20 Nisan 2010 Salı

ANNAPOLİS'İN ARDINDAN LÜBNAN VE FİLİSTİN

Z. Tuba Kor, Anlayış Dergisi, Sayı: 56, Ocak 2008, sf. 76-77.

NOT: Her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

Lüb­nan Hâ­lâ Baş­sız

AN­NA­PO­LİS’İN ilk test ala­nı Lüb­nan’dı; zi­ra üç gün son­ra, da­ha ön­ce de­fa­lar­ca er­te­le­nen cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi­nin ya­pıl­ma­sı bek­le­ni­yor­du. Ta­raf­la­rın üç ay son­ra, Lüb­nan Or­du Ko­mu­ta­nı Ge­ne­ral Mi­şel Sü­ley­man üze­rin­de uz­la­şı­la­bil­me­si An­na­po­lis son­ra­sı böl­ge­de ba­zı de­ği­şim­ler ya­şa­na­ca­ğı umu­du­na ne­den ol­du. Zi­ra Su­ri­ye’ye ya­kın­lı­ğı ile bi­li­nen Sü­ley­man’ın aday­lı­ğı­na Ba­tı ta­raf­ta­rı ik­ti­dar ABD’nin bas­kı­sıy­la ye­şil ışık yak­mak zo­run­da kal­mış­tı. An­cak bu uz­laş­ma se­çi­min ya­pıl­ma­sı­nı sağ­la­ya­ma­dı.

Bu nok­ta­da Ba­tı ta­raf­ta­rı ik­ti­dar ile Su­ri­ye ta­raf­ta­rı mu­ha­le­fet ara­sın­da son bir se­ne­dir zir­ve­ye çı­kan ge­ri­li­me de­ğin­mek ge­re­kir. Ey­lül 2004’te ya­pı­lan bir ön­ce­ki cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­miy­le baş­la­yan ve ül­ke­yi de­rin bir ay­rış­ma­ya sü­rük­le­yen Ha­ri­ri sui­kas­tı ile de­vam eden si­ya­si ge­ri­lim­de Ba­tı ta­raf­tar­la­rı le­hi­ne iş­le­yen sü­reç, 2006 ya­zın­da ya­şa­nan Hiz­bul­lah-İs­ra­il Sa­va­şı’yla de­ğiş­ti. Hiz­bul­lah İs­ra­il’e kar­şı as­ke­rî ba­şa­rı­sı­nı si­ya­si alan­da taç­lan­dır­mak is­te­di. As­lın­da bu bir zo­run­lu­luk­tu; ak­si tak­dir­de ateş­ke­sin yo­lu­nu açan BM Gü­ven­lik Kon­se­yi’nin 1701 sa­yı­lı ka­ra­rı uya­rın­ca si­lah­sız­lan­dı­rıl­ma­sı­nı ön­gö­ren mad­de iş­le­ti­le­bi­lir­di. Hiz­bul­lah, di­ğer Su­ri­ye ta­raf­tar­la­rı­nı da ya­nı­na ala­rak, mu­ha­le­fe­te ve­to yet­ki­si ve­re­cek bir mil­li mu­ta­ba­kat hü­kü­me­ti ku­rul­ma­sı ve se­çim ya­sa­sı­nın de­ğiş­ti­ri­le­rek cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çim­le­rin­den ev­vel er­ken ge­nel se­çi­me gi­dil­me­si çağ­rı­sın­da bu­lun­du. Mu­ha­le­fe­tin ta­lep­le­ri­ni hü­kü­me­tin red­det­me­si üze­ri­ne Ka­sım 2006’da ka­bi­ne­de­ki Şii ba­kan­la­rın tü­mü is­ti­fa et­ti. Böy­le­ce tüm mez­hep­le­rin tem­si­li­ni ön­gö­ren ana­ya­sa hük­mü uya­rın­ca Fu­ad Sin­yo­ra hü­kü­me­ti meş­ru­iye­ti­ni kay­bet­ti. Ar­dın­dan mu­ha­le­fet so­ka­ğa dö­kül­dü; hü­kü­me­ti dü­şür­mek için Baş­ba­kan­lı­ğın önün­de ya­pı­lan otur­ma ey­le­mi bir se­ne­dir de­vam edi­yor. Yi­ne Mec­lis, hü­kü­me­tin ve al­dı­ğı bü­tün ka­rar­la­rın gay­ri­meş­ru ol­du­ğu ge­rek­çe­siy­le bir se­ne­dir top­la­na­mı­yor.

Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi sü­re­ci si­ya­si sis­te­min ta­ma­men tı­ka­lı ol­du­ğu böy­le bir or­tam­da baş­la­dı. Uz­laş­ma ta­le­bi­ne ik­ti­da­rın ka­yıt­sız kal­ma­sı üze­ri­ne mu­ha­le­fet, Mec­lis otu­rum­la­rı­nı boy­kot et­ti. Ta­raf­la­rın ara­la­rı­nı bul­mak için pek çok ül­ke dev­re­ye gir­se de ba­şa­rı­lı ola­ma­dı­lar. 23 Ka­sım’da mev­cut Cum­hur­baş­ka­nı Emi­le La­hud’un gö­rev sü­re­si dol­du ve Ana­ya­sa ge­re­ği tüm yet­ki­le­ri oto­ma­tik­man hü­kü­me­te geç­ti. İş­te böy­le bir or­tam­da üç yıl­dır ya­şan­mak­ta olan si­ya­si ge­ri­lim­ler­de or­du­nun ta­raf­sız­lı­ğı­nı sağ­la­dı­ğı için ka­mu­oyu­nun say­gı­sı­nı ka­za­nan Sü­ley­man’ın aday­lı­ğı üze­ri­ne va­rı­lan uz­laş­ma bir umut ışı­ğı ol­du. An­cak bu kez de Sü­ley­man’ın se­çi­le­bil­me­si için ya­pıl­ma­sı ge­re­ken Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği mu­ha­le­fe­te ta­kıl­dı. Mu­ha­le­fet meş­ru bir hü­kü­met ku­rul­ma­sı için bas­tı­rı­yor ve ik­ti­da­rın ka­bul et­me­si ih­ti­ma­li çok dü­şük olan şart­lar öne sü­rü­yor.

İk­ti­dar ile mu­ha­le­fet güç­le­ri ara­sın­da­ki denk­lik, sis­te­min çık­ma­za gir­me­sin­de önem­li se­bep­ler­den bi­ri. Er­ken ge­nel se­çi­me gi­dil­me­si­nin sis­te­mi ra­hat­la­ta­ca­ğı aşi­kâr; an­cak se­çim­den Su­ri­ye ta­raf­ta­rı mu­ha­le­fe­tin za­fer­le çı­ka­ca­ğı da or­ta­da. Bu ise, Mart 2005’te­ki Se­dir Dev­ri­mi ile ABD’nin “ye­ni Or­ta­do­ğu”su­nun önem­li ka­le­le­rin­den bi­ri ha­li­ne ge­len Lüb­nan’ın ye­ni­den Su­ri­ye-İran nü­fu­zu­na terk edil­me­si an­la­mı­na ge­lir ki bu, böl­ge­de ABD’ye gü­ve­ne­rek or­ta­ya çı­kan ha­re­ket­le­ri bir kez da­ha sü­kut-u ha­ya­le uğ­ra­tır. Öte yan­dan Su­ri­ye, ye­te­rin­ce ta­viz ko­par­ma­sı kar­şı­lı­ğın­da -ki bu muh­te­me­len Lüb­nan’ın tek­rar ken­di­si­ne ‘ema­net’ edil­me­si ola­cak­tır- böl­ge po­li­ti­ka­la­rı if­las eden Was­hing­ton yö­ne­ti­mi­nin fark­lı alan­lar­da yü­zü­nü gül­dü­re­cek ba­zı adım­lar ata­bi­lir.

So­nuç ola­rak Lüb­nan’da üç se­ne­dir ya­şan­mak­ta olan ge­ri­li­min baş­lan­gı­cı da ni­hai nok­ta­sı da cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çim­le­riy­di. Zi­ra se­çim so­nuç­la­rı, sa­de­ce Lüb­nan için­de ya­şa­nan re­ka­be­tin de­ğil, böl­ge­sel nü­fuz mü­ca­de­le­si­nin de is­ti­ka­me­ti­ni ta­yin ede­cek ka­dar önem­li. Çün­kü Arap-İs­ra­il ça­tış­ma­sın­dan ABD-İran/ABD-Su­ri­ye mü­ca­de­le­si­ne ve hat­ta Sün­ni-Şii ge­ri­li­mi­ne ka­dar tüm böl­ge­sel prob­lem­ler, is­ter is­te­mez, bir­bi­rin­den fark­lı ide­al­le­ri ve çı­kar­la­rı olan 17 ay­rı et­nik ve di­nî gru­ba ev sa­hip­li­ği ya­pan bu kü­çü­cük ül­ke­ye yan­sı­yor. Önü­müz­de­ki gün­ler­de Lüb­nan’da her şey ola­bi­lir. Eğer dış güç­le­rin çı­kar­la­rı fark­lı alan­lar­da ke­si­şir­se cum­hur­baş­kan­lı­ğı kri­zi iç ak­tör­le­re ya­pı­la­cak bas­kıy­la çö­zü­le­bi­lir; yok eğer çö­zül­mez­se, o tak­dir­de Lüb­nan yi­ne dış güç­le­rin koz­la­rı­nı pay­la­şa­ca­ğı ye­ni bir iç sa­va­şa sü­rük­le­ne­bi­lir. Bu nok­ta­da Lüb­nan­lı­lar, ABD’nin Su­ri­ye ve İran’a iliş­kin ni­hai ka­ra­rı­nı bek­li­yor­lar.

Fi­lis­tin’de Ba­rış Yo­lu Tı­ka­lı

An­na­po­lis’te va­rı­lan ka­rar uya­rın­ca, Fi­lis­tin ile İs­ra­il ara­sın­da ye­di se­ne­dir as­kı­da olan “ba­rış mü­za­ke­re­le­ri” 12 Ara­lık’ta baş­la­dı. An­cak ‘mü­za­ke­re’ ma­sa­sı­na otu­ran İs­ra­il ade­ta mu­ha­ta­bıy­la dal­ga ge­çi­yor­du. Bir yan­da Gaz­ze’ye yö­ne­lik ar­dı ar­ka­sı ke­sil­me­yen sal­dı­rı­la­rı, di­ğer yan­da Do­ğu Ku­düs’te Ya­hu­di yer­le­şi­mi­ni ge­niş­let­me ka­ra­rı (ki böl­ge­nin Ba­tı Şe­ri­a ile bağ­lan­tı­sı ta­ma­men ke­si­le­cek), öte yan­da ulus­la­ra­ra­sı tep­ki­ler kar­şı­sın­da dur­dur­mak zo­run­da kal­dı­ğı Ha­rem-i Şe­rif av­lu­sun­da­ki ka­zı ça­lış­ma­la­rı­na tek­rar baş­lan­ma­sı ta­li­ma­tı… As­lın­da İs­ra­il hü­kü­me­ti­nin da­ha ma­sa­ya otur­ma­dan al­dı­ğı bu ka­rar­lar hiç de şa­şır­tı­cı de­ğil. Zi­ra 90’lı yıl­lar bo­yun­ca ya­pı­lan ba­rış gö­rüş­me­le­rin­de de ben­zer ge­liş­me­ler ya­şan­mış­tı. Bel­ki tek şa­şır­tı­cı olan bu ka­rar­la­rın An­na­po­lis’ten sa­de­ce bir­kaç gün son­ra alın­ma­sı ve ta­bii baş­ta Arap dün­ya­sı ol­mak üze­re ulus­la­ra­ra­sı top­lu­mun bu ka­rar­lar kar­şı­sın­da sus-pus ol­ma­sı. Bu da İs­ra­il’in, ilk kez Arap ül­ke­le­ri ile ay­nı ma­sa­ya otur­du­ğu An­na­po­lis’le, ba­rış­tan zi­ya­de böl­ge­de meş­ru­iye­ti­ni sağ­la­ma ve ol­du­bit­ti­le­ri­ne ses çı­ka­rıl­ma­sı­nı en­gel­le­me he­def­le­ri­ne bir öl­çü­de ulaş­tı­ğı­nı or­ta­ya ko­yu­yor.

As­lın­da An­na­po­lis son­ra­sı bu ya­şa­nan­lar sa­de­ce bir baş­lan­gıç. Zi­ra İs­ra­il, Gaz­ze’ye ol­duk­ça ge­niş kap­sam­lı ye­ni bir sal­dı­rı­nın ha­zır­lık­la­rı­nı ya­pı­yor. Ey­lül ayın­da Gaz­ze’yi “düş­man böl­ge” ilan eden İs­ra­il yö­ne­ti­mi­ni şim­di­ye ka­dar bun­dan alı­ko­yan, ABD’nin es­tir­di­ği ba­rış rüz­gar­la­rıy­dı; ta­bii bir de Hiz­bul­lah’la yap­tı­ğı sa­vaş­ta ya­şa­dı­ğı ba­şa­rı­sız­lı­ğın se­bep­le­ri­ni so­ruş­tu­ran Wi­nog­rad Ko­mis­yo­nu’nun ni­hai ra­po­ru­nu açık­lan­mak üze­re ol­ma­sı. Zi­ra bu ra­por­la Baş­ba­kan Ehud Ol­mert kol­tu­ğu­nu kay­be­de­bi­lir. Gaz­ze’ye top­ye­kun bir sal­dı­rı du­ru­mun­da ba­rış gö­rüş­me­le­ri­nin de­vam edip et­me­ye­ce­ği ise me­rak ko­nu­su.

İlk “ba­rış mü­za­ke­re­si” böy­le bir at­mos­fer­de ger­çek­le­şir­ken, Mart 2006’dan bu ya­na Fi­lis­tin’e dip­lo­ma­tik ve ma­li tec­rit uy­gu­la­ya­rak Fi­lis­tin hal­kı­nı pe­ri­şan eden ulus­la­ra­ra­sı top­lum ade­ta gü­nah çı­kar­tır­ca­sı­na Pa­ris’te bir ara­ya gel­di. Ama­cı 2008’de ku­rul­ma­sı va­at edi­len Fi­lis­tin dev­le­ti­nin sem­bo­lik ve ma­li te­mel­le­ri­ni at­mak olan kon­fe­rans­ta, üç yıl için­de 7,4 mil­yar do­lar ve­ril­me­si ta­ah­hüt edil­di. Gaz­ze’yi tec­ri­din ağır­laş­tı­ğı ve İs­ra­il iş­ga­li­nin de­vam et­ti­ği bir or­tam­da dış dün­ya­nın ya­pa­ca­ğı yar­dım önem­li ol­sa da ne de­re­ce ama­cı­na ula­şa­ca­ğı meç­hul. Zi­ra bu­gü­ne ka­dar ya­şa­na­gel­di­ği üze­re Fi­lis­tin eko­no­mi­si­ni güç­len­dir­mek için ya­pı­lan her ya­tı­rım ve yar­dım, ‘te­rö­rist’ avın­da­ki İs­ra­il bom­ba­la­rı­nın ve bul­do­zer­le­ri­nin al­tın­da yer­le bir ol­du.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder