FIRSATÇILIĞIN
ZİRVESİ: SURİYE’DE İSRAİL İLE IŞİD’İN ZIMNİ İTTİFAKI
Richard Silverstein
(“İsrail milli
güvenlik devletinin aşırılıklarını ifşa etme”yi görev edinen Tikun Olam
bloğunun yazarı. Yazıları aynı zamanda Haaretz, the Forward, the Seattle Times
ve the Los Angeles Times’ta yayınlanıyor)
Middle East Eye,
25.4.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
İsrail Başbakanı
Benyamin Netanyahu, İsrail’e ve dünyaya yönelik İslamcı tehditten şikâyet
ederken kendi ülkesinin Suriye’de IŞİD’le zımni bir ittifak içinde olduğunu işine
geldiği üzere unutuyor. Bunun her iki tarafın da gurur duymayacağı bir çıkar
ittifakı olduğu aşikâr. Ancak bu, İsrail’in Mısır, Suudi Arabistan ve Körfez
ülkeleri gibi diğer Müslüman müttefiklerle kurduğu ilişkiden çok da farklı
değil.
Bogie Yaalon, 2016
Mayıs’ında Başbakan Netanyahu’yla birbirine girip araları açılana kadar İsrail
hükümetinde savunma bakanlığı yapıyordu. Şimdilerde Yaalon kendi siyasi
partisini kurup eski patronuna karşı yarışa girmeyi planlıyor. Ancak maalesef
anketlerde halk desteği pek iyi görünmüyor ve Netanyahu’ya karşı pek de siyasi
bir tehdit olacağa benzemiyor.
Dolayısıyla
Yaalon’un kaybedeceği pek de fazla bir şey yok. Ortalama siyasetçilere kıyasla
çok daha açık yüreklilikle konuşabilir durumda. Geçtiğimiz günlerde Afula’daki
kamuoyuna açık bir etkinlikte güvenlik konularıyla ilgili uzun uzadıya konuştu.
Yaalon’un görüşleriyle hemfikir olmadığım çok fazla konu olur hep. Mesela (…)
Suriye’de bir tarafı diğerine karşı çok fazla desteklemenin tehlikeleri
konusunda uyarırken aslında İsrail’in müdahaleci yaklaşımını meşrulaştırıyor.
Büyük ölçüde Esed’in İslamcı muhaliflerini destekliyor. Ayrıca Yaalon’un
İslamofobik blogcu Pam Geller’dan Meir Kahane’ın torununa kadar kendisine
siyasi müttefik seçimini de pek beğenmiyorum.
Ancak Suriye’de
İsrail’in IŞİD’le bağlantısını ifşa etti. daha evvel ben, diğer gazetecilerle
birlikte, İsrail’in el-Kaide’yle bağlantılı Nusra Cephesi’yle işbirliğini
belgelemiştim. Ama şimdiye kadar hiçbir İsrailli IŞİD’le işbirliğini itiraf
etmemişti. Aşağıdaki satırlarda Yaalon bunu açıkça teyit ediyor:
Suriye’de birçok fraksiyon var: rejim, İran, Ruslar ve hatta el-Kaide ile
IŞİD. Bu şartlar altında bir yandan kendi çıkarlarımızı koruyacağımız, öte
yandan müdahalede bulunmayacağımız bir şekilde sorumlu ve dikkatlice
dengelenmiş bir politika geliştirilmeli. Çünkü eğer ki İsrail, taraflardan biri
lehine müdahale ederse diğer tarafın çıkarlarına hizmet etmiş olur. İşte bu
yüzden biz kırmızı çizgiler çektik. Her kim bizim egemenliğimizi ihlal ederse
anında gücümüzü tüm ağırlığıyla ensesinde hisseder. Çoğunlukla ateş etmeler
rejimin kontrolü altındaki bölgelerden geliyor. Ama bir defasında IŞİD
mevzilerinden ateş edilmiş ve hemen ardından özür dilenmişti.
Bahsettiği saldırı
İsrail medyasında haber olarak yer almıştı, ama IŞİD’in özrü hiç haber olmadı.
Zira IŞİD’in özrünü duymak hem İsrail’i hem de İslamcıları rahatsız edecekti.
Bazı eleştirmenler
IŞİD’in özrü İsrail’le İslamcılar arasında bir ittifak veyahut ciddi bir
işbirliği anlamına gelmez ki diyebilirler. (...)
(...)
İsrail dış
politikasının ta kurucu Başbakan Ben Gurion döneminden beri son derece
fırsatçı ve ahlak dışı olduğu herkesin malumu. Gurion’un şu yüz kızartıcı
açıklaması da buna bir örnek: “Eğer ki Alman Yahudilerinin kurtuluşu için ya
tamamını İngiltere’ye ya da sadece yarısını Filistin’e nakletmek gibi bir
ikilemde kalsaydık ben ikincisini tercih ederdim. Çünkü bizim temel meselemiz,
sadece bu çocukların bireysel çıkarları değil, aynı zamanda Yahudi halkının
tarihi çıkarları.”
(...)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder