ARAP
BAHARI YENİDEN YAŞANABİLİR
Guardian
başyazısı
Guardian,
2.1.2017
Tercüme:
Zahide Tuba Kor
(...)
Arap
dünyasındaki isyanların kökeninde yatan sebepler yok olmuş değil. Birçok açıdan
günümüz şartları 2011’e kıyasla bir patlamaya çok daha müsait. Arap devletleri
hemen her yerde kriz içinde: Hızla düşen petrol fiyatları Suudi ekonomisinin
altını oydu; Mısır’ın kusurlu liderliği kriz üzerine kriz yarattı. Ümidini
kaybetmiş kadın-erkek bölge insanı daha iyi bir hayat için Avrupa’ya gidiyor.
BM Arap Kalkınma Raporu’na göre, Ortadoğu dünya nüfusunun sadece %5’ine ev
sahipliği yapıyor; ama dünyadaki terörizmin %45’i, savaşla alakalı ölümlerin
%68’i ve mültecilerin %58’i bu bölgeden kaynaklanıyor. Ve bu, tam da genç Arap
nüfusun 100 milyonu aştığı ve hızla arttığı, ama bölgedeki işsizlik, fakirlik
ve ötekileştirme oranının –genç nüfus artışına kıyasla– çok daha ileri
boyutlada olduğu bir dönemde yaşanıyor.
Bölge
tarihinde şimdiye kadarki en fazla iyi eğitimli ve en şehirli –fakat dünyadaki
emsallerine kıyasla çok daha dindar– bir genç neslin yükselişi,
istikrarsızlaştırıcı bir faktör gibi görünüyor. Buna karşı bölgeden gelen cevap
ise baskı altına almak, muhalifleri ezip geçerken sorunun sebepleri üzerine
eğilmemek oldu. BM’nin “taleplerin birikip ileride çok daha şiddetli bir
şekilde yeniden ortaya çıkması” konusundaki uyarısı çok da şaşırtıcı değil.
Yeni bir protesto dalgası için sebepler ortada. Arap dünyası yatırımını
kalkınmaya değil silaha yapıyor; son çeyrek yüzyıldır silaha yılda ortalama 75
milyar dolar harcanıyor. İktidar babadan oğula belli bir elit sınıf içinde el
değiştiriyor. İş dünyası torpille/aracılıkla yürüyor. Yolsuzluk çok geniş
kaynakların boşa tüketilmesiyle sonuçlanıyor: BM’ye göre yarım yüzyılda iç
edilen servet 1 trilyon dolar. Bu para istihdam yaratmak ve temel hizmetleri
geliştirmek için sarf edilebilirdi. (...)
Siyasette
tehlikeler net. Eğer ki barışçıl protestoya izin veren katılım ve hesap
sorma/verme mekanizmaları yoksa hayal kırıklığına uğramış kitleler doğrudan
şiddet kanalını keşfedebilir. Arap dünyasında bu, siyasal İslam’ın iç yüzünü
anlamayı gerektiriyor. Sünni dünya endişe/korku psikolojisiyle boğuşuyor.
Zengin bir kültür, din ve dil mirasını paylaşan ve Arap dünyasının en geniş
grubunu oluşturan bir halk Musul, Halep, Kudüs, Bağdat ve Şam gibi büyük
şehirlerinin bir bir rakiplerinin eline düşmesine şahit oluyor. Son gelişmeler
jeopolitik olarak Arapların nasıl bir kez daha satranç tahtasının piyonları
haline geldiğini ortaya döküyor. İsrail’den işgal altındaki topraklarda bulunan
tüm yerleşimleri durdurmasını isteyen dönüm noktası niteliğindeki BM karar
tasarısını teklif eden bir Arap devleti değildi. Suriye’de barış planını ortaya
koyan bir Sünni Arap güç değil, Rusya, İran ve Türkiye idi. Donald Trump’ın
Beyaz Saray’a gelişi Arap bunalımının ciddiye alınmamasına yol açacak. (...) Bu
bir hata: Kendi toplumlarını demokratik araçlarla değiştirmelerine izin
verilmeyenler öfkelerini içe –veyahut dışa– yöneltebilirler.
Sünni Arap dünyası büyük tehlike altında. M.Merzuki'nin dediği gibi BM raporları dikkate alınmalı idi..
YanıtlaSil