29 Mayıs 2017 Pazartesi

A.McDONALD: İRAN, SURİYE’YE KARA KUVVETLERİNİ KONUŞLANDIRMAYI DÜŞÜNÜYOR



İRAN, SURİYE’YE BİR AMERİKAN MÜDAHALESİNE KARŞI KARA KUVVETLERİNİ KONUŞLANDIRMAYI DÜŞÜNÜYOR

Alex MacDonald (Ortadoğu, Asya ve İslam dünyası uzmanı)
Middle East Eye, 29.4.2017

Tercüme: Zahide Tuba Kor

İran dışişleri bakanlığı, İsrail’in 27 Nisan’da Şam havalimanı yakınındaki bir bölgeye düzenlediği hava saldırısını kınarken çıkan haberlere göre Tahran yönetimi, Suriye’ye yönelik Amerikan öncülüğünde muhtemel bir müdahaleye karşı koymak maksadıyla bu ülkeye kara birliklerini konuşlandırmayı düşünüyor.
(…)
İran Devrim Muhafızları’nın eski bir komutanına bağlı olan Tabnak haber ajansına göre, İran Ürdün’ün kuzey sınırında artan Amerikan askeri faaliyetlerinden ciddi endişe duyuyor.
Makaleye göre İsrail’in Suriye’ye saldırıları; İsrail, ABD ve Arap ülkelerinden müteşekkil bir koalisyonun bu ülkeye yönelik büyük çaplı saldırılarının sadece bir başlangıcı olabilir. “Suriye’nin güneyinde artan faaliyetler, silahlı grupların (yardımıyla) Ürdün ve İsrail üzerinden bir saldırı hazırlığına işaret ediyor.”
Aynı haber ajansında yer alan bir başka makaleye göre, Rus ve İranlı askeri yetkililer böyle bir durumda müdahale etmek için kara birliklerini yollamaya hazır olduklarını Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed’e bildirdiler.
Suriyeli muhaliflerden gazeteci Esad Hana, nisan ayı başında attığı bir tweette Amerikan birliklerinin konuşlandığını ve Ürdün özel kuvvetleriyle birlikte Suriye’nin güney sınırında hazır beklediğini yazdı. Yine el-Hayat mahreçli bir diğer haber, görünüşte İslam Devleti’yle savaş hedefiyle de olsa ortak kuvvetlerin Ürdün’den Suriye’nin güneyine girmeye hazırlandığını ortaya koyuyor.
(…)
Suriye’nin güneyinde özerklik mi?
(…)
İran Devrim Muhafızları’nın 1000’i aşkın savaşçısı ABD, Katar, Türkiye ve Suudi Arabistan’ın desteklediği muhaliflere karşı Suriye’deki çatışmalarda hayatını kaybetti.
Şam’da yaşayanların anlattığına göre, rejim yanlısı bölgelerde İran’ın nüfuzu o denli yayılmış durumda ki Suriye’nin siyasi ve askeri sahnesine, Esed’in baş müttefiki Rusya’yla birlikte, fiilen egemenler.
Guardian gazetesine konuşan bir Suriyeli işadamı diyor ki “Burası benim anavatanım, ama ikinci sınıf bir vatandaş konumundayım. Artık Suriyeliler ikincil, İranlılar başat ve Ruslar ise tanrı konumunda.”
Rai el-Yevm gazetesi yazarı Abdülbari Atvan’a göre Şam yönetimi, İstanbul’da 22 Suriyeli muhalif aktivistin önerdiği, Suriye’nin güneyinde özerk bir bölge kurulması çağrısı yapan plana sinirlendi. Deraa, Suveyda ve Kuneytra bölgelerinde adem-i merkeziyetçi bir yerel idare kurulmasını öngören bu sözde Houran Paktı’nı Şam yönetimi Suriye’nin federalleşmesinin ilk adımı olarak görüyor. Esed’in müttefiki Rusya bile adem-i merkeziyetçi bir idare prensibine açık.
Esed yönetimi, hem Ürdün krallığının hem de İsrail’in sınırlarını koruma işlevi görecek bu planın arkasında ABD’yle birlikte Ürdün’ün olduğunu görüyor.
Amerikan birliklerinin Suriye’nin kuzey sınırına da konuşlandığını gösteren haberler var.
28 Nisan’da YPG komutanlarından biri dedi ki, YPG ile Türk birlikleri arasında sınırda açılan karşılıklı ateşin ardından Amerikan birlikleri kuzey sınırındaki durumu gözetlemeye başlayacak.
(…)
Suriye’nin kuzey ve güney sınırları boyunca Amerikan birliklerinin giderek artması, –özellikle de İdlib’e kimyasal saldırının ardından Şayrat Hava Üssü’ne yönelik saldırının gözler önüne serdiği gibi, Trump’la birlikte Amerikan yönetiminin politikasındaki son dramatik değişiklik–  Şam ve Tahran’ı endişelendiriyor.

(…) Ortadoğu Enstitüsü IranObserved Projesi Direktörü Ahmed Mecidyar’ın makalesinde belirttiği gibi, “Özellikle İranlı askeri yetkililer, Trump’ın Rus Devlet Başkanı Vladimir Putin’e olumlu bakışının ve yurtdışına askeri müdahalelere karşı duruşunun İran’ın Suriye ve Ortadoğu’daki gündemine yarayacağı ümidindeydiler. Ancak bu ihtiyatlı iyimserlik, ocak ayında Trump’ın iş başına geçmesiyle ve –Tahran’ın balistik füze programına karşı yeni yaptırımları yürürlüğe koyarak, Washington’ın Ortadoğu’daki geleneksel Sünni müttefikleriyle yakın ilişkilerini tekrar kurarak ve Suriye ile Irak’ta askeri angajmanın çapını genişleterek– İran’a yönelik saldırgan bir politika benimsemesiyle birlikte yerini Tahran’da giderek artan endişelere bıraktı.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder