DÜNYA, İSLAM DEVLETİ ‘SONRASI’ SÜRECE NASIL
HAZIRLANABİLİR?
David
Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü
gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı
yazarı)
Washington Post, 25.5.2017
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
Sözde bir İslam Devleti “askeri” tarafından düzenlenen İngiltere’nin
Manchester şehrindeki terör saldırısı, ABD ve müttefiklerinin terör örgütünün
Musul ve Rakka’daki kalelerini ele geçirme çabalarına ivme katacak. Ama Irak ve
Suriye’yi istikrara kavuşturmaya dönük İslam Devleti sonrası stratejiye dair de
ivedilikle bazı tartışmalar yapılmalı.
Başkan Trump’ın İslam Devleti’ni kökünden kazımaya yönelik bütün o laf
salatasına rağmen, Amerikalı karar alıcıların acaba Türkiye’nin terör örgütü
kabul ettiği YPG’ye bel bağlamanın ne derece mantıklı olacağına dair
tartışmaları altında Rakka harekâtı aylardır geciktiriliyor. YPG ve müttefiki
Sünni güçler Rakka’ya 10 kilometreden az bir mesafe kalmışken oldukları yerde
öylece durup alınacak kararı bekliyorlar.
Bu arada İslam Devleti’nin Rakka’dan yönlendirilen terör saldırıları için
zaman giderek azalıyor. Birkaç hafta evvel Amerikalı yetkililer bana, İslam
Devleti’nin Avrupa’daki hedeflerine yönelik en az 5 operasyonu bildiklerini
söylemişlerdi. Avrupalı müttefikler ABD’nin Rakka işini bir an evvel bitirmesi
için sıkıştırıyorlar.
Manchester’daki korkunç bombalı saldırı, İslam Devleti’nin kurduğu
planları frenlemenin zorluğunu –ve son darbeyi vurmak için beklemenin
maliyetini– hatırlattı. İslam Devleti yıprandı ve
geriliyor, hilafeti de sahada neredeyse yok edildi. Ancak sanal hilafet,
örgütün yavaş yavaş kökünün kazınmasının intikamını almaya çalışan Manchester
bombacısı olduğu iddia edilen Selman Abedi ve diğerlerinin kurduğu ağda
yaşıyor.
Trump yönetimi Türkiye’nin protestolarını reddederek Suriye Demokratik
Güçleri koalisyonunun belkemiği olan YPG’yi desteklemeyi tercih ettiğine göre,
Rakka saldırısı süratle kaldığı yerden devam etmeli. (…)
Trump yönetimi Ankara’nın destek verdiği alternatif kuvvete dair
Türkiye’nin argümanlarını sabırla dinledi. Ama Pentagon’un vardığı sonuç, bu
kuvvetin savaş alanında öyle ciddi bir mevcudiyetinin olmadığı, tek gerçekçi
seçeneğin ya Kürtlerin öncülüğündeki koalisyona bel bağlamak yahut bölgeye
binlerce Amerikan askeri yollamak olduğu yönünde.
Beyaz Saray haftalar evvel gayet doğru bir şekilde ilk seçeneği tercih
etti. Ankara’nın endişelerini yatıştırmak için ABD, Kürt askerî mevcudiyetinin
sınırlandırılacağı ve yeni kurulan Sünni aşiret güçlerinin Rakka ve yanı
başındaki Deyrezzor’da güvenliğin sağlanmasına yardımcı olacağı güvencesini
verdi.
Musul’da da sona doğru yaklaşılıyor. Komutanların dediğine göre, henüz
ele geçirilmemiş kısım, 500 ila 700 İD savaşçısı bulunan şehrin sadece %6’lık
kısmı.
Rakka ve Musul temizlendikten sonraki asıl meydan okuma, Suriye ve Irak’ın
Sünni bölgelerini –gerçek bir yönetim ve güvenlik yapısıyla– yeniden inşa etmek
olacak ki böylelikle radikal gruplar kısa sürede yeniden ortaya çıkmasın. İD
“sonrası”na hazırlık fikri üç yıldır Amerikalı karar alıcıların güya dilinde;
ama ciddi bir planlama ve fonlama çok çok az. Bu mesele ABD ve onun kilit
ortakları olan Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan ve BAE’nin acil önceliği olmak
durumunda.
Birçok kilit müttefikin istihbarat servisinin, inisiyatif alabilecek bir
liderlik nüvesi oluşturmak üzere son haftalarda Irak’tan Sünni liderlerle
buluştuğu söyleniyor. Ancak şimdiye kadar bu çabanın net bir stratejiden ziyade
anlamsız iç çekişmeler ürettiği gelen haberler arasında. Suriye’de
başarısızlığa uğrayan bütüncül bir Sünni muhalefet inşa etmeye çabalarının
moral bozucu bir tekrarı şimdi Irak’ta yaşanıyor.
CIA Başkanı Mike Pompeo bana ve birçok gazeteciye salı günü verdiği
mülakatta, CIA’i daha agresif ve risk alıcı bir duruş sergileyecek şekilde
harekete geçirmeyi planladığını anlattı. İşte buna başlamak için bir nokta:
Kürtler hem Irak hem de Suriye’de bir joker kartı. Suriye Kürtleri zaten
Kürtlerin yaşadığı Rojava denilen bölgeyi yönetiyor. Bu, Suriye Sünnilerinin de
kurtarılmış bölgelerinde benzer bir güçlü yönetim kurmaları için bir teşvik
olmalı. Bu arada Irak Kürtleri, Amerikalı yetkililere yakında ve belki de bu
yılın eylül ayında Kürtlerin bağımsızlığı için bir referanduma gitme planını
anlattı.
Amerikalı yetkililer 1990’ların başından beri güvenilir bir müttefik olan
Iraklı Kürtlere karşı derin bir minnettarlık hissediyorlar. Ancak bağımsızlık
referandumu potansiyel bir parlama noktası olduğundan Amerikalı yetkililer,
eylül ayında yapılacak Irak yerel seçimlerinin epey sonrasına ötelemek için
Kürt meselesini ağırdan almaya çalışabilirler.
Irak ve Suriye, azınlıkların nefes alabileceği daha gevşek, daha iyi
yönetilen, daha kapsayıcı birer konfederal devlet olarak yeniden tasavvur
edilmeli. Karar alıcıların yeni oyunu, İD sonrası geçiş sürecini, her iki
devletin de muzdarip olduğu mezhepçi felaketin devam etmesi yerine gelişmeye
odaklanmak için bir yol açmak olmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder