2017’DE AVRASYA’DA
NELER YAŞANACAK?
Stratfor,
27.12.2016
Tercüme: Zahide Tuba Kor
Batı’ya ekarte etmek
Avrupa ve onun
Rusya’ya yönelik politikası her zamanki gibi yine bölünmüş durumda; bu yüzden
yaptırımların en azından kısmen hafifletilmesi Moskova’nın başarısı olacaktır.
2017’de –Avro Bölgesi’nin çöküşüne yol açabilecek– Avrupa’daki seçimlerin
önemini idrak eden Rusya, müesses nizam karşıtları ile Avrupa şüphecileri
destekleyecek ve siber saldırılarla ve propaganda kampanyalarıyla kıtadaki
bölünmüşlüğü istismar edecektir.
Fransa, İtalya,
Avusturya ve Yunanistan Rusya’ya karşı daha dengeli ilişkiler kurma arayışına
girecek; buna mukabil önceden kestirilemeyen gelişmelere karşı çok daha
savunmasız durumdaki Polonya, Romanya, Baltıklar ve İsveç ise muhtemel bir Rus
saldırganlığını savuşturmak maksadıyla yekvücut olacaktır. Almanya her iki
tarafa da oynamaya çalışacak; ancak Avro Bölgesi’ni bir ve bütün tutma
mücadelesi verirken bunu yapması giderek zorlaşacaktır. Almanya’nın oyalama
iradesi, Polonya’yı Doğu Avrupa’nın daha güçlü bir lideri haline getirecek;
Batı’nın zayıflayan kararlılığıyla tehlikeye düşenlere Polonya siyasi, iktisadi
ve askeri destek verecektir.
Bu demek değil
ki Rusya’nın eli tamamen serbest olacak. Her ne kadar Washington Moskova’yla
bazı konularda müzakereye daha istekli görünse de ABD’nin Rus yayılmasını
kontrol altına almak için her türlü nedeni hala var. Dolayısıyla ABD, Rusya’nın
Avrupa sınırında NATO üzerinden yoğun askeri varlığını sürdürecektir. Bunun
herhangi bir müzakereyi engelleyeceği kesin. Yine de Rusya, Batı’yı karıştırmak
ve nihayetinde onunla müzakere etmek için elindeki –Batı sınırındaki askeri
yığınaktan tutun ABD’yle yeniden işbirliği algısına ve Avrupa içi ihtilafları
istismara kadar– her türlü aracı kullanacaktır. Ve bunu yaparken de komşularına
gözdağı verecek ve yakın çevresinde Batı nüfuzunu ekarte etmeye çalışacaktır.
Moskova ile Washington
arasında bir uzlaşma iması dahi Rusya’nın sınır komşularında yankı
uyandıracaktır. Rusya Ukrayna’nın doğusundaki askeri varlığını sürdürecek;
ancak ABD ve bazı Avrupa ülkeleri, yaptırımların hafifletilmesini
meşrulaştırmak amacıyla Minsk Protokollerini daha esnek yorumlamayı tercih
edecektir. Ancak bu durum Kiev hükümetini Rus zorlayıcı gücüne daha fazla
muhatap hale getireceğinden Ukrayna’nın Polonya ve Baltık ülkeleriyle askeri,
siyasi ve iktisadi bağlarını yoğunlaştırması beklenebilir.
Amerikan-Rus
uzlaşması beklentisi, normalde Batı yanlısı olan Ukrayna, Moldova ve Gürcistan
gibi ülkelerin Batılı kurumlarla bütünleşme çabalarına –Avrupa’da iç
ihtilafların büyüyeceği bir ortamda– ket vuracaktır. Bu ülkeler Moskova’yla tam
anlamıyla ittifak kurmayacak, ama taktiksel olarak iktisadi alanda Rusya’yla
birlikte iş tutmak ve Rus yanlısı ayrılıkçı topraklar üzerindeki pozisyonlarını
yumuşatmak zorunda kalacaklardır.
Ukrayna kendi
güvenliğini sağlamak için Polonya ve Baltık ülkeleriyle güvenlik işbirliğini
güçlendireceği gibi Gürcistan da benzer şekilde Azerbaycan ve Türkiye’ye
yanaşacaktır. Türkiye bir yandan Kafkaslarda ve Karadeniz’deki sağlam zeminini
korurken, diğer yandan Suriye’deki misyonunu tehlikeye atmaması için
Moskova’yla enerji ve ticari ilişkilerini sürdürecektir.
Rusya;
Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki Dağlık Karabağ ihtilafında kendi
menfaatine her iki tarafı birbirine karşı oynayarak baş arabulucu olmaya devam
edecektir. AB’nin Doğu Ortaklığı ve diğer programlarının Birlik içindeki
bölünmelerden ve dikkat dağılmasından olumsuz etkilenmesi muhtemeldir; buna
karşılık Rusya, Avrasya Ekonomik Birliği ve Ortak Savunma Antlaşması Örgütü
gibi kendi entegrasyon inisiyatiflerini öne çıkararak bölgedeki nüfuzunu
derinleştirme fırsatı elde edecektir.
Doğu cephesinde
herkes aktif
Rusya’nın batı
cephesinde işlerin yatışması beklentisiyle Moskova, doğu cephesinde stratejik
konumunu geliştirmeye çalışacaktır. Rusya ve Japonya onlarca yıllık toprak
ihtilaflarını yavaş yavaş sonlandırmaya çalışacak ve bunu yaparken de büyük
yatırım ve enerji anlaşmalarıyla ilişkilerini geliştirecektir. (Hatta iki
ülkeyi petrol boru hattıyla birbirine bağlama fikri üzerinde çalışıyorlar.)
Ayrıca Tokyo, Batı’nın Rusya’ya yönelik yaptırımlarının hafifletilmesine liderlik
edebilir.
Çin de farklı
nedenlerle de olsa Rusya’yla benzer anlaşmalar peşinde koşacaktır: Çin, kısmen
ABD’yle gelişen uyuşmazlık, kısmen de Rusya’nın Japonya’yla yeni kurulan
dostluğuyla harekete geçmiş durumda. Pekin’in 2017’de enerji projelerini, (özellikle
Kuzey Kutup Bölgesinde) askeri koordinasyonu ve siber teknoloji alanında
Moskova’yla işbirliğini artırması beklenebilir.
Rusya; bölgede
pozisyonunu güçlendirerek Çin ile Japonya’yı birbirine karşı kullanacak, ama
ikisiyle de tamamen aynı eksene girmeyecektir. Yine bir yandan nükleer tehdidin
gittikçe arttığı Kuzey Kore’yle ilişkilerini sürdürürken Güney Kore’yle ticari
ilişkilerini geliştirmeye devam edecektir.
İç sıkıntılar
Rusya’nın
yurtdışında elinde tuttuğu bütün bu fırsatlara rağmen 2017’de yurtiçinde çok
daha fazla meydan okumalarla karşılaşması muhtemeldir. İktisadi küçülmeden
kendini kurtarsa dahi uzun dönemli bir durgunlukla yüzleşecek ve petrol
fiyatları anlamlı bir yükseliş kaydedene değin kısıtlı bir bütçeye bağlı kalmak
zorunda. Kremlin birikmiş fonlarından istifade etmeyi sürdürecek ve federal
harcama öncelikleri için dışarıdan borçlanmaya daha fazla bel bağlayacaktır.
Rusya
Federasyonu içindeki yerel hükümetler mali açıdan çok daha dayanıksız durumda;
mali yardım için Kremlin veya uluslararası borç verenlere bağımlı hale
gelecekler. Bu ise sadece ve sadece merkezi yönetim ile yerel hükümetler
arasındaki mevcut gerginlikleri tırmandıracak ve nihayetinde Kremlin, kendisine
bağlı hükümetler üzerindeki kontrolünü artırıp daha da merkezileştirmek zorunda
kalacaktır.
Federal
yönetimden ne gibi bir iktisadi destek gelirse gelsin bu, iktisadi küçülmenin
zorluklarını göğüslemeyi sürdürecek Rus halkına fazla yansımayacaktır. 2017
yılı boyunca zaman zaman protestolar baş gösterecektir. Kremlin’in tepkisi,
güvenlik aygıtını kullanarak ve daha sert yasalar çıkararak kargaşaya geçit
vermemek olacaktır. Ancak Kremlin, 2018 devlet başkanlığı seçimleri yaklaştıkça
bazı sosyal programlara yönelik harcamalarını artıracaktır.
Merkezi hükümet
otoriterleştikçe güvenlik birimleri, liberal çevreler, enerji şirketleri ve
yerel hükümetler arasında güç mücadelelerinin ortaya çıkması kaçınılmaz.
Vladimir Putin, kendisine meydan okuyacak muhtemel odakların, bilhassa Rosneft
başkanı Igor Seçin’in ve ona sadık Federal Güvenlik Servisi’nin gücünü kurumsal
yeniden yapılanmalarla kırmaya çalışacaktır. Tabii ki bu süreç, Putin
iktidarının konsolidasyonunu sağlayacak şekilde zaman zaman tasfiyeleri ve
sadık isimlerin atanmasını da beraberinde getirecektir. Ancak gücü daha fazla
ele geçirmesi Putin’i yalnızlaştıracak ve müttefiklerinin sayısı giderek
azalacaktır.
Orta Asya’nın
alamet-i farikası
Sıkça yaşandığı
üzere istikrarsızlık 2017’de de Orta Asya’yı saracaktır. Aslında bu, zayıf
ekonomiler, neredeyse daimi askeri saldırı tehdidi ve (uzun yıllardır ülkesini
demir yumrukla yöneten İslam Kerimov’un eylül ayında hayatını kaybetmesiyle
Özbekistan’da yaşanan lider değişimi, Kazakistan’da eli kulağındaki iktidar
değişimi ve Kırgızistan’da cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi) belirsiz siyasi
dönüşümlerle malul bir bölgenin alamet-i farikası. Orta Asya’nın hükümetleri
gücü merkezileştirerek ve güvenlik tehditlerinin üzerine çok daha sertlikle
giderek istikrarsızlıkları yönetecektir. Bu da durum el verdiği ölçüde
birbirleriyle kâh rekabete tutuşacak kâh işbirliği yapacak Rusya ve Çin’in
güvenlik alanında bölgeye daha fazla müdahilliğine davetiye çıkaracaktır.
Kazakistan’daki
yönetimin el değiştirmesinden duyulan endişeler ve iktisadi durgunluk, 2017’de
Kazak elitini bilhassa enerji ve finans sektöründe bazı kritik güç
gösterilerinde bulunmaya zorlayacaktır. Ancak bu tür adımlar hükümetin uyumlu
ve bütüncül bir iktidar değişimi planını testten geçirecektir.
Stratejik olarak
tarafsız kalmak için elinden geleni yapan Özbekistan’da hükümet, enerji
alanında ve askeri ve siyasi meselelerde kendini Rusya’yla işbirliği içinde
bulacaktır. Kırgızistan ve Tacikistan’ın Çin’le güvenlik işbirliğini
yoğunlaştırması da muhtemeldir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder