4 Şubat 2017 Cumartesi

A.ERCIKSON: SSCB’NİN İSLAM’I YOK ETME ÇABASI RADİKAL BİR NESİL DOĞURDU


SSCB’NİN İSLAM’I YOK ETME ÇABASI NASIL RADİKAL BİR NESİL DOĞURDU

Amanda Ercikson (Washington Post dış politika yazarı)
Washington Post, 5.1.2017

Tercüme: Zahide Tuba Kor

1929’da Sovyet lider Mihail Kalinin Orta Asya vizyonunu hazırladı: “(…) Leningrad işçisinin ideallerini aşılamak”
Ama iş dine geldiğinde emir uzundu. Nüfusun yaklaşık %90’ı Müslüman’dı, ancak ateizm SSCB’nin resmi diniydi. Bu nedenle Sovyet yönetimi 1920’lerde Orta Asya’da İslam’ı etkin bir şekilde yasakladı. Arapça kitaplar yakıldı ve Müslümanlar görev yapmaktan men edildi. Dini mahkemeler ve okullar kapatıldı; Müslüman ibadetlerini ifa etmek neredeyse imkânsızlaştı. 1912’de Orta Asya’daki cami sayısı 26.000 iken 1941’de 1000’e düştü.
Bu çabalar İslam’ın kökünü kazımak yerine sadece inananları radikalleştirdi. Bu, geçen yüzyılda tekrar tekrar sahnelenen ve teröre karşı savaşta korkunç sonuçları olabilecek bir eğilim. Günümüzde Orta Asya Müslümanları alarm verici bir oranda radikalleşiyorlar. Binlercesi İslam Devleti’ne aktı. Türk medyasına göre 39 kişiyi öldüren Reina saldırganı Kırgızistan’dan gelen bir Uygur. 
1930’larda Sovyetlerin İslam’a karşı attığı adımlar ılımlı imamları ve liderleri susturdu. Ancak fundamentalist liderler gizlice destekçi kazanmaya başladı. (…)
1970’lerde İslam, Orta Asya’nın çoğuna geri döndü. Ramazan bayramı ile Nevruz resmen kutlanmaya başlandı. (…)
1980’lerde fundamentalistler, birçok Orta Asyalıyı SSCB aleyhine döndüren Sovyetlerin Afganistan’ı işgaliyle ve daha sonra seyahat kısıtlamalarının zayıflaması ve böylelikle Ortadoğu’dan daha serbestçe sağlanan bilgi ve insan akışıyla daha da cesaretlendi.
SSCB çökene kadar radikal Müslümanlar güçlü ağlar inşa etmişlerdi ve bu da yeni kurulan devletlerin henüz yeşeren hükümetleriyle boy ölçüşmelerine imkân verdi. 1991’de bir grup militan, şeriatın uygulanacağı bir din devleti kurulması ve okulların kız-erkek ayrılması talebiyle Özbek şehirlerinden birindeki eski Komünist Parti binasını ele geçirdi. 1992’de aynı militanlar yerel yetkilileri rehin aldılar. Dönemin Cumhurbaşkanı İslam Kerimov, daha hesap verebilir bir hükümet çağrısıyla ülkenin bir başka yerinde gösteri düzenleyen binlerce İslamcıyla karşı karşıya kaldı.
Kerimov ve bölgenin diğer liderleri kısa zamanda bu tür hareketleri bastırma kararı aldı. Dindar Müslümanlar artık rejimlerine yönelik bir tehditti ve bu tür otokrat yöneticiler, dini devletin kontrolü altıda tutmak için Sovyet tipi araçları kullandılar. Artık devlet komiteleri dini anlatıyı düzenliyor, dini literatürü sansürlüyor ve hoşlarına gitmeyen grupları ve faaliyetleri yasaklıyordu. Orta Asya’da Müslümanlar, cami dışında dinden bahsettikleri veya resmen onay almamış bir Kur’an’ı taşıdıkları için cezalandırılabiliyordu. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, dini özgürlüğünü yaşadığı için binlerce Müslüman işkenceden geçti ve hapse atıldı. Kırgızistan’da vaizlerin hutbeleri önceden sıkı kontrolden geçiriliyor. Özbekistan sakal uzatmayı ve İslami kıyafeti dahi yasaklamış durumda ve helal restoranları kapatmakta.
Bu zulüm, bir kez daha ana-akım Müslümanları yerin altına ve radikallerin kollarına itmekte. Uluslararası Kriz Grubu’nun tahminlerine göre, Orta Asya’da 2000 ila 4000 kişi radikalleşmiş durumda. (…)
Hükümet yetkilileri dahi bu dalgadan muaf değil. Tacikistan elit polis gücünün başı, geçen sene saf değiştirerek İslam Devleti’ne katıldı. YouTube’a yüklenen bir videosunda Tacik hükümetine “köpekler” diye sesleniyor ve cihadı Rusya’ya ve ABD’ye taşıma yemini ediyordu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder