David Hearst (Middle
East Eye internet sitesi baş editörü; İngiliz Guardian gazetesi eski dış
politika başyazarı)
Middle East Eye,
12.1.2018
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
NOT:
Lütfen kaynak göstermeden tercümenin bir kısmını veya tamamını
kullanmayınız, alıntılamayınız, yayınlamayınız
Mısır’da
bugünlerde telefon görüşmelerini tahmin edebilirsiniz. [Bu yıl yapılacak] Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde yarışmak üzere üçüncü bir ağır top ortaya çıktı ve o da eski bir
genelkurmay başkanı: General Sami Anan. [Z.T.K. Muhammed Mursi, 2012’de ordunun bir ve iki numarası olan Mareşal Tantavi ile Sami Anan'ı görevlerinden almış ve yerlerine Abdülfettah es-Sisi ile Seyyid Ahmed'i getirmişti.] Mevcut Cumhurbaşkanı
Abdülfettah es-Sisi’ye sadık Askeri İstihbarat medyadaki kuklalarına talimat ve
bilgi vermek için şu sıralar fazlaca mesai yapıyor. İşte size bunlardan biri:
– Bunu sizin daha anlayabileceğiniz
şekilde basitleştirdik.
– Evet efendim.
– 3A: Anan, Age
(Yaşlılık), Alzheimer. Anladın mı? Anan kelimeleri tekrarlayıp duruyor, çünkü
söylediğini unutuyor. Sayın Cumhurbaşkanı [Sisi] ise akıcı şekilde konuşuyor.
Anan tekerlekli sandalyede, Sayın Cumhurbaşkanı ise beyaz ay üstünde. Kaddafi
gibi. Hayır, Kaddafi’yi unut, Putin gibi. Hatırlıyor musun, at sırtındaki
çıplak Putin’i? Gençliğe karşı yaşlılık. Anladın mı?
– İlgileniyorum efendim.
[Z.T.K.
Konunun daha iyi anlaşılması açısından bir not düşmek isterim. Mısır’da Sisi’ye
yakın Askeri İstihbarat ile Mübarek’e yakın Genel İstihbarat arasında uzunca
bir süredir kıyasıya mücadele var. Yıllardır Sisi ve adamlarının birçok gizli
görüşmelerini sızdıranlar hep Mübarek’in Genel İstihbarat’taki adamları.
Sisi’ye önümüzdeki seçimlerde rakip olarak çıkmaya çalışanlar da genellikle
Mübarek’e yakın isimler.]
Yürüyen bir
mevta
Yaklaşık bir
sene evvel Sisi’nin yürüyen bir mevta olduğunu yazdığımda adını açıkça koyduğum
üçüncü meydan okuyucuydu Sami Anan… [Yazının sonunda] Sisi’yi asasına
dayanır halde hayatını kaybeden Kral Süleyman ile kıyaslamıştım [Z.T.K. Süleyman peygamber Yahudi
anlayışına göre kraldır]. Kralın vefatını bilen tek
canlı, asasını kemiren ağaç kurtlarıydı. [Z.T.K. 2016 Eylül’ünde yayınlanan
bu önemli yazının tercümesini okumak için TIKLAYINIZ]
O günden beri
Sisi’nin otoritesini tüketen ağaç kurtları iktidar koltuğuna giderek yaklaştı.
Kadınlarla uygunsuz görüntülerinin bulunduğu kasetlerle işinin bitirileceği ve
kızıyla birlikte yolsuzlukla suçlanacağı kendisine söylendikten sonra başkanlık
yarışından çekilen eski Başbakan Ahmed Şefik bunlardan biriydi. [Z.T.K. David Hearst’ün Ahmet Şefik’in nasıl
şantajla adaylıktan vazgeçirildiğini anlattığı 9 Ocak tarihli yazısını okumak
için TIKLAYINIZ]
Şefik [BAE’de]
sürgünde[yken] uzun bir muhtemel destekçiler listesini bir araya
getirdi. Bunların ilk ve en önemlisi derin devlettendi: Silahlı Kuvvetler
Yüksek Konseyi’nden generaller ve –askeri istihbaratçı Yüzbaşı Eşref
el-Huli’nin televizyon spikeri Azmi Megahed’e hangi çizgiyi takip edecekleri
konusunda talimat verirken kullandığı ifadeyle– Genel İstihbarat’tan “O…lar”.
Şefik kariyerini
eski cumhurbaşkanına borçlu olduğundan Hüsnü Mübarek ailesi çevresindeki
işadamı elitin ona destek vermesi hiç de sürpriz değil.
Ancak Suudi
Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın sağ kolu olan Washington merkezli
Suudi-Amerikan Halkla İlişkiler Komitesi kurucusu Selman el-Ensari ile Kıpti
Kilisesi’nden bir temsilcinin Şefik’e yaptığı ziyaretler asıl ilginç boyut.
Şefik bu süreçte
hem seküler hem de İslamcı muhalefetin gözüne girmeye çalıştı. Müslüman
Kardeşler’in –birbiriyle görüşmeyi tamamen kesen– reformist kanadı da eski
geleneksel kanadı da Şefik’le görüşmekte hiçbir beis görmedi.
Sisi içeriden
bir güç denemesiyle daha yüzleşti: dünürü General Mahmud Hegazy. [2014’te]
Genelkurmay Başkan[lığına getirilen] Hegazy, kendisini müstakbel
cumhurbaşkanı gibi sununca [2017’nin ekim ayında] görevinden alındı.
Hegazy’nin
önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmaktan bahsedip bahsetmediği
veya daha doğrudan bir yol tutturmaya niyetlenip niyetlenmediği bilinmiyor.
Mesele ekonomi,
o kadar
Anan, Şefik,
Hegazy... Hepsi de rejimin içinden insanlar. Bırakın hapishanelerdeki 50.000 siyasi
mahkûmu, görevinden alınan Müslüman Kardeşler mensubu Cumhurbaşkanı Muhammed
Mursi’nin dahi ardından tek bir damla gözyaşı akıtacak insanlar değiller. Ama
artık bunlar mesele değil.
Sisi’nin devam
edegelen kötü yönetimi, onların nazarında, [Müslüman Kardeşler gibi] bir
siyasi hareketten çok daha büyük bir tehdit. Sisi devletin bizatihi kendisini
tehlikeye atıyor. İşler hiç bu denli kötüye gitmiş miydi?
Rahatsızlıklar
listesinin başında iktisadi kötü yönetim geliyor; en azıdan destekçisi
Suudilerin ve BAE’lilerin endişesi bu yönde. Mısır Merkez Bankası verilerine
göre, 2013’ten bu yana Suud, BAE ve Kuveyt Mısır’a 12 milyar dolarlık yardım ve
6,2 milyar dolarlık da doğrudan yatırım için para akıttı. Gerçekte ise bu
rakamın çok daha yüksek olması muhtemel.
Dubai Emiri ve
BAE Başbakanı Muhammed bin Raşid el-Maktum, sadece ülkesinin iki yılda Mısır’a
14 milyar dolar verdiğini söyleyerek baklayı ağzından kaçırmıştı. Bu bilgi,
Cumhurbaşkanı Sisi ile dönemin Genelkurmay Başkanı Kamil Abbas arasındaki
–sızdırılan ve doğruluğu ispatlanmış– bir dizi görüşme içinden ayıklanıp
çıkarılabilecek toplamda yaklaşık 50 milyar dolarlık diğer yardım rakamıyla da
örtüşüyor.
Bu sızıntıların
ortaya dökülmesinden bir ay sonra 2015 Şubat’ında üç Körfez ülkesi Mısır’a
ilave bir 15,2 milyar dolarlık yardım sözü vermişti. Buna bir de IMF’den üç
yılda aldığı 6 milyar dolarlık borcu eklersek son beş yılda [Sisi rejimine
dışarıdan] akan paranın 70 milyar dolara vardığı görülür. Aynı tapelerde
Sisi, Körfez’deki bağışçılarıyla “Paraları pirinç kadar bol” diyerek alay
ediyordu. Artık Riyad da eskisi gibi düşünmüyor.
Şu soruyu
sormakta haklılar: Sisi bunca parayı ne yaptı?
IMF’nin
zorlamasıyla geçtiğimiz kasım ayında sabit kurdan dalgalı kura geçilmesi
kararı, döviz rezervlerini ekim ayı sonunda 19 milyar dolardan 36,7 milyar
dolara getirdi ama bunun bedeli enflasyonun %30’un üzerine çıkması oldu.
(…)
İki sene evvel 8
milyar dolar maliyetle açılan yeni Süveyş Kanalı, bırakın vaat edildiği üzere
gelirleri ikiye katlamayı, eski yıllık kârı tutturmakta bile zorlanıyor. [Z.T.K.
Sisi bu kanalı, kendisine Cemal Abdünnasır imajı vermek ve bu şekilde toplumda
meşruiyetini artırmak için inşa ettirdi, tam da küresel ekonomik kriz
derinleşip dünya ticareti daralırken ve dolayısıyla Süveyş’ten geçen gemi
sayısı azalırken…]
İstikrarsızlık
Sisi kendi
halkını kontrol altında tutmak için çok daha fazla kuvvet kullanmak zorunda
kaldı. Dahası, Tahran’ın protestocuları bastırdığı için uluslararası kınamalara
maruz kaldığı bir dönemde Mısır, neredeyse İran’da hayatını kaybeden kadar
sayıda insanını idam etti, hem de pek bir protesto sesi çıkmadan. Bu, Mısır’ın
yakın tarihindeki en büyük kitlesel idamdı.
Daha fazla
kuvvet kullandıkça Mısır ordusu ve polisi aralıksız saldırılara uğruyor. Yarı
resmî bir kuruluş olan Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi
verilerine göre 2014-2016 arasında 1165 silahlı operasyon gerçekleştirildi ki
bu da günde bir operasyon demek.
(…)
Bölgesel olarak
da, beş yıldır devam eden gizli ve açık askeri müdahalelerine rağmen Mısır,
Tobruk’a yerleştirdiği adamı General Halife Hafter’i kullanarak batısındaki
Libya’yı güvence altına almayı hala daha başarabilmiş değil. Güney komşusu
Sudan’la sınır ve su ihtilafı yüzünden aralarındaki diplomatik husumet giderek
tırmanıyor; doğusunda da Sina Yarımadası’ndaki [silahlı grupların]
askeri operasyonları çok daha etkili.
Bütün bunlar
Şefik’in veya Anan’ın cumhurbaşkanlığına adaylığını Mısır’ın Körfez’deki destekçileri açısından
daha cazip kılabilirdi.
Böylelikle onlar
cumhurbaşkanlığının kontrolünü, ordu da Mısır’ın kontrolünü sürdürürdü. Ancak
eğer ki mahkûmlar serbest bırakılsaydı ve sürgündeki birçok kalifiye Mısırlı
ülkesine geri dönmeye başlasaydı ileri bir siyasi adım atılmış olurdu. Bu
haliyle sadece Sisi’nin değiştirilmesi Mısır için devrimci bir adım olamaz, birçok
bakımdan Mübarek günlerine geri dönüşten ibaret olur.
Ancak bu aynı
zamanda Sisi döneminde işlerin ne denli kötüye gittiğinin de bir işareti; hem de Mübarek’in pragmatik despotizmine geri dönüşün dahi bir ilerleme olarak
görülmesine yol açacak kadar…
Peki, o halde bu niçin olmadı?
Arap kamuoyunu
yumuşatma
Despot Sisi,
–seçildiğinde ille de Mısır kamuoyuna yakın olacağı anlamına gelmeyen Şefik’in
veya Anan’ın veyahut ordudan yerini alabilecek herhangi bir başka kişinin
yapamayacağı şekilde– İsrail, ABD ve Suudi Arabistan adına hala daha şöyle bir rol
icra edebilir durumda: Doğu Kudüs’ü İsrail’e teslim etme lehine Arap sokağının görüşünü
yumuşatma rolü.
Eğer ki Doğu
Kudüs’ü İsrail’e teslim etme politikası büyük bir engelle karşılaşırsa bu,
modern Arap devletleri elitlerinden değil Arap sokaklarından gelecektir.
The New York Times’a sızdırılan, Mısırlı bir askerî
istihbaratçıyla televizyonda ünlüleri ağırlayan bir program yapımcısı
arasındaki konuşmanın hülasası işte tam da buydu. Bu aynı zamanda Mısırlı romancı ve
akademisyen Yusuf Zeydan gibi [Mısır rejiminden] imtiyazlı seslerin de
bir konusu.
Zeydan’ın tezine
göre, Müslümanların üç kutsal mekânından kelime manası itibarıyla da “en uzağı”
olan Mescid-i Aksa, aslında Kudüs’ün Harem-i Şerif bölgesinde bulunmuyor ve
Kudüs kutsal bir Müslüman şehri de değil.
Kahire’deki
İsrail büyükelçiliği Zeydan’a bu görüşlerinden dolayı teşekkür etti. Bu tür
görüşlerin şu an Mısır televizyonlarında dillendirilmesi ve yayınlanması da bir
tesadüf değil. Diğer herkes gibi o da efendisinin buyruğunu yerine getiriyor.
Bunların hiçbiri
işe yaramayacak. Mısır’ın şu an içinde bulunduğu ölüm girdabından kurtulmasının
tek yolu kendi liderliğini, egemenliğini, ekonomisini, meclisini ve nihayet
demokrasisini düzeltmesinden geçiyor.
Mevcut gidişat
nihai zayıflamaya ve en sonunda Arap dünyasının en kalabalık devletinin
parçalanmasına yol açacak.
Bir defasında
Sisi demişti ki “Biz sahici bir devlet değiliz. Görünüşte/sözde bir devletiz.”
Bu söz, onun kendi kendisini gerçekleştiren kehanetlerinden bir diğeri
olabilir.
Z.T.K. Cumhurbaşkanı Sisi, Mısır yönetiminin Trump'ın Kudüs kararı konusunda basın üzerinden kamuoyunu manipüle etme çabalarının the New York Times'a sızdırılması üzerine 18 Ocak'ta Genel İstihbarat Başkanı'nı görevinden alıp yerine Genelkurmay Başkanı Abbas Kamel'i atadı. Önümüzdeki süreçte Mübarek'e yakın adamların görev aldığı Genel İstihbarat'ı Askeri İsihbarat'a bağlarsa şaşırmamak gerekir.
Z.T.K. Cumhurbaşkanı Sisi, Mısır yönetiminin Trump'ın Kudüs kararı konusunda basın üzerinden kamuoyunu manipüle etme çabalarının the New York Times'a sızdırılması üzerine 18 Ocak'ta Genel İstihbarat Başkanı'nı görevinden alıp yerine Genelkurmay Başkanı Abbas Kamel'i atadı. Önümüzdeki süreçte Mübarek'e yakın adamların görev aldığı Genel İstihbarat'ı Askeri İsihbarat'a bağlarsa şaşırmamak gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder