FIRAT KALKANI: ABD ÖNÜNDEKİ
PROBLEMLER VE İHTİMALLER
Alexandr
Bovdunov (Yazarın
ismi müstear olabilir)
Katehon, 30.8.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
Türkiye, Suriye’nin
kuzeyinde yürüttüğü operasyonda artık bir karar vermesi gereken kritik bir
anda. Amerikan Savunma Bakanlığı, Özel Kuvvetlerinin eğitip desteklediği YPG
birliklerinden Kürtlerin Türk ordusunun hedefi haline gelmesinden duyduğu
endişeleri dile getirdi. (...)
(...)
(...) Daha evvel de
belirttiğimiz gibi, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde giriştiği operasyon ABD’ye
yönelik bir meydan okuma mahiyetinde.
(...)
(...) Gelişmekte olan
durum ABD için oldukça sıkıntılı. ABD Türklerin de Kürtlerin de kendisiyle bir
müttefik olarak kalmasını ister; ancak mevcut tırmanma bunu imkansız hale
getirecektir.
Taktiksel açıdan
bakıldığında, ABD’nin karşılaştığı zorluklar Şam, Moskova ve Tahran için yeni
bir fırsatlar penceresi açtı. Eğer ki ABD, çözümsüz Türk-Kürt ikilemleri
konusunda bir çıkmaza girdiyse, Suriye’nin kaderinde kilit konumdaki Halep
savaşı da dahil diğer süreçlere müdahilliği daha da azalabilir. Türkiye, hem
Kürtlerle bir çatışmaya girerek hem de militanların büyük bir kısmını bu
savaşın içine sürükleyerek ABD’nin Halep savaşından dikkatini dağıtmakta.
Ayrıca Kürtler karşılığında
Türkiye’nin Halep’teki varlığı Rus-Türk anlaşmasının bir parçası olabilir. Yeni
bir cephenin keşfi, Ankara’nın karizmasını çizdirmeden vekil (proxy)
savaşçılarını Halep’ten çekmesine imkan verecek ve onların nasıl
kullanılacakları ve faydalanılacakları problemini de çözecektir.
Suriyeli Kürtlerin kaderi
konusunda Rusya ve İran’ın manevra alanı ve Türkiye’yle müzakere imkanı daha
fazla. Moskova, Kürtlerin [ABD’yi bırakıp da] kendisiyle iş tutmasını
sağlayamamıştı. Tahran da Kürtlerin Suriye’nin federal bir devlete dönüşmesi
konusundaki duruşunu kendi Kürt ayrılıkçılarıyla savaşta bir tehdit olarak
algılamakta.
ABD ciddi bir şekilde
kaybediyor. Çatışmanın daha da tırmanması Menbic’in kontrolünü bir sorun haline
getirecek, bu da ABD tarafından desteklenen Kürtlerin Türk kuvvetleriyle
doğrudan ve açıkça savaşması anlamına gelecektir. Bununla birlikte ABD’nin hala
birçok seçeneği var:
1. Türklerle Kürtleri
dengelemeye devam etmek: Bu en az avantajlı ama en az riskli seçenek. Ancak bu
dengeleme siyaseti çatışmayı durduramaz artık. Her iki tarafta da ABD’ye
güvensizlik artıyor.
2. Türklere karşı
Kürtleri desteklemek: Bu, Türkiye’yle bir çatışma ve belki de Ankara’nın
NATO’dan çekilmesi anlamına gelecektir. Kendi içinde çatlamış haldeki Kürt
hareketinden bir grubu [PYD’yi kastediyor] avucunda tutmak uğruna çok
ama çok büyük bir maliyeti göze almak demektir bu.
3. Türkiye’nin önemini
idrak ederek Ankara’ya kaymaya çalışmak: Bu durumda ABD, Kürtler üzerindeki
kontrolünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Ama Washington, Şam
rejimine karşı savaşmak üzere Türk birliklerini ve Türklerin kontrolündeki
İslamcıları desteklemeye de çalışabilir. El-Bab şehrinin ele geçirilmesi
halinde Halep’i kuşatmış durumdaki Suriye ordusuna karşı doğrudan harekete
geçeceklerdir. Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde Rusya, İran ve Suriye çok
ciddi bir problemle karşı karşıya kalacaktır.
Türkiye, Suriye sınırına
3 zırhlı tugay, 3 piyade tugayı, 2 özel harekât topçu birliği ve 110
helikopterli bir hava tugayından oluşan toplamda 55.000 kişilik ciddi bir
askeri güç yığdı. ABD, Türkiye’nin Kürt karşıtı operasyonlarını durduramaması
halinde, Türk liderliği ve silahlı kuvvetleri içindeki nüfuz ajanlarını
kullanarak, bu birlikleri Şam’a karşı yönlendirmeye çalışabilir. “Kuşatma altındaki”
Halep’e yardım etme arzusu istismar edilebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder