SOĞUK SAVAŞ
ASLANLARI TRUMP’A BİR-İKİ DERS VEREBİLİR
David Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en
çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post,
17.11.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
Başkan seçilen
Donald Trump, Washington’daki “bataklığı kurutmak” için buldozerleri getirmeden
evvel ümit ederim ki ülkenin tarafsız dış politika geleneğinin iki lideri
olarak tecessüm eden Zbigniew Brzezinski ve Brent Scowcroft’un kariyer
başarıları üzerinde düşünür.
Bu iki eski milli
güvenlik müsteşarı, Trump’ın yıkmaya hazır beklediği dış politika geleneğini
inşa etmek için son derece farklı dünyalardan gelmişlerdi. Şu anda 88 yaşındaki
Brzezinski, Demokrat başkan Jimmy Carter’a hizmet eden bir Polonya mültecisi.
91 yaşındaki Scowcroft ise Cumhuriyetçi başkanlar Gerald Ford ve George H.W. Bush
[Baba Bush] için çalışan Utah eyaletinden eski bir Mormon subay.
Her ikisi de –kısa
süre evvel Savunma Bakanı Ashton Carter’ın Pentagon’un sivillere verdiği en üst
nişan olan Üstün Kamu Hizmeti Nişanı’yla ödüllendirdiği– Soğuk Savaş
şahinlerindendi. Ancak her ikisi de ABD’nin 2003’teki Irak işgalini lafını hiç
esirgemeden eleştiren isimlerdi; Trump gibi bunu gecikmeli ve üstü örtük
yapanlardan değil.
Bu iki eski
müsteşarın paylaştığı ortak vizyon, küresel bir güvenlik ittifakları ve ticaret
ortaklıkları ağına öncülük eden dışa dönük bir ABD. NATO’nun yanısıra Japonya
ve Güney Kore’yle ittifaklar tarafından sağlama alınan bu sistem, çoğunlukla
“liberal uluslararası düzen” olarak nitelenmekte.
Trump’ın
seçilmesiyle birlikte bu küresel mimari çatlamışa benziyor. Trump o denli
tecrübesiz ki dış politika görüşlerinin nereye kadar gidebileceğini tahmin
etmek gerçekten zor. Ancak birçok destekçisi (ve dışarıdaki benzer ruhtan
niceleri) küreselleşme tehdidi olarak gördükleri şeye karşı açıkça bir isyan
içindeler.
Trump neyi bir
kenara atıp kurtulacağı konusunda dikkatlice düşünmeli. Bu yapı, Amerikan
gücünün sürekliliğinin bir teminatı. Evet, bu, askerî güç üzerine bina edildi,
ama aynı zamanda Amerikan sisteminin bonkörlüğü/fedakârlığı ve şeffaflığı
üzerine de. ABD olarak “yumuşak güc”ümüz 1866’da kurulan Beyrut Amerikan
Üniversitesi kapıları üzerine nakşedilmiş [İncil’deki] şu kutsal öğütle
ifadesini bulur: “İnsanlar hayata, hem de bol hayata sahip olsunlar” [Z.T.K.
Yuhanna 10:10 şu şekilde: “Hırsız ancak çalıp öldürmek ve yok etmek için gelir.
Bense insanlar yaşama, bol yaşama sahip olsunlar diye geldim.”] Geçmiş 150
yılda ABD ne denli korkunç hatalar yapmış olursa olsun, insanlar hala ülkemizin
bu tutkuyu, bu büyük arzuyu temsil ettiğini düşünüyorlar.
Trump destekçilerinin
karşı çıktığı “küreselleşme”nin iktisadi düzeyde tersyüz edilmesi neredeyse
imkânsız: Günümüzün şirketleri ve mali piyasaları birbiriyle iyice iç içe
geçmiş ve bütünleşmiş durumda. Ancak siyasi düzeyde küresel sistem zaten
çözülmekte ve bu, Trump’ı sevindirmesi değil, endişelendirmesi gereken bir
durum. Amerikan önderliğindeki bu sistem zayıflarken bundan faydalanacak
olanlar yükselen Çin ve hırçın Rusya. Çarşamba günü Başkan Obama
küreselleşmenin “rotasının düzeltilmesi”ne ihtiyaç olabilir dedi; ancak bunun
için de Amerikan liderliğinin devamlılığına ihtiyaç var.
Trump’ın Brzezinski
ve Scowcroft’a ve onların temsil ettiği geleneksel dış politika uzlaşmasına
kulak vermesini ümit ettiğim noktaya gelelim. Sekiz sene evvel bu iki isimle
bir söyleşinin moderatörlüğünü yapmıştım ve bu, Amerika ve Düzen adıyla
yayınlanmıştı. Bu hafta onlarla Trump’ı konuştum.
Scowcroft, Trump’ın
yıkmak istediği elitin bir örneği niteliğindeki tarafsız dış politika örgütü
Apsen Strateji Grup’un düzenlediği öğle yemeğinde şeref misafiri olarak
konuştu. Scowcroft, (…) gruptakilere [Trump’tan] duydukları kuşkuları
bir kenara bırakıp ülkeyi öncelik haline getirmelerini rica etti ve dedi ki
“Eğer [yeni yönetimden] size [ülkeye] hizmet teklif edilirse
lütfen kabul edin. Bu adamın fena halde yardıma ihtiyacı var.”
Brzezinski de bir
hafta evvel Pentagon’da ağırlandı. Savunma Bakanı Carter, onu “çağımızın en iyi
stratejik düşünürlerinden ve politika üretenlerinden biri olarak” niteledi ve
şöyle dedi: Brzezinski ABD’nin “tehlikeli bir dünyada ‘onurla, idealizmle,
azimle’ yaşaması gerektiği”ni anlamıştı.
Brzezinski’ye
Trump’a ne gibi tavsiyelerde bulunabileceğini sorduğumda şunu söyledi: “Sayın
Başkan, yoğun laf kalabalıklığının güçlülük imajı verdiğini zannetmeyin. [Sözleriniz]
ikna edici olmalı. Dürüst ve samimi olun, ama yalaka değil. Eğer ki Başkan
Putin’e ‘Maceracı olmayın, hele de dolu bir silah taşırken’ diyebilirseniz,
işte o zaman dünyaya hizmet edebilirsiniz.”
Kendisinin
gerçekten de bir değişim anlamına geldiğini göstermek için can atan Trump,
çevreci bilim adamlarından iktisatçılara, diplomatlardan generallere kadar tüm
geleneksel güç merkezlerini aşağılıyor. Bu geleneksel güç merkezlerinden nefret
eden bazı Amerikalılar da Fakülte Kulübünün yanıp kül olmasını zevkle seyrediyor
olmalı.
Ancak Trump’ın
dikkatli olması lazım. Eğer bir ahmak değilse iyi ve başarılı bir başkan olmak
isteyecektir. Hala daha dünyanın tek süper gücü olan bir ülkeyi miras aldı.
Perşembe akşamki haberlere göre Trump, daha evvel Brzezinski ve Scowcroft’un
oturduğu milli güvenlik müsteşarlığı koltuğuna savaşkan ve oldukça politik bir
emekli ordu mensubu olan Korgeneral Michael Flynn’ı getirmeyi planlıyormuş.
Acaba o, 70 yıl içinde inşa edilmiş bulunan gücü ve ittifaklar yapısını
sürdürebilecek biri mi, yoksa bunların altını oyacak biri mi? Flynn ve Trump’la
ilgili sorulması gereken doğru soru işte bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder