29 Mayıs 2017 Pazartesi

A.KHALIFA: KAN VE SERVET: MISIR ORDUSU



KAN VE SERVET: MISIR ORDUSU

Amr Khalifa (Serbest gazeteci ve Ahram Online, Mada Masr, The New Arab, Muftah ve Daily News Egypt gibi yayın organlarında analisti)
Middle East Eye, 27.4.2017

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Mısır ordusu Mısırlıları öldürüyor.
(…)
Temel görevi Mısır’ı tüm düşmanlarından korumak olması gereken ordu, çok az kimsenin idrak edebileceği bir iktisadi hegemonyadan milyarca dolarlık kazanç elde etmekle suçlanıyor.
On milyonlarca Mısırlı fakirlik sınırı altında veyahut tam sınırda hayatta kalma mücadelesi verirken ordunun lider kadrosundan birçokları ülke ekonomisini hortumlayarak hesapsız savurganlık içinde yaşıyor. Bu bir “Ordu, ordu içindir, halk için değil” hikâyesi.

Ordunun son hediyesi
Tıpkı selefleri Cemal Abdünnâsır, Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek gibi, Abdülfettah es-Sisi de Mısır’ın baş kurumu olan ordunun Mısır halkına bir hediyesi.
Ordunun rezil müteşebbisliğinde oynanan oyunun adı, gizlilikler: Mısır’ın ordu bütçesinde hesaplar ne denetlenebiliyor ne de vergilendiriliyor. Ülkenin iktisadi refahına karşı bu en amansız oyun.
Ordunun devasa müteşebbisliğinin ölçeğine dair tahminler, milli gelirin sadece %5’i ile %40’ı gibi bir büyük oran arasında değişim gösteriyor. Sisi’ye kulak verirseniz bu oran sadece %1,5 civarında. Ama Sisi alenen yalan söylüyor. Bu oranı doğru varsayarsak, Mısır’ın 2015-2016 dönemi GSYH’si baz alındığında, ordu bütçesi toplamda 20 ila 30 milyar Mısır cüneyhine tekabül ediyor. 
Ancak o sene içinde Mısır, dört hücum denizaltısı satın almak için Almanya’yla bir anlaşma imzaladı. Denizaltıların etiket fiyatını tahmin edin bakalım: Her biri 18,9 milyar dolardan toplamda 75,6 milyar dolar! (…)

Birbirine bağlı kaderler
Ne Sisi ne de ordunun üst kademesi Mısır’ın tek problemi. Sisi ve ordu, her biri Mısır sıcak hava balonuna bağlanmış birer tonluk kireçtaşı gibi. [Mısır’ın] Göğe yükselmesi için ordunun zayıflatılması ve Sisi’nin rolünün yeniden şekillendirilmesi lazım.
Ama bunu yapmak hiç de kolay değil. Zira Sisi, ülkeyi kendince istikrara kavuşturmak adına, hem siyasi desteğinin bir karşılığı hem de derinden inandığı ordunun emsalsiz liyakatine bir ödülü olarak Mısır Silahlı Kuvvetlerinin ekonomiyi sımsıkı şekilde elinde tutmasını teminat altına almak zorunda.
Carnegie Uluslararası Barışı Koruma Vakfı’nda Mısır uzmanı olan Michelle Dunne, bu hafta Amerikan Senatosu Bütçe Alt Komisyonu’nda dedi ki, Sisi’nin kendisini güçlendireceğini zannettiği bütün bu taktikler, aslında onun felaketine yol açabilir. Hükümet, “kronik istikrarsızlığa yol açacak politikalar benimsiyor”… “ülke hayatta kalma mücadelesi veriyor ve Mısır, sonunda bir kaosa düşebilir.”
Sisi, politikalarının gizliden gizliye [halk arasında] öfkeye yol açtığını kabul ediyor.
Bu hafta içinde gayriresmi açıklamalarından birinde Sisi, orta sınıfın yükselen fiyatlardan duyduğu öfkenin bilincinde olduğunu açıkça belirtti. (…)
(…) Geçen ay Mısır ekonomisi içeriden şiddetle patlamaya devam ederken enflasyon son 30 yılda ilk defa %30,9’a fırladı.
Ancak Mısır’ın iktisadi suçlarının arkasındaki bir numaralı zanlı eğer Sisi ise, iki numaralısı da ordudur.

Devasa büyüme
Mısır Hava Kuvvetleri, Mısır ekonomisinin “bekçisi” ve meselenin özüne inmek için gizli mahzeni açmanız lazım. Ancak ordu neredeyse hiç bu kapıyı açmıyor.
(…)
Nâsır döneminden beri ordu, ekonomik refahı kendisine bağlayarak, ülkenin bir numaralı hizmet sağlayıcısı olacak şekilde giderek büyüdü.
Halefi Enver Sedat bu paradigmadan az da olsa geri durdu. Ancak Mübarek, perde arkasından askeri komplekse bir hediye olarak, bunu tam gaz geri getirdi. Bu sayede ordu, yakınlara iltimas geçmenin zirve noktası sayılan, Cumhurbaşkanı Mübarek’in iktidarı gayrimeşru bir şekilde oğlu Cemal’e devretmesini görmezden gelecekti.
Sonunda bu hesap onun felaketi oldu. Ancak Sisi yönetimi altında ordunun çifte rolü –yani baş hizmet sağlayıcılığı ve görmezden gelinen Mısır sanayisinin çiftliğe dönüştürülmesi– devasa şekilde genişledi.
Orduya havale edilen uzun projeler ve iş alanları listesinin başında bakın neler yer alıyor: Başarısızlığa uğrayan yeni Süveyş Kanalı inşası (…), su şişeleme, ekmek fırınları, akaryakıt istasyonları, arazi satışı, otellerin yanısıra devlet bankaları ve uluslararası kreditörlerle ortaklaşa dünyanın en büyük nakliyat/gemicilik holdinglerinin bazıları…
Ayrıca gıda ambalajlama, çelik fabrikaları, balıkçılık ve ilaç fabrikaları gibi sanayinin daha birçok alanına el atmış durumdaki ordunun iktisadi imparatorluğunun karmaşıklığı muazzam bir kaynaktan besleniyor: 500.000’i aşkın silahaltındaki askerin ucuz işçiliği.
Dolayısıyla Mısır Hava Kuvvetleri orta, büyük veya devasa ölçekli herhangi bir proje için ihalelerde teklif verebilir ve rakip ihale tekliflerinin gözdesi olabilir, tabii gerçekte rekabet hemen hemen hiç olmasa da.
(…)
Mübarek döneminde Mısır’da [iş yapmanın bir maliyeti olarak] Cemal ve Âlâ kardeşlerin başını çektiği Mübarek klanı “sermayesiz ortaklar” statüsünde her işe bir kenarından dâhil olurken Sisi iktidarında da ordunun benzer bir fırsattan nemalandığı, yaygın şekilde bilinip de itiraf edilemeyen bir sır.
Gerek kritik iş alanlarının büyük çoğunda fiili tekelcilik gerekse gizliliğin perdelediği yolsuzluklar dikkate alındığında Mısır ekonomisinin yapısal problemlerden muzdarip olması sizce şaşırtıcı mı? Farklı ölçeklerden özel sektör işletmeleri, bu tür bir dev yaratıkla rekabet etme beklentisine giremez.

Kan ve ter
2011’de Mısır halkı isyan ettiğinde bu sadece Mübarek’e karşı değil, ferasetli gözlemcilerin tespitine göre, aynı zamanda ordunun fiilî yönetici olduğu sisteme karşı bir ayaklanmaydı.
Devrimin başarıya ulaşabilmesi için orduyu siyaseten ve iktisaden tecrit etmeye dönük yapısal değişimlerin hayata geçirilmesi gerekirdi. Bunun yerine halk isyanının o görkemli günlerinde, temel amacı iktisadi ve siyasi hayat üzerinde tam kontrolü sağlamak olan Mısır ordusu bir karşı-devrime öncülük etti; elit takımının mali açgözlülüğünün ve şahsi menfaatlerinin de tetiklemesiyle…
Ordu tarihten ders çıkarmadı: Kısa ve orta vadede çok büyük olan kazanımlar, uzun vadede ciddi birer kayba dönüşebilir. İktisadi ve siyasi hegemonyanın özündeki adaletsizlikler, eli silahlı adamların önceden davranıp 2011’den bu yana engellemeye çalıştığı gibi, başlı başına büyük bir kargaşayı tetikleyebilir.
2011 Devrimi’nden sadece 8 gün sonra, “Pastanın beşte birini elinde tutanlar öyle sessiz sedasız el çekmeyecektir… (onlar) iktisadi kontrollerini dizginlemeye dönük her türlü kurumsal ve anayasal girişimi bastıracaklardır” diye ikazda bulunmuştum.
Eğer daha evvel sarf ettiğim bu sözlerimi bir kehanet sayarsanız, bugün de askeri ekonominin mevcut halinin analizi, ekonomiyi kontrol edenler için bir istikrarsızlığa işaret ediyor. Eğer ki Mısır ordusu devlet içinde devlet olmaya ve halkını savunmak yerine serveti istiflemeye devam ederse, tam da koruduğunu iddia ettiği devletin kendisini içeriden patlatacaktır.

Bu nasıl gerçekleşir bilinmez, ama askeri ekonomik makamı elinde tutan bir generalin şu sözleri kulaklarınızda çınlasın: İktisadi askeri imparatorluk için “çok ter döktük; onu kanımızla canımızla koruyacağız.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder