KAN VE SERVET: MISIR ORDUSU
Amr Khalifa (Serbest gazeteci
ve Ahram Online, Mada Masr, The New Arab, Muftah ve Daily News Egypt gibi yayın
organlarında analisti)
Middle East Eye, 27.4.2017
Tercüme: Zahide Tuba Kor
Mısır ordusu Mısırlıları öldürüyor.
(…)
Temel görevi Mısır’ı tüm düşmanlarından korumak olması gereken ordu,
çok az kimsenin idrak edebileceği bir iktisadi hegemonyadan milyarca dolarlık
kazanç elde etmekle suçlanıyor.
On milyonlarca Mısırlı fakirlik sınırı altında veyahut tam sınırda
hayatta kalma mücadelesi verirken ordunun lider kadrosundan birçokları ülke
ekonomisini hortumlayarak hesapsız savurganlık içinde yaşıyor. Bu bir “Ordu,
ordu içindir, halk için değil” hikâyesi.
Ordunun son hediyesi
Tıpkı selefleri Cemal Abdünnâsır, Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek gibi,
Abdülfettah es-Sisi de Mısır’ın baş kurumu olan ordunun Mısır halkına bir
hediyesi.
Ordunun rezil müteşebbisliğinde oynanan oyunun adı, gizlilikler:
Mısır’ın ordu bütçesinde hesaplar ne denetlenebiliyor ne de vergilendiriliyor.
Ülkenin iktisadi refahına karşı bu en amansız oyun.
Ordunun devasa müteşebbisliğinin ölçeğine dair tahminler, milli
gelirin sadece %5’i ile %40’ı gibi bir büyük oran arasında değişim gösteriyor.
Sisi’ye kulak verirseniz bu oran sadece %1,5 civarında. Ama Sisi alenen yalan
söylüyor. Bu oranı doğru varsayarsak, Mısır’ın 2015-2016 dönemi GSYH’si baz
alındığında, ordu bütçesi toplamda 20 ila 30 milyar Mısır cüneyhine tekabül
ediyor.
Ancak o sene içinde Mısır, dört hücum denizaltısı satın almak için
Almanya’yla bir anlaşma imzaladı. Denizaltıların etiket fiyatını tahmin edin
bakalım: Her biri 18,9 milyar dolardan toplamda 75,6 milyar dolar! (…)
Birbirine bağlı kaderler
Ne Sisi ne de ordunun üst kademesi Mısır’ın tek problemi. Sisi ve
ordu, her biri Mısır sıcak hava balonuna bağlanmış birer tonluk kireçtaşı gibi.
[Mısır’ın] Göğe yükselmesi için ordunun zayıflatılması ve Sisi’nin
rolünün yeniden şekillendirilmesi lazım.
Ama bunu yapmak hiç de kolay değil. Zira Sisi, ülkeyi kendince
istikrara kavuşturmak adına, hem siyasi desteğinin bir karşılığı hem de
derinden inandığı ordunun emsalsiz liyakatine bir ödülü olarak Mısır Silahlı
Kuvvetlerinin ekonomiyi sımsıkı şekilde elinde tutmasını teminat altına almak
zorunda.
Carnegie Uluslararası Barışı Koruma Vakfı’nda Mısır uzmanı olan
Michelle Dunne, bu hafta Amerikan Senatosu Bütçe Alt Komisyonu’nda dedi ki,
Sisi’nin kendisini güçlendireceğini zannettiği bütün bu taktikler, aslında onun
felaketine yol açabilir. Hükümet, “kronik istikrarsızlığa yol açacak
politikalar benimsiyor”… “ülke hayatta kalma mücadelesi veriyor ve Mısır,
sonunda bir kaosa düşebilir.”
Sisi, politikalarının gizliden gizliye [halk arasında] öfkeye
yol açtığını kabul ediyor.
Bu hafta içinde gayriresmi açıklamalarından birinde Sisi, orta
sınıfın yükselen fiyatlardan duyduğu öfkenin bilincinde olduğunu açıkça
belirtti. (…)
(…) Geçen ay Mısır ekonomisi içeriden şiddetle patlamaya devam
ederken enflasyon son 30 yılda ilk defa %30,9’a fırladı.
Ancak Mısır’ın iktisadi suçlarının arkasındaki bir numaralı zanlı
eğer Sisi ise, iki numaralısı da ordudur.
Devasa büyüme
Mısır Hava Kuvvetleri, Mısır ekonomisinin “bekçisi” ve meselenin
özüne inmek için gizli mahzeni açmanız lazım. Ancak ordu neredeyse hiç bu
kapıyı açmıyor.
(…)
Nâsır döneminden beri ordu, ekonomik refahı kendisine bağlayarak,
ülkenin bir numaralı hizmet sağlayıcısı olacak şekilde giderek büyüdü.
Halefi Enver Sedat bu paradigmadan az da olsa geri durdu. Ancak
Mübarek, perde arkasından askeri komplekse bir hediye olarak, bunu tam gaz geri
getirdi. Bu sayede ordu, yakınlara iltimas geçmenin zirve noktası sayılan,
Cumhurbaşkanı Mübarek’in iktidarı gayrimeşru bir şekilde oğlu Cemal’e
devretmesini görmezden gelecekti.
Sonunda bu hesap onun felaketi oldu. Ancak Sisi yönetimi altında
ordunun çifte rolü –yani baş hizmet sağlayıcılığı ve görmezden gelinen Mısır
sanayisinin çiftliğe dönüştürülmesi– devasa şekilde genişledi.
Orduya havale edilen uzun projeler ve iş alanları listesinin başında
bakın neler yer alıyor: Başarısızlığa uğrayan yeni Süveyş Kanalı inşası (…), su
şişeleme, ekmek fırınları, akaryakıt istasyonları, arazi satışı, otellerin
yanısıra devlet bankaları ve uluslararası kreditörlerle ortaklaşa dünyanın en
büyük nakliyat/gemicilik holdinglerinin bazıları…
Ayrıca gıda ambalajlama, çelik fabrikaları, balıkçılık ve ilaç
fabrikaları gibi sanayinin daha birçok alanına el atmış durumdaki ordunun
iktisadi imparatorluğunun karmaşıklığı muazzam bir kaynaktan besleniyor:
500.000’i aşkın silahaltındaki askerin ucuz işçiliği.
Dolayısıyla Mısır Hava Kuvvetleri orta, büyük veya devasa ölçekli
herhangi bir proje için ihalelerde teklif verebilir ve rakip ihale
tekliflerinin gözdesi olabilir, tabii gerçekte rekabet hemen hemen hiç olmasa
da.
(…)
Mübarek döneminde Mısır’da [iş yapmanın bir maliyeti olarak]
Cemal ve Âlâ kardeşlerin başını çektiği Mübarek klanı “sermayesiz ortaklar”
statüsünde her işe bir kenarından dâhil olurken Sisi iktidarında da ordunun
benzer bir fırsattan nemalandığı, yaygın şekilde bilinip de itiraf edilemeyen
bir sır.
Gerek kritik iş alanlarının büyük çoğunda fiili tekelcilik gerekse
gizliliğin perdelediği yolsuzluklar dikkate alındığında Mısır ekonomisinin
yapısal problemlerden muzdarip olması sizce şaşırtıcı mı? Farklı ölçeklerden
özel sektör işletmeleri, bu tür bir dev yaratıkla rekabet etme beklentisine
giremez.
Kan ve ter
2011’de Mısır halkı isyan ettiğinde bu sadece Mübarek’e karşı değil,
ferasetli gözlemcilerin tespitine göre, aynı zamanda ordunun fiilî yönetici olduğu
sisteme karşı bir ayaklanmaydı.
Devrimin başarıya ulaşabilmesi için orduyu siyaseten ve iktisaden
tecrit etmeye dönük yapısal değişimlerin hayata geçirilmesi gerekirdi. Bunun
yerine halk isyanının o görkemli günlerinde, temel amacı iktisadi ve siyasi
hayat üzerinde tam kontrolü sağlamak olan Mısır ordusu bir karşı-devrime
öncülük etti; elit takımının mali açgözlülüğünün ve şahsi menfaatlerinin de
tetiklemesiyle…
Ordu tarihten ders çıkarmadı: Kısa ve orta vadede çok büyük olan
kazanımlar, uzun vadede ciddi birer kayba dönüşebilir. İktisadi ve siyasi
hegemonyanın özündeki adaletsizlikler, eli silahlı adamların önceden davranıp
2011’den bu yana engellemeye çalıştığı gibi, başlı başına büyük bir kargaşayı
tetikleyebilir.
2011 Devrimi’nden sadece 8 gün sonra, “Pastanın beşte birini elinde
tutanlar öyle sessiz sedasız el çekmeyecektir… (onlar) iktisadi kontrollerini
dizginlemeye dönük her türlü kurumsal ve anayasal girişimi bastıracaklardır”
diye ikazda bulunmuştum.
Eğer daha evvel sarf ettiğim bu sözlerimi bir kehanet sayarsanız,
bugün de askeri ekonominin mevcut halinin analizi, ekonomiyi kontrol edenler
için bir istikrarsızlığa işaret ediyor. Eğer ki Mısır ordusu devlet içinde
devlet olmaya ve halkını savunmak yerine serveti istiflemeye devam ederse, tam da
koruduğunu iddia ettiği devletin kendisini içeriden patlatacaktır.
Bu nasıl gerçekleşir bilinmez, ama askeri ekonomik makamı elinde
tutan bir generalin şu sözleri kulaklarınızda çınlasın: İktisadi askeri
imparatorluk için “çok ter döktük; onu kanımızla canımızla koruyacağız.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder