KOMŞULARIN ‘BÜYÜK KÜRDİSTAN’I
ENGELLEME OYUNU
David Ignatius (Ödüllü gazeteci ve kitapları en çok
satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı. Aynı zamanda 25 senedir Ortadoğu’yu ve CIA’yi
yakından takip eden Washington Post gazetesi köşe yazarı)
Washington Post, 27.5.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
Suriye’nin yaşadığı büyük acıların sebeplerinden
biri, Suriye halkı üzerindeki etkilerini hiç dikkate almaksızın, bölgesel
güçlerin [kendi aralarında] nüfuz mücadelesi olarak yürüyen “büyük
oyun”da konumlarını geliştirmek için vekil güçleri kullanmaları.
Bunun bir örneği Suriyeli Kürt milis grupları
arasındaki soğukluk hali. YPG olarak bilinen bir grubun ABD ve daha az görünür
olmakla birlikte Rusya ve İran’ın dâhil olduğu tuhaf bir koalisyon tarafından
zımnen desteklendiği görülüyor. Rojava Peşmergesi veya “Roj Peş” olarak bilinen
çok daha küçük grup ise Irak Kürdistan’ı ve Suudi destekli resmi Suriye
muhalefeti tarafından destekleniyor; ayrıca Türkiye’den de yardım alıyor
olabilirler.
Kürt hizipçi siyaseti, bölgesel güçler tarafından
“büyük Kürdistan”ın yayılmasını sınırlandırma girişiminin bir uzantısı
olabilir. Bu büyük ulus, tüm Kürt gruplar için arzu edilen bir hedef; ama
ayakta kalabilmeleri için birlikte iş tutmaları gereken komşularının buna
tamamen karşı olduğunu biliyorlar.
Zaman zaman YPG ve Roj Peş, birliği ve yayılmayı
engelleyecek bir oyunda satranç taşları gibi görünüyorlar. Eğer ki bugün olduğu
gibi, YPG ve Roj Peş birlikte savaşmayı reddederse, -bırakın Türkiye ve İran’a
doğru [Kürt yayılmasını]- Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden Rojava
olarak bilinen Suriye Kürt topraklarına doğru ulusaşırı bir hareketin yayılması
dahi çok da muhtemel olmayacaktır.
Cumartesi günü Suriye içindeki YPG ile Sünni
Arap ortaklarının bir eğitim kampına gerçekleştirdiğim ziyaretten sonra bu
grubun askeri gücünü –ve Amerikalı komutanların onlara niye bu denli stratejik
bir rol biçtiğini– idrak edebildim. Ancak Roj Peş benim için hala esrarını
koruduğundan Kürt Bölgesel Yönetimi’nden onlarla bir röportaj ayarlamasını
istedim.
Roj Peş Komutanı Tuğgeneral Muhammed Receb Dehdo, perşembe günkü
telefon görüşmemizde bana, gerek Musul Barajı yakınındaki gerekse Suriye’nin
doğu sınırında yer alan Irak kamplarından Rojava dedikleri ata topraklarına
girmeye hazır eğitimli 3000 savaşçısının olduğunu anlattı. Ama kendilerinden
çok daha büyük bir güç olan ve Suriye’de savaşla yoğrulmuş en az 25.000
savaşçısı bulunan YPG tarafından şimdiye kadar engellendiklerini de ekledi.
Roj Peş’in KDP destekli
Zeravani Kuvvetleri tarafından eğitildiklerini anlattı. Bu kuvvetin başında,
bölgesel yönetimin başkanı olan ve aynı anda hem ABD hem de Türkiye’yle dostane
ilişkilerini sürdüren Mesud Barzani bulunuyor. Dehbo, milislerinin Sincar ve
Vanke’de İslam Devleti’ne karşı yürütülen büyük savaşlarda çarpıştığını
anlattı.
Dehbo, YPG’yi kastederek
“Biz onlarla birlikte çalışmaya hazırız” dedi. Ortak operasyon için planlar ABD
tarafından hazırlanıyordu, ta ki ağustos ayında ortak komuta merkezinin nerede
olacağı tartışmasıyla süreç çökene kadar. YPG, hem Washington hem de İran’a
dost olan KYB’nin yönetimindeki Süleymaniye’yi tercih etti. Poj Peş ise
Barzanilerin kontrolündeki Suriye sınırına yakın Kürdistan’ın kuzeyindeki Zaho
şehrini istedi.
Mesud Barzani’nin Kürt
milli güvenlik danışmanı Aziz Ahmed, “Onların tamamı Kürt. Evlerine,
topraklarına geri dönmek istiyorlar. YPG’nin onların dönüşlerini engellemesinin
hiçbir haklı gerekçesi yok” dedi ve ekledi: “Bu birliğin ABD için diğer bir
seçenek olduğunu düşünüyoruz. Sadece YPG’ye bel bağlamak zorunda değil.”
Diğer bir Kürt milli
güvenlik danışmanı Mesrur Barzani, bir görüşmemizde bu açıklamayı
tekrarlamıştı: “Rojava Peşmergesi örgütlü, savaş imtihanından geçmiş bir
kuvvet” ve “şüpheli hiçbir grupla da bağlantılı değil.”
Her ne kadar Roj Peş’in
Suriye’deki çatışmaya askeri katkısı sınırlı olsa da genel Suriye muhalefeti
içinde Kürtlere daha fazla ağırlık katabilir. Nitekim Roj Peş’e yakın Suriyeli
bir Kürt olan İbrahim Bro, Cenevre’de müzakereleri yürüten muhalefetin resmi
“Yüksek Müzakere Komitesi”nin bir parçası.
Bir de PKK konusu var.
General Dehbo, tıpkı Irak Kürdistan’ındaki destekçileri gibi, Türkiye’nin
görüşünü paylaşıyor: “YPG ile PKK arasında siyasi ve askeri olarak hiçbir fark
bulunmuyor.” Uzun ismi Kürdistan İşçi Partisi olan PKK, Türkiye’nin güneydoğusundaki
Kürt bölgelerinde güvenliği tehdit eden bir terör örgütü olarak görülüyor.
Türkiye PKK’ya İslam Devleti’ne eşdeğer bir tehdit muamelesi yapıyor.
PKK destekçileri ise
terörist sıfatına saçmalık diyor. Birçoğu, eğer Türkiye güneydoğusundaki Kürt
mevzilerine yönelik roket saldırılarını ve topçu atışlarını durdurursa
Ankara’yla diyalogun yeniden başlamasını desteklediklerini söylüyor.
Suriye içindeki vekâlet
savaşlarına ilişkin dalaverelerin ipucu Roj Peş’in istihbarat şefi Yarbay
Hüseyin Ahmed Hasan’dan geldi. Perşembe günü telefonla gerçekleştirdiğim bir
röportajda bana dedi ki, “Johariye Kuvveti” birliğinin İranlı komutanları
YPG’nin bazı üyelerine eğitim verilmesi ve silah temininde yardımcı oluyor.
Ayrıca “İran ve Suriye istihbarat subayları YPG komutanlarına Poj Peş’in
Suriye’ye girişine izin verilmemesini salık veriyor” diye de ekledi.
Bütün bunlar, geçen
yüzyılda Avrupalı sömürgeci güçlerin farklı Kürt ve Arap fraksiyonları
birbirine karşı oynamalarına imkan veren böl-yönet manipülasyonunun bir başka
çeşidi. Eğer Kürtler ortak davalar edinebilselerdi, bölgesel güçlerin
neo-emperyalist oyunlarının bir parçası olmak yerine çok daha akıllıca hareket
ederlerdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder