İSLAM DEVLETİYLE
SAVAŞTA OBAMA BİR KAPLUMBAĞA, CUMHURİYETÇİLER İSE KUŞ BEYİNLİ
David Ignatius (Washington
Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar
listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post,
16.12.2015
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
Salı akşamı,
İslam Devletiyle daha sert bir şekilde savaşmadığı için Başkan Obama’yı kınayan
Cumhuriyetçi başkan adaylarına verilmesi gereken cevap şu: Obama bunu ABD’nin
topyekun bir savaş vermesine değecek varoluşsal bir mücadele olarak görmüyor.
Obama’nın
fayda-maliyet hesabına ve bizi bu noktaya taşıyan geçmişteki Suriye ve Irak
kararlarına karşı olabilirsiniz. Ama şu açık ki Obama, Ortadoğu’ya daha fazla
müdahale edip etmeme ikilemini çok dikkatlice tarttı ve bunun mantıklı
olmadığına karar verdi. Bu tartışmada Obama’nın ihtiyatlı analizleri ile
Cumhuriyetçilerin çoğunlukla lakayt ve acemice önerilerini kıyaslamak çarpıcı
olur.
Öyle görünüyor
ki Obama, stratejisinde eksik bir halka olduğunu kabul ediyor: İslam Devletinin
merkezi konumundaki Suriye ve Irak’ı temizleyip kontrolü altına alacak
güvenilir bir Sünni kara gücünün eksikliği. Kamuya açık beyanatlarından
hissedilebileceği üzere Obama, bu hayati Sünni müttefiklerin zayıflığı
karşısında önünde iki temel seçenek görüyor:
Birincisi,
öngörülebilir gelecekte ABD, kara birlikleriyle her şeyi masaya koymaya ve
Sünni ılımlılar için askerî güç sağlamaya karar verebilir. Bu Suriye’de başlayacaktır; ancak Obama’nın
danışmanları, Suriye’de yükümlülük altına girilmesi halinde bunun Libya
ve Yemen gibi çökmüş diğer Sünni devletlere de genişletilmesinden korkuyor. Bu
durumda ABD Sünnistan’ın idarecisine dönüşecektir.
Çok açık ki
Obama bu seçeneği yanlış buluyor. Danışmanları bu seçeneğin hayata geçmesi
halinde ayda 100 Amerikan askerinin öleceği, 500’ünün de yaralanacağı ve aylık
maliyetin 10 milyar dolar olacağı konusunda kendisini uyarıyor. Obama sözde
beceriksiz/amaçsız politikasından dolayı her taraftan saldırılara uğrasa da
böyle bir yükümlülüğün altına girmesi konusundaki baskılara direniyor (…)
İkincisi, Obama
zayıf Sünni müttefiklerle ortaklıkta Özel Operasyon Birliklerini kullanmak
suretiyle daha yavaş ve daha zorlu bir süreci tercih ediyor. Kısa vadede bu
strateji karmaşık ve bazen de acı verici olabilir; çünkü yerel güçler son
derece dağınık. Ancak Beyaz Saray, zamanla bunun daha istikrarlı ve
sürdürülebilir bir yaklaşım olabileceği sonucuna vardı.
Obama’nın
politika analizinin altından yatan saik, ABD Ortadoğu’yu yönetmeye çalışmayı
bırakmalı görüşüne dayanıyor. Beyanatlarından da açıkça anlaşılıyor ki Obama’ya
göre, bölge zorlu bir dönüşüm sürecinin henüz daha ilk aşamalarında; bu dönüşüm
bir nesil sürecek ve hızlı tamirat ancak ve ancak kabul edilmesi mümkün olmayan
maliyetlerle gerekleşebilir.
Uzun lafın
kısası Obama’ye göre ABD, gerçekleştiremeyebileceği –ve sonunda ülkenin
kanını akıtacak- projeler için kendini fazla zorlamamalı. ABD İslam Devletine
karşı bir şeyler yapmalı; zira Ürdün, Suudi Arabistan ve Avrupa’daki
müttefiklerine yönelik tehdit gerçekten çok çok büyük. Ancak Obama -hepten
tüketici bir hale bürünmemesi için- Amerikan müdahilliğini sınırlandırmak
istediğini gösteriyor.
Obama’nın
fikrini değiştirmesine ve İslam Devletine karşı savaşı, büyük bir Amerikan
müdahalesini gerektiren varoluşsal bir kriz olarak görmesine ne yol açabilir?
Belki bunu tetikleyecek gelişme, Amerika’nın normal işleyişini engellemeye
başlayacak şekilde kamuoyunu çok korkutacak büyük, planlı bir terör saldırısı
olabilir. Bu noktada Obama, on binlerce asker yollamak suretiyle Ortadoğu’daki
karmaşayı sahiplenmekten başka bir alternatifi olmadığına karar verebilir.
(…)
Cumhuriyetçi
adaylar propagandalarında bir cehennem yeri tasvir ederken ülkeyi
sakinleştirmek zor. Ancak Obama, Cumhuriyetçilerin tekliflerinin bütüncül, tutarlı
bir alternatif strateji yerine daha fazla bomba ve daha yüksel sesle konuşma
anlamına geldiğine ikna olmuşa benziyor.
Yıl sona ererken
Obama, haklı bir şekilde büyük başarılar olarak gördüğü İran nükleer
anlaşmasını, ticarette Transpasifik Ortaklığı, Küba’yla ilişkileri yeniden
başlatmayı ve Paris’te varılan iklim değişikliği anlaşmasını kutlamak isteyecektir.
Ancak kalıcı, zehirli bir problem olan Ortadoğu kaynaklı İslami terörizm ortada
duruyor.
Obama
olabildiğince kenarda bekleyecek. Ancak büyük bir saldırı, miras olarak
bırakmayı en az isteyeceği şeyi yapmaya, yani Ortadoğu’ya askeri birlik
yollamaya onu zorlayabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder