AMERİKALI MÜZAKERECİLER UKRAYNA
KONUSUNDA ZAMANA KARŞI YARIŞIYOR
Lili Bayer (Geopolitical
Futures kıdemli analisti)
Geopolitical
Futures, 13.6.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
(…)
Obama görevi bırakmadan
evvel Ukrayna’nın geleceği konusunda Rusya’yla bir uzlaşmaya varmak Beyaz Saray
için acil bir mesele. (…)
Amerikan
yönetiminin gelecek yedi ay içerisinde Ukrayna meselesinde biraz olsun ilerleme
kaydedebilmek için çabalarını artırmasının üç temel nedeni bulunuyor:
Birincisi, AB’nin
daha bölünmüş bir yapıya sürüklendiğinin emareleri var. Amerikan politika
yapımcıları Moskova’yı tavize zorlamak ve Ukrayna’nın statüsüne ilişkin bir
anlaşmaya razı etmek için, en azından kısa vadede, Batılı güçlerin hemfikir
olmaları gerektiğini biliyor. Rus tehdidi algısı Avrupa çapında ülkeden ülkeye
değişiyor; bazıları –diğer ülkelere kıyasla– Rusya’yı caydırmak için iktisadi
ve siyasi fedakârlıklarda bulunmaya daha fazla razı.
Öte yandan Kremlin
bazı Avrupalı hükümetleri ve siyasi partileri ayartmaya çalışıyor. Bazı Avrupa
ülkeleri yürürlükte olan yaptırımları sorguluyor. Bu yüzden Ukrayna konusunda
Batılı güçlerin müzakere pozisyonunun zamanla zayıflaması muhtemel. Dolayısıyla
şu an için müzakerelerin ABD’nin faydasına sonuçlar üretmesi geleceğe kıyasla
çok daha muhtemel.
ABD’nin bir
anlaşmaya varmak için acele etmesinin ikinci nedeni, Ukrayna’nın geleceğine
ilişkin müzakerelerin diğer bir dış politika baş belasıyla, yani İslam
Devleti’yle sıkı sıkıya bağlantılı olması. Obama’nın Ulusal Güvenlik Danışmanı
Susan Rice verdiği bir mülakatta Amerikan ve Rus istihbaratından sivil ve
askeri uzmanların Suriye konusunda her gün temas halinde olduklarına işaret
etti. Washington’ın İslam Devleti’ne ve Nusra Cephesi’ne karşı Rus
saldırılarını desteklerken Moskova’yı diğer muhalif grupları hedef almaktan
caydırmaya çalıştığını vurguladı. ABD Suriye’de gerek savaş meydanında gerekse
müzakerelerde ciddi bir ilerleme kaydedebilmek için Rus desteğine ihtiyaç
duyuyor.
Son olarak Obama
yönetimi, gelecek Amerikan başkanının Ukrayna konusunda Kremlin’le bir
anlaşmaya varmak için tüm taraflarla çalışmayı öncelemeyeceğinden endişe
ediyor. George Friedman’ın da dikkat çektiği üzere, Donald Trump uluslararası
krizlerde ve meydan okumalarda Amerikan pozisyonunu/etkisini sınırlamaktan yana
bir tavır alırken Hillary Clinton uluslararası yükümlülüklere bağlılığı ve
sabit ittifaklar sistemini sürdürmekten yana bir duruş sergiliyor.
(…)
Anlaşmalara uyması
için Rusya’ya baskı ve bölgede daha fazla askeri adımlar atmaktan Kremlin’i
caydırmak, NATO ve Amerikan birliklerinin Baltık ülkelerinde ve Polonya’da
varlık göstermesini ve aynı zamanda Karadeniz’de Batı’nın mevcudiyetini
gerektiriyor. Mevcut Amerikan yönetimi; Rus saldırganlığını caydırmak, Minsk
Anlaşmalarını hayata geçirmek ve Ukrayna’nın geleceği konusunda Moskova’yla bir
çeşit anlaşmaya varmak için elzem olan askeri ve diplomatik tedbirlerin yeni
başkan koltuğa oturmadan evvel devreye girmesini sağlamaya çalışıyor. Ancak
Ukrayna ve Rus liderleri de dahil yabancı yetkililer, önümüzdeki Amerikan
seçimlerinin belirsizliği yüzünden mevcut Amerikan yönetimiyle anlaşmalara
varmakta tereddüt gösterebilirler.
Moskova’yla
Amerikan menfaatlerine uygun bir anlaşma kotarma ihtimalinin giderek azaldığının
ve ayrıca Ukrayna konusunda Rusya’yla işbirliğinin Suriye’de Amerikan
menfaatlerini besleyebileceğinin farkında olan Obama yönetimi zamanla
yarışıyor. ABD, uzun vadede Rusya’nın herhangi bir anlaşmaya bağlı kalacağını
garanti edemez; ama mevcut Amerikan yönetimi için temel öncelik, orta vadede
Ukrayna’nın güvenliğini sağlamak ve yeni savunma tedbirleri devreye sokulurken
Doğu Avrupa için zaman kazanmak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder