Xander
Snyder (Geopolitical Futures jeopolitik uzmanı)
Geopolitical
Futures, 25.1.2018
Tercüme: Zahide Tuba Kor
NOT: Lütfen kaynak
göstermeden tercümenin bir kısmını veya tamamını kullanmayınız,
alıntılamayınız, yayınlamayınız
(…)
NATO’nun açıklaması altta yatan bir
gerçeğe ışık tutuyor: NATO Türkiye’nin [Afrin’e]
müdahalesinden istifade ediyor. NATO genel sekreter yardımcısı, Türkiye’nin
karşı karşıya olduğu tehdidin terörizm kaynaklı olduğunu söylese de NATO’nun
asıl korkusu Rusya. Eğer ki Rusya’nın müttefiki Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar
Esed ülkesinin tamamı üzerinde kontrolü sağlayacak olursa bu, Moskova’yı
Ortadoğu’da çok daha güçlü bir konuma yerleştirecektir. Öte yandan ülkenin tamamının
Esed tarafından kontrol edilerek artık Rus askerî desteğine ihtiyaç kalmaması
da Rusya’nın birliklerini Suriye’den çekmesine yol açacaktır. Devlet Başkanı
Vladimir Putin ilan ettiği zaferinin gerçek olmasını ve geri çekilmeyi
aşırı derecede istese de, Moskova’nın müttefiki [Suriye rejimi]ni tehdit etmeyi sürdüren bir savaş Rus
müdahalesinin bu sözde başarısını da tehdit edecektir. Bu arada Avrupa,
Rusya’nın Ortadoğu’ya saplanıp kalmasından ve böylelikle dikkatinin ve askerî
donanımının en azından bir kısmını Avrupa sınırlarından uzaklaştırmasından
oldukça memnun.
Tabii ki NATO, kendi müdahilliği asgari
düzeyde kalarak veya tercihen hiç müdahil olmaksızın, Rusya’nın elinin kolunun
bağlı kalmasını isteyecektir. Ama bir NATO üyesi tehdit edildiğinde kimsenin
konuşmak istemediği aşikâr sorun, NATO Antlaşması’nın temel taşı olan (…)
kolektif askerî mukabeleyi gerektiren 5. Madde. Bu madde şimdiye kadar sadece
bir kez işletildi, o da 2001’de el-Kaide’nin ABD’ye saldırısının akabinde. (…) Peki,
acaba Türkiye 5. Maddenin işletilmesi ve NATO’nun Afrin’e müdahalesini ister
mi?
Cevabı zannedildiğinden daha basit. Ne Ankara
ne de Avrupa’nın geri kalanı, NATO’nun Türkiye’nin Afrin operasyonuna
müdahalesini ister. Türkiye, gücü artarken ve Ortadoğu’ya daha fazla güç
aktarımında bulunabilirken kendi başına hareket ederek fırsatlardan istifade
etmeye çalışacaktır. Türkiye için kilit önemdeki husus hareket serbestliği;
seçeneklerinin -ister ABD isterse NATO olsun- başkaları tarafından dayatılmasına
razı gelmez. (…) Türkiye’nin hedefi, sadece sınırındaki terörizm tehdidini
bertaraf etmek değil, aynı zamanda Suriye’de İran ve Rus ihtiraslarını
dizginlemek.
Türkiye’nin Afrin’e müdahalesinden NATO
da istifade ediyor. Zira, tıpkı ABD gibi, NATO da Rus yayılmasından korkuyor.
İran’ın yayılmasından da endişeli, ama tabii ki ABD kadar değil. Türkiye
Afrin’i alırsa -ki Türk ordusu ile Afrin’i savunanlar arasındaki kuvvetler
dengesi dikkate alındığında bu en muhtemel senaryo gibi görünüyor- bu durumda Halep’i
üç tarafından çevreleyen bitişik toprak parçası Türklerin (ve vekil güçlerinin)
kontrolüne girecektir. Her ne kadar Ankara Afrin’i ele geçirdikten sonra bu
taktik durumu sermayeye çevirmeye hemen kalkışmayacak olsa da sözkonusu
toprağın Türkiye’nin eline geçmesi yine de Rusya’nın vekil gücü Esed’e yönelik
bir tehdit teşkil edecektir. NATO bu işi Türkiye’nin kendi başına yapmasından
ve bu süreçte [NATO] askerlerini
riske atmamasından son derece memnun olacaktır.
Dikkat çekici husus, NATO’nun
Türkiye’nin müdahalesinden çıkarlarının ABD’ninkiyle örtüşmesi. ABD, her ne
kadar kamuoyu önündeki açıklamalarında Ankara’nın Afrin’e müdahalesinde temkinli
olması gerektiğini dillendirse de, nihayetinde Türkiye’nin Suriye İç Savaşı’nda
İran’ın elde ettiği güçlü konumu dizginlemesinden memnuniyet duyuyor. NATO’nun
Avrupa kanadı ağırlıklı olarak Rusya’dan endişeli ve Türkiye’nin Afrin’i ele
geçirmesi Moskova’yı zor bir duruma sokacaktır. Moskova Türkiye’yle doğrudan
çatışmak istemiyor, en azından şimdilik (ve bu nedenle Türkiye de Rusya’yla
doğrudan bir çatışma istemiyor). Ancak Moskova, Türkiye ile İran’ın Suriye’de
birbirine meydan okumasını umursamayacaktır, tabii ki Türkiye’nin bu mücadelede
eli kısıtlı kaldığı ve muzaffer çıkmadığı sürece.
Ancak Türkiye’nin Suriye’deki
operasyonları, Rusya’nın Esed rejimine yönelik temel tehditlerden biri olarak
gördüğü, ülkenin batısındaki -Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gibi- bir dizi vekil
gruba büyük ölçüde dayanıyor. Bu yüzden ÖSO Rusya’nın hep ana hedeflerinden
biri olageldi. Eğer ki Halep’in etrafı kuşatılırsa Rusya, Türkiye’nin vekil
güçlerine saldırarak Esed rejimini desteklemeye devam etmek zorunda kalacaktır;
ama tabii ki Türk askerlerine saldırmaktan kaçınacaktır. Rusya için en önemli
boyut şu: Böyle bir senaryo, Putin’in elde etmek istediği muzaffer imajını mahvedecek
ve Ortadoğu’da süresiz olarak elini bağlayarak Rusya’yı riske atacaktır.
Rusya’nın Ortadoğu’da kolay bir çıkış
yolu olmayan uzatmalı müdahilliği NATO için net bir zafer olacaktır, özellikle
kendi askerî kuvvetlerini meydana sürmek zorunda kalmazsa… Bunun Avrupa’nın
doğu kanadına yönelik Rus tehdidini yok etmeyeceği aşikâr; ancak çoktandır
iktisadi meydan okumalarla boğuşan Moskova’nın sırtında Suriye ilave bir mali
yük olarak kalacaktır. NATO’nun hareketsizliği Afrin’e Türk müdahalesine zımni
destek anlamına gelecektir. Ama dışarıda kalıp buna müdahil olmamak memnuniyet
verici.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder