2 Ağustos 2017 Çarşamba

A.İBRAHİM: A.A.SALİH'İN ÖÇ ALARAK YEMEN’İN BAŞINA GERİ DÖNÜŞ ÇABASI



ALİ ABDULLAH SALİH, ÖÇ ALARAK YEMEN’İN BAŞINA GERİ DÖNÜŞ SIRASI MI BEKLİYOR?

Arwa İbrahim (Ortadoğu ve Kuzey Afrika uzmanı gazeteci ve haber editörü)
Middle East Eye, 13.7.2017

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Ali Abdullah Salih’in düşüşü; 10.000 kişinin canına mâl olan, kolera salgınını tetikleyen ve milyonlarcasının açlık çekmesine yol açan bir savaşın habercisiydi. Ancak eski tebaasının çoğunun aksine, Yemen’in nefret edilen eski cumhurbaşkanı Salih’in şansı tekrar yaver gidebilir.
Son gelen haberlere göre, –BAE’nin emriyle– Suudi Arabistan, İran destekli Husi hareketinin yıldırım gibi ilerlemesinden –görünüşte– seçilmiş Cumhurbaşkanı Abdurrabbu Mansur Hadi’yi korumak maksadıyla iki yıl evvel girdiği savaşı sona erdirebilmek için mevcut cumhurbaşkanını çöpe atıp yerine selefi Salih’e destek vermeyi düşünüyor.
2011’de Yemen’deki “Arap Baharı” sürecinde görevini bırakmasının ardından Salih ortadan kaybolmadı [Z.T.K. Uzun pazarlıklar sonucu kendisi ve ailesi için dokunulmazlık elde ederek ülkenin en büyük partisinin genel başkanlığını sürdürerek siyasetteki varlığını ve etkinliğini sürdürdü; ayrıca ordu ve tüm kilit kurumlarda ailesi, sülalesi ve kabilesi varlığını büyük ölçüde korudu]. Ordu içinden kendisine sadık olanlar Husilerle saf tuttular, ki daha evvel iktidardayken bu hareketle defalarca ölümüne savaştıkları dikkate alındığında, siyaseten hayatta kalmanın ustaca bir çaresiydi bu.
Uzmanlar, –sadakatlerin gün aşırı değişip eski müttefiklerin birbirine düşman ve düşmanların da perde arkasında barışıp birbirine dost olduğu– [Ortadoğu’da] bu tür bir Suudi kararının savaşın kendisi kadar kafa karıştırıcı olacağını söylüyorlar. Ve eğer doğruysa, bunun sadece Arap dünyasının en fakir ülkesinin geleceği için değil, aynı zamanda gidişatı yönlendirmeye çalışanlar için de devasa sonuçları olacaktır.
Bir Fransız web sitesi Intelligence Online’ın haberine göre, Suudi istihbarat şefi ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın sağ kolu olan Ahmed el-Asîrî [Z.T.K. Nisan ayında Suudi yönetimindeki sürpriz değişiklikler sırasında terfi ettirilmeden evvel Yemen harekâtının sözcülüğünü yürüten kritik bir isimdi], eski Yemen Cumhurbaşkanı’nın oğlu ve bir zamanlar Yemen’in [Z.T.K. hem de “özel yetkilerle donatılmış”] BAE büyükelçisi olan Ahmed Salih’le bir araya gelmek üzere geçen ay Abu Dabi’ye gitmiş. Bu ziyarette Yemen’de ya bizzat Ali Abdullah Salih yahut oğlu Ahmed veyahut güvenilir bir vekilin başkanlığında yeni bir hükümetin kurulmasıyla ilgili müzakereler de yürütülmüş.

Fransızların haberine göre, Muhammed bin Selman’ın geçen ay birinci veliaht prensliğe atanmasından bu yana Riyad, “eski Yemen Cumhurbaşkanının görevine geri dönmesi” fikrine daha açık hale gelmiş. Yine Körfez ülkeleri, geçen sene mevcut Cumhurbaşkanı Hadi tarafından görevinden alınan Yemen’in eski başbakanı Halid Bahhah’ı aynı göreve geri getirmeyi düşünüyormuş.
Haziran ayında Middle East Eye’da yer alan habere göre BAE, Muhammed bin Selman’a hala daha Riyad’da sürgünde yaşayan zayıf düşmüş Hadi’yi sepetleyip yerine Bahhah’ı getirmesi gerektiğini söylemiş. [Yazının tercümesi için TIKLAYINIZ] 
Yemen uzmanı Nadva ed-Devsari, bu anlaşmayla ilgili haberlerin doğru olabileceği ve böyle bir uzlaşmanın Yemen için yıkıcı sonuçlar doğuracağı görüşünde.
Ortadoğu Demokrasisi Projesi’nin kıdemli misafir araştırmacılarından olan Devsari diyor ki “Eğer ki sözkonusu haberler doğruysa bu tür bir uzlaşma, ne Yemen’in problemlerini çözecek ne de savaşın ardındaki temel sebeplerin (yani gücün Salih ve onun ailesi ile himaye ağının temsil ettiği kuzeyli elitin elinde toplanması meselesinin) üzerine eğilecek. Oğlu Ahmed Salih’i veya Salih yandaşlarından herhangi bir başka kimseyi kilit pozisyona getirmek savaşa yol açan sorunları sadece ve sadece daha da ağırlaştıracak. Yemenlilerin çoğunun böyle bir adımı kabullenmesi mümkün görünmüyor.”
Yemen uzmanı bir başka isim Bera Şiban, bu tür haberlerin doğruluğundan şüphe etse de BAE ile Suudi yönetimi ve istihbaratı içinde bazı unsurların “Salih’in partisindeki grupları ikna edip kendi saflarına çekmek için çok bariz girişimleri olduğu”na inanıyor. Bir insan hakları eylemcisi olan Şiban, Suudi Arabistan’ın bu tür bir planı desteklemesi için aklının çelinmesi veya Suudi istihbarat şefi Asîrî’nin Ahmed Salih’le buluşmasının mümkün olmadığı kanaatinde.
Ona göre her ne kadar Cumhurbaşkanı Hadi ile BAE arasındaki gerginlik giderek tırmansa da Körfez’deki güçlerin bu aşamada Hadi’yi görevinden almaya kalkışması muhtemel görünmüyor: “Bölgedeki ve uluslararası alandaki hissiyata göre, Hadi her ne kadar Yemen’i yönetmek için uygun bir isim olmasa da hiç kimse onu yerinden etmeye hazır değil.”
Bu haberler, Salih’in oğlunun Suudilerin BM Güvenlik Konseyi’ne baskısı sonucu Nisan 2015’te BM yaptırımları kapsamına alınması nedeniyle problemli.
Ona göre bu plan, Yemen’de Suud’un ilişkilerine ve daha geniş çaplı güvenlik çıkarlarına zarar verecektir: “Suudi Arabistan ve Yemenli gruplar arasındaki ilişkiler, çok uzun bir süreçte gelişip şekillenmiş kabile ilişkilerine dayalı. Riyad’ın bir anda ittifaklarını değiştirip Salih’e muhalefet eden birçok Yemenli kabileyle ilişkilerini kesmesi mümkün görünmüyor. Dahası, böyle bir plan Yemen’in bölünmesine ve kolayca İran tarafından manipüle edilebilecek son derece düşmanca bir kuzey Yemen’in oluşumuna yol açabilir.”

Yukarıdaki sürtüşme
BAE ile Hadi arasında giderek artan sürtüşmeye dair haberler son aylarda iyice arttı ve patlamanın bir habercisi. 
Mayıs ayında Middle East Eye bu konuda bir analiz yayınlamıştı. (…) [Analizi tercüme ettiğimden bu yazıdaki ilgili kısımları tekrar tercüme etmedim. Analizi okumak için TIKLAYINIZ]
(…)
Davsari, bu tür haberlerin Suudi Arabistan’ın Yemen stratejisinin daha da karmakarışıklaştığını ortaya koyduğu kanaatinde: “Suudilerin planı, boyun eğdirmek için Husileri bombalamaktı ve bu çok net bir şekilde işe yaramadı. İki yıldır devam eden harekât başarısızlığa uğradı. Husiler yenilgiye uğratılamadığı gibi şu an çok daha güçlüler, ülke parçalanmakta ve Yemen dünyanın en büyük insani krizini yaşamakta.”
Savaş sırasında 10.000 kişi hayatını kaybetti ve 400.000’i aşkın da yaralı var. Ama Salih için bu, Yemen’de iktidarı bir şekilde yeniden elde etmenin tek şansı olabilir. Davsari diyor ki “Bu anlaşma, eğer gerçekten varsa, Salih’i –daha evvel bizzat görevi bırakması için baskı yapmış insanların doğrudan veya dolaylı teşviki ve desteğiyle– yeniden iktidara taşıyacak.”

Değişen ittifaklar
Husiler, Salih’le 2014’ten beri müttefikler ve 2014 yılı sonunda Yüksek Siyasi Konsey adıyla bir meclis kurarak Milli Kurtuluş Hükümetini ilan ettiler. 
Ancak Devsari’ye göre birçok gözlemcinin “mantıksızlık evliliği” veya –Salih yönetimine karşı Husilerin defalarca iç savaş yürütmesi nedeniyle– savaşla birleşen ama siyasette bölünen düşmanlar olarak gördüğü bu ittifakın taraflarının yapıları gereği aralarında ihtilaflar çıkması zaten beklenmekteydi.
İki taraf arasında gerginlik, Husilerin kendi nüfuzlarını Salih’in bölgelerinde yaymaya kalkışmaları üzerine patlak verdi.
İleriye dönük bu planın Husiler üzerindeki sonuçları yapılan haberlerde net olmasa da uzmanlar bunun Husi-Salih ittifakını sona erdirebileceğine inanıyorlar.

Bu ittifakın bir noktada biteceğine inanan Devsari, “Onları 2014’te birleştiren şey ortak düşmanlarından intikam almaktı. Bunun ötesinde onlar birbirlerine düşmanlar ve iki taraf arasındaki çatlak çoktandır günbegün derinleşmekte” diyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder