ALTI SENE SONRA
ARAP BAHARI’NA BİR BAKIŞ
David
Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü
gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı
yazarı)
Washington Post,
6.2.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
NOT: CIA ve Amerikan yönetimindeki etkili kişilerle sıkı bağlantıları olan ve yazılarında içeriden önemli bilgiler veren David Ignatius’a ait bu blogda yer alan 64 yazının tercümesini toplu olarak okumak için TIKLAYINIZ
Arap Baharı
artık mazide kalan bir hatıra gibi görünebilir. Ancak Arap ve Amerikalı
uzmanlardan oluşan bir ekibin kaleme aldığı yeni bir rapor, Ortadoğu çapında
insanların altı sene evvel Tahrir Meydanı’ndaki protestocuları harekete geçiren
daha iyi bir yönetişim ve hukuk devleti özlemini hala daha aynen hissettiği
iddiasında.
Daha modern ve
adil bir yönetim vizyonunun devamlılığını hatırda tutmak önemli, hele de Trump
yönetiminin tehdit edici İslamcı aşırıcılık imajına aşırı bir şekilde
odaklandığı bir dönemde. Bu rapor, Ortadoğu’daki Müslüman çoğunluklu
devletlerin vatandaşlarının ekseriyetinin Amerikalıların sahip olduğu adalet,
onur, özgürlük ve refahı talep ettiğini hatırlatıyor.
(…)
Carnegie
Uluslararası Barış Vakfının geçen hafta yayınladığı “Arap Kırılmaları:
Vatandaşlar, Devletler ve Toplumsal Sözleşmeler” başlıklı rapora göre [Z.T.K.
rapora erişmek için TIKLAYINIZ],
bu tersine dönüşlere rağmen Araplar, hala daha iyi bir yönetişim gündemini
sahipleniyor. Rapor yazarlarının başında eski Ürdün Dışişleri Bakanı Mervan
Muaşir geliyor [Z.T.K. Muaşir’in daha
evvel tercüme ettiğim “Arap Dünyası için iktisadi ültimatom” başlıklı önemli
yazısını okumak için TIKLAYINIZ].
Raporun kaleme alınmasında 3 Arap ve 3 Amerikalı ona eşlik etmiş.
Bu çalışma için
103 önde gelen Arap’la yapılan ankete göre, otoriterlik ve yolsuzluk bölgenin
en temel iki meselesi; katılımcıların sırasıyla 65’i ve 48’i bu yönde görüş
bildirmiş. Bu yönetişim meseleleri terörizmden, mezhepçi çatışmalardan veya
diğer güvenlik meselelerinden çok daha önemli görülüyor.
Rapora göre,
“Arap isyanlarından bu yana geçen altı senede Arap devletlerinin çoğu yönetim
krizi içinde.” Buna komşularına kıyasla çok daha istikrarlı, ama vatandaşları
halen daha serbest ve dinamik bir siyasi hayata aç durumdaki Ürdün ve Suudi
Arabistan gibi monarşilerin çoğu da dâhil.
Rapor, 2006
yılından bu yana Princeton ve Michigan üniversiteleri ile Arap Reform
İnisiyatifi adlı bir grup tarafından iki yılda bir 15 Arap ülkesinde yapılan ve
Arap halkının nabzını tutan “Arap Barometresi” araştırmasından da istifade
etmiş. Bulgular, Arapların daha iyi ve daha serbest bir siyasi sistem arzusunu
yansıtıyor. Geçen sene yapılan son araştırmaya göre yolsuzluk ve ekonomi en baş
iki problem.
Araştırmaya
katılanlar şaşırtıcı bir şekilde sorulara açıkça cevap vermişler.
Hükümetlerinin “az veya çok” yolsuzluğa bulaşmış olup olmadığına dair soruya,
Tunusluların %90’ı, Mısırlıların ve Cezayirlilerin %84’ü, Filistinlilerin
%83’ü, Faslıların %76’sı ve Ürdünlülerin %63’ü yolsuzluğun var olduğu cevabını
vermiş.
İnternet, Arap
dünyasını Batılıların ekseriyetinin fark ettiğinden çok daha fazla dönüştürdü.
Carnegie çalışmasına göre, Araplar günde ortalama 5 saatten fazla internetteler.
2014’te Suudiler, bir günde toplam 90 milyonluk izlenmeyle, dünyada kişi başına
YouTube video izlenmesinde en baş sıradaydılar ve yine Suud, %33’le dünyada en
yüksek Twitter yaygınlık oranına sahip. 2014’te Arap dünyasında atılan günlük tweet
sayısı 17 milyondu.
İnternet
sayesinde vatandaşlar kendilerini hem birbirleriyle hem de dış dünyayla
bağlantılı hissediyorlar. Talepleri, hükümetlerini eleştiri hakkı da dâhil,
temel insan hakları. Şaşırtıcı bir şekilde, 2016 Arap Barometresine göre,
kendisiyle anket yapılanların 2/3’si korkmadan hükümetlerini
eleştirebildiklerini düşünüyor.
Daha iyi bir
yönetişim tutkusu önemli; zira perişan bir manzaranın ortasında bu talep hala
dillendiriliyor. (…) Rapora göre, 2015’e gelindiğinde 143 milyon Arap, savaş
altındaki veya işgale uğramış ülkelerde yaşıyorlar. Araplar dünya nüfusunun
sadece %5’ini oluştururken mültecilerin yarısı Arap ülkelerinden.
Arap dünyasının
çoğunda polis devleti taktiklerinin sürdürülmesi, raporda, siyasi gelişimdeki
gecikmelerin sorumlusu olarak açıkça suçlanıyor: “Arap devletlerinde güvenlik
sektörünün ve silahlı kuvvetlerin hâkimiyeti, bölgenin mevcut siyasi ve yönetişim
krizlerinde büyük ölçüde pay sahibi.”
Bu çalışma,
bağımsız Arap araştırmacıların BM Kalkınma Programı için hazırladığı 2002 Arap
İnsani Gelişim Raporu’nu dayanak alarak hazırlanmış. Yeni Carnegie çalışmasına
göre, 2002 raporu “siyasi özgürlükler, eğitim ve kadının güçlendirilmesinde
derin eksiklikler”e işaret etmişti. “Ancak yaklaşık 15 sene sonra bu üç meydan okuma
hala daha devam ettiği gibi bunlara bir de yeni yeni meydan okumalar eklenmiş.”
Raporun sonuç
kısmını kaleme alan Mervan Muaşir’e göre, daha iyi bir yönetişimin yolu,
çoğulculuğa saygı duyulmasından geçiyor. “Boğucu bir tektipçilik” “Arap
toplumlarının durgunluğu”na katkıda bulundu. Önde gelen Arap analistlerin kendi
kendilerini eleştirmeleri değişim için temel bir dayanak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder