NAHOŞ HAKİKAT:
İSLAM DEVLETİNİ YENMEK ONLARCA YIL SÜRECEK
David Ignatius (Washington
Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar
listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post,
18.1.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
(…)
Geçen hafta
Ortadoğu’daki Amerikan askeri faaliyetlerini yürüten Merkezi Komutanlığa (…)
bir konferans çerçevesinde ziyaret gerçekleştirdim. (…) Burada duyduklarımı
isim vermemek kaydıyla size de özetleyeceğim. Ancak duyduklarım hiç de iç açıcı
şeyler değil.
Amerikalı
komutanlar ne ile savaştıklarını biliyorlar (…). Son 18 aylık mücadelede
cihatçılar ellerindeki toprakların %25’ini kaybettiler, ama bu zafiyetlerini
telafi etmek için yaratıcı metotlar icat ediyorlar.
Bazı örnekler
İslam Devleti komutanlarının becerilerini gösteriyor: Hareketlerini gizlemek
için tüneller ve başka taktikler kullanıyorlar; buldozerlerde ve diğer iş
makinelerinde patlayıcıları taşıyarak ve hedeflere dalga dalga yollayarak
devasa boyutta bombalı araçlar geliştiriyorlar; keşif için küçük insansız hava
uçaklarını etkin bir şekilde kullanıyorlar ve belki silahlı insansız hava
araçları hazırlıyor da olabilirler; savaş alanında klor ve hardal gazı gibi
kimyasal silahlar kullanıyorlar ve bu tarz konvansiyonel olmayan silah
kullanımını daha da genişletebilirler.
Amerikalı
komutanlar hâlihazırda İslam Devletinin kontrolündeki Irak ve Suriye
topraklarını temizleyip elde tutmaya yardımcı olacak Sünni bir kuvvet
oluşturmanın ne denli zor olduğunu öğrenmişler. Sünni aşiret liderleri ABD’ye
güvenmiyorlar ve ABD’nin dayanma gücünden de kuşkulular. ABD’nin can
kayıplarını önleme çabası ve “muharip kara kuvvetleri gönderme”ye direnmesi
nihai bir zafer değil, çevreleme stratejisi peşinde olduğu algısını
güçlendiriyor.
Sancılı öğrenme
deneyimlerinden biri, İslam Devletine saldırıda yardımcı olabilecek ve ardından
da bu toprakları elinde tutacak bir Suriye muhalefet kuvveti inşa etmeyi
hedefleyen Pentagon’un 500 milyon dolarlık “eğit-donat” programı olmuş. Bu çaba
geçen yıl, beklenen gönüllülerin ortaya çıkmaması ve programa katılanların da
savaş alanında fena halde hırpalanması nedeniyle çöktü. Öğrenilen dersler
arasında şunlar var: olgun savaşçılar bulup eğitmenin zorluğu, Suriye’deki
değişen ve istikrarsız çatışma ortamı, Türkiye gibi kendi gündemi olan bölgesel
ortaklarla çalışmanın zorluğu.
Daha derin bir
ders ise Batılı normlara ve standartlara bağlı güvenilir bir askeri kuvveti
eğitmenin birkaç ay değil, bir nesil alacağı. ABD’nin hızlı sonuç alma arzusu
tam bir hüsran ve hayal kırıklığı oldu. Bu çatışmadaki iç karartıcı gerçeklik
ise –siyasetçilerin de Amerikan kamuoyunun da kabullenmeyi en az isteyecekleri
şey olan– onlarca yıl sürecek bir taahhüdün altına girmeyi gerektirmesi.
Paradoksal bir
şekilde, ABD’nin kendi askeri birliklerini koruma kararlılığı, kendi kendini
engelleyen/mağlup eden bir hale bürünebilir. Müttefikler ve hasımlar, Amerikan
birliklerinin güvenli karargahlarında yaşadıklarını, hoş yemeklerle karınlarını
doyurduklarını ve muhtemel terörist saldırılarına maruz kalmayı asgariye
indirdiklerini görüyorlar. ABD müttefikleriyle birlikte savaştığını
söyleyebilir, ama sahada işler farklı görünüyor. Aslında Irak ve Suriye’deki
ortaklarımızla birlikte yaşamak ve savaşmak çok daha tehlikeli olacak; ama bir
gün radikalleri kökten yok edebilmek için sağlam bir ittifak inşa etmenin tek
yolu da bu olabilir.
(…)
Bir sonraki başkan,
küresel terörist düşmana karşı genişleyen bir savaşı miras alacak. Bu düşmanla
en iyi şekilde nasıl savaşılır tartışması henüz daha başlamadı bile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder