir kılmaya çalışıyor.
Ferguson’dan Berlin’e ve Kudüs’e kadar
Soros’un çabalarının itici gücü kargaşa ve kaosu kışkırtmaktır; zira destek
verdiği grupların felç ettiği yerel hükümetler, kendi toplumlarının emniyetini
sağlayamamakta ve hatta tutarlı bir biçimde güvenliği hak ettiklerini dahi dile
getirememekteler.
Birçok açıdan Donald Trump’ın seçim
kampanyası, Clinton’a değil, bizzat Soros’un kendisine yönelik doğrudan bir
cevap niteliğinde. Sınırlara duvar örülmesi çağrısı yaparak, İsrail’e destek
vererek, İngiltere’nin AB’den çıkışını, Müslüman göçüne karşı geçici bir yasak
getirilmesini ve SHD’ye karşı polisi destekleyerek Trump, aslında Soros’un
milyarlarca dolar akıttığı faaliyetlerine yönelik doğrudan bir engel teşkil
ediyor.
DCLeaks, Soros’un fonladığı Sol’un liberal
demokrasilerin temellerine karşı yürüttüğü kampanyanın ne denli devasa olduğu
ifşa etti. Soros’un desteklediği “doğrudan demokrasi” hareketleri aslında
“ayaktakımının yönetimi” çağrısından başka bir şey değil.
Batı’daki halklar, Soros’un bütün
faaliyetlerinin ortak temellerinin farkında olmalılar. Ayrıca önceden
planlanmış ifsat edici kampanyalarına karşı tek cevabın, Batılı halkların kendi
milli hakları ile bireysel güvenlik haklarını savunmaları olduğunu bilmeliler.
Bu güvenliği hukuk devleti çerçevesinde teminat altına alacak milli kurumları
desteklemeliler ve ayrıca kendi milli değerlerini ve geleneklerini savunup
muhafaza etmeliler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder