KÜRTLER
SAVAŞABİLİR, AMA ARTIK YÖNETMELERİ GEREKİYOR
Bilal Wahab (Washington Yakın Doğu Politikası Enstitüsü’nde Sofer araştırmacısı;
Süleymaniye’deki Irak Amerikan Üniversitesi’nde öğretim üyesi; Fulbright bursuyla
ABD’de yüksek lisans yapmış ilk Iraklı)
The Cipher Brief,
27.4.2017
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
(…) IŞİD’le savaş, yiğitlikleriyle ve
uluslararası askeri destekle yüreklenen yeni bir genç askeri komutanlar sınıfı
üretti. Evet, Kürtler savaşabilir; ama acaba etkili bir yönetim
sergileyebilecekler mi? Bir sonraki liderler sınıfı, sadece savaş meydanındaki
başarılarına göre değil, iktisadi fırsatların ve kalkınmanın yokluğuna karşı
vermeleri gereken “diğer savaş”taki becerilerine göre de seçilmeli.
Kürdistan’ın
yönetme sicili, savaşma siciline kıyasla gayet donuk. Yarı özerk Irak Kürdistan
Bölgesel Yönetimi (IKBY), uluslararası toplumun sağladığı Kürt güvenli
bölgesinde 1992’de yapılan seçimlerle ortaya çıktı. İlk seçimleri kazanan
liderler, meşruiyetlerini Baas Partisi’ne karşı verdikleri savaştan almışlardı.
Özgürlük savaşçıları belediye başkanlığı, hastane yönetimi gibi önemli yönetim
makamlarına getirilerek ödüllendirildiler.
Bu karar, Kürtleri
geri bırakan bir zayıf yönetişim modeli inşa etti. Devlet kurumları ve
kapasitesine yatırım yapmak yerine IKBY’yi oluşturan siyasi partiler,
hâkimiyetlerini sürdürebilmek için iltimas/adam kayırma ağlarına yatırım
yaptılar. Mesela Kürt peşmerge komutanlarının sadakati, bölgesel yönetime
değil, iktidardaki partilere. Ekonomi kronik şekilde petrole bağımlı ve servet
verimsizlik ve adam kayırmayla bozulmuş haldeki kamu sektöründe yoğunlaşmış
durumda.
Hükümet
temsilcileri herkesi ve her şeyi hemencecik suçlayıveriyorlar; ama aynaya
bakmaları lazım. Çoğu zaman haklılar; IKBY, Baas modeli olan bir merkezî
yönetimi miras aldı. Hükümet gelirleri, uluslararası petrol fiyatlarına ve
Bağdat’la ilişkilere göre artıp azalıyor. IKBY milyarlarca dolarlık borca
batmış durumda ve kamu çalışanlarına aylardır ödenememiş maaş borcu var.
Yakın gelecekte
Irak’ta IŞİD’in sona ermesiyle ve seçim döneminin yaklaşmasıyla Kürtler, 1992
seçimlerindekine benzer bir tercihle karşı karşıya kalabilirler: savaş mahareti
ve yiğitliği olan adaylar veya yönetme ehliyetine sahip adaylar.
IŞİD’e karşı
direnmiş genç Kürtler, soydaşlarının amansız savaşçılar şöhretini sürdürüp yeni
nesle aktardılar. Ancak eski savaşçılar yaşlanırken, politika ve hizmet sunarak
siyasi sermaye biriktirmiş daha genç nesil Kürt liderler ortaya çıkmış durumda.
Bu, Saddam sonrası ve IŞİD öncesi Kürdistan’ın başarısını da açıklıyor. Sonuç,
petrol sektörüne, havaalanlarına ve yeni üniversitelere alan açan güvenli bir
çevrenin ortaya çıkışı oldu. Sonbaharda yapılacak seçimlerle Kürtler, bir kez
daha genç askeri komutanlar grubundan asker veyahut yönetici seçmek arasında
bir tercihle yüz yüzeler.
(…)
Washington da bir
seçim yapmak zorunda: Irak ve Kürt siyasetini kendi haline bırakmak veya onu
doğru yöne hafifçe iteklemek. Ulus inşası, Washington’da aşırı derecede hassas
ve tartışmalı bir kavrama dönüşmüş durumda; ancak Irak’taki IŞİD karşıtı
ortaklarını bir istisna sayması, Amerika değerlerine ve menfaatlerine hizmet
edecektir. Erbil hükümetinin yozlaşmış, gayrimeşru ve temsil kabiliyeti
olmadığı algılaması, IŞİD’in yükselişini besledi ve bundan sonra da İran’a ve
radikal gruplara hizmet eden vekâlet savaşlarına zemin hazırlamaya devam
edecektir. Gerçekten de yönetim sistemini doğru düzgün bir hale sokmak, savaş
ağalarına ve terörizme karşı koymada Irak ve Amerika için bir milli güvenlik
meselesi. Irak’ın ve Kürtlerin asıl ihtiyaç duyduğu şey, Amerikan parası değil,
istikrarlı ve sürdürülebilir bir ekonomi için petro-dolarını nasıl harcamaları
gerektiği konusunda Washington’dan akıl almaktır. Bu bağlamda petrol
gelirlerindeki dalgalanma ve savaşla yıkılmış şehirleri yeniden inşa etme
sorununun üzerine eğilme, müthiş bir başlangıç olacaktır.
(…)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder