5 Şubat 2017 Pazar

K.DEBEUF: ARAP BAHARI BİTMİŞ DEĞİL


ARAP BAHARI BİTMİŞ DEĞİL

Koert Debeuf (Tahrir Ortadoğu Politikası Enstitüsü Avrupa direktörü)
Politico, 22.1.2017

Tercüme: Zahide Tuba Kor

(…)
Bütün bunlar Arap Baharı’nı tam bir başarısızlık olarak değerlendirmek için yeter de artar sebepler olarak görülebilir. Ancak gerçekte olan biten, meseleye ne denli dikkatlice baktığınıza bağlı. İlk bakışta yaşanan, diktatörlüklere karşı başarısız isyanlar olarak görünüyor. Ancak Arap toplumlarına biraz daha derinden daldığınızda, bizim yaşananları niçin basit bir isyan hareketi değil de çığır açıcı bir devrim olarak gördüğümüze ikna olabilirsiniz.
Bugünün iç karartıcı hali, bir son değil, daha iyi bir gelecek uğruna bölgenin içinden geçtiği aşamalardan sadece biri. En azından tarihten öğrenebileceğimiz dersler buna işaret ediyor.
1789 Fransız Devrimi’ni ele alalım. (…) Fransa’nın 1870’te istikrarlı bir demokrasiye dönüşmesi tam 80 sene ve 12 ayrı anayasa değişikliğini gerektirdi.
Arap Dünyasının da benzer bir devrimsel süreçten geçtiğine inanmamızı gerektiren birçok sebep var. Bunlardan ilki nüfus. Bölge nüfusu 1980’den bu yana geçen 30 küsur yılda tam ikiye katlandı ve nüfus hızla artmaya devam ediyor. Sadece Mısır’da son 6 ayda nüfus 1 milyon arttı. Arap nüfusun üçte biri 30 yaşın altında. Genç işsizliği %30’larda. Birçok Arap ülkesinde bir erkeğin ev almadan evlenmesi mümkün değil. İşsizlik ev sahibi olamama ve bu da evlenememe anlamına geliyor. Durumun vahametini düşünün.
İkinci neden iktisadi çöküş. Bölgedeki savaşlar ve terör saldırıları, en önemli gelir kaynaklarından biri olan turizme büyük bir darbe vurdu. Bölgenin ana para kaynağı olan Suudi Arabistan düşen petrol fiyatları yüzünden iktisadi çöküşte. İlk defa Suudi hükümeti halkına vergi koymak zorunda kaldı. Mısır’da enflasyon %30’lara ulaştı ve ithal ürünlerdeki enflasyon çok çok daha fazla. Fakir Mısırlıların büyük çoğunluğu temel gıda ürünleri, şeker ve petrol kıtlığıyla yüzleşiyor. Yabancı yatırımın azlığı ve yabancı dövizin neredeyse suyunu çekmesi nedeniyle ithalat yapmak giderek imkânsızlaştı ve bu da ekonominin hayati sektörlerine büyük zarar verdi.
Üçüncüsü, baskı ve zulüm Arap Baharı öncesinden çok daha beter durumda. (…) adam kaçırma ve ölümüne işkence (…) Mısır polisi dini şiddete karşı Hıristiyan azınlığı korumakta başarısız kaldı. Tunus ve Lübnan hariç bütün Arap ülkelerinde medyaya ve sosyal medyaya sansür altı sene evveline kıyasla bugün çok daha kötü durumda. 2010-2011’de Tunus, Mısır ve Suriye’de protestoları tetikleyen şeyin polis vahşeti olduğunu hatırlamakta fayda var.
Kısaca, Arap Baharı’nı tetikleyen temel nedenler halen daha ortada, hatta çok daha akut bir halde. Bazı insanlar kaostan ve protestodan illallah deyip evlerine dönmüş olsa da diğerleri hala pes etmiş değil. (…)  Suriye’de geçen ay Rusya ve Türkiye arabuluculuğunda varılan ateşkesin hemen akabinde birçok şehirde Esed rejimine karşı protesto gösterileri yeniden patlak verdi.
Başka büyük soru işaretleri de var. Acaba Irak bir ve bütün kalacak mı, yoksa parçalanacak mı? Cumhurbaşkanı Abdülaziz Bouteflika öldüğünde Cezayir’de neler olacak? Eğer petrol paraları suyunu çekerse Suudi rejimi ayakta kalabilecek mi? O büyük Sünni Arap nüfus, İran’ın büyüyen bölgesel gücünü kabullenecek mi?

Son olarak bir de din meselesi var. Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin 2013’te Mısır’da devrilmesinden ve onunla birlikte bütün bölgede Müslüman Kardeşler’in düşüşünden sonra birçok Arap Müslüman, İslam’ın durumunu sorgulamaya başladı. Bir sene sonra İslam Devleti hilafetini ilan ettiğinde dini reform çağrıları daha da öne çıktı. Dini kurumlar durdurmaya çalışsa da İslam’ın geleceği konusundaki tartışma kaçınılmaz görünüyor. Nüfus, ekonomi ve siyaset bir araya geldiğinde varoluşsal bir savaş patlayacak. Emniyet kemerlerimizi bağlamalıyız; zira Arap Devrimi aslında daha yeni başlıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder