Christopher
Phillips (Queen Mary Londra Üniversitesi Uluslararası
İlişkiler okutmanı ve Chatham House Ortadoğu ve Kuzey Afrika Programı
araştırmacısı; “The Battle for Syria: International Rivalry in the New Middle
East” kitabının yazarı)
Middle East Eye,
10.1.2018
Tercüme: Zahide
Tuba Kor
NOT:
Lütfen kaynak göstermeden tercümenin bir kısmını veya tamamını
kullanmayınız, alıntılamayınız, yayınlamayınız
2017
yılı Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed için iyi bir yıldı. İslam Devleti (İD)
“Hilafet”i, bir yandan Suriye, Rusya ve İran birlikleri diğer yandan Amerikan
destekli Kürtlerin hâkim olduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından
sıkıştırılarak büyük ölçüde bertaraf edildi.
Esed’in
başlıca isyancı muhalifleri, dış destekçileri tarafından büyük ölçüde yalnız
bırakıldılar ve bölünmüş ve siyaseten marjinalleşmiş halde birbirinden izole
alanlara terk edilerek [dışarıdaki] müttefiklerinin yumruğunu yediler.
Ocak
ayı sonunda Rusya öncülüğünde Soçi’de yapılacak “barış kongresi” ile Esed’in
konumunun daha da güçlenmesi muhtemel. Moskova, nihai olarak Esed’i iktidarda
bırakırken bazı Kürt ve muhalif unsurları yanına çekecek bir anlaşmaya
arabuluculuk etme ümidinde.
Ancak
Rusya yaşayabilir bir tür anlaşmaya varılmasını sağlasa dahi birçok muhalif
grubun dışlanması muhtemel. Dahası Moskova, Tahran ve Şam son altı yılda
uzlaşmacı olmaktan çok uzaktı; dolayısıyla varılacak herhangi bir anlaşmanın [Esed
rejimi tarafından] altı oyulur veya göz ardı edilirse buna şaşıracak çok az
kimse olur.
Savaş
sona ermekten çok uzak
Aslına
bakarsanız Soçi’de her ne olursa olsun Suriye savaşı sona ermekten çok uzak
görünüyor. Esed koltuğunu sağlama alsa dahi yerel, bölgesel ve uluslararası
dinamikler çatışmanın 2018 sonrasında da devam edecek izlenimi veriyor. [Z.T.K.
Suriye’ye barışın, tıpkı Lübnan İç Savaşı’nda olduğu gibi, küresel ve bölgesel
düzen netleşmeden gelemeyeceğini belirtmek isterim. Bunun için de ABD, Rusya,
İran, Türkiye ve Suudi Arabistan’dan birinin veya birkaçının tamamen geri adım
atması veya tıpkı I. Dünya Savaşı’nda Rus Çarlığının Bolşevik Devrimi’yle
yıkılması gibi kendi içinde ciddi sıkıntılara düşüp oyundan çıkmak zorunda
kalması lazım… Bu öngörüde bulunurken Suriye içinde sahada yaşanan ve çözüm
dendiğinde hiç gündeme dahi gelmeyen nice çözümsüz meseleyi hiç zikretmiyorum
bile... IŞİD’le mücadele sona ererken 2018 itibarıyla Suriye iç savaşı sadece
yeni bir evreye girecek ve bu yeni evrenin daha da tehlikeli olma ihtimali
var.]
Birincisi,
Esed ve müttefikleri isyancıların kalıntılarını askeri olarak yenilgiye
uğratmaya kendini adamış görünüyor. Büyükçe bir orana sahip Heyet Tahrir eş-Şam
(HTS)’ın da aralarında olduğu isyancılar hâlihazırda dört alanı kontrol ediyor:
İdlib vilayeti, Humus yakınlarındaki Rastan, Şam kırsalında bazı bölgeler
(özellikle Doğu Ğuta) ve güneyde Ürdün ile İsrail sınırı boyunca uzanan alan.
Geçen
sene Moskova öncülüğündeki anlaşmalarda buralar “çatışmasızlık bölgeleri”
olarak ilan edilirken aslında Esed, İran ve Rusya sık sık bu ateşkesleri ihlal
edip bozdu. Ateşkesler, Esed’e sadık birliklerin bu cephelerde bir süre
soluklanıp İD çökerken birliklerini doğuya kaydırmasına ve eski “hilafet”
topraklarını ABD müttefiki SDG’ye kaptırmayıp geri almasına imkân verdi.
Şimdi
ise İD büyük ölçüde ortadan kalkmış durumda ve Esed ile müttefikleri elit
birliklerini yeniden isyancılara karşı yönlendirmekte.
Ocak
ayı Suriye yönetiminin İdlib’e saldırılarıyla başladı; görünür hedefleri, Ebu
Zuhr çevresindeki daha az nüfuslu doğu kısmı isyancılardan koparmak. Bu, İdlib
şehrine yönelik Esed yönetiminin hamlesinin bir başlangıcı olabilir; her ne
kadar buradaki gidişat, Rusya’nın –hâlihazırda tahminen 2 milyonluk bir nüfusa
ev sahipliği yapan ve İdlib’den birçok mülteciye kapılarını açmak zorunda
kalabilecek– Türkiye’den zımni bir onay alıp alamamasına bağlı olsa da.
İdlib’deki
hâkim kuvvetin Rusya, ABD ve Türkiye’nin terör örgütü olarak gördüğü HTS olması
ve diğer isyancı grupların ekseriyetinin de –gayet doğru bir şekilde Esed’e
boyun eğmek olarak gördükleri– Soçi görüşmelerine dâhil olmaktaki isteksizliği
nedeniyle bir noktadan sonra çatışmanın çıkması kaçınılmaz.
“Her
santimetrekare”yi ele geçirmek
Benzer
bir akıbet muhtemelen isyancıların kontrolündeki diğer alanları bekliyor. Belki
Rastan ve güneydeki alanlar gibi bazı bölgeler, –Soçi veyahut daha sonraki
anlaşmalar üzerinden– Esed’le uzlaşmaya ikna edilebilir. Ancak konumunu sağlama
alan Esed’in başkente roket saldırılarının son kaynağı olan Şam kırsalındaki
Doğu Ğuta’yı askeri olarak hedef alması muhtemel.
BM
İnsani İşler Eşgüdüm Ofisi (OCHA)’nin tahminlerine göre muhasara altındaki
bölgelerde kalan Suriyelilerin sayısını 417 bin olarak tahmin ediyor ve
bunların çoğu da Ğuta bölgesinde yaşıyor. Dolayısıyla İdlib ve Ğuta’ya yönelik
herhangi bir askeri seferberliğin kanlı olması, çok can alması ve yeni yeni
mülteciler yaratması muhtemel görünüyor.
İkincisi,
isyancılarla devam eden çatışmanın ötesinde, Esed ile Kürtler arasındaki
ilişkilerin geleceği belirsiz olup şiddete dönüşebilir. Hâlihazırda SDG ve
Suriye rejim güçleri, Fırat Nehri’nin farklı yakalarındalar; ama nehrin karşı
tarafında birbirlerinin alanlarında tecrit edilmiş halde kendi alanlarını da
koruyorlar [Z.T.K. Daha anlaşılır olması için bir örnek verme gereği
duyuyorum. Kürtler Fırat’ın doğusunu kontrolleri altında tutsalar da mesela
batısındaki Menbic bölgesi de ellerinde].
ABD
karadaki 3000 Amerikalı özel harekâtçı ve 10 askeri üssünün yanısıra Suriye
semalarında uçaklarıyla devriye gezdiği sürece SDG kendisini –nihai olarak
Suriye’nin “her santimetrekaresi”ni yeniden ele geçirme hedefini ilan etmiş–
Esed’e karşı güvencede hissedecek.
Ancak
[SDG] Pentagon’dan uzun süreli bir Amerikan mevcudiyetinin güvencesini
alsa da Başkan Donald Trump’ın öngörülemezliği, Washington’ın daha kısa süre
evvel Kerkük’ün düşmesini önlemekteki isteksizliği ve ABD’nin tarihsel Kürt
çıkarlarına ihanet eğilimi birçok Suriye Kürt’ünü temkinli olmaya sevk ediyor.
Esed
ve Kürtler
Netice
itibarıyla bazıları, SDG’deki hâkim Kürt kuvvet olan ve Soçi’ye gayriresmi
şekilde katılan PYD’nin Rusya aracılığıyla Esed’le bir anlaşmaya varmasını
bekliyor. Türkiye-Suriye sınırı boyunca uzanan Kürt çoğunluklu bölgelere
verilecek özerklik karşılığında Fırat boyunca uzanan Arap çoğunluklu toprakları
[Kürtlerin Esed rejimine] teslim etmesi tartışılan bir seçenek.
Böyle
bir senaryoda Amerikan kuvvetlerinin Suriye topraklarını tamamen terk edeceği
varsayılıyor. Ancak Esed böyle bir anlaşmayı kabul etse dahi –geçmişte Rus
taleplerine uymaktan çok uzak bir görüntü sergilemişken– uzun vadede buna bağlı
kalır mı bu bir soru işareti.
Nitekim
Kürt milliyetçisi PYD, Esed’in Suriye’nin kuzeyinde başarılı olmasına izin
vermeyeceği ideolojik bir tehdit.
Suriye
yönetimi, PYD’nin dış destekçilerinin tamamı ülkeden çekildiğinde çok büyük bir
ihtimalle Kürt özerkliğinin altını oymaya çalışacak, ya siyasi entrikalarla ya
da (muhtemelen Türkiye’nin de muvafakatiyle) şiddet yoluyla yeniden bölgeyi ele
geçirerek.
Son
olarak, Suriye içinden kaynaklanan şiddetin yanısıra bir de dışarıdan gelen
var. İD’in hilafeti yenilgiye uğratılmış olabilir ama örgütün eski ve yeni
bağlıları, Suriye ve Irak’ta kalmaya devam ediyorlar ve düşük yoğunluklu
saldırıları sürdürmekte olup yeni bir savaş da başlatabilirler.
Türkiye,
ayrılıkçı PKK’ya bağlı olan PYD’nin, sınırının karşı tarafındaki varlığına
şüpheyle yaklaşıyor ve Suriye’nin kuzeyinde yer alan Afrin gibi kenardaki
tahkimli mevzilere karşı harekete geçebilir.
Benzer
şekilde İsrail de Suriye’de Lübnan Hizbullah’ının ve İranlıların varlığından
korkuyor ve zaten 2017 yılında askeri konvoylara saldırılarını artırmış
durumda. Uzunca bir süredir beklenen bir sonraki İsrail-Hizbullah çatışmasını
bu defa Lübnan’ın yanısıra Suriye topraklarında verilebilir.
Dolayısıyla
kendisini devirmek üzere başlatılan iç savaştan sağ salim kurtulan Esed’in
mutlu olmak için nedenleri bulunabilir. Bu ay Soçi’de her ne olursa olsun
Suriye diktatörünün cumhurbaşkanı olarak kalması muhtemel görünüyor. Ancak
Suriyelilerin ızdırapları bitmiş değil; çatışma evrim geçirerek 2018 boyunca ve
belki de sonrasında devam edip gidecek.
Esed
kazanmış olabilir, ama barış hala ulaşılamaz görünüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder