HAMAS NİÇİN SUUD’UN KATAR’DAN TALEPLER LİSTESİNDE YER ALMIYOR?
David Hearst (Middle East Eye internet sitesi
baş editörü; İngiliz Guardian gazetesi eski dış politika başyazarı)
Middle East Eye, 27.6.2017
Tercüme: Zahide Tuba Kor
NOT: Gerek Katar Krizi'ni gerekse Körfez ülkelerinin Ortadoğu siyasetinde oynadığı oyunları daha iyi anlamak için son bir yıldır David Hearst’ten yaptığım 16 tercümeyi toplu olarak okumanızı tavsiye ederim. TIKLAYINIZ.
Suudi
Arabistan’ın Kaos Prensi Muhammed Bin Selman (Middle East Eye, 21.6.2017)
Katar
İle Körfez’deki Komşuları Arasındaki Atışmanın Üç Muhtemel Nedeni (Middle
East Eye, 2.6.2017)
Katar’a
Karşı Kampanya Niçin Başarısızlığa Mahkum? (Middle East Eye, 7.6.2017)
Trump Etkisi, Trump’ın Kendisinden Çok Daha Tehlikeli (Middle East Eye, 24.5.2017)
Suudi Arabistan Kendi Halkını Desteklemek Yerine Trump’a Haraç Ödemeyi Niçin Tercih Ediyor? (Middle East Eye, 17.5.2017)
Suudi Arabistan’da Saray Darbesi (Middle East Eye, 26.4.2017)
Yemen Cumhurbaşkanına Göre BAE Bir İşgalci Gibi Davranıyor (Middle East Eye, 3.5.2017)
Türkiye ve Rusya Suriye’de İran’ı Püskürtebilir mi? (Middle East Eye, 3.1.2017
Suudi Arabistan Ektiğini Biçiyor (Middle East Eye, 2.11.2016)
Halep Düştükten Sonra Ne Olacak? (Middle East Eye, 7.12.2016)
ABD Acaba Türkiye’yi Kaybediyor Mu? (Middle East Eye, 23.8.2016 )
Mısır’ın Sisi’si Yürüyen Bir Mevta (Middle East Eye, 21.9.2016)
Bir iPhone Nasıl Tankları Mağlup Etti (Middle East Eye, 16.7.2016 )
Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye’deki Darbe Tezgahçılarına Para Akıttı (Middle East Eye, 29.7.2016)
Suudi Arabistan’ın Katar’a verdiği 10 gün içinde yerine getirilmesi gereken
13 talep listesinde dikkat çekici bir eksiklik vardı: HAMAS.
HAMAS’a Katar tarafından ev sahipliği yapıldığına hiç şüphe yok. O da
Müslüman Kardeşler içinden yetişmiş bir hareket ve İsrail devletinin yok
olmasını istiyor. Gerek Suudi Dışişleri Bakanı Adil el-Cübeyr gerekse ABD’nin
BM Büyükelçisi Nikki Haley, Güvenlik Konseyi’ne HAMAS’ın terör örgütleri
listesine alınması çağrısı yapmıştı.
Ancak Cuma günkü Katar’a sunulan talepler listesinden çıkarılmış görünüyor.
Liste ilan edilmeden sadece birkaç gün evvel başka bir tuhaf gelişme
Kahire’de yaşandı. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın baş rakibi olan ve
BAE’nin kucak açıp finanse ettiği Muhammed Dahlan, biri seçilmiş yetkili olmak
üzere iki HAMAS mensubuyla bir araya geldi.
Gazze’de yayın yapan HAMAS’a ait er-Risale gazetesi, böyle bir
toplantının gerçekleştiğini doğruladı, ancak Dahlan’ın bizzat toplantıda hazır
bulunduğunu yalanladı.
Aslında bakarsanız benim aldığım duyumlara göre bu toplantıda hazır
bulunan, sadece –2007’de Gazze’de HAMAS’a karşı önalıcı bir darbe yapmaya
kalkışan el-Fetih’in etkili adamlarından– Muhammed Dahlan değil, bundan çok
daha önemlisi HAMAS’ın yeni seçilen Gazze’deki lideri Yahya Sinvar’dı.
Dahlan, Sinvar’a kapsamlı bir plan sundu. Buna göre, “Siz benim Gazze’ye
geri dönüşüme izin verin, ben de Mısır sınırından uygulanan ablukayı
hafifleteyim.”
Mısır rejimine yakın el-Fecr gazetesi planı daha da ayrıntılandırdı:
HAMAS içişleri bakanlığını elinde tutarken ve ona bağlı memurlar Gazze
yönetiminin bir parçası olarak kabul edilirken Dahlan da Mısır ve İsrail’le
sınır geçişlerini ve para akışını kontrol ederek Gazze’deki hükümeti yönetecek.
Bu plan hayata hiç geçmeyebilir, ama en azından ziyaretin sebebi hikmetini
ortaya koyuyor.
Mısır tarafından uygulanan abluka İsrail’in uyguladığından çok daha vahşice
olduğundan bu teklif cazip görünüyor. O denli cazip ki Sinvar bu konuda el
sıkışmışa benziyor. Nitekim günler içinde akaryakıt tankerleri Refah sınır
kapısından Gazze’ye geçti.
Bu yeni uzlaşmayla ilgili tek problem şu ki HAMAS’ın geri kalanı bu konuda
hiçbir şey bilmiyor.
BAE, HAMAS’ı bölerek Katar-Türkiye eksenine darbe indirmek istiyor
Sinvar, HAMAS’ın Gazze’deki lideri. HAMAS’ın Gazze, Batı Şeria ve diaspora
birimleri arasında en önemlisi, fiilî bir devlet konumunda olan Gazze’deki; ama
yine de bu, üç birimden sadece bir tanesi.
Bu üç birimin üzerinde Siyasi Büro başkanını seçen Şura Konseyi var. Şu an
Siyasi Büro’nun başında, geçen ay görevi Doha’da yaşayan Halid Meşal’den
devralan İsmail Heniyye bulunuyor. Hareketin tarihinde ilk kez Siyasi Büro
başkanı Gazze içinde yaşıyor ve dolayısıyla onun önderlik ettiği hareket abluka
altında kıstırılmış durumda.
Heniyye, arkadaşlarına Sinvar’ın Dahlan’la buluşması hakkında hiçbir şey
bilmediğini söylemiş.
Ancak Sinvar’ın HAMAS’ın Gazze lideri olarak attığı ilk adım, hareket
içinde daha evvel görülmemiş bir kriz yarattı. Onlarca yıldır hareketin tüm
bileşenleriyle uzun süren istişarelerden sonra dikkatli ve ölçülü kararlar
almaktaydı.
Mesela HAMAS’ın beyannamesini değiştirmesi dört sene süren iç tartışmaların
ardından gerçekleşti. Sinvar’ın abluka başladığından bu yana tam 11 yıldır var
olan bir politikayı değiştirmesi ise anlaşılan o ki sadece bir toplantıya
baktı.
Güvenilir bir kaynak bana dedi ki “Bu, hareket içinde daha evvel hiç
görülmemiş son derece tehlikeli bir gelişme. Bu, hareketin beyinlerinin Gazze
dışına çıktığı ve ancak ve ancak yoğun toplu istişarelerden sonra stratejik
kararların alındığı 1992’den bu yana, HAMAS’ı bölmeye dönük açık bir kalkışma…
BAE Türkiye ile Katar’ı sıkıştırarak Gazze’den çıkartma arzusunda. Dahlan ve
BAE, HAMAS’ı bölerek Katar-Türkiye eksenine bir darbe indirmek istiyor.”
Trump’ın gözüne girme yarışı
Dahlan’ın ablukayı hafifletme teklifi hem zehirli hem cazip.
Tony Blair de Halid Meşal’le yaptığı, ilk kez benim ifşa ettiğim, bir dizi
görüşmede benzer bir teklifte bulunmuştu. Blair bir kalıcı ateşkes karşılığında
ablukanın kaldırılmasını teklif etmişti. Bu görüşmeler, İsrail de Mısır da
arkasında durmadığından başarısızlığa uğramıştı. Ancak Meşal de sınırsız
şeker-çikolata ve makarna karşılığında işgale direnme hakkından vazgeçmekten
sakınmıştı.
Bu defa ise Gazze’deki şartlar çok daha beter. Trump’tan yönelen tehditler
altında Mahmud Abbas, İsrail’e Gazze’ye elektrik arzını günlük altı saatten iki
saate indirmesini söyledi (Gazze’nin elektrik parasını ödeyen İsrail değil,
Filistin Yönetimi). Gerek bu karar gerekse Gazze’deki Filistin Yönetimi’ne
bağlı memurların ve hatta İsrail hapishanelerinde yatan bazı el-Fetih mensubu
mahkûmların maaşlarını kesme kararı, Abbas’a yönelik desteğe büyük bir zarar
verdi.
Ramazan Bayram’ında bir el-Fetihli, Mescid-i Aksa’da Mahmud Abbas’ın
fotoğrafını açtığında kalabalık ona saldırdı ve “hain, hain” nidalarıyla resmi
yırttı.
Abbas, başka bir seçeneği kalmadığını hissediyor olabilir. Abbas ve onun
el-Fetihli baş rakibi Dahlan, Trump’ın sevgisini kazanmak için ölümüne mücadele
ediyor.
Dahlan daha evvel Abbas’la uzlaşarak Filistin’e dönmeye çalışmıştı. Ancak
Filistin lideri Abbas bunu reddetmiş ve Dahlan destekçilerini el-Fetih Merkez
Komitesi’nden çıkarmıştı. Şimdi ise Dahlan, Filistin topraklarına geri
dönebilmek için Gazze ve HAMAS üzerinden yeni bir güzergâh tutturmaya
çalışıyor.
Trump’ın 50’yi aşkın Arap ve Müslüman ülke liderinin hazır bulunduğu Riyad’daki
konuşmasında HAMAS’ı terör örgütü ilanı, Arap devletlerinin açıkça düşmanlığı
ve şimdi de Dahlan’ın HAMAS’tan Filistin topraklarına giriş vizesi alma çabası
Sinvar’la buluşmanın zeminini teşkil ediyor.
Gazze bağlantısı
Şu an için hem Abbas hem de Dahlan, HAMAS’a ağzının payını verme ve
Gazze’de Katar’ın nüfuzunun azaldığını görme arzusuyla Suud ve BAE
menfaatlerine hizmet ediyor. Oysa yeniden inşası için 1,3 milyar dolar vaat
ederek Gazze’ye en fazla bağış yapan ülke Katar’dır. İnşaat işçilerinin
paralarını doğrudan Katar ödüyor. %40’ı aşan işsizlik oranıyla malul Gazze’de
Katar’dan gelen paraların ve yapılan bu işlerin bir dengi daha yok.
Katar’a abluka Gazze’yi kuşatmayla çok yakından bağlantılı.
Kahire’deki toplantıya kadar HAMAS, el-Fetih içindeki bu iki kanadı
birbirine karşı hep oynamıştı. Mesela Abbas’ın ricası üzerine HAMAS, el-Fetih
Merkez Komitesi’nde Abbas’a yakın adaylara oy kullanabilmesi için Gazze’deki
yüzlerce el-Fetih delegesinin Batı Şeria’ya gidişine izin vermişti. Bu, Dahlan
ve destekçilerini iktidardan ve Batı Şeria’dan uzak tutmaya yönelik bir
operasyondu.
Aynı şekilde HAMAS, kendilerini Dahlan’a yakınlaştıracak şekilde Kahire’de
düzenlenen bir dizi toplantıya da heyet yollamıştı. Dahlan ve Mısır bu
stratejiyi işe yarar gördü.
HAMAS’ın gerek Körfez’deki güç mücadelesinden gerekse el-Fetih içindeki
mücadeleden aldığı dersler son derece acı.
Aslında HAMAS, kuruluş beyannamesini, İsrail’i 1967 sınırları içinde
tanıyan bir belgeyle henüz daha yeni [mayıs ayında] değiştirmişti. Bunu
yapma nedeni, bütün Filistinli grupların ortak bir pozisyon benimsemesini
kolaylaştırmak, ama aynı zamanda Arap Barış İnisiyatifi’ni yeniden
canlandırmaya çalışan Arap devletlerine yardımcı olmaktı. Müzakere pozisyonunu
yumuşatmaya dönük bu jeste Suud’un verdiği karşılık peki ya ne oldu? HAMAS’ı
terör örgütü ilan etmek.
Aslında bu, el-Fetih’in tarihiyle benzeşiyor. El-Fetih’ten taviz üzerine
taviz istenmiş, bunu kabullenen örgüt ise karşılığında hiçbir şey elde
edememişti. Bu süreçte destek tabanını büyük ölçüde HAMAS’a kaptırmıştı. Eğer
ki HAMAS, el-Fetih gibi bir kan kaybına uğramaya başlarsa destek tabanı geldiği
yere [yani el-Fetih’e] geri dönmeyecek, İslam Devleti gibi tekfirci
grupların saflarına akacaktır.
Sinvar, 20 yılı aşkın bir mahkûmiyetin ardından İsrail hapishanesinden “boyun
eğmeyen savaşçı” namıyla çıkmıştı. İsrailli esir asker Gilad Şalit karşılığında
yapılan esir değişimiyle salınmıştı.
Sinvar’la müzakere, tıpkı İngilizlerin bir zamanlar IRA lideri ve
Bağımsızlık Savaşı’nın devrimci kahramanı Michael Collins’le görüşmeye
başlarken hissettikleri kadar cazip görünüyor. Ancak Collins, [Z.T.K.
yeni devleti tanımayı reddeden] “Antlaşma Karşıtı IRA”yı kuran kendi eski
adamlarına karşı, Dublin’deki Dört Mahkeme Binası’nı topçu ateşiyle vurulması
emrini veren kişi oldu. Bu, [1921-1922] İrlanda İç Savaşı’nı başlatan bir
gelişmeydi.
Acaba Sinvar, Collin’in ayak izini mi takip etmek istiyor, yoksa Mahmud
Abbas’ınkini mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder