BREXIT
VE AVRUPA’NIN GELECEĞİ
George
Soros (George Soros, Soros Vakfı ve Açık Toplum Vakfı
Başkanı)
Project
Syndicate, 25.6.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
İngiltere,
bana göre, AB’yle olabilecek en iyi anlaşmaya sahipti; ortak para birimi avroya
katılmadan ortak pazarın bir parçası olmuş ve diğer bir dizi AB hukuki
düzenlemesinden muaf kalmayı başarmıştı. Ama bu bile İngiliz seçmenin AB’den
ayrılma yönünde oy kullanmasını durdurmaya yetmedi. Peki niçin?
(…)
Avrupa göçmen krizi ve Brexit tartışmaları birbirini besledi. (…)
(…)
Şimdi
ise –pratik olarak AB’nin dağılmasını kaçınılmaz kılmak suretiyle–
birçoklarının korktuğu o felaket senaryosu gerçekleşti. İngiltere, nihai
olarak, AB’den ayrılarak diğer ülkelerden görece daha iyi bir hale gelebilir de
gelemeyebilir de; ama ekonomisi ve halkı, kısa ve orta vadede çok büyük
sıkıntılar çekecektir. Referandumun hemen ardından para birimi sterlin son 30
yılın tarihî dip noktasını gördü. Uzun ve karmaşık bir yol olan AB’den iktisadi
ve siyasi boşanma süreci müzakere edilirken tüm dünyada mali piyasaların
çalkantılar içinde seyretmesi muhtemeldir. Öyle ki bunun reel ekonomiler
üzerindeki sonuçları, 2007-2008 mali kriziyle mukayese edilebilir bir düzeye
ulaşacaktır.
Şüphesiz
bu süreç, nice belirsizliklerle ve siyasi risklerle dolu; zira risk altında
olan, sadece İngiltere’nin bazı gerçek veya muhayyel avantajları değil, Avrupa
projesinin ayakta kalabilirliği. Brexit AB içindeki birlik karşıtı diğer
güçlerin de önünü açacaktır. (…)
Dahası
Birleşik Krallığın bizatihi kendisi ayakta kalamayabilir. Ezici bir çoğunlukla
AB içinde kalma yönünde oy kullanan İskoçya, bağımsızlığını kazanmak için bir
girişim daha başlatabilir. AB’de kalmaktan yana oy kullanan Kuzey İrlanda ise
çoktan İrlanda Cumhuriyeti’yle birleşme çağrısı yaptı bile.
AB’nin Brexit’e
tepkisi de diğer bir muhtemel gizli tehlike. (…) İngiltere’nin ticaret hacminin
yarısını AB ülkeleriyle ticaretin oluşturduğunu göz önüne alırsak Brexit’in
ihracatçılar üzerine etkisi yıkıcı olabilir. (…) Önümüzdeki yıllarda mali
kuruluşların operasyonlarını ve personelini avro bölgesine kaydırmasıyla Londra
Şehri (ve Londra’nın emlak piyasası) sıkıntılardan azade olmayacak.
Ama Avrupa
üzerindeki yansımaları çok daha kötü olabilir. Üye devletler arasındaki
gerilimler kırılma noktasına ulaştı; sadece mülteci krizi yüzünden değil, aynı
zamanda Avro Bölgesi’ndeki borç verenler ve borç alanlar arasındaki sıradışı
gerginliklerden dolayı da. Aynı zamanda Fransa ve Almanya’da zayıflayan liderler
iç meselelere odaklanmış durumda. İtalya’da Brexit’in ardından borsanın %10
değer kaybetmesi, doludizgin yaklaşmakta olan bankacılık krizine karşı ülkenin
ne denli savunmasız olduğunun bir işareti. Bu durum, daha yeni Roma belediye
başkanlığını kazanan popülist Beş Yıldız Hareketi’ni gelecek sene İtalya’da
iktidara taşıyabilir.
Bunların
hiçbiri, -gerçek bir bankacılık birliğini, sınırlı bir mali birliği ve
demokratik hesap verilebilirliğin daha güçlü mekanizmalarını içermesi gereken-
ciddi bir Avro Bölgesi reformu için hayra alamet değil. Ve zaman da Avrupa’nın
lehine işlemiyor; zira –ihtilafları kendi lehlerine istismar etmeye çalışan–
Türkiye ve Rusya gibi aktörlerin dış baskıları Avrupa’nın iç siyasi
gerilimlerini şiddetlendiriyor.
Bugün gelinen nokta
işte tam da bu. İngiltere de dahil tüm Avrupa, ortak pazarın ve ortak
değerlerin kaybından muzdarip olacak. Ancak AB gerçekten çökmüş ve
vatandaşlarının ihtiyaçlarını ve beklentilerini tatmin edemez durumda.
Başıbozuk bir parçalanmaya doğru gidiyor (…)
Ama asla pes
etmemeliyiz. İtiraf etmeliyiz ki AB kusurlu bir yapıydı. Brexit sonrası AB
değerlerine ve prensiplerine inanan bizler onu baştanbaşa yeniden inşa ederek
kurtarmak için el ele vermeliyiz. (…)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder