İSLAM DEVLETİ’Nİ UNUTMAYIN
George Friedman
(Amerikalı siyaset bilimci, Stratfor’un kurucusu ve 2015 yılına kadar başkanı,
Geopolitical Futures’ın kurucusu ve yöneticisi) & Jacob L. Shapiro (Geopolitical Futures Analiz Direktörü)
Mauldin Economics, 8.5.2017 ve Geopolitical Futures, 15.5.2017
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
(…) ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’nin İslam Devleti (İD)
savaşçılarını (…) Tabka’daki son İD kontrolündeki bölgelerden çıkardığını
(…) iddia ettiği bir sırada İD,
Tabka’nın 200
kilometre doğusundaki Şedadi’ye saldırı düzenledi. (…)
yaklaşık 40 kişi hayatını kaybetti.
(…)
ABD’nin İD yaklaşımı
Donald Trump göreve geldikten sonra Savunma Bakanı James Mattis’ten 30
gün içinde İD’in nasıl mağlup edilebileceğine dair bir plan istedi. Mattis
şubat ayında bir taslak sundu, ancak hiçbir ayrıntı dışarıya sızmadı.
Bizim tahminimiz, Mattis’in Trump’a şu yönde bir plan sunduğu yönünde:
ABD’nin İD’den daha büyük problemleri var; ordumuz Müslümanların coğrafyasında
16 yıldır savaş vermekte. Teçhizat akışının devam etmesi, birliklerin
güçlendirilmesi ve silahların modernize edilmesi lazım. Bunlar 30 gün içinde
yapılamaz. Dahası, ABD’nin bölgede Türkiye gibi bir NATO müttefiki var ve İD’i
mağlup etme noktasında İran’la çıkarımız ortak. ABD’nin herkes için her şeyi
yapması beklenemez. Niçin Müslüman ülkeleri, problemlerini kendilerinin çözmesi
için kendi hallerine bırakmıyoruz?
Şimdiye kadar bu strateji İD’i frenleyip sınırlandırdı, ama düşüşünü
hızlandırmadı. İD 2014 Haziran’ında Musul’u sadece iki haftada ele geçirmişti.
ABD’nin eğitip desteklediği Iraklı güçler 2016 Ekim’inden bu yana 7 aydır Musul’u
geri almak için çarpışıyor, (…) ve hala savaş bitmiş değil. Bu arada SDG,
geçtiğimiz kasım ayında büyük tantanayla Rakka’yı geri alma hamlesine başladı.
O dönemde öngörümüz Rakka’nın 2017 yılı içinde düşmeyeceği yönündeydi ve bu
hala daha geçerli.
Tabka ve Şedadi’deki son gelişmeler, öngörümüzün doğruluğuna niçin hala
daha inandığımızı ortaya koyar nitelikte. SDG Tabka’da İD kontrolündeki
bölgelere saldırdığında, birçok haber kanalı SDG’nin İD’i ilçeden [kendi
bileğinin gücüyle] çıkardığı iddiasını sanki bir hakikatmiş gibi kamuoyuna
yaydı. Ancak çok daha ferasetli başka kaynaklar da vardı. Mesela the New
Arap haber kanalı, Kürt SDG savaşçılarının İD’in bölgeden geri çekilmesi
için bir müzakere yürüttüğüne dikkat çekti. SDG, bu bölgeleri [kendi bileğinin
gücüyle] ele geçirmedi, İD’in [müzakere sonucu kendi rızasıyla] geri
çekilmesinin ardından kontrolü ele aldı. Bunun yerine İD, Tabka’nın doğusundaki
Şedadi’ye saldırmayı tercih etti ve –Rakka hedefine odaklanmış SDG
savaşçılarına savunmasız bir haldeyken– beklemedikleri bir anda ölümcül bir darbe vurdu.
(…)
(…) ama Şedadi’deki öyle önemsiz bir saldırı değil. SDG’yi bir tercihte
bulunmaya zorluyor: Ya sıkı savunulan Rakka’ya yavaş yavaş ilerlemeye devam
edecek ya da geri çekilip İD saldırısına maruz kalabilecek hassas mevkileri
savunacak.
İD’i mağlup etme mücadelesi, Trump’ın geçen ayki referandum zaferini
tebrik için Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmesinin
ana gündem maddesiydi. ABD Rakka’da İD’i ortadan kaldırmada Türkiye’nin öncü
bir rol oynamasını istiyor. Erdoğan da bu amaca matuf olarak Amerikan ve Rus
birliklerinden müteşekkil bir koalisyonla çalışmaya istekli olduğunun
işaretlerini verdi; ancak SDG savaşçılarının ekseriyetini oluşturan Suriye
Kürtlerinin dışarıda bırakılması kaydıyla. ABD ise SDG’nin İD’le savaşı
göğüslediğine işaret ederek şimdiye kadar bunu kabul etmedi.
İD ortadan kalkmayacak
Kuzey Kore, Amerikalıların dikkatini celbetmeye devam edecek, ancak İD
problemi ortadan kalkmayacak. Erdoğan 2 hafta içinde ABD’yi ziyaret edecek ve
Amerikan ve Türk menfaatleri arasındaki farklılık sıcak bir gündem olacak.
Seçim kampanyası sırasında Kürt savaşçıları öven Trump, selefi Obama’nın karşı
karşıya kaldığı aynı açmazla yüzleşecek. ABD, hem vizyonları hem de bölgede Türk
ve Arap güçleri dengelemede elverişli bir grup olmaları nedeniyle SDG’yi
bırakmak istemiyor. Ancak ABD, İD’i Rakka’dan tamamen çıkarmada Türkiye’nin
yardımına ihtiyaç duyuyor ve Ankara da Kürtlerle ilgili Türkiye’nin endişeleri
konusunda ABD’yi aynı hizaya getirtmek için bunu kullanıyor.
Erdoğan İD’le savaşmak için Suriye çöllerinin derinliklerine dalmayı ABD
kadar istemiyor. Türk ordusunun kendisini yeniden organize ve modernize etmeye
ihtiyacı var. Türkiye Suriye’de çatışmaya daha yeni girdi, ancak Rakka’ya
ilerleme katbekat büyük bir meydan okuma. Türkiye, ABD’den taviz koparmak ve
Rusya’yla ilişkilerini çekip çevirmek için kendi stratejik konumunu ve
ordusunun itibarını kullanıyor. Büyük güçler aralarında satranç oynuyorlar ve
şu an için oyunda olanlar sadece piyonlar.
(…) İD uygun vakti bekleyerek fırsat kolluyor. Düşmanlarından çok daha
fazla stratejik düşündüğünü, taktiksel savaş verdiğini ve sabırla davrandığını
artık ispatladı. Dini adanmışlığından mı yoksa alternatifsizliğinden mi böyle,
en iyisi bunun tahlilini psikanalistlere bırakalım. Jeopolitik uzmanlar olarak
bizim ekleyebileceğimiz husus şu: İD hala daha kazanabileceğini düşünen bir
kuvvet gibi davranıyor ve SDG sahada İD’e karşı savaşan tek kuvvet olarak
kaldığı müddetçe bu değerlendirme çok da mantıksız sayılmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder