5 Haziran 2016 Pazar

D.IGNATIUS - ESED ‘KIRMIZI ÇİZGİ’Yİ GEÇMEYE DEVAM EDEBİLİR Mİ?


ESED ‘KIRMIZI ÇİZGİ’Yİ GEÇMEYE DEVAM EDEBİLİR Mİ?

David Ignatius (Ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı. Aynı zamanda 25 senedir Ortadoğu’yu ve CIA’yi yakından takip eden Washington Post gazetesi köşe yazarı)
Washington Post, 12.5.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Suriye’de Beşşar Esed rejiminin radikal savaşçılara karşı sinir gazı kullandığına ve bu tarz başka saldırılar da planlıyor olabileceğine dair haberlere bakılırsa, Obama yönetiminin Suriye’de kimyasal silah kullanımına karşı “kırmızı çizgi” gafını hayata geçirmek için bir fırsatı daha var.
(…)
İsrail gazetesi Haaretz, 2 Mayıs’ta bir hükümet kaynağına dayandırarak yaptığı haberde, geçen ay Şam’ın doğusundaki Suriye hava kuvvetlerine ait iki üsse saldırı düzenleyen İslam Devleti savaşçılarına karşı Esed kuvvetlerinin sarin gazı kullandığını aktarmıştı. Bu öldürücü gazın stoklarının 2014’te Suriye’den temizlendiği zannediliyordu.

Uluslararası sessizliğe bakarak İsrailli yetkililerin Esed’in yasaklı silahlarla vurmayı sürdüreceğinden endişeli oldukları söyleniyor. İsrailli bir kaynak bu konuda bana dedi ki “Suriye’de çatışmaların devam etmesiyle rejimin bu silahları tekrar kullanmakta hiç tereddüt etmeyeceğini tahmin etmek zor değil, hele de herhangi bir tepki görmeksizin bunları kullanmışken.”

Sarin gazı kullanma iddiası, Esed’in diplomatik alanda savaşı dindirme çabalarını ihlale hazır göründüğünün diğer bir işareti. Son haftalarda Esed birlikleri Rusya’nın da desteğiyle Sınır Tanımayan Doktorlar örgütünün işlettiği Halep’teki bir çocuk hastanesini ve İdlib’de Amerikan destekli bir insani grup olan Suriye Sivil Savunması’nı vurdu.

Şubat ayında Suriye Amerikan Tıp Cemiyeti tarafından yayınlanan bir raporda yer alan ifadeyle, kimyasal silahlar Suriye’de “yeni normal”in bir parçası olmaya başladı. Rapora göre 2015 yılında Suriye’de ekseriyetini Esed’in hava kuvvetlerinin attığı klor bombalarından oluşan toplamda 69 kimyasal silah saldırısı yapıldı.

Esed rejimi sıklıkla bu saldırılarını İslam Devleti veya Nusra Cephesi’ni bombaladığını söyleyerek meşrulaştırıyor. Ancak bu cihatçılar sivillerin ve ılımlı muhaliflerin arasına karışmış durumda olduğundan radikal olmayanlar da hedef haline geliyor. Esed Halep ve diğer yerlerdeki harekatlarını artırırken şubat ayında ABD ve Rusya’nın müzakere ettiği “ateşkes” iyice aşındı.

Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü Genel Direktörü Ahmet Üzümcü, kısa süre evvel Suriye’nin bazı kimyasal silahları elinde tutma ihtimaline dikkat çekmişti. “Hala soru işaretleri var. Suriye’nin bütün stoklarını beyan edip etmediği veya yeni bazı kimyasal silahlar ve mühimmatlar almaya devam edip etmediği konusunda bir şey söyleyemem” diye de uyardı. Üzümcü ayrıca İslam Devleti’nin Suriye ve Irak’ta hardal gazı kullandığına dair “oldukça endişe verici” işaretler bulunduğuna da dikkat çekti.   

Obama yönetiminden yetkililer, Suriye’nin kimyasal silah kullanmaya devam etmesinden endişeliler; ancak son dönemde bildirilen olaylar ile 2013’teki 1400’ü aşkın sivilin canına mal olduğuna inanılan sarin ve VX saldırılarının boyutu ve ölçeği arasında oldukça ciddi farklar olduğunu görüyorlar.

Washington yönetimi Suriye’de diplomasiye odaklanmaya devam ediyor ve [bu alanda] Rusya’yla ortaklık, –kısmi başarısızlıklara rağmen– daralmaktan ziyade genişliyor gibi görünüyor. Ateşkesi teşvik için Amerikalı ve Rus yetkililer “korunan” Suriyeli muhalif grupların bulundukları yerleri görüşmeye devam ediyorlar. Nerelerin [vurulabilecek] meşru radikal hedefler olduğu ve nerelerin [vurmaktan] kaçınılması gerektiği konusunda iki ülkeden yetkililerin her gün Cenevre’de yüz yüze görüştükleri ve Suriye’yle de telefonla iletişime geçtikleri söyleniyor. Yetkililerden birinin ifadesiyle bu ortak “domain awareness”, sessiz sedasız yürüyen Rus-Amerikan işbirliğinin boyutunu ortaya koyuyor.

Ancak Suriye aynı zamanda bu büyük güçler diplomasisinin sınırlarını da gösteriyor. Rusya Esed’i kontrol ediyor gibi görünmüyor, bunu yapmaya kalkıştığı zamanlarda dahi. ABD de muhalif savaşçıları Nusra Cephesi ve İslam Devleti’nden kendilerini uzak tutmaları için zorlamakta başarılı olamadı. Bir zamanların mülayim göz doktoru olarak görülen Beşşar Esed, aslında ne denli dik kafalı ve eli kanlı bir lider olduğunu, kendisine eşdeğer vahşilikteki İslam Devleti’nin doğmasına vesile olarak ispatladı.

Son olarak, İslam Devleti’nin merkezi konumundaki Rakka’yı ve Suriye’nin doğusundaki Menbic’i geri almaya dönük Amerikan stratejisindeki büyük boşluk devam ediyor. Washington bu savaşın Sünni Araplar öncülüğünde verilmesini istiyor. Ama ABD’nin bulduğu tek güvenilir savaşçılar YPG’nin Suriyeli Kürt milisleri ve işleri daha da karmaşıklaştıran şey, (bir NATO müttefiki) olan Türkiye’nin onları bir terör örgütü olarak görmesi.


Bu tehlikeli işi kim üzerine alacak? Acaba Obama ve Rus Devlet Başkanı Putin, yasaklanmasına dair bir Rus-Amerikan anlaşmasının varlığına rağmen, kimyasal silahların kullanımının “normal” olarak görüldüğü bir duruma müsamaha göstermeye gerçekten hazır mı?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder