SUUDİLERİN KRALI OLACAK OĞUL KİM?
David Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en
çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post, 8.9.2015
Tercüme: Zahide Tuba Kor
Geçen Cuma günü Başkan Obama’nın Suudi Kralı Selman’la buluşması, Amerikalı
yetkililerin kralın hırslı genç oğlu [Muhammed bin Selman] ile ABD’nin
uzunca bir zamandır istihbarat partneri olan veliaht prens [Muhammed bin
Nayef] arasındaki muhtemel bir taht rekabetini endişeyle izledikleri bir
dönemde gerçekleşti.
79 yaşındaki Selman’ın Beyaz Saray ziyaretine, daha sadece 30 yaşında olduğu
zannedilen ve veliaht prens vekilliği, savunma bakanlığı ve baş ekonomi
planlamacılığı görevlerine getirilen oğlu Muhammed de eşlik etti. Resmi olarak
Veliaht Prens Muhammed bin Nayef’in (56 yaşında) ardından [verasette ikinci
sırada] geliyor - ki Nayef istihbarat başkanlığı ve içişleri bakanlığı
görevlerini icra etmenin yanı sıra yıllardır ABD’nin el-Kaide’ye karşı terörle
mücadelede ana müttefikiydi.
Her
iki taraf da Beyaz Saray toplantısını başarılı olarak niteledi. Muhammed bin
Selman, kraliyetin geleneksel petrol ihracatçısı rolünün ötesinde, ticareti ve
iktisadi ilişkileri geliştirecek bir güçlendirilmiş “stratejik ortalık”ı kendi
şahsi adımı/teklifi haline getirdi. Görüşmede Obama, Muhammed bin
Selman’ın sonuna kadar desteklediği ve üst düzey bir Amerikalı yetkilinin
“kaçınılmaz olarak krallığa da sıçrayacak/yayılacak” “felaketvari” bir insani
durum olarak nitelediği Yemen’e Suud öncülüğündeki askerî harekat konusunda
uyarıda bulundu.
Son haftalarda
Amerikalı yetkililer, Muhammed bin Selman’ın oynadığı saldırgan siyasi rolü ve
kraliyet içindeki siyasi açıdan avantajlı hale gelme niyetini fark/not ettiler.
Kısaca “MBS” olarak bilinen prens, nisan ayında Prens Mukrin bin Abdülaziz’in
veliahtlıktan azledilmesi ve onun vekili durumundaki Muhammed bin Nayef’in
veliahtlığa yükselmesiyle birlikte veliaht prens vekili olarak taht sırasına
girdi. Gözlemciler kralın Prens Mukrin’e yaptığı gibi veliahtlık sürecinde oğlu
lehine ileride bir değişiklik yapabileceğini spekülasyonunu yapıyor.
Önde gelen Arap
yetkililerden biri, Muhammed bin Selman hakkında kendisine bir soru
yöneltildiğinde “gerçekle yüzleşelim” dedi, “O, kralın oğlu ve babasının
ardından tahta geçme şansı yüksek, hele de Selman uzun süre tahtta
kalabilirse.” (…)
Bu Arap yetkili
“Fazla endişelenmeyin. MBS’ye yatırım yapın. Daha evvel Muhammed bin Nayef’e
yaptığınız gibi onu da tanımaya çalışın. Wall Street’e, Silicon Vadisine
götürün. Ona önem verdiğinizi gösterin” diyor.
Karşı argüman
ise ABD’nin herhangi bir yabancı ülkenin, hele de karanlık/anlaşılması güç bir
monarşi olan Suudi Arabistan’ın veraset siyasetinden uzak kalması gerektiği
yönünde. Bazı üst düzey yetkililer Amerikan parmağının sokulduğu izlenimi
verecek her şeyin geri tepebileceğine inanıyor. Diğerleri, Muhammed bin Selman
konusunda risk-ödül oranının yüksek olduğu; -BAE’nin modernleşme istikametine
gitmek istediği söylenen- genç, dinamik bir Suudi kralının muhtemel
getirilerinin/faydalarının çok çok büyük olabileceği görüşünde.
Suudi yetkililer
ABD’ye verasetle ilgili görüşlerini belli ki sormadı, ama bazıları bunun
yakında olacağı hissinde (…)
Kral Selman ve
oğlu saldırgan bazı diplomatik inisiyatiflere girdiler. Haziran ayındaki St.
Petersburg Uluslararası Ekonomi Forumuna birçok bakanın da aralarında olduğu
büyük bir heyet yollayarak Rusya’yla geniş bir diyalog başlattılar. Ve Suudi
Dışişleri Bakanı Adil el-Cubeyri, Rus ve Amerikalı mevkidaşlarıyla ağustos ayı
başlarında Doha’da üçlü bir Suriye toplantısı gerçekleştirdi.
Muhammed bin
Selman’ın Suriye konusundaki en şaşırtıcı adımı, temmuz ayı sonunda Suriye
Cumhurbaşkanı Esed’in en üst istihbarat danışmanı Ali Memluk’la Riyad’da bir
araya gelmesi oldu. Rusya’nın arabuluculuğunda gerçekleştiği aşikar olan bu
toplantıda genç Suudi savunma bakanı, yönetimden bir yetkilinin ifadesiyle, “İran
Suriye’den çekilirse Esed’in başta kalabileceği fikrini piyasaya sürdü”.
Esed’in iktidarda kalabileceğine dair böyle bir teklif, Suud’un resmi
politikasında keskin bir değişimin ve Şam’da İran nüfuzunu azaltmak için
Riyad’ın ödemeye razı olacağı bedelin bir işaretiydi.
Suriye’de siyasi
bir geçişe yardım etmesi için Rusya’yı davet ederek Suudiler artık bunun
sonuçlarıyla hesaplaşmalı. Rusya geçen hafta Suriye’nin kuzeyine askeri ikmal
malzemeleri sevkiyatına başladı, muhtemelen Rus uçaklarının İslam Devleti’ne ve
belki de Esed’e muhalif diğer radikal gruplara karşı hava saldırısı
düzenleyebileceği bir üs hazırlamak için. Rusya ayrıca Suriye muhalefetinin
bazı üyeleriyle sessiz sedasız görüştü.
Cuma günü Beyaz
Saray’daki toplantının ardından Riyad’la Washington arasında “kalıcı
ilişkileri” yere göğe sığdıramayan ortak bir bildiri yayınlandı. Bu doğru, ama
ABD’nin anlaşılmaz/şeffaf olmayan/mantıksız Suudi monarşisinde yaşanan son
gelişmeler konusunda kafası karışık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder