DÜNYAYI
ANCAK KARŞILIKLI CAYDIRICILIK KURTARABİLİR
Sergey
Karaganov (Rusya’nın en tanınmış siyaset
bilimcilerinden ve 2001-2013 yılları arasında Rusya Devlet Başkanı Putin’in dış
politika danışmanı; halihazırda Moskova Ulusal Araştırma Üniversitesi
Uluslararası İktisat ve Dış Politika Fakültesi dekanı ve Rusya Savunma ve Dış
Politika Konseyi onursal başkanı)
Project
Syndicate, 17.2.2017
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
NOT: Rusya’nın en önemli siyaset bilimcilerinden biri olan Sergey
Karaganov’un bu blogda yer alan 5 makale ve röportaj tercümesini toplu olarak
okumak için TIKLAYINIZ.
Uluslararası
sistemde yönetim şeklinin bozulması, haklı olarak, bugünlerin sıcak tartışma
konusu. Kurallara dayalı dünya düzeninin temel dayanakları paramparça oluyor ve
uluslararası davranışın temel normları ve ahlakı/nezaketi çürüyor. Adeta
kelimenin tam anlamıyla, tehlikeli bir dünyada, hatta savaş öncesi halde
yaşıyoruz.
Rusya’nın
hem AB hem de AB’nin yakın müttefiki ABD’yle arasındaki ilişkiler gittikçe
kırılganlaşıyor. NATO-Rusya askeri ve siyasi bölünmüşlüğü –bu defa Soğuk
Savaş’takinin 965
kilometre doğusunda– yeniden canlandırılarak Avrupa’da
değişen güç dinamikleriyle baş edilmeye çalışılıyor. Ancak özellikle AB’nin
kendi kırılganlığı nedeniyle bu yaklaşım yeni tehlikeler yaratıyor, başarılı
olması da mümkün görünmüyor.
Daha
genel bir ifadeyle, Amerikan hegemonyasındaki tek-kutuplu dünya düzeni artık
ortadan kalkıyor. Tabii ki bu düzen, mükemmellikten epeyce uzaktı. Hatta tam
aksine, özellikle dünyanın dört bir yanında rejim değişikliklerine verdiği
destekle, geniş ölçekte bir düzensizliğin temel kaynağıydı. Ortadoğu’da
tırmanan kaos bu yaklaşımın hatalarına bir örnek teşkil ediyor.
Bununla
birlikte Amerikan öncülüğündeki düzenin yerine ne geçeceğine dair endişeler söz
konusu, dönüşümün nasıl becerileceği kaygısına hiç girmiyorum bile. Bu
endişeler, ABD de dâhil birçok gelişmiş ülkenin karşı karşıya kaldığı siyasi
kargaşayla daha da yoğunlaşmış durumda. Müesses nizamın mutedil güçlerinin
dijitalleşmeden küreselleşmeye dünyayı sürüklemekte olan dinamikleri idrak edip
onlara karşılık vermedeki başarısızlığı, gelinen aşamada ahlaki ve entelektüel
boşluğa da yol açan bir yönetim boşluğunu beraberinde getirmiş durumda.
Ancak
Amerikan Düzeninden (Pax-Americana) çok daha istikrarlı ve düzgün işleme
potansiyeline sahip yeni bir küresel düzenin ufukta belireceğine inanmak için
sebepler var. Böyle bir düzenin kilit bir dayanağı Rusya olacaktır.
Barışçıl
şekilde adil ve istikrarlı bir dünya düzeni tesis edilebileceğine dair her ne
ümidi varsa hepsini kaybetmiş bir aktör olarak Rusya, son dönemde sert gücünü
yeniden devreye soktu. Bu gücünü, öncelikle, NATO’nun Rusya’nın kendi güvenliği
için hayati addettiği topraklara yayılmasını engellemek ve böylelikle bu yayılmanın
kaçınılmaz olarak beraberinde getireceği büyük çaplı bir savaşa meydan vermemek
için kullanıyor. İkincisi, erken davranıp, Batı’nın bu defa da Suriye’de
gayrimeşru bir şekilde rejimi değiştirme çabasının önüne geçmek maksadıyla hem
askeri gücünü hem de diplomatik maharetini gösteriyor.
Bu
adımlarıyla Rusya, Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana Batı’nın uluslararası
çatışmaları kışkırtan ve kendi ahlaki otoritesinin ve yumuşak gücünün altını
oyan o yenilmezlik duygusuna bir darbe vurdu. Bu bağlamda Rusya, küresel
düzende dengeleyici bir etki unsuru olarak kendisini yeniden şekillendirdi.
(Doğru veya yanlış, Rusya’nın siber taktikler ve propaganda yoluyla Batılı
kurumların ve hatta Amerikan demokrasisinin altını oymayı başarabileceğine dair
iddialar, bu yorumu sadece daha da pekiştiriyor.)
Tabii
ki Batı’nın yenilmezlik duygusu, –Soğuk Savaş sonrası stratejik gündemi
belirleyip yürüten müesses nizamın elitlerine yönelik siyasi meydan okumaların
baş göstermesi örneğinde de görüleceği üzere– zaten içeride bir kuşatma
altındaydı. SSCB’nin çöküşüyle elde ettikleri ideolojik zafer kalıcı değildi.
Bu,
bugün Rusya için de bir uyarı olmalı. Zira Rusya bugün (SSCB’nin hiçbir zaman
iddia edemediği şekilde) “tarihin doğru tarafında” gibi görünse de, karşı
tarafın moralini bozmak amacıyla zafer gösterisi yapmak bir hatadır. “Tarihin
sonu” diye bir şey yoktur. Ve hatta en azimli aktör dahi istikrarlı, barışçıl
ve sürdürülebilir bir küresel düzeni kendi başına inşa edemez.
İşte
bu yüzden son dönemde Rusya ile Çin’in gittikçe sağlam bir ittifak kurmaya
çalışması iyi bir haber. Ve yine işte bu yüzden Rusya ile –hegemonyasını
yitirse de hayati bir jeopolitik aktör olmaya devam eden– ABD arasındaki derin
güvensizliğin üzerine gidilmesi gerekecek.
Dünyanın
en büyük üç gücünün, yani “büyük üçlü”nün yeni ve daha istikrarlı bir dünya
düzenine barışçıl bir şekilde geçişin şartlarını oluşturmak için bir araya
gelmeleri şart. Bu fikir yeni de değil; o veya bu şekilde bir büyük üçlünün
oluşumu, Henry Kissinger ve Zbigniew Brzezinski gibi isimler tarafından da
teklif edilmekteydi. Üç taraflı bir düzenleme, ikili ilişkilerdeki
gerginliklerin etkisiz hale getirilmesine de yardımcı olabilir.
Bugün
başarının anahtarı, etkisizliği defaatle ispatlanmış olan silahların kontrolü
anlaşmalarıyla ilgili saplantıdan vazgeçmek ve bunun yerine uluslararası
stratejik istikrarın nasıl geliştirileceğine dair zorlu ve fakat hayati bir
üçlü diyalogu başlatmaktır. Karşılıklı çok taraflı caydırıcılığı güçlendirme
hayati hedefi çerçevesinde, nükleer silahlardan siber güvenliğe ve politikaya
kadar güvenliğin tüm unsurları üzerinde düşünülmeli.
İleriki
aşamada bu üçlü, yeni bir “uluslar uyumu”na diğer hakiki ve egemen aktörler de
dâhil edilecek şekilde genişletilebilir. Başarısızlığa uğrasa da bu tür bir
uyum, en son 19. yüzyılda tesis edilmiş, nispeten barışı sağlamış ve neredeyse
bir yüzyıl boyunca çarpıcı bir ilerlemeye destek olmuştu. 21. yüzyıl uluslar
uyumu da benzer bir etki doğurabilir, tabii bunun çok-taraflı karşılıklı
nükleer caydırıcılıkla da desteklenmesi gerekir.
Yeni
bir dünya düzeni gelişmeye başladı bile. Ancak bu süreç şimdiye değin yavaş,
kaotik ve risklerle doluydu. Bu tehlikeli dönemde, daha evvel başka tehlikeli
dönemleri nasıl sağ salim atlattığımızı hatırlamamız lazım. Bugün, tıpkı Soğuk Savaş’ta
olduğu gibi, dünyayı ancak karşılıklı caydırıcılık kurtarabilir.
Ankara Yılbaşı Mekanlarını Görmek İçin Sitemize Bekleriz.Güzel Bir Yazı Olmuş
YanıtlaSil