TÜRK ORDUSUNUN İÇ SAVAŞI
Jared Malsin (Time dergisi Ortadoğu büro
şefi)
Time, 31.8.2016
Tercüme: Zahide Tuba Kor
Türkiye’deki darbe büyük bir kargaşaya yol açtı ve generaller üstlerinin
yardımı olmaksızın karar almak durumunda kaldılar.
[Z.T.K. Yazı, Tümgeneral İbrahim Aydın’ın Ankara’da bir düğün sırasında
savaş uçaklarının sesini duyarak hemen koştuğu bir askeri üste Türkiye’nin
siyasi geleceği için nasıl savaş verdiğini uzun uzun anlatarak başlıyor.]
(…)
Onlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan veya siyasi ve askeri bir liderden herhangi
bir emir almamışlar. Kendisiyle yapılan iki röportajda Aydın, ordunun darbe
karşıtı sadık kısmının verdiği tepkinin organik ve doğaçlama olduğunu söyledi.
Özel birliklerden bir grubu Beştepe’deki ana jandarma üssünde darbecilerle
çarpışmak üzere yollamışlar ve bu çatışmalar iki-üç saat sürmüş. Arkada kalan
diğer bir grup ise ülkenin farklı yerlerindeki jandarma komutanlarından
hangilerinin darbeye katılıp hangilerinin hükümete sadık kaldığını açığa
çıkarmak için çalışmış.
(…)
(…) Darbenin başarılı olabilmesi için silahlı kuvvetlerin çoğunluğunun
onlara katılması gerekirdi, ama bunun yerine ordu bölündü ve kilit konumdaki
komutanlar aktif bir şekilde isyana direndi.
(…)
Emeklilik için belgelerini darbeden evvel teslim etmiş olan Aydın, darbenin
püskürtülmesinden iki hafta sonra ordudan ayrıldı. O ve yoldaşlarının darbeye
verdiği tepkinin vatanperverliğin otomatik bir yansıması olduğu iddiasında.
“(…) Bunu ordumuza ve kendimize bir hakaret olarak gördük. (…)” diyor.
Aydın’ın Erdoğan yönetimini darbeye karşı savunmadaki önemli rolü gerçekten
sıradışı; zira 2015’te MİT TIR’ları davası kapsamında tutuklanmış (…) ve bir
aylık tutukluğun ardından suçsuz bulunarak serbest bırakılmış.
15 Temmuz Kalkışması, Türkiye’nin siyasi satranç tahtasını yeniden kurdu ve
Erdoğan’ı geçmişte ihtilaflar yaşadığı Aydın gibi subaylarla zımni bir
koalisyona soktu. (…)
Ancak bu birlik hali Ankara’daki çok daha derin bir tedirginliği
maskeliyor. Erdoğan agresif bir şekilde orduyu yönetmeye çalışırken kendisini
eski düşmanlarına bel bağlar halde buldu. Daha evvel Erdoğan’ın İslamcılıktan
esinlenen yönetimi altında yabancılaşan ulusalcı generaller şu anda hükümetin
orduyu ıslah etme planlarında hayati bir rol oynuyorlar. Hükümet İslam Devleti
ve Kürt militanlarla savaşmak üzere Suriye’nin kuzeyine tanklar ve savaş
uçakları yollarken dahi gerek hükümet gerekse ordu hala daha darbenin şokunu
atlatmaya çalışıyor.
Washington’daki Ortadoğu Enstitüsü Türkiye Araştırmaları Merkezi Direktörü
Gönül Tol diyor ki “Bence bu bir formalite evliliği ve kısa vadeli bir anlaşma.
Şu anda Kemalist ordu ile hükümet birbirine muhtaç. Hükümetin perspektifinden
Erdoğan, bölgede gücünü yansıtmak ve hem PKK hem de İslam Devleti’yle savaşı
sürdürmek için tamamen kendi kontrolü altında güçlü bir orduya gerçekten
ihtiyaç duyuyor. Ordunun da kendisini yeniden inşa etmesi gerekiyor. Bunun uzun
yıllardan beri yaşanmış en büyük travma olduğu kanaatindeyim.”
Darbe teşebbüsünü atlattıktan sonra Erdoğan ve hükümeti, silahlı kuvvetleri
yeniden şekillendirmek için tarihi bir adım attı. Yetkililer aralarında 143
general ve amiralin de olduğu neredeyse 10 bine yakın askeri tutukladı.
Olağanüstü hal ilanından sonra hükümet, ordunun kuvvet komutanlıklarını
doğrudan sivillerin kontrolüne alan bir kararname yayınladı. Reformların amacı
(…) ordunun bir daha darbe yapmasını engelleme niyeti taşıyor. Tutuklananlar
arasında elit pilotların ve NATO’ya bağlı pozisyonlarda hizmet etmiş birçok
komutanın bulunması, darbenin Türkiye’nin Batılı güçlerle ilişkisindeki yıkıcı
etkisini gözler önüne seriyor.
Erdoğan’ın şu anda kendisine güvendiği subaylardan bazılarının geçmişte
darbe tezgahlama suçlamasıyla yargılananlar olması baş döndürücü siyasi kaderin
bir cilvesi. (…) Balyoz Davası’nda hapse mahkum edilen 5 subay, Türkiye’deki
haberlere göre, 15 Temmuz’da Ankara’da darbeyi engellemek için bilfiil
çarpıştı.
New York merkezli Yüzyıl Vakfı’ndan Türkiye uzmanı Selim Sazak diyor ki “Şu
anda Erdoğan’ın çevresindeki herkes potansiyel olarak Gülenci. Hangilerinin
Gülenci olup hangilerinin olmadığının farkına varabilmesinin bir yolu, bir
turnusol testi yok. Erdoğan’ın güvenebileceği insanlar sadece, geçmişte Gülen tarafından
açıkça kurbanlaştırılmış ve iftiraya uğramış ve son on yıldır bu çevrelerde hiç
bulunmamış insanlar.”
Türkiye, kilit siyasi, hukuki ve askeri liderler arasında çok derin
güvensizliklerin olduğu bir anda ordusunu yeniden organize etmeye çalışıyor.
Darbe teşebbüsü ve akabinde yaşanan baskı, ordunun moralini fena halde bozdu ve
saflarını darmadağınık etti. Darbenin akabinde hükümet, Amerikan birliklerince
kullanılan İncirlik’in elektriklerini kesti. Diğer askeri üslerin girişi
kamyonlar park edilerek kesildi. Kanlı darbe girişiminin akabinde planlanan
reformlara karşı kimse muhalefetini dillendirmedi, ama bazı eski askeri
yetkililer mevut sivil-asker ilişkilerinin durumundan rahatsız.
(…)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder