DOĞALGAZ
VE KÖRFEZ KRİZİ: KATAR NASIL GALİP GELEBİLİR?
Paul Cochrane (Ortadoğu
ve Orta Asya konularında yazan Beyrut’ta yaşayan serbest gazeteci)
Middle
East Eye, 20.6.2017
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
NOT:
Aşağıdaki yazı Körfez’deki krizin Katar ekonomisini nasıl olumsuz
etkilediğini/etkileyebileceğini uzun uzadıya ele alan oldukça iyi bir analiz. Ancak
bu kısımlar atlanarak yazının çok daha önemli görülen sadece son kısmı tercüme
edilmiştir. Yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ.
Mevcut krizin ortasında hasımlarına karşı Katar’ın eline koz veren unsurlar
Asya piyasaları, askeri müttefikler ve hayati Dolphin doğalgaz boru hattı.
(…)
Acaba Suud toprak ele geçirecek mi?
Uzmanlar, mevcut kriz ortamında BAE ve Suud tarafından Katar’a yönelik
yaptırımların ağırlaştırılması ihtimalini göz ardı etmiyorlar. Dolphin boru
hattı da dahil enerji ihracatını engelleyici herhangi bir adım, Doha tarafından
krizin iyice tırmandırılması olarak görülecektir. Zira bu tür bir yaptırım
Katar’ın ekonomisini felç edecektir.
Uzmanlara göre siyasi düzeyde hararetle tartışılan bir senaryo, Riyad’ın ve
BAE’nin Körfez İşbirliği Konseyi’ni yeniden düzenleme planlarının bir parçası
olarak Katar’a herkesi ve her şeyi kapsayan tam bir abluka uygulatması. Bu
bağlamda eğer ki Doha’da bir rejim değişikliği yaşanmazsa Katar, Körfez İşbirliği
Konseyi’nden çıkartılabilir.
Bu senaryonun daha da ileri bir aşaması, Katar’ın enerji servetini Suudi
Arabistan’ın tamamen ele geçirmesi. Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman
kraliyet ekonomisini çeşitlendirme maksatlı 2030 Vizyonu’nu bununla finanse
edecektir.
Washington merkezli müşavirlik firması Gulf State Analytics’te üst düzey
müşavir olarak görev yapan Theodore Karasik diyor ki “[Muhammed bin
Selman’ın] Milli dönüşüm programının ve 2030 Vizyonu’nun pek de iyi
işlememesi muhtemel görünüyor. Ayrıca Suudi Aramco şirketinden hisse satışıyla
elde edilmesi beklenen değer (2 trilyon dolar) elde edilemeyebilir. Bu durumda
Suudiler dışarıdan servet takviyesine ihtiyaç duyacaklar ve bunun için de
ellerini çabuk tutmak zorunda kalacaklardır. Diğer bir deyişle Riyad soyacağı
bir para kaynağı arayışına girebilir.”
Böyle bir adım, Katar kraliyet ailesi için bir kıyamet senaryosu olacaktır.
Ya –BAE emlak kralı ve medya uzmanı Halif el-Habtur’un dediği gibi– Katar Emiri
tahtını bırakmak zorunda kalacak ya da Riyad, Katar Emirliğini kontrolü altına
alacaktır.
Bağımsız bir müşavirlik firması olan Energy & Environment Holding (EEH)’in CEO’su Roudi Baroundi ise krizin yatışacağına ve kısa bir süre sonra çözüleceğine
inanıyor. Diğer uzmanlar, Katar’ın kısa süre evvel ABD’yle imzaladığı 12 milyar
dolarlık savaş uçağı alımı anlaşmasını Riyad ve BAE’nin istediğini elde
edemeyeceğinin bir göstergesi sayıyorlar. Amerikan Merkezi Komutanlığı’nın
karargahı olan el-Udeyd Hava Üssü bölgedeki 20 ülkeyi kapsıyor.
Bu hafta içinde Türk birliklerinin eğitim amaçlı Katar’a ulaşması da krizi
yatıştırabilir. İki ülke aralarında savunma paktı imzalamıştı. Bölgenin
en büyük ordusuna sahip Türkiye’nin (Katar’ın tek kara sınırı olan) Suudi
sınırı yakınındaki varlığı da caydırıcı olarak görülüyor.
Ancak diğer uzmanlar, tansiyonun kısa sürede düşeceğinin herhangi bir
işaretini görmüyor. Gerek Suud’ın gerekse Katar’ın hâkim ideolojisi olan
Vehhabiliğin kurucu babası İbn Abdülvehhab’ın soyundan gelenlerin Emirliğin
yönetici ailesiyle aralarına nasıl mesafe koyarak meşruiyetinin altını oyduğuna
işaret ediyorlar. Suud ve BAE’de Katar aleyhtarı söylem hiç hız kesmeden
sürüyor. Geçen hafta BAE ABD’den Katar’daki el-Udeyd Hava Üssü’nü başka bir
ülkeye taşımasını istedi.
Karasik diyor ki “Dünyamızda artık siyah kuğular yok. Bu (toprak ele
geçirme) fikrini insanlar artık kendi aralarında ciddi ciddi konuşmaya
başladılar.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder