6 Aralık 2016 Salı

D.IGNATIUS: ÇİN’LE TEHLİKELİ BİR RESTLEŞME UFUKTA BELİRİYOR


ÇİN’LE TEHLİKELİ BİR RESTLEŞME UFUKTA BELİRİYOR

David Ignatius (Washington Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post, 16.3.2016

Tercüme: Zahide Tuba Kor

Obama yönetimi Güney Çin Denizi üzerinden Çin’le tehlikeli bir restleşmeye doğru gidiyor.
Karşılıklı meydan okumaların taşları son üç yıldır –ABD’nin ikazlarına rağmen Çin’in güney kıyıları açıklarında suni adalar inşa etmesiyle ve ihtilaflı sulara füzeler ve radar sistemi yerleştirmesiyle– bir bir döşenmekte. Lahey’deki [Lahey Adalet Divanı’ndaki] tahkim heyetinin Çin’in denizlerdeki egemenliği konusunda “aşırı” hak iddialarında bulunduğuna ilişkin bir karar vermesinin beklendiği bu yaz aylarında gerilim zirveye çıkabilir.
İhtilafı bu denli patlamaya hazır hale getiren şey, –Amerikan askeri gücünü umursamayan ve içeride de etkili/nüfuzlu siyasi düşmanlarla yüzleşen– risk alıcı bir Çin devlet başkanı ile güçlü bir lider olarak inandırıcılığını teyit etme ihtiyacındaki bir Amerikan başkanını birbiriyle yarıştırtması/boy ölçüştürtmesi.
Geçmişte Asya konusunda Amerikan Dışişleri Bakanlığı müsteşarlığı yapmış Kurt Campbell, Birinci Dünya Savaşı’na yol açan yanlış hesaplar zincirine atıfla “bu, bir Pearl Harbor değil, ama eğer tüm tarafların yetkilileri dikkatli olmazlarsa ‘The Guns of August’a dönüşebilir” diyor. [Z.T.K. The Guns of August, Birinci Dünya Savaşı’nın ilk aylarına odaklanan ve savaş yol açan gelişmeleri ele alan Barbara Tuchman’a ait 1962’de yazılmış Pulitzer ödüllü bir kitap]
Beyaz Saray’ı rahatsız eden şey, Başkan Obama’nın, geçen eylül ayındaki Washington ziyareti sırasında Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in Güney Çin Denizi’nde itidalle hareket edeceği konusunda kendisine güvence verdiğini düşünmesi. Xi açık açık “Çin [bölgeyi] askerileştirme/silahlandırma niyetinde değil” demişti.
Çin’in son dönemdeki hareketleri bu güvencelerle çelişir görünüyor. Yetkililer şubat ayında Çin’in Woody Adasına karadan havaya füze ve anakaradan yüzlerce mil açıkta kendi inşa ettiği suni adalardan biri olan Cuarteron Reef’e de askeri radar sistemi yerleştirdiğine işaret ediyorlar.
Obama kasım ayındaki bir Asya-Pasifik ekonomi zirvesinde bu tarz provokatif adımlara karşı uyardı: “Gerilimi düşürmek için Güney Çin Denizi’nde ihtilaflı bölgelerin silahlandırılmasını, daha fazla arazi üzerinde hak iddiasını ve yeni inşaatları durdurma taahhüdü de dahil cesurca adımlar atmaya ihtiyacımız olduğu konusunda mutabıkız.”
Çin bu ikazları büyük ölçüde görmezden geldi ve gelinen noktada artık Amerikan yönetiminin problemi, bir yandan muhtemel bir askeri çatışmayı önlerken diğer yandan Çin tehdidine karşı pasif olmadığı konusunda Güneydoğu Asyalı müttefiklerine nasıl güvence vereceği. ABD ile Çin arasındaki gedik, 31 Mart’ta Washington’da yapılacak Nükleer Güvenlik Zirvesi’nde Obama ile Xi bir araya geldiğinde daha da büyüyebilir.
Tırmanmanın tetikleyicilerinden biri, 2013’te Filipinler’in Lahey’de tahkime taşıdığı davanın sonucuna Çin’in göstereceği tepki olabilir. Filipinler Çin’in –eski haritalara ve iddialara dayalı (…) “kanıtlarla”– neredeyse tüm Güney Çin Denizi üzerinde “aşırı hak iddiaları”nda bulunduğu iddiasında. Lahey’deki heyet kararını muhtemelen nisan veya mayıs ayında verecek ve Campbell ile diğer uzmanların tahminlerine göre karar, dikkatli bir şekilde Filipinler’in pozisyonunu meşru kabul edecek.
Bundan sonra Çin ne yapacak? Pekin denizlerdeki hak iddialarına ilişkin bu tarz tahkim kararlarını geçerli kabul etmiyor. Bazı Amerikalı yetkililer, Çin’in kendi aleyhine çıkacak bir karara Güney Çin Denizi’nde hava savunma teşhis bölgesi ilan ederek –yani Çin’den izinsiz sözkonusu bölgenin hava sahasında uçuşları yasaklayarak– karşılık vereceğini düşünüyor. Bu Washington için yeni ve tehlikeli bir provokasyon olacaktır.
Pentagon, Çin’in herhangi bir hava savunma teşhis bölgesi iddiasına karşı ABD’nin Amerikan savaş uçaklarını sözkonusu bölge üzerinde uçurarak derhal meydan okuması gerektiğini savunuyor. Kasım 2013’te Çin, Doğu Çin Denizi’nde hava savunma teşhis bölgesi ilan ettiğinde ABD’nin B-52’leri derhal devreye sokarak yaptığı meydan okuma işte tam da buydu. Bu uçuşlar daha evvelden planlı olduğundan Pentagon’un Beyaz Saray’ın onayını alması gerekmemişti; Pentagon yetkilileri böyle bir izin gerektiği takdirde bunun [Beyaz Saray tarafından] geri çevrilmesinden korkmuştu.
Bu defa Beyaz Saray, [Çin’le] ufukta beliren yüzleşmeye karşı hazırlık için kurumlar arası yoğun bir planlama süreci içinde. Seçenekler arasında ABD’nin Filipinler ve Vietnam gibi ülkelere kendi ihtilaflı sularında suni adalar inşa etmeye yardımcı olma gibi agresif bir kısasa kısas stratejisi de var. Filipinler 1999’da Spratly Adalarında kumsala büyük bir gemi indirerek fiilen böyle bir adım atmıştı; yakın dönemde bu gemiyi –Amerikan insansız hava uçaklarının havadan gözetimi altında– yeniden ikmal etti.
Campbell’e göre ABD için en mantıklı tutum, Çin’in iddialarına meydan okumak için diğer Güneydoğu Asya ülkeleriyle birlikte iş tutmak. Bu, mesela Avustralya, Singapur, Hindistan ve Avrupa ülkelerinden uçakları ve gemileri içerebilir.
Campbell diyor ki “İstenen şey, Çin’in küçük düşmesini değil, Çin liderliğinin –bu şekilde devam ederlerse– ilişkileri son derece olumsuz bir sarmala sokma riskini anlaması.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder