DONALD TRUMP,
MACHİAVELLİ’İN AMERİKAN VERSİYONU
David Ignatius (Washington
Post gazetesi köşe yazarı, ödüllü gazeteci ve kitapları en çok satanlar
listesinde yer alan casusluk romanı yazarı)
Washington Post,
10.11.2016
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
“Makyavelci”
siyasetçileri merhametsiz veya fırıldak olarak tanımlamak yaygındır. Ancak
ABD’de Machiavelli’in hayran olduğu özelliklerle tecessüm eden tıpkı Donald
Trump gibi seçilmiş başkanlara rastlamak çok nadirdir.
Trump’ın tartışmalı
özelliklerinin listesini alt alta yazdığınızda sinik Machiavelli’in kabadayı
lider olmak için hayati önemde gördüğü özelliklerin birçoğunu bulacaksınız.
Trump bir yalancı olabilir, tıpkı Floransalı filozofun yalanın zaman zaman
liderliğin zaruri bir parçası olduğuna inandığı gibi. Trump bir kabadayı
olabilir, tıpkı Machiavelli’in öve öve bitiremediği bazı İtalyan hükümdarlar
gibi. (...)
Trump’ın
Machiavelli’in 16. yüzyılın asabi, sürekli savaşan devletlerinde zaruri
addettiği özellikleri gösterdiğini söylemek onu modern bir lider saymamak
demektir. Hiç kimse 21. yüzyıl demokrasisini neo-feodal bir diktatörün
yönetmesini istemez diye düşünebilirsiniz. Ancak salı günü Amerikan halkı,
muhtemelen Machiavelli’in bir “erdem” addettiği “güç” kavramını paylaştığı için
Trump’ı başkan seçti.
Machiavelli’e olan
ilgim sıradışı bir şekilde gelişti: Machiavelli hakkında bir opera metni
yazdım; Mohammed Fairouz’un da bestesini yaptığı bu operanın önümüzdeki mart
ayında Amsterdam’daki Flemenk Milli Operası’nda galası yapılacak.
Bu süreçte
keşfettiğim şey şu: Machiavelli döneminin “siyasi doğruculuğu”yla [Z.T.K. yani
belli kesimleri rencide etmemeye özen gösteren üslupla] dalga geçiyor.
Prenslere yazılan nasihatnamelerin çoğunu saçmalık olarak görüyor. Ona göre
liderlik, ahlakla değil, kesin sonuca ulaştırıcı şekilde yetki/güç kullanımıyla
alakalıdır. Prensin görevi güçlü bir devlet kurmaktır ve bu, ille de “iyi” bir
devlet olmak zorunda değildir.
Prens kitabında
diyor ki (…)
(…)
Trump’ın halkın
onayını alma arzusu Machiavelli’i tedirgin edebilirdi. Liderler kaçınılmaz
olarak hem sevilmeyi hem de kendilerinden korku duyulmasını isterler; ama
Machiavelli’in o meşhur uyarısıyla, eğer bu ikisi arasında bir tercih gidilmek
zorunda kalınırsa “korku duyulması çok daha güvenlidir.”
(…)
Makyavelci
şahsiyetlerin –yani insan doğası hakkında sinik görüşe sahip merhametsiz
liderlerin- giderek baskın hale geldiği bir dünyada yaşıyoruz. Bugünlerde dünya
sahnesinin başını, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin Devlet Başkanı Xi
Jinping ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi ödün vermeyen despot
kabadayılar çekiyor.
Trump kürsüde
onların yanında yerini almak üzere şeytana uymuş olabilir. Ancak 20 Ocak’ta
başkanlık makamına oturmak için yemin ettiğinde Anayasası ve Haklar
Bildirgesi’yle hala dünyanın ümidi olan bir demokrasiyi temsil edecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder