29 Mayıs 2017 Pazartesi

G.FRIEDMAN & J.SHAPIRO: IŞİD'İ UNUTMAYIN



İSLAM DEVLETİ’Nİ UNUTMAYIN

George Friedman (Amerikalı siyaset bilimci, Stratfor’un kurucusu ve 2015 yılına kadar başkanı, Geopolitical Futures’ın kurucusu ve yöneticisi) & Jacob L. Shapiro (Geopolitical Futures Analiz Direktörü)
Mauldin Economics, 8.5.2017 ve Geopolitical Futures, 15.5.2017

Tercüme: Zahide Tuba Kor

(…) ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’nin İslam Devleti (İD) savaşçılarını (…) Tabka’daki son İD kontrolündeki bölgelerden çıkardığını (…)  iddia ettiği bir sırada İD, Tabka’nın 200 kilometre doğusundaki Şedadi’ye saldırı düzenledi. (…) yaklaşık 40 kişi hayatını kaybetti.
(…)

ABD’nin İD yaklaşımı
Donald Trump göreve geldikten sonra Savunma Bakanı James Mattis’ten 30 gün içinde İD’in nasıl mağlup edilebileceğine dair bir plan istedi. Mattis şubat ayında bir taslak sundu, ancak hiçbir ayrıntı dışarıya sızmadı.
Bizim tahminimiz, Mattis’in Trump’a şu yönde bir plan sunduğu yönünde: ABD’nin İD’den daha büyük problemleri var; ordumuz Müslümanların coğrafyasında 16 yıldır savaş vermekte. Teçhizat akışının devam etmesi, birliklerin güçlendirilmesi ve silahların modernize edilmesi lazım. Bunlar 30 gün içinde yapılamaz. Dahası, ABD’nin bölgede Türkiye gibi bir NATO müttefiki var ve İD’i mağlup etme noktasında İran’la çıkarımız ortak. ABD’nin herkes için her şeyi yapması beklenemez. Niçin Müslüman ülkeleri, problemlerini kendilerinin çözmesi için kendi hallerine bırakmıyoruz?
Şimdiye kadar bu strateji İD’i frenleyip sınırlandırdı, ama düşüşünü hızlandırmadı. İD 2014 Haziran’ında Musul’u sadece iki haftada ele geçirmişti. ABD’nin eğitip desteklediği Iraklı güçler 2016 Ekim’inden bu yana 7 aydır Musul’u geri almak için çarpışıyor, (…) ve hala savaş bitmiş değil. Bu arada SDG, geçtiğimiz kasım ayında büyük tantanayla Rakka’yı geri alma hamlesine başladı. O dönemde öngörümüz Rakka’nın 2017 yılı içinde düşmeyeceği yönündeydi ve bu hala daha geçerli.
Tabka ve Şedadi’deki son gelişmeler, öngörümüzün doğruluğuna niçin hala daha inandığımızı ortaya koyar nitelikte. SDG Tabka’da İD kontrolündeki bölgelere saldırdığında, birçok haber kanalı SDG’nin İD’i ilçeden [kendi bileğinin gücüyle] çıkardığı iddiasını sanki bir hakikatmiş gibi kamuoyuna yaydı. Ancak çok daha ferasetli başka kaynaklar da vardı. Mesela the New Arap haber kanalı, Kürt SDG savaşçılarının İD’in bölgeden geri çekilmesi için bir müzakere yürüttüğüne dikkat çekti. SDG, bu bölgeleri [kendi bileğinin gücüyle] ele geçirmedi, İD’in [müzakere sonucu kendi rızasıyla] geri çekilmesinin ardından kontrolü ele aldı. Bunun yerine İD, Tabka’nın doğusundaki Şedadi’ye saldırmayı tercih etti ve –Rakka hedefine odaklanmış SDG savaşçılarına savunmasız bir haldeyken beklemedikleri bir anda ölümcül bir darbe vurdu.
(…)
(…) ama Şedadi’deki öyle önemsiz bir saldırı değil. SDG’yi bir tercihte bulunmaya zorluyor: Ya sıkı savunulan Rakka’ya yavaş yavaş ilerlemeye devam edecek ya da geri çekilip İD saldırısına maruz kalabilecek hassas mevkileri savunacak.
İD’i mağlup etme mücadelesi, Trump’ın geçen ayki referandum zaferini tebrik için Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan’la yaptığı telefon görüşmesinin ana gündem maddesiydi. ABD Rakka’da İD’i ortadan kaldırmada Türkiye’nin öncü bir rol oynamasını istiyor. Erdoğan da bu amaca matuf olarak Amerikan ve Rus birliklerinden müteşekkil bir koalisyonla çalışmaya istekli olduğunun işaretlerini verdi; ancak SDG savaşçılarının ekseriyetini oluşturan Suriye Kürtlerinin dışarıda bırakılması kaydıyla. ABD ise SDG’nin İD’le savaşı göğüslediğine işaret ederek şimdiye kadar bunu kabul etmedi.

İD ortadan kalkmayacak
Kuzey Kore, Amerikalıların dikkatini celbetmeye devam edecek, ancak İD problemi ortadan kalkmayacak. Erdoğan 2 hafta içinde ABD’yi ziyaret edecek ve Amerikan ve Türk menfaatleri arasındaki farklılık sıcak bir gündem olacak. Seçim kampanyası sırasında Kürt savaşçıları öven Trump, selefi Obama’nın karşı karşıya kaldığı aynı açmazla yüzleşecek. ABD, hem vizyonları hem de bölgede Türk ve Arap güçleri dengelemede elverişli bir grup olmaları nedeniyle SDG’yi bırakmak istemiyor. Ancak ABD, İD’i Rakka’dan tamamen çıkarmada Türkiye’nin yardımına ihtiyaç duyuyor ve Ankara da Kürtlerle ilgili Türkiye’nin endişeleri konusunda ABD’yi aynı hizaya getirtmek için bunu kullanıyor.
Erdoğan İD’le savaşmak için Suriye çöllerinin derinliklerine dalmayı ABD kadar istemiyor. Türk ordusunun kendisini yeniden organize ve modernize etmeye ihtiyacı var. Türkiye Suriye’de çatışmaya daha yeni girdi, ancak Rakka’ya ilerleme katbekat büyük bir meydan okuma. Türkiye, ABD’den taviz koparmak ve Rusya’yla ilişkilerini çekip çevirmek için kendi stratejik konumunu ve ordusunun itibarını kullanıyor. Büyük güçler aralarında satranç oynuyorlar ve şu an için oyunda olanlar sadece piyonlar.

(…) İD uygun vakti bekleyerek fırsat kolluyor. Düşmanlarından çok daha fazla stratejik düşündüğünü, taktiksel savaş verdiğini ve sabırla davrandığını artık ispatladı. Dini adanmışlığından mı yoksa alternatifsizliğinden mi böyle, en iyisi bunun tahlilini psikanalistlere bırakalım. Jeopolitik uzmanlar olarak bizim ekleyebileceğimiz husus şu: İD hala daha kazanabileceğini düşünen bir kuvvet gibi davranıyor ve SDG sahada İD’e karşı savaşan tek kuvvet olarak kaldığı müddetçe bu değerlendirme çok da mantıksız sayılmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder