20 Nisan 2010 Salı

LÜBNAN'DA UZLAŞMANIN ÖMRÜ NE KADAR?

Z. Tuba Kor, Anlayış Dergisi, Sayı: 61, Haziran 2008, sf. 72-73

 NOT: Her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

OR­TA­DO­ĞU’DA sa­vaş ile ba­rış ara­sın­da gi­dip ge­len ib­re­ler, yak­laş­mak­ta olan ABD se­çim­le­ri­nin de et­ki­siy­le, uzun bir ara­dan son­ra tek­rar ba­rı­şa doğ­ru ka­yı­yor. ABD gi­ri­şim­le­riy­le ya­pı­lan An­na­po­lis Kon­fe­ran­sı’nın ar­dın­dan Ara­lık ayın­dan bu ya­na her­han­gi bir cid­di iler­le­me kay­de­di­le­me­se de Fi­lis­tin-İs­ra­il ara­sın­da doğ­ru­dan ba­rış gö­rüş­me­le­ri de­vam edi­yor. Tür­ki­ye ara­cı­lı­ğın­da İs­ra­il-Su­ri­ye ba­rı­şı ve Mı­sır ara­cı­lı­ğın­da Ha­mas-İs­ra­il ateş­ke­si için do­lay­lı gö­rüş­me­ler yü­rü­tü­lü­yor. Irak’ta­ki Sün­ni grup­la­rın hü­kü­me­te ge­ri dön­me­si için mü­za­ke­re­ler sü­rü­yor. Bu ge­liş­me­le­rin böl­ge­de ka­lı­cı ba­rı­şı sağ­la­ma­sı zor gö­rün­se de yıl­lar­dır sü­re­ge­len bas­kı­cı, tec­rit edi­ci ve ça­tış­ma­cı iliş­ki­le­rin ar­tık tı­kan­ma nok­ta­sı­na gel­di­ği aşi­kâr. Si­ya­se­tin çok­tan­dır tı­ka­lı ol­du­ğu Lüb­nan’da ise Ma­yıs ayın­da ça­tış­ma­dan uz­laş­ma­ya bir di­zi ge­lişme ya­şan­dı.

Lüb­nan hü­kü­me­ti­nin, Hiz­bul­lah’ın İs­ra­il’e kar­şı di­re­ni­şin­de, ba­şa­rı­sı­nın te­mel araç­la­rın­dan bi­ri olan özel te­le­fon şe­be­ke­si­ni ya­sa­dı­şı ilan ede­rek bu­nun­la il­gi­li so­ruş­tur­ma baş­lat­ma ka­ra­rı al­ma­sı; ay­rı­ca Bey­rut ha­va­li­ma­nın­da­ki ka­me­ra gö­rün­tü­le­ri­ni giz­li­ce Hiz­bul­lah’a ulaş­tı­ran dü­ze­ne­ğin or­ta­ya çı­ka­rıl­ma­sı­nın ar­dın­dan ha­va­li­ma­nı gü­ven­lik şe­fi­ni gö­rev­den al­ma gi­ri­şi­mi, za­ten ger­gin olan ik­ti­dar-mu­ha­le­fet iliş­ki­le­rin­de bar­da­ğı ta­şı­ran son dam­la ol­du. Bu ka­rar­la­rın he­men ar­dın­dan 6 Ma­yıs’ta Hiz­bul­lah li­de­ri Ha­san Nas­ral­lah bir ba­sın top­lan­tı­sı dü­zen­le­ye­rek şun­la­rı söy­le­di: “Bu ka­rar, ABD ve İs­ra­il’e ve­ka­le­ten Hiz­bul­lah’a ve si­lah­la­rı­na kar­şı bir sa­vaş ila­nı­dır… Bi­ze gö­re ye­ni bir dö­ne­me gi­ril­miş­tir. Ar­tık Lüb­nan’da hiç­bir şey es­ki­si gi­bi ol­ma­ya­cak.” Nas­ral­lah, mev­cut si­ya­si kriz­den çı­kış yo­lu­nu da baş­tan ilan et­ti: “An­laş­ma ze­mi­ni­nin iki önem­li te­mel ta­şı var: Bi­rin­ci­si bu il­le­gal ka­rar­la­rın ve il­le­gal hü­kü­me­tin il­ga­sı; ikin­ci­si uz­laş­ma için ma­sa­ya otu­rul­ma­sı. Bun­dan baş­ka çı­kış yo­lu yok­tur. Bu­ra­da bi­ze kar­şı ilan edil­miş bir harp var, ken­di­mi­zi sa­vun­ma hak­kı­mı­zın ol­du­ğu­nu ilan edi­yo­ruz.”

Bu ko­nuş­ma­nın ar­dın­dan Hiz­bul­lah ile ik­ti­dar grup­la­rı­na bağ­lı mi­lis­ler ara­sın­da ça­tış­ma­lar baş­la­dı. İk­ti­dar grup­la­rı­na bağ­lı si­lah­lı güç­le­rin kı­sa sü­re­de da­ğıl­ma­sı kar­şı­sın­da Hiz­bul­lah mi­lis­le­ri, iki gün için­de ko­lay­lık­la Sün­ni­le­rin yo­ğun­luk­ta ol­du­ğu Ba­tı Bey­rut’un kon­tro­lü­nü ele ge­çir­di. Ha­ri­ri gru­bu­na bağ­lı med­ya ku­ru­luş­la­rı kıs­men ya­kıl­dı ve ya­yın­la­rı dur­du­rul­du; Sün­ni li­der Sa­ad Ha­ri­ri ile olay­la­rı kış­kır­tan Dür­zi li­der Ve­lid Can­bo­lat’ın ev­le­ri ku­şa­tıl­dı. Bek­len­me­dik bu ge­liş­me­ler kar­şı­sın­da hü­kü­met ge­ri adım ata­rak Lüb­nan or­du­su­nu dev­re­ye sok­tu. Or­du Ko­mu­ta­nı Mi­şel Sü­ley­man’ın hü­kü­me­tin ka­rar­la­rı­nı ge­çer­siz say­ma­sıy­la ta­raf­lar ge­ri çe­kil­di. Ancak ül­ke­nin çe­şit­li böl­ge­le­rin­de ça­tış­ma­lar yer yer de­vam et­ti. Yak­la­şık bir haf­ta sü­ren ça­tış­ma­lar­da 81 ki­şi öl­dü, 250 ki­şi ya­ra­lan­dı.

Ta­raf­la­rı iç sa­va­şın eşi­ği­ne ge­ti­ren bu kriz, uz­laş­ma­nın da önü­nü aç­tı. Za­ten böl­ge üze­rin­de nü­fuz mü­ca­de­le­si ve­ren ül­ke­ler de, de­ği­şen den­ge­ler kar­şı­sın­da za­man ka­zan­mak ve bir son­ra­ki adım için ha­zır­lık yap­mak üze­re uz­laş­ma­ya ye­şil ışık yak­mış­tı. 16 Ma­yıs’ta Arap Bir­li­ği’nin gi­ri­şi­mi ve Ka­tar’ın ara­bu­lu­cu­lu­ğun­da Do­ha’da bir ara­ya ge­len ta­raf­lar, 5 gün sü­ren mü­za­ke­re­le­rin ar­dın­dan 18 ayı dol­du­ran si­ya­si kri­zin çö­zü­mü ko­nu­sun­da uz­laş­tı. Bu­na gö­re, ye­ni se­çim ya­sa­sı­nın ha­zır­lan­ma­sı­na gi­den yol açık tu­tu­la­cak, 2009’da ge­nel se­çim­le­re gi­di­le­cek, ulu­sal bir­lik hü­kü­me­ti ku­ru­la­cak (ik­ti­dar 16, mu­ha­lif­ler 11 ba­ka­na ve ve­to hak­kı­na sa­hip olur­ken, 3 ba­ka­nı da Cum­hur­baş­ka­nı ata­ya­cak), iç ça­tış­ma­lar­da si­lah kul­la­nıl­ma­ya­cak, Bey­rut’un mer­ke­zin­de­ki mu­ha­lif­le­re ait pro­tes­to amaç­lı ça­dır­lar kal­dı­rı­la­cak ve otur­ma ey­le­mi­ne son ve­ri­le­cek.

Hiz­bul­lah ön­cü­lü­ğün­de­ki mu­ha­lif­ler açı­sın­dan si­ya­si bir za­fer olan bu uz­laş­ma­nın ar­dın­dan, Ey­lül 2007’den bu ya­na mu­ha­lif­le­rin boy­ko­tu ne­de­niy­le ya­pı­la­ma­yan ve tam 19 de­fa er­te­le­nen cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çim­le­ri 25 Ma­yıs’ta ya­pıl­dı. 23 Ka­sım’dan be­ri boş olan cum­hur­baş­kan­lı­ğı ma­ka­mı­na Or­du Ko­mu­ta­nı Mi­şel Sü­ley­man se­çil­di. Ge­nel­kur­may baş­kan­lı­ğı sı­ra­sın­da or­du­nun ta­raf­sız­lı­ğı­nı ko­ru­du­ğu için tak­dir top­la­yan ve Su­ri­ye ile Hiz­bul­lah’a ya­kın bir isim gi­bi gö­rü­nen Sü­ley­man’ın aday­lı­ğı ko­nu­sun­da, An­na­po­lis Kon­fe­ran­sı’nın he­men ar­dın­dan Ka­sım so­nun­da uz­la­şıl­mış; an­cak mu­ha­lif­ler di­ğer ta­lep­le­ri­ni hü­kü­me­te ka­bul et­tir­mek için se­çim­le­rin ya­pıl­ma­sı­na en­gel ol­ma­yı sür­dür­müş­ler­di.

Mev­cut kri­zin uz­laş­may­la so­na er­me­si, ta­raf­lar ara­sın­da­ki iliş­ki­le­rin ge­le­ce­ği­ne iyim­ser bak­ma­yı sağ­la­mı­yor ma­ale­sef. Zi­ra Hiz­bul­lah’ın as­ke­rî güç kul­la­narak den­ge­le­ri de­ğiş­tir­me­si ve iç sa­vaş teh­li­ke­si kar­şı­sın­da si­ya­si grup­lar ker­hen uz­laş­tı; ge­ri­li­min ar­dın­da­ki asıl se­bep­ler (ki bun­lar, nü­fus den­ge­le­riy­le ala­ka­lı za­yıf ve par­ça­lı si­ya­si ya­pı­nın ya­nı sı­ra dış güç­le­rin mü­da­ha­le ve kış­kırt­ma­sıy­la doğ­ru­dan bağ­lan­tı­lı) or­ta­dan kalk­ma­dık­ça ka­lı­cı bir çö­zü­me ulaş­mak pek de müm­kün gö­rün­mü­yor. Önü­müz­de­ki sü­reç­te özel­lik­le de Hiz­bul­lah’ın si­lah­sız­lan­dı­rıl­ma­sı ve Re­fik Ha­ri­ri sui­kas­tı gi­bi ne­ta­me­li ko­nu­lar, eğer gün­de­me ge­ti­ri­le­bi­lir­se, ye­ni ka­rı­şık­lık­la­ra yol açacaktır. Yi­ne iç si­ya­si den­ge­le­ri de­ğiş­ti­re­cek bir hu­sus ol­du­ğun­dan se­çim sis­te­mi­nin de­ğiş­ti­ril­me­si me­se­le­si de, 15 se­ne sü­ren iç sa­va­şın ana se­bep­le­rin­den bi­ri ol­du­ğu dü­şü­nül­dü­ğün­de, me­şak­kat­li ola­cak­tır. Zi­ra Şi­i­le­rin önü­nü aça­cak bu ge­liş­me, mev­cut sis­tem­den en faz­la ya­rar sağ­la­yan Ma­ru­ni Hı­ris­ti­yan­lar ile Sün­ni­le­rin ve ta­bii on­la­rın dış des­tek­çi­le­ri­nin hiç de ho­şu­na git­me­ye­cek­tir.

Her­ke­sin ger­çek gü­cü­nün or­ta­ya çık­tı­ğı bu son ge­liş­me­le­rin ar­dın­dan ta­raf­la­rın po­zis­yon­la­rı­nı da de­ğer­len­dir­mek ge­re­kir. Hiz­bul­lah bek­len­me­dik bir an­da hız­la kri­zi tır­man­dı­ra­rak Lüb­nan’ın en et­ki­li as­ke­rî gü­cü ol­du­ğu­nu is­pat­la­dı. Bı­ra­kın si­lah­sız­lan­ma­yı, ha­ber­leş­me ağı­na yö­ne­lik her­han­gi bir ha­re­ke­ti da­hi as­la ka­bul et­me­ye­ce­ği­ni çok net bir şe­kil­de gös­ter­di. Bun­dan son­ra si­ya­si den­ge­ler­de Hiz­bul­lah’ı es ge­çe­rek her­han­gi bir ka­rar al­mak müm­kün ol­ma­ya­cak gi­bi gö­rü­nü­yor. An­cak ku­ru­lu­şun­dan bu ya­na ilk kez si­lah­la­rı­nı içe­ri­de­ki ra­kip­le­ri­ne kar­şı kul­lan­ma­sı ne­de­niy­le fark­lı mez­hep­ler­den Lüb­nan­lı­lar ara­sın­da iti­bar kay­bı­na uğ­ra­dı; bun­dan son­ra­ki sü­reç­te Hiz­bul­lah’ın ni­yet­le­ri da­ha faz­la sor­gu­la­na­cak­tır.

Hiz­bul­lah’ın bu bek­len­me­dik çı­kı­şı kar­şı­sın­da ge­ri adım at­mak zo­run­da ka­lan Batı’nın ve “ılımlı Arap” ülkelerinin desteklediği ik­ti­dar grup­la­rı­na ge­lin­ce, olay­la­ra uzak­tan se­yir­ci kal­mak­la ye­ti­nen Hı­ris­ti­yan grup­lar dı­şın­da­ki Sün­ni ve Dür­zi blok güç kay­bet­ti. Da­ha­sı Hiz­bul­lah’a kar­şı ha­re­ke­te geç­me­le­ri için ken­di­le­ri­ni kış­kır­tan dış güç­ler­den bek­le­dik­le­ri des­te­ği bu­la­ma­ma­la­rı ha­yal­kı­rık­lı­ğı­na yol aç­tı. Ku­ru­la­cak ulu­sal bir­lik hü­kü­me­ti ilk an­da ik­ti­da­rın kan ta­ze­le­me­si­ne yar­dım­cı ola­bi­lir; an­cak bu, ta­raf­lar ara­sın­da son olay­lar­la bir­lik­te da­ha da ar­tan re­ka­be­ti ve hu­su­me­ti or­ta­dan kal­dı­ra­ma­ya­cak­tır. Nas­ral­lah’ın de­di­ği gi­bi Lüb­nan’da bun­dan böy­le hiç­bir şe­yin es­ki­si gi­bi ol­ma­ya­ca­ğı aşi­kar; an­cak ül­ke­nin, dış güç­le­rin böl­ge­sel pa­zar­lık­la­rın­da mev­zi ka­zan­mak için kul­lan­dık­la­rı bir koz ol­ma özel­li­ği önü­müz­de­ki sü­reç­te de de­vam ede­cek­tir. He­le ki ba­rış gö­rüş­me­le­ri­ne rağ­men mez­hep­sel ku­tup­laş­ma­nın kış­tır­tıl­dı­ğı ve İran’a ABD sal­dı­rı­sı­nın gün­dem­de ol­duğu bir dö­nem­de...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder