ESED ‘KIRMIZI ÇİZGİ’Yİ GEÇMEYE DEVAM EDEBİLİR Mİ?
David Ignatius (Ödüllü
gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı
yazarı. Aynı zamanda 25 senedir Ortadoğu’yu ve CIA’yi yakından takip eden
Washington Post gazetesi köşe yazarı)
Washington Post,
12.5.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
Suriye’de Beşşar
Esed rejiminin radikal savaşçılara karşı sinir gazı kullandığına ve bu tarz
başka saldırılar da planlıyor olabileceğine dair haberlere bakılırsa, Obama
yönetiminin Suriye’de kimyasal silah kullanımına karşı “kırmızı çizgi” gafını
hayata geçirmek için bir fırsatı daha var.
(…)
İsrail gazetesi Haaretz,
2 Mayıs’ta bir hükümet kaynağına dayandırarak yaptığı haberde, geçen ay Şam’ın
doğusundaki Suriye hava kuvvetlerine ait iki üsse saldırı düzenleyen İslam
Devleti savaşçılarına karşı Esed kuvvetlerinin sarin gazı kullandığını
aktarmıştı. Bu öldürücü gazın stoklarının 2014’te Suriye’den temizlendiği
zannediliyordu.
Uluslararası
sessizliğe bakarak İsrailli yetkililerin Esed’in yasaklı silahlarla vurmayı
sürdüreceğinden endişeli oldukları söyleniyor. İsrailli bir kaynak bu konuda
bana dedi ki “Suriye’de çatışmaların devam etmesiyle rejimin bu silahları
tekrar kullanmakta hiç tereddüt etmeyeceğini tahmin etmek zor değil, hele de
herhangi bir tepki görmeksizin bunları kullanmışken.”
Sarin gazı
kullanma iddiası, Esed’in diplomatik alanda savaşı dindirme çabalarını ihlale
hazır göründüğünün diğer bir işareti. Son haftalarda Esed birlikleri Rusya’nın
da desteğiyle Sınır Tanımayan Doktorlar örgütünün işlettiği Halep’teki bir
çocuk hastanesini ve İdlib’de Amerikan destekli bir insani grup olan Suriye
Sivil Savunması’nı vurdu.
Şubat ayında
Suriye Amerikan Tıp Cemiyeti tarafından yayınlanan bir raporda yer alan
ifadeyle, kimyasal silahlar Suriye’de “yeni normal”in bir parçası olmaya
başladı. Rapora göre 2015 yılında Suriye’de ekseriyetini Esed’in hava
kuvvetlerinin attığı klor bombalarından oluşan toplamda 69 kimyasal silah saldırısı
yapıldı.
Esed rejimi
sıklıkla bu saldırılarını İslam Devleti veya Nusra Cephesi’ni bombaladığını
söyleyerek meşrulaştırıyor. Ancak bu cihatçılar sivillerin ve ılımlı
muhaliflerin arasına karışmış durumda olduğundan radikal olmayanlar da hedef haline
geliyor. Esed Halep ve diğer yerlerdeki harekatlarını artırırken şubat ayında
ABD ve Rusya’nın müzakere ettiği “ateşkes” iyice aşındı.
Kimyasal
Silahların Yasaklanması Örgütü Genel Direktörü Ahmet Üzümcü, kısa süre evvel
Suriye’nin bazı kimyasal silahları elinde tutma ihtimaline dikkat çekmişti.
“Hala soru işaretleri var. Suriye’nin bütün stoklarını beyan edip etmediği veya
yeni bazı kimyasal silahlar ve mühimmatlar almaya devam edip etmediği konusunda
bir şey söyleyemem” diye de uyardı. Üzümcü ayrıca İslam Devleti’nin Suriye ve
Irak’ta hardal gazı kullandığına dair “oldukça endişe verici” işaretler
bulunduğuna da dikkat çekti.
Obama
yönetiminden yetkililer, Suriye’nin kimyasal silah kullanmaya devam etmesinden
endişeliler; ancak son dönemde bildirilen olaylar ile 2013’teki 1400’ü aşkın
sivilin canına mal olduğuna inanılan sarin ve VX saldırılarının boyutu ve
ölçeği arasında oldukça ciddi farklar olduğunu görüyorlar.
Washington
yönetimi Suriye’de diplomasiye odaklanmaya devam ediyor ve [bu alanda]
Rusya’yla ortaklık, –kısmi başarısızlıklara rağmen– daralmaktan ziyade
genişliyor gibi görünüyor. Ateşkesi teşvik için Amerikalı ve Rus yetkililer
“korunan” Suriyeli muhalif grupların bulundukları yerleri görüşmeye devam
ediyorlar. Nerelerin [vurulabilecek] meşru radikal hedefler olduğu ve
nerelerin [vurmaktan] kaçınılması gerektiği konusunda iki ülkeden
yetkililerin her gün Cenevre’de yüz yüze görüştükleri ve Suriye’yle de
telefonla iletişime geçtikleri söyleniyor. Yetkililerden birinin ifadesiyle bu
ortak “domain awareness”, sessiz sedasız yürüyen Rus-Amerikan işbirliğinin
boyutunu ortaya koyuyor.
Ancak Suriye
aynı zamanda bu büyük güçler diplomasisinin sınırlarını da gösteriyor. Rusya
Esed’i kontrol ediyor gibi görünmüyor, bunu yapmaya kalkıştığı zamanlarda dahi.
ABD de muhalif savaşçıları Nusra Cephesi ve İslam Devleti’nden kendilerini uzak
tutmaları için zorlamakta başarılı olamadı. Bir zamanların mülayim göz doktoru
olarak görülen Beşşar Esed, aslında ne denli dik kafalı ve eli kanlı bir lider
olduğunu, kendisine eşdeğer vahşilikteki İslam Devleti’nin doğmasına vesile
olarak ispatladı.
Son olarak,
İslam Devleti’nin merkezi konumundaki Rakka’yı ve Suriye’nin doğusundaki
Menbic’i geri almaya dönük Amerikan stratejisindeki büyük boşluk devam ediyor.
Washington bu savaşın Sünni Araplar öncülüğünde verilmesini istiyor. Ama
ABD’nin bulduğu tek güvenilir savaşçılar YPG’nin Suriyeli Kürt milisleri ve
işleri daha da karmaşıklaştıran şey, (bir NATO müttefiki) olan Türkiye’nin
onları bir terör örgütü olarak görmesi.
Bu tehlikeli işi
kim üzerine alacak? Acaba Obama ve Rus Devlet Başkanı Putin, yasaklanmasına
dair bir Rus-Amerikan anlaşmasının varlığına rağmen, kimyasal silahların
kullanımının “normal” olarak görüldüğü bir duruma müsamaha göstermeye gerçekten
hazır mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder